Altyazı:
Es-selamu aleykum ve rahmetullahi ve beraketuh
Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar sana o açık seçik kitabın âyetleridir
Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik
Sana bu Kur’ân’ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz
Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu
Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki: “Babacığım, ben rüyada on bir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm.”
“Ey Rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni.”
Benden, anne-baba ve çocuklar arasındaki iletişim kopukluğu hakkında konuşmam istendi
Ve bu oturum aslında ebeveynlere yönelik bir şekilde olacaktı. Ama şimdi ortak bir oturum olacak
İnşaAllahu Teâlâ, umuyorum ki, iki dinleyici kitlesi için de faydalı olur
En başta size, hocamın bana verdiği tavsiyeyi söylemek istiyorum, hocam Dr. Abdus-semî’ bana bir tavsiye vermişti
Dedi ki, birine hitap edeceğin veya tavsiye vereceğin zaman,
ve bunları nasıl bir araya getirip konuşma yapacağını merak ediyorsan, bırak konuşmayı Kur’an yapsın
Buna “sebebe göre rehberlik” denir
Yani Kur’an’da Allah Azze ve Celle’nin konuyu nasıl ele aldığını bul. Ve bırak o konuşmanın bizzat kendisi olsun
İşte yapmaya çalışacağım şey bu, inşaAllah, bu tavsiyeyi yerine getirmek
Kur’an’da, anne-baba olmakla ilgili bir şeyler öğrendiğiniz en güzel yerlerden biri, Yusuf Suresi olacaktır
Ve Yusuf Suresi’nde, özellikle Yakub Aleyhisselam
Kur’an’ın her yerinde, örnek ebeveyn olarak ifade edilmiştir
Yakub Aleyhisselam, örnek ebeveyn olarak ifade edilmiştir
Ve bu surede, bununla ilgili çok özel bir şey öğreniyoruz
Önceki oturumda, orada olanlarınız vardı,
çocukların, Yusuf Suresi’nin ne kadar harika olduğunu kavrayamadıklarından bahsetmiştim
Meselenin ne olduğunu anlamadılar
Ama en azından bunlardan, bu derslerden,
hem anne-baba hem de çocuk olarak faydalanabileceğimiz bazı şeylerin altını çizmek istiyorum
Biliyorsunuz, Yusuf Aleyhisselam, genç bir oğlan, bir rüya görüyor
Hepiniz hikâyeyi biliyorsunuz, değil mi? Genç bir oğlan, bir rüya görüyor
Bu onu huzursuz ediyor. Kur’an’da gidip kimle konuşuyor?
Babasıyla konuşmaya gidiyor
Hiç ergenlik çağındaki bir çocuğun , on iki yaşında, on üç yaşında, on bir yaşında, hatta belki dokuz-on yaşında,
rüyasında gördüğü bir şeyin aklını kurcaladığını ve gidip konuştuğu ilk kişinin babası olduğunu gördünüz mü
Hayatınızda küçücük bir şey yolunda gitmediğinde, özellikle bir erkek çocuğu için,
ve diyorsunuz ki, “Galiba bunu gidip babamla konuşmalıyım.”
Bu, normalde yaptığınız bir şey mi?
Eğer bu gerçekten büyük bir problemse belki gidip annenizle konuşursunuz
Ve bunu yaparken söylediğiniz ilk şey “Babama söyleme ama…”
Sonra söylemek istediğiniz her neyse söylersiniz
Yusuf Aleyhisselam’ın gidip babasıyla konuşması gerçeği, babalara çok mühim bir meseleyi öğretiyor
Çocuğuyla bir çeşit bir ilişkisi var, aslında çocuğu ne kadar rahatsız ederse etsin, problem küçük ya da büyük olsun,
burada problem gerçek bir mesele bile değil, bir rüya
Ama karşıma her ne problem çıkarsa çıksın, bunu babamla konuşabilmeliyim, her ne olursa olsun
Onunla konuşabilmeliyim. Bu, Yakub Aleyhisselam’ın, çocuğuyla kurduğu türden bir ilişki
Gelip şunu söylemek zorunda bile değil, “Bir şey olursa gelip bana söyleyeceksin, duydun mu?”
Hayır, o kendisi geliyor
Kendisi gelip babasına anlatıyor. Bu çok büyük bir şey
Sureden, anne-baba olmayla ilgili bir şeyler öğrenmeden önce,
babaların nasıl olması gerektiğiyle ilgili çok büyük şeyler öğrendik bile
Çocuklarına karşı nasıl ulaşılabilir olmaları gerektiğini
Bir çocuğun anne-babasına gelip herhangi bir şeyi nasıl kolayca söyleyebilmesi gerektiğini
Size bir şey söyleyeceğim, söylemesi kolay, yaşaması zor
Elhamdulillah, daha sadece bir çocuğum varken, ilk çocuğa karşı çok korumacı oluyorsunuz,
sonra ikincisi, üçüncüsü gelince isimlerini karıştırmaya başlıyorsunuz,
“Hey sen, Kerim, şey demek istedim, Husna, şey… dört numara! Veya üç numara, hangisiysen, çekil şuradan!”
İsimlerin unutulduğu bir geniş aile olma yolunda ilerliyorsunuz
Kızım, en büyük olan anaokuluna giderken
bir gün eve geldiğinde, daha üç buçuk-dört yaşında,
eve geldi, bana dedi ki “Baba, Yusuf çok komik!”
Sınıfında Yusuf adında bir çocuk vardı
Şöyle diyecektim “Yusuf kim?
Bildiğin her şeyi söyle, Yusuf kim?”
Ve köşeden bunu gören eşim geldi ve “Nouman, bir saniye konuşabilir miyiz?”
Geldim ve “Ne oldu?” dedim. “Sen sessiz olcaksın.”
