Birkaç gün önce kitapçıda araştırma yaparken birkaç kişinin Allah (s.v.t) ‘ın varlığıyla ilgili tartışmasına kulak misafiri olmuştum. Tartışanlardan birinin ateist, ötekininse Hristiyanlıkta debelenen biri olduğu açıktı.
“Tanrı’ya inanıyor musun inanmıyor musun?” diye sordu ateist olan müşteri ve ekledi “Tanrı’nın olmadığını kanıtlamak için hangi kitabı önerirsin?”.
Hristiyan satıcı, “Size bir kitap öneremem çünkü tam olarak Tanrıya inanmıyor değilim, İncil’de yazanların pek çoğuna inanmama rağmen, Tanrıya inanıp inanmadığımı söyleyemem ” diye cevap verdi.
İki adam bir süre ileri geri bir şeyler daha söyledi, ateist adam satıcıyı bir tutum takınması için zorladı, tam da bu sırada ben de okuduğum kitaba geri döndüm. Daha sonra yaşlıca bir kadın geldi, önümdeki masada duran kitabı aldı, ona benim yerime oturabileceğini söyledim fakat geri çevirdi, sonra giydiğim cübbemi sevdiğini söyledi, bu kelimeyi kullanarak değil elbette, giydiğim elbiseyi sevdiğini söyledi ve bana nereden aldığımı sordu. Ona Dubai’den aldığımı söyledim, ardından kadın gitti, ben de kitabıma geri döndüm.
Okumamı bitirdikten sonra, arabamla eve doğru giderken kalbim birdenbire pişmanlıkla doldu.” O noktayı kaçırdın!” dedim kendime, “İki güzel tebliğ imkanı kendini gösterdi ama ben bunları fırsata çeviremedim, niçin? Çünkü kitabımla çok meşguldüm!”.
Kaç defa kendi görüşlerimizi ve inançlarımı başkalarıyla paylaşabilme fırsatını es geçiyoruz? Genellikle elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışır, asla tebliğ fırsatını kaçırmam. Eğer trende otobüste veya uçaktaysam hemen yanımdaki koltuğa oturacak insana bir doz tebliğ ulaştırmayı umarım.
İslam evrensel bir mesajdır ve bu mesajın taşıyıcıları olarak biz, kendimizi İslam’ın mesajını yaymaya görevli hissetmeliyiz. Eğer uygun ortamlar oluşursa herhangi birine İslam’ın mesajını yaymada tereddüt etmeyin. Benim yaptığım hatayı tekrarlamayın, her fırsatı değerlendirin ve İslam kelimesini dünyaya yayın.
SVT’nin açılımını söyler misiniz?
Subhanehu Ve Teâlâ(Her türlü noksanlıktan uzak ve yüce)