Geçenlerde, bir dönemin ilahiyat mezunları buluşmasında idim. Ve maalesef yeni nesil ilahiyatçılar arasında bile “ev hanımı olmak, anne olmak ne de zor bir durummuş”, bunu gözlemledim.
Okumaktan evliliğe vakit ayırmayan ve artık bir öğretmen, kk öğreticisi, vesaire kurum ve kuruluşlarda görevli olarak “ayakları üzerinde duran” hanımlar alkışı hak ederken ev hanımı olan ve çocuğuna baktığını mahcubiyetle ifade eden ve “ben görev ALAMADIM” diyerek üzüntüsünü ifade eden ilahiyatlı bacıların o hâlini görünce tüm hayat gayesi devlete sırtını dayayıp bir meslek sahibi olmak olan ve “kariyer” denilen şu lanet ego azdırıcısını kendine put edinen günümüzün yaygın gençliğine kim kızabilir ki.
Suçu tümüyle gençlerde buluyor da değilim. Meslek sahibi olan kız öğrencisiyle gurur duyan hocalar, ayakları üzerinde duran kızlarını el üstünde tutun aile ve akrabalar, aldıkları maaşlarla modanın hızını yakalayan arkadaşları ile ortak muhabbet konusu bulamayan bir sosyal çevre olduktan sonra, yani; “Paranı kazanıyor, kendi ayakların üzerinde durabiliyor ve kocanın eline bakmıyorsan senden iyisi yok” diyen bir toplum olduktan sonra ve bir de böyle bir algıya sahip olup “illa çalışanla evlenirim” veya “çalışıyor olması tercih sebebidir” diyen erkekler çoğunlukta olduktan sonra hangi kızdan “anneliği” kutsal bir vazife addetmesini, gururla “ev hanımıyım” demesini bekleyebilirsiniz ki!
Artık sadece erkeklerimiz değil, kızlarımız da işsizlik endişesi taşıyor.
Zira artık erkek ve kadın eşit. Zira artık feminist zihniyet ülkemin her yerinde. Öyle ki, artık sadece genç kızlar değil, kızları yetiştiren anne ve babalar da zihinlerinde erkek ve kız çocuklarını eşitledi.
O kadar çok duyar oldum ki; “Kızım ekmeğini eline almadan, kendi ayakları üzerinde durmadan evlenemez. Parasını kazanacak, kocasının eline bakmayacak. Eğer kocası sorun çıkarırsa çıkıp gelecek, nasıl geçinirim diye düşünmeyecek.” Öyle de oluyor zaten…
Kadınlar habire boşanıp baba evine çıkıp geliyor. Zira bilinçaltına işleniyor anne ve babalar tarafından.
Velhasıl kız ve erkeklerin eşit olmadığı tek yer kaldı. O da Allah’ın (c.c) kitabı. Kitap’ta hâlâ erkek ve kadın farklı yazıyor. Hâlâ erkeklere ve kadınlara farklı sorumluluklar yükleniyor.
İşte böyle bir zamanda, yemin ediyorum, kendisine kariyer planlaması sorulduğunda bir kızın;
“Allah’ın (c.c) fıtratıma koyduğu annelik vazifesini yerine getirmek için öncelikle evlenecek ve çocuklarımın bu ümmete hayırlı birer ferd olmaları için elimden geleni yapacağım. Bu asli vazifemin haricinde de elimden geldiğince etrafıma faydalı olacak etkinliklerde görev alacağım” diye cevap verdiğine şahit olursam…
Veya kendisini tanıtan evli bir kadının gururla ve yüksek sesle; “Şu yeryüzündeki en kutsal görevi yerine getiriyorum! Ben bir anneyim ve çocuğumu kreşlere emanet etmiyor, ona benim gibi kimsenin bakamayacağını bildiğimden dolayı Allah’ın bana olan emanetini, O’na layık bir kul olsun diye bizzat kendim yetiştiriyorum” diye haykırdığına şahit olursam, geleceğe ümitle bakabileceğim.
Çünkü dindar nesil ne 7 yaşından sonra okulda haftada bir saat gördüğü din kültürü ve ahlâk dersiyle, ne İmam Hatip Ortaokulları ve liseleriyle, ne Kur’ân kurslarıyla ve ne de ilahiyatlarla yetişir.
Dindar nesil ancak televizyonun karşısında yavşayan değil, seccadenin başında gözyaşı döken ve yavrusunun ahlâklı bir Müslüman olması için çalışıp çabalayan dindar ebeveynlerin kucaklarında yetişir.
Dindar nesil, “Anneliği” tüm kariyer hayatının temeli olarak gören ve “Ev Hanımıyım” demekten utanmayan “Ana”larla ve çocuğuna evden veya arabadan değil, güzel ahlâktan daha hayırlı bir miras bırakamayacağının bilincinde olan “Baba”larla yetişir.
Kaynak: Serdar Demirel yeniakit.com.tr
Cok dogru…Doktora yapan bir anne olarak bizi bu labirente sıkıştırma cabasinda olan kuresel guclere inat cocugumu yetistiriyorum ve insallahta yetistircem…calismiyorum ve cocugumlayim sadece..
Anne 6 yil çocuğun kisiligi gelisene kdr evladiyla kaliteli zaman geçirmeli.bu bir kul hakkidir..evladin her halinden mesuluz.
Calisan anneler cok mutsuz bunu cok net goruyorum..vijdan azabi ile dolular…bakici ve kreslere emanet nesil ne kadar saglikli olabilir..
Allah calismak zorunda kalan annelerin yardimcisi olsun…amin
Ben evde çocuğuma yeterli katkıyı sağlayabileceğime inanmıyorum. Bizim bilgilerimiz anadan babadan görme bilgiler. Ne sübyan okulu gibi bir eğitim verebiliriz nede kreşteki gibi dil öğretebiliriz ve hafızasını güçlendirebiliriz. Birşeylerin bilincinde olalım. Tamam anneyiz ama mükemmel değiliz. Bizlerinde eksik yanları çok var. tabiki eğitim ailede başlar ama herkesin bi bilgi sınırı vardır. Çocuklarda böylesine bilgiye en aç olduğu durumda evde tutamayız. Belli bbirikimleri alaana kadar kişiliği oluşurken sübyan okulunda eğitim görmeli ki istediğimiz nesiller yetişsin. Ve gerçekten ihtiyacı olmayan bayanlar çalışmasın. Kuaföre ayakkabıya elindeki iphone çokta ihtiyacın yok aslında!!