Ve onu alıp götürdü, sonra eşim benimle konuştu, “Dinle.” dedi
“Çocuğunun senin üzüldüğünü fark ettiğini düşünmüyor musun? Tabi ki fark edebiliyor
Eğer üzüldüğünü görürse bir dahaki sefere sınıfta olan bir şeyden bahsetmek için geldiğinde
ağzını açacak mı yoksa kapalı mı tutacak? Kapalı tutacak
Hiçbir şey söylemeyecek. Senden bir şeyler gizleyecek
Ve bu senin hatan olacak. Çünkü üzüldüğünü belli ettin
Bu tamamen senin hatan. Ona bu kapıyı kapatamazsın. Sadece dinlemelisin
Bu zararsız, o sadece 3-4 yaşında, sorun ne? Rahatla, sakin ol!”
Ve biliyorsunuz, Müslüman bir baba olarak, sakin olma konusunda alıştırma yapmanız lazım.
Buna idmanlı değiliz. Aslında tam zıddına idmanlıyız
İlginçtir ki, Yusuf Aleyhisselam’ın ağzından çıkan sözler “Yâ ebetî” ile başlıyor,
sonra rüyasından bahsediyor ve “Yâ ebetî” kelimesini kullanıyor
Arapçada “Yâ ebî” dediğinizde bu, babanıza hitap ettiğinizi gösterir
“Yâ ebetî” dediğinizde ve o duyduğunuz “te”yi eklediğinizde, bu saygıyı gösterir
“Benim asil babam, saygıdeğer babam, sevdiğim canım babam”
Babasına hitap ederken bu saygı ifadesi sadece bir “te”yle eklenir
Sadece çocuğu olarak iletişime hazır olduğu değil, aynı zamanda oldukça saygılı olduğunu anlıyoruz
Bu aynı zamanda hem çocuğa bir iltifat, hem de babaya bir iltifat
Nasıl bir babaya, çocuğuyla açıkça iletişim kuran babaya. Ve aynı zamanda aralarındaki saygıyı muhafaza eder
Çünkü çocuklarla fazla samimi olduğunuzda ne olur bilirsiniz, sizi çiğner geçerler
Sizi çiğneyip geçecekler ve sıradan bir hal alacak
O zaman sert durmak zorundasınız çünkü diyorsunuz ki “Sert durmam gerekiyor çünkü bu şekilde bana saygı gösterecekler.”
Eğer benim geldiğim yerden, Pakistan’dan geliyorsanız saygı kazanmanız için tek bir yol var
Eğer babaysanız, olabildiğiniz kadar sert, kaba, kötü olun
Ve bu, saygı kazanmanın yolu
İsminizi asla kibarca söylenmiş olarak duymazsınız
İsminiz Abdullah ise, asla şöyle duymazsınız “Abdullah, gelebilir misin?”
“Abdullah!”
Ve titremiş, korkmuş görünmek zorundasınız. Gülümseyemezsiniz
Eğer gülümserseniz karşılığı, “Ne var? Nereye bakıyorsun?”
Öfkeli olmak… Bu arada bu sadece Pakistanlılar için geçerli değil,
Müslüman ebeveynler genellikle çok sert oluyor
Ve böyle olmaları gerektiğini düşünüyorlar, disipline etmek zorundalar
Özellikle baba, müsamahasız olmalı
Evde yürürken tam bir sessizlik olmalı, herkes yapmakta olduğu şeyi bırakmalı. “Babam burada!”
Evde her şey iyi gidiyor, herkes bir şeylerle vakit geçiriyor, bir şeyler oluyor, “Baba buraya doğru geliyor!”
“Kıpırdamadan otur! Etrafa bakınma!” Bu kültür var
Yakub Aleyhisselam’ın öğrettiği ise tam tersi. Çocuk, en rahat babasıyla konuşuyor
Hatta bir rüya hakkında. Ve hitap ederken saygısını da ifade ediyor
Kastettiğim şu, biz, çocukların saygısını kazanma formülünün sert ve kaba olmak olduğunu düşündük
Bağırmak, korkunç olmak
Bu benim, çocuklarımın saygısını kazanma yöntemim olabilirdi. Belki bu Pakistan’da işe yarardı,
belki Kahire’de işe yarardı, belki Filistin’de işe yarardı, belki Suriye’de, Bangladeş’te işe yarardı,
Peki burada işe yarıyor mu? Burası Amerika. Burada işe yaramaz
Bunu denedin, işe yaramadı ve sonra imama gelip “Ergenlik çağındaki oğlum beni dinlemiyor, ne yapmalıyım?”
Yapman gereken nerede yaşadığını fark etmen. Öncelikle, cidden
Çocuklarının okula gittiği ve gayrimüslim çocuklarla beraber bulunduğu bir kültürde yaşıyorsun
Annelerine şöyle sesleniyorlar, anne demiyorlar, “Samantha, buraya gel!”
