İnternet ve akıllı telefonlar ile birlikte iyice hayatımıza yerleşen ve hatta hayatımızın bir parçası haline gelen sosyal medya, bir araç gibi kullanıldığında bizler için faydalı iken amaç haline geldiğinde işler çığırından çıkmaya başlıyor. İnsanların kullanması için var olan bu nimet, dikkatli kullanılmadığında zamanla insanları kullanan bir felakete dönüşebiliyor. Bir Müslüman olarak bizler de sosyal medya nimetini dikkatli kullanmalı, kendimiz için bir afete dönüşmeden ve bizi sindirmeden şu 5 maddeye dikkat etmeliyiz;
1. Paylaşım, Beğeni ve Takipte Temel Ölçü
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ Suresi; 36. Ayeti Meali)
Ah teyitsiz, kaynaksız, ispatsız sosyal medya paylaşımlarımız… Ah görür görmez, doğrulamadan yayıverdiğimiz haberler… Ah hesap verirken kulaklarımız, gözlerimiz ve gönüllerimiz…
2. Her Duyduğunu Söylemek
Sosyal medyada bir sürü insan, hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmadığı kritik (siyasî, dinî, sosyal, ahlakî vb.) konularda kafasına göre yazıp çiziyor. Sırf bilgisizliğinden dolayı birilerinin lehine ya da aleyhine duruş belirleyip buna göre görüş bildiren çok. Keza cahilliğin, bağnazlığın ve üstünkörü malumatların verdiği cesaretle azılı siyasî kavgalara girişen de.
Oysa ne demişti Rasulûllah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “ Her duyduğunu söylemesi bir kişiye günah olarak yeter.”
Farkında mıyız? Düşünüyor muyuz? Hesabı aklımıza getiriyor muyuz?
3. İncelik, Nezaket ve Özen
Sanal âlemde kontrolsüzce her şeyin “paylaşılması”, bize çok önemli bir kuralı unutturdu: Yakından tanımadığımız bir insanı, rahatsız edip etmeyeceğini düşünmeksizin, sormadan ve danışmadan Facebook, Whatsapp, mail vb. gruplarına eklemek, fotoğraflarda vs. etiketlemek çok ciddi bir kul hakkı ihlalidir. İslâm, namaz ve abdestten ibaret değildir. İslâm inceliktir, insan ilişkilerinde özendir, kibarlıktır, nezakettir, empatidir…
4. Ceset Fetişizmi
Sosyal medyayla birlikte, “ceset fotoğrafı paylaşmak” şeklinde bir duyarlılık çeşidi çıktı.
Gelinen noktada, en çok ve kanlı ceset fotoğrafı paylaşan, kendini en fazla görevini yapmış hissediyor. Müslüman cesetlerinin mazhar olduğu “beğeni”ler, “paylaşım”lar, vicdanlarımızın rahatlamasına yardımcı oluyor.
Oysa kuraklaşıyor kalplerimiz. Hatta çölleşiyor. Farkında değiliz.
Bir soru: Ölümünüzden sonra kendinizin, eşinizin, çocuklarınızın ya da yakınlarınızın ceset fotoğraflarının harıl harıl paylaşılmasını, hele de onlar üzerinden siyasi kavgalara tutuşulmasını ister misiniz?
Ben hiç istemem. Kimsenin de isteyeceğini zannetmiyorum.
5. Göz, Gördükçe Alışıyor
Katliamlardan sonra sosyal medyada paylaşılan kanlı fotoğrafların duyarlılığı arttırdığını düşünmüyorum. Aksine göre göre gözler alışıyor ve kalbimizin refleksleri de zayıflıyor.
Kanlı fotoğrafları ilk gördüğünüzde bakamıyorsunuz, sonra bakabilmeye başlıyorsunuz, kanıksıyorsunuz, nihayet o kareler size hiçbir şey söylemez oluyor.
Rabbimizin harama bakmayı da bu yüzden yasaklamış olması mümkün: Gözlerimizin alışmaması ve haramların zihinlerimizde normalleşmemesi için.
Kaynaklar
| Bu yazı, Taha Kılınç’ın “Kırmadan İncitmeden” kitabından derlenerek hazırlanmıştır.
0 Yorum