1. Rüya üç çeşittir
“Rüya üç kısımdır: Birincisi sâlih rüya olup Allah’tan bir müjdedir; ikincisi şeytanın verdiği korku, (vesvese) ve hüzündür; üçüncüsü de kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdir. Kim rüyasında hoşlanmadığı bir şey görürse, onu başkalarına anlatmasın; hemen kalkıp namaz kılsın… ”
[Buhârî, Ta’bîr, 26]
2. İyi rüyayı sevdiklerine söylemek, kötü rüyayı kimseye söylememek
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyurmuştur:
“Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya görünce, o Allah Teâlâ’dandır. Bu sebeple Allah’a hamdetsin ve o rüyasını anlatsın.”
Başka bir rivayet şöyledir:
“O rüyayı sadece sevdiğine söylesin. Hoşlanmadığı bir rüya görürse o şeytandandır. Onun şerrinden Allah’a sığınsın ve onu hiç kimseye söylemesin. O zaman o rüya kendisine zarar vermez.”
[Buhârî, Ta’bîr 3,46]
3. İyi rüya gören kimse hamdetsin
“Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya görünce, o Allah Teâlâ’dandır. Bu sebeple Allah’a hamdetsin ve o rüyasını anlatsın.”
[Buhârî, Ta’bîr 3,46]
4. Kötü rüya gören kimse şeytandan Allah’a sığınsın
“Sâlih rüya –bir rivayete göre güzel rüya– Allah’tandır. Fena rüya da şeytandandır. Kim hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, sol tarafına üç defa üflesin ve şeytandan Allah’a sığınsın. O takdirde o rüya kendisine zarar vermez.”
[Buhârî, Ta’bîr 4]
5. Kötü rüya gören şöyle dua etsin
Efendimiz’den gelen sahih bir rivayette şöyle bildirilmiştir:
“Sizden biriniz rüyasında hoşlanmadığı bir şey gördüğünde, uyanınca şöyle desin: Şu rüyamın şerrinden ve o rüyada gördüğüm dinim ve dünyamla ilgili hoşlanmadığım şeylerin bana isabet etmesinden, Allah’ın meleklerinin ve resullerinin sığındığı şekilde ben de Allah’a sığınırım” Bu konuda başka me’sûr dualar da vardır (meselâ bk. İbni Hacer el-Heysemî, Mecmaü’z-zevâid, VII, 174-175; Müttekî el-Hindî, Kenzü’l-ummâl, 41435-41436).
[Riyazüs Salihin Şerhi, Erkam Yay.]
6. Kötü rüya gören yattığı tarafın öbür tarafına dönsün
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, sol tarafına üç defa tükürsün; şeytanın şerrinden de üç defa Allah’a sığınsın; yattığı tarafından da öbür yanına dönsün”.
[Müslim, Rü’yâ 5]
7. En sadık rüya
“En sâdık rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır.”
[Tirmizî, Rü’ya 3, (2275)]
8. En doğru rüya görenler
“Sizin en doğru rüya görenleriniz, en doğru söyleyenlerinizdir.”
[Müslim, Rü’yâ 6]
9. Rüya uydurmak büyük günahtır
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“En büyük iftiralar, bir kimsenin babasından başkasına neseb iddiasında bulunması, görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmesi ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in söylemediği bir sözü ona nisbet etmesidir.”
[Buhârî, Menâkıb 5]
10. Mü’minin rüyasının yalan çıkmayacağı zaman
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zaman yaklaşınca mü’minin rüyası yalan çıkmaz. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir.”
[Buhârî, Ta’bîr 26]
*Zamanın yaklaşmasını, “gece ile gündüzün eşit olması demektir” şeklinde yorumlayanlara göre, bu sözle eyyâm-ı terbî denilen güz mevsimi kastedilmektedir. Bu mevsimde gerek gece ile gündüzün eşitliği, gerek her çeşit meyvenin tam olgunluğa erip bunlarla gıdalanmanın tesiriyle insan tabiatında bir denge meydana gelir ve bu da doğru rüya görülmesine sebep olur. Bu tevil, rüya ile meşgul olmayanlar arasında meşhur olmuştur.