Yaptıkları bu, bu onlar için normal
Ve sizin çocuklarınız, babası hakkında “Babam çok tuhaf.” diye konuşan çocuklarla aynı okula gidiyor
Bu, söyleyecekleri en hoş şey, bu arada. Bu daha kötü bir şey değil
Diğer çocuklar anne-babaları hakkında, sanki bir aptaldan bahsediyormuş gibi konuşuyorlar
Gerçekten, bu sürekli duydukları şey
Ve sizin de çocuklarınız var, buradaki anne-babalar, belki komik bir aksana sahipsiniz, en azından çocuklarınıza karşı
Kulağa komik, tuhaf geliyor
Ve insanların birbiriyle sürekli alay ettiği bir kültürde yetiştiler. Böyle yetiştiler
Tahmin edin ne oluyor, eğer kolay bir hedefseniz çocuklarınız arkanızdan alay ediyor
Hiç saygı yok, söylemeye çalıştığım şey bu
Ve sizin fikriniz ve benim fikrim şuydu, ekstra sert olursak saygı kazanırız. Hayır
Eğer açıksanız, eğer çocuğunuza gerçek bir arkadaşsanız, onlar için yetiştirme ve koruma kaynağıysanız,
başka hiçbir şeyin kazanamayacağı saygıya sahip olursunuz
Ve onlarla başka şekilde sağlanamayacak olan bir iletişimi sürdürürsünüz
Biliyorsunuz, anne-baba ve çocuklar arasındaki en büyük problemlerden biri,
çocuğun büyüdükçe anne-babasıyla konuşmamaya başlaması. Onlarla konuşmuyorlar
Ergenlik çağında çocuğu olan kaç ebeveyn var? Ellerinizi göreyim
Şüphesiz biz Allah’a aitiz ve yine O’na döneceğiz
Dürüstçe, arkadaşlar, hepiniz adına korkuyorum
O zaman yedi yaşında olan kızımla beraber bir gençlik programına gittim
Onu neredeyse beş yüz gencin olduğu bir gençlik programına götürdüm. İki yüz elli erkek, iki yüz elli kız
Hafta sonu yapılan bir şeydi, tüm liseliler oradaydı, Müslüman çocuklar
Ve onlar, iyi Müslüman çocuklar olmalıydı. Sanki namaz kılıyormuş gibi görünen erkekler,
ve kızlar da, sanırım o giydikleri başörtüsüydü, o gençlerdi
Kampüste gezip onlarla biraz vakit geçirdim ve sonra kendimi dışarı çıkmak zorunda hissettim
Kızımı aldım, uzakta bir banka oturduk, banka oturdum ve ağlamaya başladım
Sonra kızım sordu, “Neden ağlıyorsun baba, ne oldu?”
“Altı yıl içinde sen de bunlardan biri olacaksın.” dedim
“Ben böyle olmayacağım.” \N”Evet, olacaksın. Görünen bu.”
İlk çocuğum olduğu zamanlar şöyle diyordum, “Adamım, bu zor!
Altını değiştirmek, geceleri ağlamasıyla uyanmak, gazını çıkarmak, kucağına almak, uyumuyorlar da
Diş çıkarıyorlar, ateşleniyorlar, tüm bunlar zor şeyler!”
Yeni anne-baba olan biri için zor
Zaten çocukları olan anne-babalara gidip diyorsunuz “Büyüyünce kolaylaşıyor, değil mi?”
Ve diyorlar ki, “Bunun tadını çıkar!”
“On beş yılın her günü o kokulu bebek bezlerini almayı tercih ederdim.”
Adamım, bu çılgınca!
Burada bir boşluk var. Bir boşluk var. Ama anne-babanın bu boşluğu meydana getirmedeki rolü üzerine söylenecekler var
İki tarafın da suçu var. Anne-baba tarafıyla başlamak istiyorum
Özellikle babalar, arkadaşlar, özellikle babalar
Uzun bir iş gününden sonra eve geliyorsunuz, evde oturuyorsunuz ve tek istediğiniz şey, hiçbir şey yapmamak
Sadece televizyon izlemek, kanal değiştirmek, haberlere bakmak,
Dow Jones Industrial Average’ı seyretmek istiyorsunuz
Dünyada neler olduğuna bakacaksınız, çoğunu hatırlamayacak olsanız ve umrunuzda olmasa bile, bu sizin eğlenme şekliniz
Ve beş yaşındaki çocuğunuz yanınıza geliyor, “Baba, bak ne yaptım! Yaptığıma baksana!
Baba, benle oyna! Hadi bir şeyler yapalım! Kovalamaca oynayalım!”
Ve sizle konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor… Peki siz ne yapıyorsunuz?
“Beni rahat bırakır mısın, televizyon izlemeye çalışıyorum!” Ve annesini çağırırsınız, “Hey, Fatıma!
Şunu yanımdan alır mısın, işten daha yeni geldim! Biraz huzur verin! Bunu dinlemek zorunda değilim
Oyuncaklarınla oynaman gerekmiyor mu senin, git onlarla oyna!”
Aynı çocuk, on yıl sonra. On beş yaşında. Ve siz onu okuldan alıyorsunuz, “Eee, oğlum, günün nasıldı?” \N-“Ih…”
“Ne yaptın?”\N- “Ihh….”
Arkadaşlarınla konuştun mu?” \N“Belki.”
“Bundan sonra nereye gideceksiniz?”\N “Bir yerlere.”
“Ne yapacaksınız?” “Bilmem.”
Sizinle konuşmayacak. Ve siz de gelip imama diyeceksiniz “Çocuğum benimle konuşmuyor.”
Evet, sen de onunla konuşmadın. Şimdiye kadar hiç konuşmadın, vaktin yoktu
İlişkiyi önce sen kurmadın. Nereden çıkacak bu? Hiçbir yerden. Bu olmaz
Bunlar şu yaşlardır, bu arada, 10, 11, 12, 13, bunlar kritik yaşlardır
Bu yaşlarda, biliyorsunuz, bundan önce çocuklar en çok anne-babalarını gururlandırmaya takıntılıdırlar
Hangi dinden olduğunuz fark etmez. Bu, sadece saf çocuk psikolojisidir
Küçük çocuklar, anne-babalarını gururlandırmak isterler. Yaptıklarını onlara göstermek isterler
Onlar için en büyük ilham kaynağı anne-babalarıdır
Bizim evde değil, oğlumun saçını tıraş ediyordum, \Nsonra baktım ve dedim ki “Tamam, bu iyiymiş, ben de yapacağım.”
Bu başka bir ihtimal, ama genellikle çocuklar anne-babaları gibi olmak isterler. Değil mi?
