İnsan vücudu; çeşitli kimyasal ve fiziksel olaylarla canlılığını sürdüren sistemler ve bu sistemleri meydana getiren organ ve dokulardan oluşan canlı bir organizmadır. Vücudumuzdaki bütün organ ve sistemler bir uyum içerisinde çalışır ve insan vücudunun canlı ve sağlıklı kalması için görev yaparlar. Günlük hayatın koşuşturmacası içinde savrulup giderken biz kılımızı bile kıpırdatmadan işleyen Allah’ın bizlere bahşettiği bu yapıyı hiç düşündük mü?
1. Eyvah ateşim yükseldi !
Enfeksiyon kaptığımızda ateşimiz yükselir. Bu durum bizler için can sıkıcı gibi görünse de aslında yararımızadır. Çünkü vücudumuzda oluşan yüksek ısı mikropların ölmesini sağlar.
2. Küt küt atıyor kalbim !
Kalp kasımızdaki mucize! Kalp kasımızın denetiminin bizde olduğunu varsayalım. Bu durumda bütün vaktimizi -başka hiçbir iş yapmadan- kalp kasımızın gevşemesi kasılması konusuna ayırmamız gerekecekti. Çünkü kalp kası çalışmasında bir an bile aksama olmaması gereken bir kastır. (Bu, uykuya daldığımız anlar için de geçerli bir durumdur)
3. Yoksa hücrelerimizin aklı mı var?
Hemen hemen bütün hücrelerin kendilerine benzer hücreler üreterek çoğalma özelliği vardır. Belli bir tip hücre herhangi bir nedenle hasarlandığında, bu tip geri kalan hücreler gereksinim karşıanıncaya kadar çoğalırlar. Bu durum vücudumuzdaki müthiş kompansatuar mekanizmalara yalnızca bir örnektir.
4. Müthiş derecede hassas bir denge!
Vücut sıvılarımızın bileşeni “çok dar aralıklarda” ve sabit değerlerde tutulmaktadır. Örneğin normal pH değeri olan 7.4 ün “0.5” kadar bile değişmesi “ölümcüldür”. Vücudumuzdaki düzenin aslında ne kadar “hassas bir denge” ile devam ettirildiğini fark etmişmiydiniz?
5. Kardeşim! Bu hızı nasıl yapabiliyorsun?
Dolaşım yollarındaki “bütün kan”, dinlenme durumundaki bir insanda tüm dolaşım döngüsünü “bir dakikada” tamamlar. Bu süre aşırı aktif bir insanda “dakikada altı kez” olacak şekilde kısalır.
6. Ağrının koruyucu mekanizması!
Bizi vücudumuzda ters giden olaylara karşı uyaran ağrı reseptörlerimizin diğer reseptörlerden farklı olarak “yorulmayan” özellikde olması da bizler için ekstra koruyuculuk sağlar. Çünkü ağrı reseptörlerimiz diğer reseptörler gibi yorulan özellik de olsaydı ağrılarımızı bir süre sonra hissetmeyecektik dolayısıyla hastalıklarımıza çare aramak için hiç çaba sarfetmeyecek ve en sonunda hastalığımız önlenemez boyutlara ulaşacaktı.
Peki bir başağrısının bile böylesine aslında rahmet eseri olduğunu hiç düşünmüşmüydünüz?
Kaynaklar
Guyton ve Hall Tıbbi Fizyoloji
Instagram: @AteistlereCevaplar
Yaptığınız çalışmalar gerçekten çok değerli .
Allah razı olsun ?