Bir kısım âlimlere göre zamanın yaklaşması, “Kıyamet öncesi günlerde gece ile gündüz bir olacaktır” hadisiyle sabit olan gerçektir (Buhârî, Fiten 25; Ebû Dâvûd, Fiten 1). Bu dönemde mü’minler daima isabetli rüyalar görürler. Bazı âlimler de “zamanın yaklaşması” ifadesiyle zamanların kısalmasının kastedildiğini söyleyerek: “Kıyamete yakın zaman kısalır; o kadar ki bir sene bir ay, bir ay bir cumalık hafta, bir hafta bir gün, bir gün de bir saat gibi olur” hadisini buna delil getirirler (Ali el-Kârî, el-Mirkât VIII, 385).
Bir kısım âlimler ise, zamanın yaklaşmasıyla kastedilenin, kıyâmetin yaklaşması olduğunu, çünkü kıyamete yakın mü’minlerin sayılarının ve dostlarının azalacağını, sâlih ve sâdık rüyaların onlara Cenâb-ı Hak tarafından o dönemde bir ikram olacağını ifade etmişlerdir. Sahîh-i Buhârî şârihi İbni Battâl bu görüşü diğer bütün görüşlere tercih eder. Bunlar dışında yapılan yorumlar pek önemsenmemiştir. Fakat olayı fert plânına indirecek olursak, her zaman birtakım sâlih ve sâdık rüyalar görenler bulunabilir.
Sâlih rüyanın nübüvvetin cüzlerinden biri olduğu hususuna gelince, bu konuda ayrı rakamlar verilir. Bunlardan en meşhuru hadisimizde de geçen kırk altı rakamıdır. Müslim’in bir rivayetinde kırk beş, bir başka rivayetinde yetmiş rakamı geçer. Bunlar dışında yetmiş altı, elli, kırk dört, kırk, yirmi altı, yirmi dört gibi rakamların da varlığını görürüz. Bu rakamlar üzerinde de çeşitli yorumlar yapılmıştır. Taberî bu ihtilafın rüyayı görenlerin muhtelif olmasından kaynaklandığını söyler. Çünkü rüya gören insanlar çeşit çeşittir. Genel olarak ifade edecek olursak, peygamberlerin gördükleri rüyalar kesin olarak sâdık ve sâlih rüyalardır; sâlih kişilerin gördükleri rüyaların da ekserisi böyledir; diğer insanların gördükleri rüyalar arasında bu niteliği taşıyan az da olsa bulunabilir; kâfirlerin gördükleri rüyalarda ise doğruluk oranı son derece azdır.
Sâlih rüyanın nübüvvetten bir cüz olması, nübüvvet ilminin cüzlerinden biri olması demektir. Çünkü nübüvvet bâki değil, fakat nübüvvetin ilmi bâkidir. Nitekim Peygamberimiz: “Allah’ın hoşnut olacağı güzel bir yol izlemek, ağırbaşlı ve vakar sahibi olmak, ifrat ve tefritten uzak durmak nübüvvetin yirmi dört cüzünden biridir” (Tirmizî, Birr 66) buyurarak, bunların nübüvvet ahlâkına uygun davranışlar olduğunu ifade etmişlerdir. Buna benzer rivayetleri böyle anlamamız gerektiğine bu hadis delil teşkil etmektedir.
Söz ve işi doğru olmayan insanların rüyaları da genelde doğru olmaz. Kâdî İyâz, bazı âlimlerin “en doğru rüya görenler” diye nitelenen kimselerle ilgili görüşünü naklederken, bu durumun kıyamete yakın, ilim ortadan kalktığı ve gerek sözünden gerek davranışlarından istifade edilecek âlim ve sâlih kişilerin kalmadığı zamana has olduğundan bahseder. Oysa dinimizde kabul edilen genel bir prensip olarak, uzak te‘vile ihtiyaç hissettirmeyen ve aslı üzere kaldığında anlaşılmasında bir zorluk söz konusu olmayan her âyet ve hadisi gerçek anlamıyla yorumlamak ve herhangi bir zamanla kayıtlamamak daha doğru olur.
[Riyazüs Salihin Şerhi, Erkam Yay.]
11. Rüyada Hz. Peygamber’i gören gerçekten görmüştür
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Beni rüyada gören kimse, uyanıkken de öylece görecektir –veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir–. Çünkü şeytan bana benzeyen bir şekle giremez.”
[Buhârî, İlm 38; Ta’bîr 10]
Allah razı olsun emeği geçenlerden çok faydalı bir yazı olmuş zaten bu sitenin yazılarını okurken çok keyif alıyorum