Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Allah, kitabında Muhacirlerin ve Ensar’ın önde gelen ilkleri ve onlara ihsan üzere tabi olanlardan razı olduğunu belirterek, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de ilk üç neslin en hayırlı nesiller olduğunu belirterek bizi Selef-i Salihin olarak isimlendirdiğimiz bu nesillere tabi olmaya irşad etmiştir. Din; itikadıyla, ameliyle, ahlakıyla ve menheciyle onların fehmettiği, fıkhettiği gibi anlaşılırsa ancak sahibini kurtuluş ehlinden kılar. Buna binaen salih selefimizin büyüklerinin özellikle biz gençlere verdiği öğütleri, Mescid-i Nebevi müderrisi ve büyük alim Şeyh Abdulmuhsin el-Abbad’ın oğlu olan Şeyh Abdurrezzak el-Bedr’in derslerinden alınan açıklamalarla sizlere sunuyoruz:
1. Gençliğinin Değerini Bil!
Ebu Hayseme’nin el-İlm isimli kitabında Kabus ibn Ebi Dabyen’dan aktardığına göre, şöyle dedi:
“Bir gün Ebi Dabyen’in arkasında sabah namazını kıldık. Müezzin dışında, o yaşlı bir adamdı, hepimiz semtten gençlerdik. (Ebi Dabyen) selam verdiğinde, bize döndü. Sonra gençlere “Sen kimsin? Sen kimsin?” diye sormaya başladı. Onlara sorarken, (onlara teşvik olması için) “Hiçbir Nebi gönderilmemiştir ki o genç olmasın, ilim de ondan daha hayırlısına verilmemiştir ki o genç olmasın.” dedi.
Şeyh Abdurrezak el-Bedr bu söz hakkında şunu söylüyor: “Yani onlara gençliğin hayrından ve bereketinden faydalanmayı, bunun donanım ve tahsil için büyük bir fırsat olduğunu, bu enerjinin ve kuvvetin avantajından yararlanmanın büyük bir fırsat olduğunu tembih etti.
2. Ahirete Odaklan!
el-Beyhaki’nin Kitab ez-Zühd’ünde geçtiği üzere, Hasan el-Basri sıklıkla şöyle derdi: “Ey gençler topluluğu! Sizin üzerinize ahiret vardır, onu talep edin! Çünkü biz ahireti talep edip de dünyayı elde eden çok kişi gördük ama dünyayı talep edip de dünyayla birlikte ahireti elde eden kimseyi görmedik.”
Şeyh Abdurrezzak el-Bedr şöyle diyor: “Bu gerçekten büyük bir tembihtir. Diyor ki: ‘Dikkat et ey genç! Tasanı ahiret kıl. İnayetini ve himmetini ahiretin sevabını elde etmek için harca.’ Allah senin dünyadaki nasibini ve hazzını sana verecektir. Dünyada nasibin olan neyse ona erişeceksin ama bu dünyandaki meseleleri ve maslahatları boşa harcayacağın anlamına gelmez. Ancak dünyayı en büyük tasan haline getirme, onu ilminin seviyesi haline getirme ve vaktini de onunla çok meşgul etme. Bilakis en büyük tasanı ahiret kıl. İnayetini ve ilmini; ahiret ilmi, seni Allah’a yakınlaştıran şey kıl. ‘…ve dünyadan nasibini unutma.’ (Kasas Suresi/77. ayet) Kimin tasası ahiret olursa Allah onun meselelerini bir araya getirir, o dünyayı talep etmediği halde dünya ona gelir. Ancak kim tasasını dünya kılarsa Allah onun fakirliğini onun iki gözü önünde kılar, dünyadan da Allah’ın kendisine yazdığı şey dışında bir şey elde edemez. Yani bu kendisinden (el-Hasan el-Basri’den), Allah ona rahmet etsin, bu gence gençlik merhalesini sevapları ve ecirleri kazanmak için kullanmasına yönelik bir tavsiyedir. Özellikle de hayatımızın bu merhalesinden kıyamet gününde özellikle sorulacağımızı biliyorken.”
3. Ertelemekten Sakın!
İbn Ebi’d-Dunya, Tul el-Amel isimli kitabında Ukbe ibn Ebi es-Sahbe’den şöyle rivayet ediyor, o şöyle dedi: “el-Hasan’ı şöyle derken işittim: ‘Ey gençler topluluğu! Yapacağım, yapacağım (diye) ertelemekten sakının!'”
Şeyh Abdurrezzak el-Bedr şöyle diyor: “Bu gençliğin hastalığıdır. Gençlik döneminin hastalığı ‘Yapacağım…’dır. Gençlerden çoğunu helak eden hastalık, ‘Tevbe edeceğim, namazlarımı muhafaza edeceğim, babama iyi davranacağım, yapacağım, yapacağım…’ (deyip) ertelemesidir. Yapmıyor, acele de etmiyor, avantaj da sağlamıyor. Sadece erteliyor. Ne zaman kendisine tevbeyi, namazlarını korumayı, ebeveynine iyi davranmayı veya başka bir şeyi söylese bu hastalık ona geliyor ve erteliyor. Şöyle diyor: “Bir ay sonra, gelecek sene, şu şu yaşa eriştikten sonra.” Gençliğin bereketini kaçırana kadar erteliyor. Vaktin avantajını kaçırıyor ve yine de ertelemeye devam ediyor. Belki de bazıları tevbeyi belli bir yaşa kadar ertelemiştir de o yaşa gelmeden ölüm onlara ulaşmıştır. Bu yüzden o, şöyle diyordu: ‘Ey gençler topluluğu! Ertelemekten sakının.'”
