Birçoğumuz nazar hakkında bir şeyler bilip, hatta yakalanan insanların hikayelerini duyduğumuz halde, öyle bir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Belki de unutuyoruz. Nazarla ilgili ortada dönen tartışmaların genelde ağırlıklı olarak korku tellallığı yapan veya gerçek dışı saçma sapan içerikler taşıması oldukça gülünç. Halbuki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem nazarla ilgili gayet beliğ bir biçimde açıklama yapmıştır: “Nazar haktır, kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).”
(Müslim, Selâm: 42)
Nazar gerçek, bunu inkar edemeyiz ancak gerçek değilmiş gibi yaşıyoruz. Örneğin sosyal medya özel olarak insanlara hayatlarımızdan anlık görüntüleri ulaştırıyor. Güzelce fotoğraflarımızı yakınlarımızla paylaşabiliyoruz ama birçoğumuz bu hakkı kötüye kullanıyor. Sosyal medyayı yakınlarımıza gösteriş yapmak için bir piston olarak kullanıyoruz.
Ailemiz, tatillerimiz, yeni satın aldıklarımız, promosyonlar, dindarlık, sosyal hayat..ismini siz koyun. Eğer bizi daha güzel gösterecekse paylaşıyoruz, bazen bütün dünyayla.
Eminim hepimiz haber kaynağımızı kaydırırken başkalarının başarısını kendi sıkıcı, sıradan ve başarısız hayatımıza kıyaslayarak( tamamen abartı) bir çeşit kıskançlık sızısı hissetmişizdir. Bu kıskançlığın normal olduğunu söylemeliyim. Üzerinde durmamamız gereken insani bir duygu, her türlü geçiyor. Ama problem bu kıskançlığa yapışıp iltihap kapmasına neden olduğumuzda ortaya çıkıyor. Bunu anlamak için yapılabilecek güzel bir test şöyle:
Kendinize şunu sorun: “Eğer … (birinin ismini yazın) bir şeyini kaybetseydi mutlu olur muydum?
Eğer cevabınız “Evet” ise o zaman düşünce sisteminizle, hayata bakışınızla ve kalbinizle ilgili yanlış giden çok şey var. Sert olabilir ama doğru. O zaman bunun nazarla ne ilgisi var?
Basit: Başkalarında kıskançlık açığa çıkabilecek durumları ortaya koyuyoruz. &100 bizim hatamız mı? Tabi ki hayır. Kadere iman eden bir insan Allah’ın ona verdiği nimetlerle mutlu olmasını bilir ve başkalarının hayatınızda harika bulduğu şeylerle ilgili karşı pis düşünceler barındırmaz. Ama biz de büyük bir rol oynuyoruz. Kendinize sorun: “Kendimi başkalarının önünde nasıl sergiliyorum?” Sosyal medya örneğini kullanalım:
1.Sosyal medyayı övünmek, gösteriş yapmak veya kendinizi daha iyi hissetmek için mi kullanıyorsunuz ?
2.Online kişiliğiniz ile gerçek hayattaki kişiliğiniz arasında bir boşluk var mı?
3.En çok beğeniyi, paylaşımı alabilmek için yarışıyor musunuz?
4.Popüler olmak kendinizi daha iyi hissetmenize mi neden olacak?
5.İnsanlar size aradığınız ilgiyi vermediğinde kendinizi kötü mü hissediyorsunuz?
Eğer bu sorulardan birini bile “Evet” diyerek cevapladıysanız, size başkalarıyla online bir şeyler paylaştığınızda içinize dönüp niyetinizi tekrar gözden geçirmenizi öneriyorum. Egonuzu şımartmak için paylaşım yapmayın.
Çocuk sahibi olamayan birisinin, sürekli sizin bebeklerinizin güzel resimlerinin yağmuruna tutulduğunu düşünün.
Evlenemeyen veya eş bulmakta zorlanan birisinin sürekli sizin “mükemmel” ilişkinizin veya düğün (nişan) fotoğraf ve paylaşımlarıyla karşılaştığını düşünün.
Yüzünün içine doğru soktuğunuz o iş pozisyonunu veya o maddi mülkü çok isteyen birinin ne hissedeceğini düşünün.
Kendine karşı güveni ve algısı düşük olan birisinin sizin güzel “selfie”leriniz ve başkalarından aldığınız o büyük onaylarla karşılaştığını düşünün.
Sevgili hanım ve erkek kardeşlerim, bu saydıklarımın nazarla nasıl bağlantısı olduğunu görüyor musunuz? Bunu biliyoruz ama yine de egolarımızı kabartıyoruz. Başkalarına karşı kendimizin mükemmel bir tablosunu çiziyoruz ve bilmesine hiç gerek olmayanlara karşı durmadan paylaşıyoruz. Hatta ailemizde ve arkadaşlarımızın arasında dahi başarımıza, güzelliğimize, ailemize, hayat tarzımıza karşı gülümsemelerinin ardında saklı hasta düşünceler besleyen insanlar olabilir. Üzücü kısım ise, insanlar gerçek olmadığını bildiğimiz şeyleri kıskanıyor (sadece aldatıcı görünüm).
Biz hayatımızın çizdiğimiz tablodaki gibi ışıltılı ve güzel olmadığını biliyoruz ama diğerlerinin kafasına o resimleri yerleştirmeye devam ediyoruz. Bu modern çağda insanlar hayatımızın yalnızca kıskançlığını yapmakla kalmayıp, bizde olanı da istiyorlar. Şunu da not etmeliyim ki eğer Allah nazara yakalanmanızı dilediyse, olacaktır. Durdurmak için yapabileceğiniz birşey yok. AMA bizler ihtimali azaltmak için önlemler almaya çalışmalıyız. Birçoğumuz için bu epey zor olacak çünkü öylesine narsistik ve kendine hizmet eden bir toplum da yaşıyoruz ki, birçoğumuzun içinde başkaları tarafından onaylanma ve kabul edilme ihtiyacı yatıyor.
Nazarla mücadele etmek egolarımızla mücadele etmeye dönüştü o halde.
Gözardı edilen bir mevzuya temas etmişsiniz. Çok doğru…
Açaba nazar için okunacak dua veya sureleri de yazıya eklesek mi??
Çok gerekli bir konuydu. Allah razı olsun. İnşâAllah okuyanlar olarak nasibimizi alırız bu yazıdan.
İki gün oldu sosyal medya hesaplarımı dondurdum biri hariç inş uzun süre girmeyi düşünmüyorum.Aslinda hayat çok güzelmis başkalarının hayatını izleyene kadar kendi hayatını yaşamak..
Bu tür yazılar bir an durup evet çok doğrudur hakdır diyoruz ama yaşam ,çevre, alışkanlıklar bunu devam ettirmemize sebep oluyo … sorundan ziyade daha çok çözüm lazım bize (yazı çok güzel ) .. alternatifler veya nasıl verimli kullanabiliriz ,örnek olabiliriz diye …paramı çoluğumu çocuğumu paylaşmam ,yaptıklarımı ürettiklerimi paylaşabilirim mesela, bilemedim siz bunu yazın? ….
herşeyin ortası iyidir ne çok ne az ?
Konunun bakış açısı sadece nazar olarak ele alınması bir eksiklik. Çok güzel noktalara değinilmiş ancak vurgulanmak istenen sadece bu olmamalı. Yitirilen ahlaki değerleri gözardı ediyoruz. Ve en çok sahip olmamız gereken onlarken…