İmam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh) şöyle der: “Ulemanın güzelliklerini anlatan hikâyeler bana fıkhın çoğundan daha sevimli gelir, çünkü bu hikâyeler bize âlimlerin edep ve ahlakını öğretir.”
İmam Ebu Hanife şu ayet-i kerimeyi bu sözüne delil olarak göstermektedir: “İşte onlar, Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy ve deki: ‘Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece alemlere bir öğüttür.’ | En’am Suresi 90. Ayet Meali
İbnü’l Cevzi, Malik b. Dirar’dan naklen şöyle der:“Hikayeler cennet hediyeleridir.”
Cüneyd (rahmetullahi aleyh) der ki:“Hikayeler Allah’ın askerleridir. Bu askerler müridin imanını kuvvetlendirir.”
Cüneyd’e, “bu sözün için bir delilin var mı?” diye sorduklarında ise şu ayeti okumuştur:“Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana anlatıyoruz. Bunda da sana hak ve inananlar için bir öğüt ve ibret gelmiştir.” | Hud Suresi 120. Ayet Meali
Bu satırları bizlere aktaran Abdülfettah Ebu Gudde (rahmetullahi aleyh) ise der ki:“Hikayeler gayretleri yüksek tutan, azmi artıran, gayeyi yücelten, kalpleri aydınlatan, niyetlere samimiyet katan, zorluk ve engellere karşı sabır kazandıran güzel hatıraları canlandıran ve bunlardan faydalanmamızı sağlayan en hayırlı teşvik unsurudur.”
Alimlerimizin tavsiyelerinden yola çıkarak, hayatlarını ilme adamış büyük zatlardan bazılarının ilim merakıyla ilgili kısa hikayeleri sizlere aktaracağız.Allah, bizi doğru yola çağıran ve önümüzü aydınlatan tüm alimlerimizden razı olsun.
1. Cabir bin Abdullah
Cabir bin Abdullah, Abdullah bin Üneys’e tek bir hadis sormak için bir aylık yol gitmiştir.
Cabir bin Abdullah (radiyallahu anh) der ki:
“Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabından bir kişinin bir hadis işittiği bana ulaştı. Hemen bir deve satın aldım ve ayrıldım. Onun için bir aylık yol gittim ve nihayet Şam’a vardım ki o Abdullah bin Üneysmiş. Kapıda durana dedim ki:
“-O’na Cabir’in kapıda olduğunu söyle.”
“-İbn-i Abdullah mı yoksa?” deyince
ben de: “-Evet” dedim. Abdullah bin Üneys çıktı ve bana sarıldı.
O’na: “-Bana, senin Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den duyduğun bir hadis ulaştı. O hadisi duymadan önce ikimizden birinin ölmesinden korktum…” dedi.
2. Abdullah bin Mübarek
Ali bin Hasen bin Şakîk der ki:
“Abdullah bin Mübarek (rahmetullahi aleyh) ile beraber soğuk bir gecede mescidden çıkması için kalktım. Kapının yanında bana bir hadis rivayet etti. Ben de ona rivayette bulundum. Müezzin gelip de sabah ezanını okuyuncaya kadar o hâlâ bana hadis rivayet etmekteydi.”
3. Muhammed bin Hasen eş-Şeybani
Esed bin Fürât (rahmetullahi aleyh) Muhammed bin Hasen (rahmetullahi aleyh)’in huzuruna geldiğinde ona şöyle dedi:
“Ben, parası pulu olmayan gurbetçi bir kişiyim. Senden ancak üç beş hadis alabiliyorum. Huzurunda çok talebe var. Ne yapmam lazım?”
Bunun üzerine Muhammed bin Hasen kendisine dedi ki:
“Iraklılarla birlikte beraber gündüz hadis al. Geceyi de yalnız sana ayırdım, yanımda gecelersin ve sana hadis rivayet ederim.”
Esed der ki: “Ben yanında geceliyordum o da yanıma iniyor ve önüne içinde su olan bir bardak koyuyordu. Ardından kıraata başlıyor, gece uzuyor, uykum geliyor eline aldığı suyu yüzüme serpiyor ve ben kendime geliyordum….”
4. Abdülmelik bin Habib
Ebu Ömer Yusuf bin Yahya el-Meğami şöyle der:
“Bir gün seher vakti kendisinden ilim alma iştiyakıyla Abdülmelik bin Habib’in kapısını çaldım. Kendisinden izin istedim ve izin verince içeri girdim. O esnada meclisinde oturmuş ve kitaplara yoğunlaşmış durumdaydı. Başlığı başında ve mumu önünde yanarken etrafını sarmış kitapları incelemekteydi. Selam verdim, selamımı aldı ve bana şöyle dedi:
“-Yusuf! Acaba gece çıkmış mı?”
Ben de:“-Evet, namazı kılmıştık” deyince kalkarak sabah namazını kıldı. Ardından da yerine dönerek:
“-Yusuf, bu sabah namazını hep yatsı namazının abdestiyle kıldım…” dedi.
5. İmam Buhari
Muhammed bin Yusuf der ki:
“Bir gece evinde Buhari’nin (Allah ona binlerce kez rahmet etsin) yanındaydım, geceleyin not aldığı şeyleri iyice bellemek için onun on sekiz defa kalkıp lambayı yaktığını saydım.”
6. Muhammed bin Sahnun el-Kayravani
Muhammed bin Sahnun (rahmetullahi aleyh)’in Ümmü Müdame denilen bir cariyesi vardı. Bir gün onun yanındayken geceye kadar bir kitabın telifiyle meşgul olmuştu. Cariyesi yemeğini getirmesi için müsaade istedi.
Bunun üzerine ona:“-Ben şuan meşgulüm.” dedi.Beklemesi uzayınca cariye bitinceye kadar yemeği ona yedirmeye başladı. Sabah ezanı okununcaya kadar buna devam etti ve:
“-Ey Ümmü Müdame, geceleyin seninle ilgilenemedim, yemeği getir” dedi. Bunun üzerine cariye:“-Efendim, vallahi onu sana yedirmiştim” deyince: “-Bunun farkında olmadım…” dedi.
7. Muhammed bin Yahya ez-Zühli en Neysaburi
Oğlu der ki:
“Yazın öğle vaktinde babamın yanına girdim. Gün ortasında oda karanlık olduğu için önünde lambasıyla kütüphanesindeydi.”
Dedim ki:“-Baba, yaz günü bu lambanın dumanı sana zarar verir! Kendini biraz rahatlatsan olmaz mı?”
Dedi ki:“-Ey yavrucuğum, ben Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile, ashab ve tabiin ile beraberken sen bana bunu mu söylüyorsun?…”
Kaynaklar
| Abdülfettah Ebu Gudde (rahmetullahi aleyh) – İlim Yolunda
0 Yorum