Onların yaptığı her şeyi yapmak isterler
Eğer oturup laptop’umda bir şeyler yazıyorsam, hatta iki yaşındaki çocuğum,
bir dakikalığına bile ayrılıp onu yalnız bıraksam o da laptop’ta yazmak istiyor. Neden? Çünkü ben öyle yapıyordum
Sizin gibi olmak istiyorlar. Ama bu, belli bir yaşa yaklaştıkça değişiyor
O zaman diğer arkadaşları gibi olmak istiyorlar
Ve daha önemlisi, sizin gibi olmayı hiç istemiyorlar. Sizin olduğunuz şeyin tam zıddı olmak istiyorlar
Bu hale geliyorlar. Tehlikeli bir döneme doğru gidiyorlar
Ve bu kritik dönem, eğer yeteri kadar açık, dostça, net, şeffaf, sevgiye dayalı bir ilişki içerisinde olmadıysanız,
bunlar yoksa başınız cidden dertte demektir. Başınızın derde girmesi yakındır
Yusuf Suresi’ni gündeme getirdim çünkü küçük yaştakiler zaten saygı gösteriyorlar ve iletişime açıklar
Bu, hem anne-baba hem çocuk için önemli
Kaçımız her akşam çocuklarımızla yemek yiyoruz?
Ve oturup yemek yediğimizde kaçımız gerçekten çocuklarımızla konuşuyoruz?
Cep telefonu, mesajlaşma, tüm bu şeyler ve bilişsel uyumsuzluk çağında,
çocuklarınızı bırakın, bir başka insanla bile gerçek bir iletişim kuramıyorsunuz
Ve elhamdülillah, benim üç kızım var. Geçen seneye kadar ikisi okula gidiyordu,
şu an üçü de okula gidiyor. Ve ben onları okuldan alırdım
Kızların ne kadar çok konuştuğunu biliyor musunuz?
Enerjik tavşanlar bile kızlarla yarışamaz
Konuşurlar, konuşurlar, konuşurlar ve konuşurlar
Uyuyakalırsınız, uyanırsınız ve hala sizinle konuşuyor olurlar
Hala sizinle konuşurlar. Hiç durmazlar
Neyse, onları okuldan alıyorum
“Baba, biliyor musun bugün ne oldu? Saç tokam düştü, mor olan,
yere düşmüş, pembe olan duruyordu ama mor olan düşmüş,
sonra arkadaşım dedi ki ‘Hey, mor tokan düşmüş, al onu!’
Onu aldım, biraz kirlenmişti, temizledim sonra tekrar taktım,
yanlış tarafa takmışım, mor olanı çıkardım, sonra pembe olanı da çıkardım, sonra arkadaşım geldi…”
Ve bu komiklik karşısında ne yapmam gerektiğini biliyorsunuz, ona şöyle demeliyim, “Haha, hıhı, evet…”
Sanki onu hiç dinlemiyormuşum gibi
Aslında gerçekten dinliyormuş gibi görünmek için ciddi çaba sarf etmem ve şöyle demem gerekiyor:
”Peki, sonra pembe olana ne oldu? Peki ya mor olana?”
Gerçekten dinlemek zorundayım. Çünkü eğer dinlemiyorsanız çocuklarınız bunu anlıyor
Biliyorlar, özellikle kızlar. Gerçekten çok uyanıklar, aklınızdan çıkarmayın
Şöyle derlerken:
siz de :”Hıhı, hıhı, hıhı…” Birdenbire diyecekler “Bana 50 dolar verir misin?”
“Hıhı, hıhı, hıhı…”
Bana oldu, kendimi tuttum:
Değil mi? Bu olacak
Ama biz iyi dinleyiciler olmak zorundayız. Özellikle babalar, özellikle babalar
Annelere doğal olarak Allah bunu hediye etmiş
Ebeveyn olmak daha doğal olarak annelerin içinden geliyor, Allah bunu ona hediye etmiş
Onu anaç, yumuşak, ilgili, düşünceli yaratıyor. Doğal olarak. Babaların ise üzerinde çalışması gerekiyor
Evde oturuyorsunuz, çocuğunuz düşüyor. Kim hemen yerinden fırlar? \N”Çocuğum çocuğum ay!”
Bunu kim yapar, baba mı? \NBabalar oturur ve “Ayağa kalk çocuğum.” der
“Bir şey yok, bir şey yok. Bir şey değil o. Azıcık kanadı sadece.”
Anneler ise çılgına döner, bu onun doğasında var
Burada babalara diyorum ki, eğer çocuklarımız İslam’la yetişsin istiyorsak
yapmamız gereken ilk şey onların en iyi arkadaşı olmak. Ve bu, çalışmak gerektirir
Bu, ciddi bir çalışmayı gerektirir. Buradaki anneler, buradaki babalar, bu forma girmeniz gerek
Ciddiyim, bu forma girmeniz gerek. Kendiniz için değil, çocuklarınız için
Eve geliyorsunuz, çocuğunuz sizinle oynamak istiyor,
“Baba, beni kucağına al, benle oyna, şunu yap, benle konuş biraz…”
“Baba şimdi biraz uzanacak, bekle.”
Çocuklarınızı yetiştirme şekliniz bu değil
Çocuklarımızı alıp yürüyüşe çıkmak, onlarla spor yapmak, bahçeye çıkmak,
hatta video oyunları oynuyorlarsa oturup onlarla video oyunu oynayın
Onlarla Wii oynayın. Top oynayın, her ne olursa, sadece çocuklarınızla bir şeyler yapın
Bu sınırları aşmak için önemli bir kısım. Böylece sizinle her şey hakkında konuşabilirler
Çünkü size söylüyorum, belirli bir yaşa ulaştıklarında her zaman yanlarında olacak biriyle konuşmaya ihtiyaç duyarlar
Bu insanın siz olmasını tercih edersiniz. Gayrimüslim tavsiyeleri verecek gayrimüslim bir arkadaşı değil
Kendiniz olmasını tercih edersiniz. İlerleyen zamanlarda çocuğunuzun başka bir kişilik geliştirdiğini keşfetmek istemezsiniz
Çünkü onlarla hiç konuşmadınız ve birdenbire gerçekten konuşmaya başladığınızda şöyle dersiniz
“Bu bambaşka bir insan, kimsin sen? Sen senelerdir benim evimde mi yaşıyordun? Bu ne zaman oldu?”
“Bunların hepsi oldu baba. Oldu ama sen bilmiyordun. Meşguldün.”
