Aşkın içinde, aşkın tayin ettiği sır idraki.. Bu en mühim meselemizdir. Bizde kaba mantık, derin idrake hakim olmuştur. Asırlar boyunca, satıh idrak; hep böyle gitti. O sebeple sır idrakini bilmek lazım..
1. Allah ve Feza Pilotu
(Gagarin) diye bir feza pilotu der ki: “Ben bütün fezayı dolaştım, Allah diye bir şeye rastlamadım!” Şimdi buna cevap verelim: “Sen Allah’ı kilometre sırığı mı zannedersin ki, rastlamadım diyorsun? Allah işte senin görmediğin o esiri alemde, senin ruhunu mühürlemiş olan Mutlak Varlık; ve sen onu göremezsin! Çünkü senin görebileceğin şeyler merteklerden ibarettir; sen ancak merteği görebilirsin…”
2. Ruhu Arayan Doktor
Bir patolog doktor der ki: “Hayatımda on binlerce kadavra kestim, biçtim, ruh diye bir şeye rastlamadım!” Bu da zayıf insanları tereddüde düşürebilir. Küfrün diyalektiği, sahte mantığı… Hemen cevap vereceksin: “Gel buraya patolog, sen hayatında biftek yedin mi?“, “-Tabi yedim!” diyecek. “Bıçağı gördün mü gözünle, çatalı, eti falan filan?” Yine: “-Evet!”, “Ya eti yerken dilinin üzerinde ne hissettin?”, “-Lezzet!”, “Öyleyse göster bana lezzet dediğin şeyi?“
3. Allah ile Kulun Arası
Bir gün başmuharrir geçinen bir budala, bana; “-Allah ile kul arasına girilmez!” demişti. Hep böyle derler: “Allahla kul arasına girilmez, vasıta sokulmaz!” Ona dedim: “Budala, İstanbul’dan Üsküdar’a geçmek için vasıtaya muhtaçsın, ebedi hayata geçmek için vasıtaya muhtaç olunmaz, ne demek?” Bir tekneye muhtaçsın da ebedi hayata geçilecek olan manevi füzeye nasıl sırt çevirebilirsin? Aslında zaten Allah ile kul arasına girilmez. Allah diyor ki: “Ben kuluma şah damarından daha yakınım!” Ama böyleyken Allah’a giden yolların kılavuzları ve trafik memurları vardır. Onlara herkes muhtaç!.. İşte küfrün bu ucuz diyalektiğine verilecek cevap…
4. Allah'ın Bildiği!
Kayseri’ye bundan yirmi sene evvel geldiğim zaman bir zatla karşılaştık. Ramazan günüydü. Sordum: “Nedir bu hal, Ramazan günü yaptığınız?” Dedi ki: “-Allah’ın bildiğini kulundan niçin saklayayım!” Bunu hep söylerler. Samimiyetsizliği bize isnat ederler, kendilerine samimiyeti yakıştırırlar. Ona dedim ki: “Allah senin tenasül aletin olduğunu da biliyor, niye saklıyorsun?” Demek ki, kula karşı utanmak, Allah’a karşı hicabın ifadesidir. Kula karşı utanmadığını gösteren, Allah’tan utanmıyor demektir.
5. Veli Kul
Velinin birine sormuşlar: “Allah isterse deveyi iğne deliğinden geçirir mi, geçirmez mi?”, “-Geçirir.”, “Nasıl geçirir, deliği büyüterek mi, deveyi küçülterek mi?” Veli gülmüş, demiş ki: “-İsterse deliği büyütür, isterse deveyi küçültür, isterse de ne onu yapar, ne onu, yine de geçirir.” İşte sır idrakinin en güzel ifadesi…
SONUÇ: Sır idrakinin gördüğü apayrı bir dünya vardır, muazzam bir dünya...
İşte bu diyalektiklerin sahibi olacak olan bir nesli bekliyoruz. Sır idrakinin gördüğü apayrı bir dünya vardır, muazzam bir dünya… Bu dünyada sır idraki şeriattan başlar. Şeriat, bir takım kuru görülen ölçüleri bildirir, yani dış cephesiyle kuru görünüşlü, içiyle mukaddes ve namütenahi ince…
Kaynaklar
| Necip Fazıl Kısakürek, İman ve Aksiyon.
0 Yorum