Rubik Küpü’nü çözmek, en zeki insanlar için bile zor bir iştir.
Şimdi, Rubik Küpü’nün karışmış yüzlerini düzeltmeye çalışan görme engelli bir adam hayal edin. Küpün parçalarını hareket ettirdiğinde, hedefine yaklaştığını mı yoksa uzaklaştığını mı bile bilmiyor. Bu adamın bu küpü sadece şans eseri çözme ihtimali nedir?
“İmkansız” mı dersiniz?
Fakat, görme engelli adam küpte her bir parçayı oynattığında “evet” veya “hayır” gibi bir müdahalede bulunulması, küpü çözme ihtimalini önemli ölçüde artıracaktır.
Bu ünlü örneklendirme, Sir Fred Hoyle tarafından bir düzenin salt şans eseri oluşması olanaksızlığını kanıtlamak için kullanılıyor. Hoyle, gelişmiş bir düzenin, komut veren bir tür akıl olmaksızın, sadece tesadüfi olarak oluşamayacağına inanıyor.
Bu bakımdan, en karmaşık ve gelişmiş yapı olan evrenin şans eseri oluşması olanaksız görünüyor. Hayatın başlangıcının tesadüfen oluşması ihtimali, kör bir adamın Rubik Küpü’nü çözebilme ihtimalinden daha düşüktür. Evrenin, doğa yasaları ve karmaşık bir denge sistemi ile yönetildiğini biliyoruz. Onun tesadüfen oluşmuş bir şey olduğunu düşünmek ise, Hoyle’a göre Güneş Sistemi’nde eşzamanlı olarak Rubik küpleri çözen bir sürü görme engelli adam olduğunu söylemek gibi bir şey. Sonuç olarak, evrenin bir üst aklı ya da organizatörü olduğunu kabul etmek akla oldukça uygun. Bu “organizatör” ise en iyi şekilde, Allah’ın varlığı ile açıklanıyor.
0 Yorum