Çocuklarınız için özel zaman ayırmak zorundasınız
Sadece onlara özel olmalı. Birden çok çocuğunuz varsa da her birine ayrı ayrı özel ilgi göstermek için kendinizden ödün vermek zorundasınız
Sizin zamanınız. Başka kimseyle değil sadece sizle. Oyuncak, elektronik cihaz olmadan sadece sizinle. Bu olmak zorunda
Kesinlikle çok önemli. Şimdi Yusuf(a.s)’ın babasına ne dediğinden bahsedelim
إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ (Yûsuf/4)
Mealen şöyle der; “Babacığım, gerçekten ben on bir yıldız, güneş ve ay gördüm. Onları bana secde eder (vaziyette, durumda) gördüm.”
Bu çeviride birçok şey kaçırılmıştır tabi. İlk olarak ‘gördüm’ fiilini iki kere kullanıyor. Diyor ki; ”…on bir yıldız, güneş ve ay gördüm.”…
Sonra duruyor ve devam ediyor; ”…gördüm.” Hiç oyun parkında olanları anlatmaya gönlü olmayan bir çocuk gördünüz mü?
Eve kirli gelmiştir. Başka bir çocuk ağlıyordur. Sorarsınız; ‘Ne oldu?’
‘Oyun oynuyordum, oynuyordum ve oyun oynuyordum..Sonra, sonra, oynuyordum, sonra…’
Başlarını belaya sokacak kısma geldiklerinde ne yaparlar? Baştan alırlar
Kur’an bize Yusuf(a.s)’ın onu cidden rahatsız eden kısma geldiğinde…
‘وَالْقَمَرَ’ ‘babası’ da ona secde ediyor o kadar rahatsız oluyor ki baştan alıyor. Sonra ‘لِي’ diyor
‘رَأَيْتُهُمْ سَاجِدِينَ لِي’ demiyor ‘ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ’ diyor. Bu Arapça’da “Muteallık bi’l-haber el-mukaddem” deniyor. Bu dilbilgisinde bir terim. Özellikle şu anlama gelir;
‘Bana’ mı secde ediyorlardı? Neden ben? Bunu anlayınca şok olmuştu. Rahatsız olduğu kısım rahatsız edici tarzda ifade edilmiş
Daha sonra ‘سَاجِدِينَ’ kelimesini kullanıyor. Bu kelime sadece insanların secde etmesi için kullanılır. (للعاقل)
İnsan olmayan varlıkların secde etmesi için kullanılan kelime ya ‘ساجدة’dir ya da ‘ساجدات’dır
O ise ‘سَاجِدِينَ’ kelimesini kullanıyor. Allah bize ne anlatıyor biliyor musunuz?
Kelimenin insanlar için olan formunu kullanmasıyla bu zeki çocuğun rüyasının ne anlama geldiğini çoktan anladığı yorumunu çıkarabiliriz
Bu da onu daha da rahatsız etti. Zaten ne anlama geldiğini biliyordu. Çünkü kullandığı dil güneş, ay ve yıldızlar için kullanılmaz
Bu da bir sonraki ayeti daha iyi anlamamızı kolaylaştırıyor. Çünkü hemen babası ona iltifat ediyor. Harika bir geleceği olacağını söylüyor
Bir saniye. Daha yeni söylediğim iki şey ne? Babası ne yapmış? Ona iltifat etmiş. İkincisi neydi? Harika bir gelecek onu bekliyor
Tanıdık geliyor mu? Bir baba olarak aynı sensin değil mi? Çocuklarına hep iltifat edersin değil mi? \NHayır etmezsin
Onlara böyle şeyler söylemezsin. Sanki çocuklara iltifat etmek neredeyse harammış gibi
Sanki yasakmış gibi söyleyemezsin. ‘Bugün çok hoş görünüyorsun, güzel görünüyorsun. Testte çok iyi iş çıkarmışsın, seninle gurur duyuyorum’
‘Harika gidiyorsun, böyle devam et!’ Söyleyemezsin canını yakar, çok acıtır. Müslüman erkekler için bazen eşlerine iltifat etmek de acı vericidir
Acıtır. Anlıyorum. Eşinize iltifat ettiğinizde kaburgalarınızda belli bir yerde keskin bir acı hissedersiniz
Anlıyorum. O yüzden eşinize iltifat eder etmez acınızı hafifletmek için hemen kötü bir şey söylemek zorundasınız
Mesela eşinize; ‘Yemek çok güzel olmuş, ama az daha tuzlu olabilirdi’ diyorsunuz denklemi dengelemek için. Sadece güzel bir şey söyleyemezsiniz
O da şöyle der; ‘Güzel bir şey söyleyemez misin?’ Daha önce duydunuz mu? Bu eşinize. Çocuklarınıza iltifat etmek daha da zor
Özellikle benim geldiğim yerde. İyi şeyler söylememe konusunda gerçekten çok iyiyiz. Çocuğunuz matematikte zorlanıyor, kötü notlar alıyor
Matematikten haberdar değil genelde 70 65 gibi notlar alıyor. Bir gün aynı çocuk matematikten 95 alıyor
Hayatının en güzel günü. Daha önce matematikten hiç 95 almamış. Sonra notunu size, sevgili Pakistanlı babasına göstermeye getiriyor
‘Baba bak kaç aldım, 95’ Siz ne yaparsınız? ‘Bir dahakine 100 al!’
Lütfen hadi ama. Hoş bir şey söylemek sizin için ne kadar zor!
