Her gün artan özgürlük söylemleri, insan fıtratına aykırı istekler, hep ama hep daha fazlasını isteyen doyumsuzluk hissi, bizlere hep aynı soruları yöneltiyor; sınırsız mıyız? İnsanın sınırları neler? Sınırlarımızı nasıl belirleyeceğiz? Beden ne zaman memnun ve mutlu olacak? Gelin ruhun hikayesine ve sınırlar ile ilişkisine bakıp bu soruları kendimize tekrar soralım.
Ruh dünyaya indi ve sınırlarla karşılaştı; zaman mekan beden… Sırtlandı omzuna yükü, ağır sınırları artık cisim oldu; ismi de insan oldu! İnsanlığın bir gereğiydi sınırlar. Sınırsızların beldesinden o kadar uzaklaştı ki artık onu idrak edemez oldu. Sınır demek insan demekti, imtihan demekti, varlık demekti. Sonsuzluk aleminden geldi iki büklüm bir sınırlı alana. Belki de dünya alemindeki en rahat yeri en sınırlı alanıydı; anne karnıydı. Genişleyen her şey daha çok yoracak ve daha çok sorumlu bırakacaktı onu! Genişleyen yer, bilgi, çevre ve fırsatlar ilk başta güzel gelse de hem sorumluluk alanını arttırıyor hem de tatminsizliklerle başa çıkamaz hale getiriyordu insanı. Geniş sınırlarda yaşamak taa öte dünyadan insana kalan bir içgüdüydü. Peki bu çelişki nasıl çözülecekti? Ruhun fıtratı sınırsızlık, maddenin mecburi memnuniyet alanı sınır… Deneme yanılma ile tecrübe etti hepsini adem! Kural ve sınır tanımadan yaşamak istedi; bedeni, gücü ve fıtratı engel oldu, onları da aşmak istedi; ya madden ya manen helak oldu. Mutlu olurum sandı ruhun ve maddenin çelişkileri bırakmadı yakasını. Sonra sınırlarını daraltarak mutlu olmayı denedi adem. Madem beden ruhu sınırlıyordu o da bedenini sınırladı günahtan, haramdan, ahlaksızlıktan… Beklemediği bir şey oldu; dar bir alanda küçük bir mutluluk yaşarım diye düşünmüştü oysa ona sınırsız bir huzur bahşedildi. Dışarıda kıyamet kopsa, beden ağrısa, mide aç kalsa ruh huzurluydu ve ona vadedileni, asıl alemini umutla beklemekteydi. Büyüyü keşfetti; ruhunu sınırlayanı, Allah’ın kuralları ile sınırlayınca sır çözüldü! Asıl özgürlük O’na(celle celaluhu) köle olmaktı. Yoksa maddeye ve yarın solacak olanlara köle olmak kaçınılmazdı… Sonra adem bir daha düşündü; sınırsız mıyız?
Allah razı olsun . Emek veren yazan düşünenden.