4. Mescide Hürmet Göster!
Ebu Nuaym el-Hilyet’ul Evliya’da Cafer’den şunu naklediyor, o şöyle demiştir: “Sabit el-Bunani bize doğru geliyordu, biz de kıbleye doğru oturuyorduk, şöyle dedi: ‘Ey gençler topluluğu! Siz benimle Rabbim arasında, beni ona secde etmekten alıkoyuyorsunuz.’ Namaz da ona sevdirilmişti.”
Şeyh Abdurrezak el-Bedr şöyle diyor: “Belki bazen gençler bir araya geliyorlar ve mescidde buluşuyorlar, bu arkadaşlarıyla buluşma fırsatını da konuşma yönünde kullanıyorlar. Ve yakınlarında abidlerden biri mescide Allah’a ibadet etmek, namaz kılmak, namazında mutmain olmak ve huşu bulmak için gelmiş; (gençler) de onunla secdesi, namazı arasına giriyorlar. (Gençler) mescidde ibadet ve Allah’ı anmakla iştigal edenler değiller, mescide Allah’a ibadet için ve ibadetle iştigal edip ona bağlı olmak için gelenleri bırakanlardan da değiller. Bu yüzden gencin dikkat etmesi gereken şeylerden birisi de mescidin hürmetine, mescid ehlinin hürmetine ve konumuna saygı göstermesidir ve onları konuşma vb. gibi şeylerle Allah’ın evine ibadete, tatmine, huşuya ve namaza geldikleri şeyden alıkoymamasıdır. Bu zamanda ortaya çıkmış olan, gencin cebinde taşıdığı iletişim araçlarından bahsetmiyorum bile. Belki de insanların namazlarında teşevvüşe, rahat ve huşu yokluğuna sebebiyet veren mesela telefonunun çalması, telefonuna cevap vermesi veya buna benzer şeylerle meşgul ediyor.”
5. Bugün Namaz Kılmıyorsanız, Ne Zaman Kılacaksınız?
Ebu Nuaym, el-Hilye’de el-Firyabi’den şöyle naklediyor, o şunu demiştir: “Sufyan es-Sevri namaz kılıyordu. Sonra gençlere döndü ve şöyle dedi: ‘Bugün namaz kılmıyorsanız, ne zaman kılacaksınız?'”
Şeyh Abdurrezzak el-Bedr şöyle diyor: “Eğer gençler, gençlik dönemlerini Allah’a secdeyle geçirmezlerse hayatlarında öyle bir merhale gelecek ki secde etmeyi arzulayacaklar da edemeyecekler. Secde etmek isteyecek, alnını yere koymak isteyecek ama bunu yapamayacak. Bunu yapmayı çok isteyecek ama yapamayacak. Ancak gençlik dönemindeki kuvvet, zahmetsizce ve kolaylıkla bunu yapmayı sağlar. Eğer bunu israf ederse belki de bir zaman gelecek ki secde etmek isteyecek ama zayıflığından, bedenindeki bazı ağrılardan dolayı bunu başaramayacak. Bu yüzden diyor ki: ‘Bugün namaz kılmıyorsanız, ne zaman kılacaksınız?'”
6. el-Hasan el-Basri'nin Yaşlı Adama Nasihati
Ebu Nuaym, el-Hilye’de şunu nakleder: el-Hasan el-Basri’ye bir adamla buluştu, bu adamda ise bazı ihmalkarlıklar ve kusurlar vardı. Bunun üzerine el-Hasan ona “Kaç yaşına eriştin?” dedi, o da “Altmış sene.” dedi. (el-Hasan) ona şöyle dedi: “Bir yolda bulunduğunu ve onun sonuna erişmek üzere olduğunu bilmez misin?” Adam da şöyle dedi: “Allah’tan geldik, O’na döneceğiz.” el-Hasan da ona şöyle dedi: “Bunun tefsirini bilir misin?” (Adam da), “Bunun tefsiri nedir?” dedi. (el-Hasan) şöyle dedi: “Allah’tan geldik, yani ben Allah’a kulum demektir; O’na döneceğiz ise ben O’na dönücüyüm demektir. Allah’a kul olduğunu ve O’na döneceğini bildiysen, bil ki O sana soracaktır. Eğer O’nun sana soracağını bildiysen, soruya cevap hazırla.” Sonra adam “Nasıl?” diye sordu. (el-Hasan), “Bu kolay.” dedi, “(Hayatının) geri kalanında ihsan et ve geçmiştekiler affedilsin. Çünkü (hayatının) geri kalanında kötülük yaparsan hem geri kalanından hem de geçmiştekilerden hesaba çekilirsin.”
Allah tala ana babamlzdan razl olsun onar namaz klmasaydl onardan görmemis olsaydlk bizde bilemezdik onlardan gördük rabbim razl olsun her ikisindende insallah rabbim ihsan etti onlarada bizede ellahmdülillah rabbim daylm ettsin zikrimizdede sükrümüzdede rabbim sizlerdende bizlerdende razl olsun insallah ammin