Çocuklarımıza iltifat etmek zorundayız çünkü bu onların özgüvenini oluşturur. Bu mükemmel surenin başında öğreniyoruz ki…
Bir baba oğluna iltifat ederek özgüvenini oluşturdu daha sonra bir ülkede kriz çıktığında o ülkeyi kurtaran o özgüvendi
Kendinden emin bir şekilde çıktı ve ‘Bu işi bana bırakın bu krizi nasıl atlatacağımızı biliyorum’ dedi. Bunun için özgüven gerekir
Surenin başında bu özgüvenin kimden geldiğini görüyoruz. Babası kendisine inanmasını sağlıyor
‘وَكَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ’ bu sözler çok ilginç
Yakub(a.s) diyor ki; “Allah sana bu şekilde öğretiyor” \N”َيُعَلِّمُكَ’ (öğretiyor )’demiş, سيعلمك (öğretecek) dememiş
‘ وَيُعَلِّمُكَ’ Diyor ki sana öğretiyor ve öğretecek. Muzârî fiil ki formu da içerir. Yani Yakub(a.s) bu çocuğun özel olduğunun farkında
‘ إجتباء’ kelimesi Arapça’da ‘yeteneği olan birini seçmek’ anlamında kullanılır. Rüya görmek yetenek değildir
Yusuf(a.s)’ın rüya görmesi yetenek değildir. Ama gördüğü rüyanın ne anlama geldiğini biliyor olması yetenektir
Ve babası bu yeteneği hemen tespit edebilecek kadar zekidir. Bu yüzden şöyle der; ‘كَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ’
‘Sadece rüya gördüğün için değil, bu rüyayı anlatış biçiminden dolayı özelsin’
Sende özel bir şey var. Açıkça Allah sana değişik yorumlarla konuşmayı öğretiyor ve öğretmeye devam edecek
Ve sadece şu an için öğretmiyor. ‘ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ’ yani ”…ni’metini tamamlayacak…” Oğlunun geleceği için dua ediyor
Senin ya da benim dediğim gibi şeyler demiyor. \N’Tam bir fiyaskosun, hep de öyle olacaksın.’ ‘Tam bir hayal kırıklığısın’
5 dakika mı kalmış? Harika… Allah’tan bir plaka vermediniz, oyüzden sorun yok
Ona iltifat ediyor. Oğlunun güzel yeteneğini tasvip ediyor
Ebeveynler olarak bizim anlamamız gereken eğer çocuğunuzun belli eğilimleri, yetenekleri varsa tasdik etmek zorundasınız
Ve onları dinlemezseniz bu mümkün değil. Yakub(a.s)’ın oğlunun özel olduğunu anlaması onu dikkatli dinlediğini gösterir
Dinlemese ne olurdu? ‘Ben bir rüya gördüm ay, güneş ve on bir yıldız vardı..’ ‘Hı hı, bırak da haberleri izleyeyim’
Sizi hiçbir yere götürmez. Bir çocuk bile dikkatle dinlenmeyi hakeder. Bu Yakub(a.s)’ın sünnetidir
Çocuk olsa bile dikkatle dinlemelisiniz. Sadece saçmalayıp atıp tutmuyorlar. Onların da söyleyecekleri, sunacakları şeyler var
Çocuğunuzu terapiste, başka bir anneye göndermeden önce, konuşmacıya götürmeliyim diyenler de var, bunu daha önce o kadar çok yaptım ki
Çocuklarıyla sorun yaşayan ebeveynler, genelde ergenlik çağındaki çocuklarıyla. Ne yapıyorlar biliyor musunuz? ‘Üstad Nouman bize çözüm bulacaktır kesin’
Ergen kızlarını ya da oğullarını alıp sahneye getirirler. ‘Biraz zamanınızı alabilir miyim?’ ‘Evet’ ‘Bu benim oğlum, çok kötü bir çocuk’
‘Bir şey söyle’
O anda iki insan da çok zor durumda. Bu zavallı çocuk gereksiz yere aşağılanıyor.
Daha şimdiden hiçbir şey yapmamama rağmen benden nefret ediyor. Ona ne söyleyebilirim ki? Sadece ‘kusura bakma kardeş’ derim
Seni böyle ortaya atmamalıydık. ‘Aslında iyi ama çok kötü’
Ya da kızlarını getirirler. Kız gelmek bile istemez. ‘Onunla konuşur musunuz? Beni dinlemiyor’
Ne söylersem söyleyeyim bir şey değiştirmeyecek. Yani konuşmamı dinledin belki Allah’ın izniyle etkilendin diye bir çözümüm mü olmalı?
Hemen çocuğuna bir iki kelime söyleyeceğim ve birden her şey değişecek öyle mi? Hayır öyle olmuyor. Sen. Çocuğunu sen değiştireceksin ben değil.
Ve Allah’a dua etmelisin. Şimdi 5 dakika daha devam edelim birkaç şey daha var. Bir anne-baba çocuğunu çok iyi tanır, onunla çok vakit geçirmişse…
…sadece güçlü yanlarını değil zayıf yönlerini hatalarını da bilirler, sinirlerine hakim olamamalarını, çabuk kıskanmalarını ya da acele etmelerini…
..ya da yeteri kadar dikkatli iş yapmamalarını. Bunları sürekli çocuklarına saldırmak için kullanmazlar. Aşağılamak için kullanmazlar
Yaptıkları şeyler için överler ama zayıflıklarının da farkındadırlar. Bu da müslüman anne babalarda başka bir abartılı durum
‘Biz çok iyi bir aileden geliyoruz bu yüzden çocuklarımız genetik olarak günah işlemeye kabiliyetsiz’
‘Soylu bir aileden geldiğimiz için. Lahor’dan geliyoruz. Lahor’da hiç kimse kötü şeyler yapmaz o yüzden..’
