O kadar hızla değişen bir çağda yaşıyoruz ki kısa bir süre içinde birçok şeyin gerçekleşmesini istiyoruz. Hızlı sonuçlar, tepkiler ve çözümler bekliyoruz. Günlük yaşantımızda git gide önemini yitirmeye başlasa da sabır yaşamımızdaki en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir. Sabır kelimesi Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık 90 defa zikredilmiştir; buradan da anlaşılacağı üzere sabır göz ardı ettiğimiz bir kavram olmamalı aksine sabrı günlük hayatımıza ve yaptığımız tüm aktivitelere dahil etmemiz gerekmektedir. Sabrı hayatımıza yerleştirmeye başladığımızda hiç tahmin etmeyeceğimiz kapılar önümüzde açılabilir.
Sabrın üç çeşidi vardır. Bunlardan ilki, Allah’ın emirlerini yerine getirmede gösterdiğimiz sabırdır. İkincisi, dinimizde yasaklanmış olan şeylerden kaçınma çabamız ve sonuncusu ise başımıza bir musibet geldiği zaman gösterdiğimiz sabırdır. Bütün bu sabır çeşitleri aynı derecede önemlidir ve huzurlu bir yaşam sürebilmek için hepsine aynı ilgiyi göstermeliyiz.
Allah, sabrın İslam’ın ve imanın önemli bir tamamlayıcısı olduğundan bahsetmiştir. Kur’an’da sabrın yanı sıra salih amel, şükür, merhamet, iman ve doğruluk kavramları zikredilmiştir. Bu yüzden de bahsedilen bu niteliklere sahip olabilmek için Allah’ın emirlerini sadakatle yerine getirirken sebat göstermemiz gerekir.
1. Salih ameller:
“Ancak sabredip salih amel işleyenler böyle değildir. İşte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.” [Hud 11:11]
2. Şükür:
” … Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.” [Şura 42:33]
3. Merhamet:
” Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar ahiret mutluluğuna erenlerdir.” [Beled 90:17-18]
4. İman:
” Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.” [Secde 32:24]
5.Doğruluk:
“… doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar…” [Ahzab 33:35]
Kendi yolumuza engeller koyduğumuz halde hayatımızda güzel şeylerin olmasını beklemek ne kadar mantıklıdır ? İnsanın kendisini bir yasaktan koruması güçlü bir imanın ve sabrın göstergesidir. Buna Hz. Yusuf (as)’ın kıssasını misal verebiliriz. Yusuf (as) ikinci imtihanında yani azizin eşinin onun aklını çelmeye çalıştığı sırada şeytana uymak yerine haram olan bir şeyden kaçınmıştır. Bu sabrın günahlardan uzaklaştırıcılığı konusundaki örneklerden sadece biridir.
” Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi. Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.” [Yusuf 12:23-24]
Bu kıssadan da açıkça anlaşıldığı üzere Hz. Yusuf (as)’ın Allah korkusu sabrı sayesinde ortaya çıktı ve böylece o durumda bile Allah için direnmesi gerektiğini kendine hatırlattı. Şeytan bizleri doğru yoldan çıkarmaya çalıştığında sabır gösterebilmemiz çok önemlidir. Hepimiz bu dünyaya imtihan olmak için gönderildik ve bu imtihanlarımıza sabırla yaklaşmamız gerekir.
Son olarak, hayatta hepimiz zorluklarla karşılaşırız – bu, dünyanın kanunudur; inişli çıkışlı yollardan geçmek zorunda kalırız. Ancak günümüzdeki asıl sorun yalnızca zorlukla karşılaştığımızda birbirimize sabrı hatırlatıyor oluşumuzdur. Halbuki hayatımızın her safhasında sabra ihtiyaç duyarız. Başımıza gelen musibetler Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir ve Allah hiç kimseye kaldırabileceğinden fazlasını yüklemez. Bizler bu imtihanların olgunlaşmamız için gerekli olduğunu, onları sabır ve imanla karşıladığımız takdirde Rabbimize yakınlaşacağımızı bilerek umut dolu bir kalple Allah’a güvenmeli ve teslimiyet göstermeliyiz.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor:
“Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır. Sevinecek olsa şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64)
Gösterdiğimiz sabrın bu hayatta ya da ahirette karşılığını göreceğimizi her daim hatırımızda tutmalıyız. Sabır dışındaki her amelin karşılığındaki ödülün ne olduğunu biliyoruz ancak sabrın mükafatını tahmin bile edemiyoruz. Hesap gününde meleklerin gösterdikleri sabır karşılığında selamladığı insanlar arasında olduğunuzu bir hayal edin.
“Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler): Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” [Ra’d 13:23-24]
Kaynaklar: Ilmfeed
Bir de sabrı aktiflik pasiflik bağlamında değerlendirecek olsak,
Aktif sabır makbuldur.
Hiçbirşey yapmadan beklemek.
Veya başına gelene karşı sadece tepkisizlikle sabır göstermek hakiki sabır değil.
Asıl sabır
Aktif olan.
Yani Çalışarak çabalayarak başa ne gelirse gelsin Mevlaya tam dua ve yöneliş içinde olarak aksyon ve gayret ve samimiyet göstermek..
Mevlam Hayatlarımızı hakiki sabır ve iman kuvvetiyle hayatlandırmayı nasip etsin.
Selametle