Esselamu aleyküm. Bugün hepimizin nefsinin fısıldadığı bir konu üzerinde durup onu susturmaya çalışacağız. Her ne kadar nefis biz yaşadığımız sürece bizi terk etmeyecek ve sürekli kötülüğü telkin edecek olsa da, arada bu şekilde cevaplar verip tatmin etmek gerekir.
Konumuz şu: Namaz iyidir fakat her gün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediği için bıkkınlık veriyor. Ne kadar tanıdık cümleler değil mi? Gelin nefse birkaç ikaz yapalım!
1. İkaz
Ey Nefsim! Ömrün ebedi mi? Gelecek seneye çıkmaya, hatta yarına kadar yaşamaya kesin senedin var mı? Sana bıkkınlık veren, sonsuza kadar yaşayacağını düşünmendir. Keyfin için, ebedi dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Aslında ömrünün az ve faydasız gittiğini anlasaydın elbette yirmi dört saatten bir saatini hakiki hayatın güzellik ve hoşluğunu kazanmak için harcardın. Böyle düşündüğünde namaz, değil usanç vermek, aksine lezzet ve azim verir.
2. İkaz
Ey Nefsim! Her gün yemek yer, su içer, havayı teneffüs edersin. Bunlar sana bıkkınlık veriyor mu? Hayır. Çünkü bunlara karşı ihtiyaç içinde olduğundan usanç değil lezzet alırsın. O halde kalbin gıdası olan namaz da sana usanç vermemelidir. Sonsuz üzüntü ve elemlere maruz ve müptela, sonsuz lezzet ve emellere sevdalı olan kalbin gıdası ve kuvveti ancak sonsuz bir zat olan Allah’ın kapısını çalmakla elde edilebilir.
Fıtraten sonsuzluğa kodlanmış olarak yaratıldık. Şu fani dünyanın sevinci de hüznü de gelip geçici olduğundan bizi ancak namazın penceresi ferahlatabilir.
3. İkaz
Ey sabırsız nefsim! Geçmişteki ibadet külfetini, namazın zorluğunu ve musibetin zahmetini bugün düşünüp ızdırap çekmek; gelecekteki ibadet vazifesini, namaz hizmetini ve musibet acısını bugün düşünüp sabırsızlık göstermek akıllıca bir iş mi? Sen bu halinle şu komutana benziyorsun: Sağda ve solda henüz düşman bulunmadığı halde askerlerini oralara göndererek merkezi güçsüz bırakır ve işi anlayan düşman merkeze hücum ederek savaşı kazanır. Evet, işte durumun budur!
Halbuki geçmişin elemi gitmiş lezzeti kalmış. Zorluğu gitmiş sevabı kalmış. Ondan usanç duymamalı, aksine yeni bir şevk, taze bir zevk ve devamlı olmaya gayret alman lazımdır.
Gelecek günler ise henüz gelmemişler. Şimdiden düşünüp usanç duymak aynen haftaya aç kalacağını düşünüp bugün haddinden fazla yiyen deli adam gibidir.
Akıllı isen, ibadet olarak yalnız bugünü düşün. ”Bugünün bir saatini; ücreti pek büyük, külfeti pek az, hoş ve ulvi bir hizmete sarf ediyorum.” de. O zaman senin acın, tatlı bir gayrete dönüşür.
4. İkaz
Ey sersem Nefsim! Bu ebediyet vazifesi sonuçsuz mu kalacak? Ücreti az mı ki sana bıkkınlık veriyor? Halbuki bir adam sana biraz para verse akşama kadar çalıştırır da sesini çıkaramazsın. Bu misafirhane olan dünyada kalbine gıda, kabrinde ışık, mahşerde senet, sırat köprüsünde nur olacak namazın ücreti az mı?
Dünyada azıcık bir karşılık için çalışıyorsun da, cennet vaadi sana gayret vermiyor mu?
5. İkaz
Ey dünya düşkünü nefsim! İbadetteki devamsızlığın ve namazdaki kusurun dünya meşguliyetlerinin çokluğundan mı ya da geçim derdinden dolayı vakit bulamadığından mı? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun? Geçici dünya için tüm vaktini harcamak sana bıkkınlık vermezken asıl yurt olan ahirete yatırım yapmak neden usanç veriyor?
Kaynaklar
Bu yazı Risale-i Nur eserinin Sözler kitabından uyarlanmıştır.
0 Yorum