‘Bizim çocukların günaha bağışıklığı var. Hatip sorunlu gençlerden bahsederken benim çocuğumdan değil, komşunun çocuğundan bahsediyor’
İşte Yakub(a.s)’ın çocukları berbat durumdaydılar. Hepsi Yusuf gibi değildi
Allah der ki; ‘Andolsun ki; Yusuf ve kardeşlerinde, soranlar için âyetler (dersler) vardır.’ ‘لَّقَدْ كَانَ فِي يُوسُفَ وَإِخْوَتِهِ آيَاتٌ لِّلسَّائِلِينَ’ Bu mükemmel
Allah,’…Yusuf ve ‘kardeşleri’nde soranlar için ayetler vardır’ der
Başarılı bir çocuk örneğinden başarısız bir çocuk örneğine, ikisi de nasıl ebeveynler olmamız gerektiğini öğretme konusunda oldukça önemli
Bu danışmanlık Allah’tan. Son olarak
Anne-baba olarak elinizden gelen her şeyi yapabilirsiniz. Açık ve kolay iletişim kurabilirsiniz, merhametli, nazik olabilirsiniz
İyi bir dini eğitim sağlamaya çalışabilirsiniz, ilgili olabilirsiniz, Allah’a içtenlikle dua edebilirsiniz
Yakub(a.s) gibi bir baba olabilirsiniz, Allahım hepimizi onun kadar iyi ebeveynler eyle. İyi anne-babalar. Yakub(a.s) gibi. Ama bu çocuğunuz büyüyüp…
…yetişkin olduğunda doğru yolda kalacağını garanti etmez. Bu sizin elinizde değil
Hidayet ebeveynlerin elinde değildir. Hidayet Allah’tandır. Elinden gelen her şeyi yapabilirsin. İbrahim (as)’ın oğlu İshak’ın oğlu
Yakub (a.s) bile olabilirsin ama çocukların yine de berbat durumda olabilir
Gerçekten kötü şey yapabilen çocuklar. Ve yaptılar da
Yani, siz çabaladınız diye çocuklarınızın hidayeti garanti değildir. Lokman’ın bile oğluna, ve anlıyoruz ki Lokman(r.a) harika bir baba olmasına rağmen
…yine de “Yavrucuğum! Allah’a asla ortak koşma! Çünkü şirk, büyük bir zulümdür.” demek zorunda kaldığı bir zaman gelmiştir (Lokman/13)
Yakub(a.s)’ın çocukları zaten tövbe etmişlerdi. Kıssanın sonunda tövbe etmişlerdi ve herşey iyiydi
Ölmek üzereyken yine de onların doğru yolda gideceğinden emin değil, der ki; ‘مَا تَعْبُدُونَ مِن بَعْدِي’ (Bakara Suresi 133)
‘أَمْ كُنتُمْ شُهَدَاء إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ إِذْ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِن بَعْدِي’\N ‘Yoksa Ya’kub’a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz?..”
Ne demişti? ”Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?” Emin değilim çünkü bundan sonra kendi başınızasınız
Kendi başınızasınız. Rasulullah(s.a.v) Hz. Fatıma’ya der ki; ‘ يا فاطمة بنت محمد اتَّقِ اللّٰهَ إنِّي لا أمْلِكُ لك مِنَ اللهِ شيئا’
‘Ya Fatıma binti Muhammed, Allah’tan kork, Allah katında sana bir faydam olmaz’ Bunu çocuklarımıza aşılamalıyız
Bu çok önemli bir öğreti. Önce kendimiz içselleştirmeliyiz sonra çocuğumuza aşılamalıyız. Son kısım gerçekten
Zamanım kaldı mı, tamam. Son kısım
Bu sohbetle ilgili olarak: ebeveynlerin sabrı. Bu bana göre aktarabileceğim en önemli şeylerden biri
Henüz bununla imtihan edilmedim ama eminim çocuklarım büyüdükçe başıma gelecek. Bazılarınız halen bununla imtihan ediliyorsunuz
Çocuklarınız ergenliğe girince canavara dönüşüyorlar. Size cevap veriyorlar, gözlerini deviriyorlar
Çirkin şeyler söylüyorlar, sessiz konuşuyorlar. Soruyorsunuz ‘Ödevini bitirdin mi?’ – ‘….’ – ‘Ne dedin?’ – ‘Hiçbir şey!’
‘Bir şey söylediğini duydum’ ‘Hep bir şeyler söylüyorsun. Yalan söylemiyorum hiçbir şey demedim. ‘
Öyle değil mi?
Duygularını o kadar abartırlar ki. ‘Arkadaşımda kalabilir miyim?’ ‘Hayır’ ‘Hiçbir zaman hiçbir şey yapmama izin vermiyorsun zaten’
‘Hayatım boyunca senin yüzünden hiç mutlu olamadım’
Çok abartırlar. Evinizin içinde konuşmaya korktuğunuz küçük canavarlara dönüşürler. Sanki konuşsanız patlayacaklarmış gibi
‘Zeynep?’ ‘Ne var?!’ Ama biliyor musunuz? Onlar büyüdükçe daha da bağımsız olacaklar
Bir kaç saniye ebeveynlerle konuşacağım. Onların bezlerini değiştirirdiniz, onları beslerdiniz, gazlarını çıkarırdınız, giydirirdiniz
Kıyafetlerinin rengine ya da bezlerinin boyutuna kendileri karar vermezlerdi. Siz yapardınız. Tamamen sizin kontrolünüzdeydiler. Tamamen
Yıllar geçtikçe kontrolü biraz kaybettiniz sonra biraz daha, biraz daha. Sonra siz dersiniz ki ‘Bu üniversiteye git, o der ki ‘Hayır şu üniversiteye gideceğim’
‘Bu bölüme gir’ ‘Hayır şu bölüme gireceğim’ ‘Bu kızla evlen’ ‘Hayır şu kızla evleneceğim’
‘Tamam beri evlendikten sonra burda işe gir’ ‘Hayır şurada işe gireceğim…
…burada yaşayacağım, çocuklarımın adını şu koyacağım’ Onlar büyüdükçe kontrolü kaybedeceksiniz. Ve bu olduğunda öfke hissedeceksiniz
‘Çocuklarım ne kadar da saygısız? Beni hiç dinlemiyorlar’ Tam bu noktada bir şeyi takdir etmenizi istiyorum
Özellikle asi çocuklarla. Öncelikle, onları bırakmanız gereken bir zaman var, artık yetişkinler hayatlarını kontrol etmeyi bırakmalısınız
Evlendiklerinde onları rahat bırakın, onlara iyi davranın oğlunuza, onun eşine iyi davranın
Bırakın da kendi hayatlarını yaşasınlar. Hayatlarını işgal etmeyin. Siz mutsuzsunuz onları da mutsuz ediyorsunuz
Yapmayın. Bırakın da huzurlu olsunlar. Nasıl annelik ettiğine karışmayın. Rahat bırakın
Rahat bırakın da nefes alsın. Tabi diğer yandan dengelemek için koca da…
…anne-baba hakkını bir yana bırakıp sırf eşi ‘Aileni görmeye gitme’ diyor diye ‘Tamam gitmem’ diyemez. Erkekler böyle şeyleri dengelemek zorunda
Ama bu muhabbet özellikle kendilerini frenleyemeyen, azıcık olsun rahat bırakmayan anne-babalar için. Çocuklarınızın iyiliği için bırakmanız lazım
Sadece dinleri için değil ahiretleri için de. Siz onlardan memnun değilken Allah nasıl olsun? Cehennemdeki kuyularını siz kazıyorsunuz…
…sürekli onlardan memnun olmayarak. Onlardan memnun olmayı öğrenin. Özellikle müslüman anne babalar…
…çocukları hakkında konuşacaklarında onlardan şikayetçi oldukları şeyleri düşünürler
Çocuğunuzla ilgili harika olan şeyleri düşünün. Çocuğunuz nimeti için Allah’a şükredin. Elinizde olan için minnettar olun
Mükemmel değilse ne olmuş? Cennet değil ki burası. İşte değinmek istediğim önemli nokta buydu
Yakub(a.s)’ın çocukları gerçekten berbat haldeydiler. Onun sadece arabasını mahvetmediler…
Değil mi?
