Altyazı:
Böylece onları hile ile aldattı. (Araf/22)
Rabbim! Göğsümü genişlet. İşimi bana kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz, sözümü anlasınlar (Taha:25-28)
Elhamdulillah, vessalâtu ve’s-selâmu ‘ala Rasûlillah ve ‘ala âlihi ve sahbihi ecmaîn
Es-selamu aleykum Qur’an Weekly
Araf Suresi’nin 22.ayeti uzun bir ayet ama bu kısa hatırlatmada içinde geçen ifadenin ilk kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum
Hayatımızda şeytanla olan münasebetlerimize dair, bu ayetin içinde inanılmaz ölçüde bir bilgelik/hikmet yatıyor
Allah Azze ve Celle, atalarımız Adem ve Havva (selamun aleyhima)’nın yaptıkları hatayı şeytanın onlara nasıl yaptırdığını anlatıyor
Onlara kendini dinlettirmedeki stratejisi neydi? Sadece onlara ne söylediği değil, onlara fısıldadığını hepimiz biliyoruz
Onlara sonsuzluğu ve Cennet’te kalabileceklerini teklif ettiğini hepimiz biliyoruz. Ama bunu nasıl yaptı?
Hangi yöntemi kullandı? Bu yöntemi anlamak önemli ve bu ayetin ilk ifadesinde geçiyor
فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ
دَلّىَ bir kovayı çekerken kullanılır. دَلُّو Arapça’da kova demektir. Ve ادلىَ kovayı aşağı sarkıtıp hemen onu yukarı çekmektir
Bilirsiniz eski zamanlarda kuyu olur ve suyu kolu çevirerek çıkarırsınız
Yani, kovayı tekrar yukarı çekersiniz, buna ادلىَ denir. Ama دَلّىَ yavaşça kovayı indirmektir
Ya da, çok ilkel bir hayvan avlama yöntemi olarak kovayı bırakmaktır
Havuç gibi bir yiyecek vardır, onu kovaya koyarsınız, bir ipe bağlıdır ve hayvan gelir, biraz kendinize doğru çekersiniz, biraz daha, biraz daha
Ve hayvan da onu takip eder. Buna aslında دَلّىَ denir
Yani şeytan çıkıp harfiyen ‘Allah’a karşı gelin’ demedi, onu küçük bir parça uzlaşı şeklinde teklif etti ve onlar da dinlediler
Ve sonra da biraz daha fazlasını teklif etti ‘Zararı yok, söylediğim şey haram değil, sadece biraz rahat ol diyorum
Bu ağaçtan yemenize gerek yok (atalarımızın örneğinde olduğu gibi), bu ağaçtan yemeniz gerek demiyorum
Sadece bir bakın diyorum, güzel bir ağaç, bakmakta bir zarar yok, değil mi?’
Şimdi bakın, Allah’ın emri وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ ‘bu ağaca yaklaşmayın’ idi
Söylediği ilk şey, ‘Yani, en azından dokunmuyorsunuz, yanına gidiverin, ne var bunda?