…Mutfak lavabosunu kırmadılar, ufak bir zarar vermediler. Kardeşlerini ormanda bıraktılar
Oldukça büyük. Çok kötü bir şey yaptınız ve anne-babanız bunu öğrendi. Arabayı çizdirdiniz
Babanızın bilgisayarına virüs bulaştırdınız
Babanızın dosyalarına bakarken, hani şu hep evde duran babanızın hiç okumadığı ama hiç dokundurmadığı gereksiz kağıtlar, kazayla yırttınız
Hani hiçbir zaman okumayacağı ama bir sebepten dolayı çok çok önemli olanlar, bir gün onlardan sunum yapacak, ama siz dokunamazsınız
Siz de onları yırttınız. Babanız öğrendiğinde ne yapacak? Bilmek istemezsiniz
Ben bilmek istemem. Patlayacak. Adam patlayacak
Bu adamlar eve gelip Yakub(a.s)’ın önüne sahte kanlı bir gömlek getirdiler
O ne yapıyor?
Ben ne beklerdim? Kıssayı bilmeseniz okurken o kısma geldiğinizde ‘Of çok kötü olacak. Şimdi günlerini görecekler’
Sonra ne olur? ‘ فَصَبْرٌ جَمِيلٌ’ ‘Sabırda güzelliği bulacağım’ der
Bir baba olarak bunu okuduğumda anlayamadım. Neden? Sanki Yakub(a.s) ile aynı odada oturuyordum da ‘Neden?!’ dedim
‘Neden sabır dedin? Neden? En azından birine tokat at! Birine!’
Sadece ‘Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah’tır. ‘ diyor. Yalan söylediklerini biliyor yine de sabredeceğim diyor. Neden? Kur’an bize bu hikayeyi neden anlatıyor?
Çünkü aynı soru sizin evinizde de sürekli ortaya çıkıyor. Çocuklarınız bir şeyler söylüyorlar, bir şeyler yapıyorlar
Sizi aşırı sinirlendiriyorlar. Ve sizin hemen o anki tepkiniz öfke
Yakub(a.s)’ın tepkisi ne? Sabır. Neden? Çünkü o gerçekten çok çok çok zeki bir baba
Bunu surenin başından öğreniyoruz. Çocuklarını çok çok iyi tanıyor. Daha Yusuf(a.s)’ı tuzağa düşürmemişlerken…
…dikkat et seni tuzağa düşürebilirler diyor. Anlatmış mı?
Sanki tiyatroymuş gibi anlatmış. Çünkü çocuklarını tanıyor.
Ve bazen çocuklarınıza bağırmanın işleri daha da kötüleştireceğini biliyor
Ve yapabileceğiniz tek şey, sabretmek. Bu öyle zamanlardan. Bağırmanın hiçbir anlamı yok
Kalan tek şey sabır. Bazılarınız bunu öğrenemiyor. Çocuklarınıza, 18 yaşındaki çocuğunuza bağırıyorsunuz
O size bağırıyor, kapıyı çarpıp evden çıkıp gidiyor
Kızınıza bağırıyorsunuz ağlıyor üç gün sizinle konuşmuyor, bir daha bağırıyorsunuz hepsi baştan başlıyor
Yakub(a.s)’ın dersini öğrenmiyorsunuz. ‘فَصَبْرٌ جَمِيلٌ’ Çocuklarınız sadece sabredip çokça dua etmeniz gereken bir yaşa gelecekler
Ve konuşmanın sonunda biri gelecek, şöyle diyecek ‘Kardeşim ben yapıyorum, üç gündür sabrediyorum ama hiçbir şey değişmedi’
Sabrınıza zaman koyamazsınız. Yakub(a.s) sabretti
Eninde sonunda işe yarıyor mu? O çocuklar sonunda Allah’ın lütfuyla geri dönüyorlar değil mi?
Bir hafta sonra mı oluyor? 6 ay sonra mı? Bir yıl? İki yıl? On yıl? Daha da sonra oluyor değil mi?
Belli bir noktada sadece Allah’a güvenin ve sabredin. Bunlar Allah’ın temel öğretileri, sadece hikaye değiller
Sadece hikaye değiller, hikayelerin en iyileri. Çünkü bu hikayelerin her bir parçası hayatımı iyileştirecek şeylerle dolu
Allah hayatlarımızı iyileştirsin, hidayetiyle, Allah sizi bereketlendirsin, selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun
0 Yorum