Ve yanına gittikleri zaman, ‘Biliyor musunuz, tırmanmanızda sakınca falan yok aslında, sadece ondan yememeniz gerek
Sadece bir tırmanın, çok da büyütülecek bir şey değil’
Sadece bir seferde değil, دَلَّ aynı zamanda bu tekliflerin bir gün, sonra ertesi gün, sonra bir sonraki gün geldiğine işaret eder
Bu kişi için bir süreçmiş gibi. Yani, şeytan Adem (a.s)’a fısıldadı ve o da hemen gidip ağaçtan yedi şeklinde değil
Aslında yapmakta olduğu bütün bir stratejik, yavaş yavaş tartışmayı kazanma yolu söz konusudur
فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ ve bu, bugün de bize yaptığı şeydir. Kur’an’da bahsedilmesinin sebebi budur
Onları dışarı çekti بِغُرُورٍ. Burayı çevirmedim, ‘aldatmaca ile’. Bu bir tür aldatmaca
Diğer bir deyişle, net bir şekilde yanlış olan şeyler var. Bizler bunu biliyoruz, çok açık ve net şekilde yanlış olan şeyler var
Ama çok fazla da küçük, ve yanlış olduğu o kadar da belli olmayan adımlar var ki
Şunu biliyor olman gerekir, bu bir küçük adımı atarsam, yarın başka bir küçük adım atarım, ve sonra bir diğerini
Ve ne olduğunu bile anlamadan kendimi yanlışın içinde bulurum. Bu yüzden koruyucu önlemleri devreye sokmalısın
Ve bu koruyucu önemleri devreye soktuğunda, bunlar seni belaya düşmekten korur
Artık şeytan gelir, saldırmaz, haramı helal yapmanı söylemez
Bu çok doğrudan olur, müslüman kişi ‘Hayır, bu bariz şekilde haram, ben bunu yapmayacağım’ diyecektir
Gelir ve der ki ‘Dinle, bu atmanı istediğim bir adım, açıkça haram değil, yanlış değil, en azından bu kadarını yapabilirsin
Kimse seni bunun için suçlayamaz.’ Sonra insanlar alime, bilgine, davetçiye, imama, hatibe gelip derler ki
‘Biliyorum içki içmek yanlış ama içki içen arkadaşlarla takılabilir miyim? Bara falan gitmiyorum ama onlar bazen ofisimde içiyorlar, onlarla beraber olabilir miyim?’
‘Çünkü onlar benim arkadaşlarım. En azından bunu yapabilir miyim? Benim bunu yapmam kesinlikle haram mı?’
Alim de şuna benzer bir şey der, ‘Bunu yapmamanı tavsiye ederim, iyi bir fikir değil, bunlar kötü arkadaşlıklar.’
‘Ama bu haram mı? Kesinlikle haram mı?’ Onlar da der ‘Kesinlikle haram diyebilir miyim bilmiyorum.’
‘Tamam, teşekkürler, cevabımı aldım. Kesinlikle haram değil, yani onu yapabilirim.’
Ve işte şeytan ilk önce seni onlarla takılmaya iter, sonra onlar ‘hey biz bara gidiyoruz, gelmek ister misin?’ derler
Sonra sen bara gidersin, bir kola falan içersin, onlar biralarını içer
Nihayet bir gece geç vakitte, ‘İçeceğime biraz karıştırabilir mısın?’ olur
Birisi size onu vermiştir ya da içeceğinize karıştırmıştır, siz fark etmemişsinizdir
‘Niyetim bu değildi sonuçta’ dersiniz. Bir şey, ardından başka bir şey, sonra bir diğeri böyle gider. Subhanallah
Bu فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ Bu aynı zamanda Allah’ın Rahip Barsisa’nın hikayesini anlattığı suredir. O, yavaş yavaş günaha sürüklenmiştir
Şu an size o hikayeyi anlatacak durum değil ama anlatılmak istenilen aynı
Şeytan yanlış olan şeyi yapmaya sizi doğrudan davet etmek için size gelmeyecektir
Şeytan sizinle biraz uzlaşmak ya da sadece yanlışa giden yola çıkarmak için size gelecektir
Bu arada siz o yoldayken, yanlış olanı yapana kadar, kimse gelip doğrudan size ‘Dinle bak bu arada bu yaptığın yanlış’ diyemez
Çünkü yanlış değildir, ona giden yoldadır. Eğer yavaşça ama kesinlikle ona doğru çekildiğini fark etmezsen
O halde bir tek kendini suçlayabilirsin
Allah’ın Adem (a.s)’a emrinin sadece ‘bu ağaçtan yeme’ olmamasının; hükmün ‘ona yaklaşma’ olmasının sebebi budur
Bu iki şey arasında çok büyük fark var, ve bu yüzden bizler fark etmeliyiz ki
Açıkça haram olan bazı şeyler var ama onlara giden bir yol da var
Bizler dikkatli olmalı ve şeytanın bizi çekmeye çalıştığı o yola çıkmamalıyız
Bârekallahu lî ve lekum, es-selâmu aleykum ve rahmetullahi ve berakâtuhu
0 Yorum