
19 Radikal İslamcının 11 Eylül’deki eylemi Amerika’da silinmez bir iz bıraktı. Bugün, milyonlarca insan saldırıların 13. yıldönümünü anmak, mağdur olanlara saygı göstermek ve yaşamın özel ve mukaddes olduğunu hatırlamak için saygı duruşuna geçti. Fakat birçok konuşmanın ve sessiz anların arasında farklı bir acıyla, kederle ve ağır bir kayıp duygusuyla dolu anlatılmamış bir hikâye vardı.
Bu hikâyeler sosyal medyada, hayatları 11 Eylül’den sonra özel bir biçimde önemli ölçüde değişen Amerika’daki ve tüm dünyadaki Orta Doğu’lu nesiller tarafından anlatılmaya başlandı.
İslamofobi, 11 Eylül’de başlamadı ancak sahada ve yasalarda yoğunlaştı.
Birçok Müslüman’ın İslam’ın barışçıl, sevgi gösteren ve şefkatli, 11 Eylül’den önceki aslını arayıp bulan, yorumunu uygulamasına rağmen, Amerika’daki Müslüman topluluklar olayların hemen ardından gelen gün ve yıllarda ırksal etiketlemeye, tacize, şiddet içerikli tehditlere, dayak ve cinayetlere katlandılar. Aslında, üzücü İslamofobi hayaleti zararlı hoşgörüsüzlüğü ve bağnazlığı, bir avuç El-Kaide üyesi yüzünden, hala ülke boyu körüklemeye devam ediyor.
Yaygın ve mantıksız korku şiddetle Müslümanları ve diğer birçok etnik ve farklı geçmişlerin dini azınlıklarını hedef alıp görünüşlerini ne sebeple olursa olsun terörizm ile bağdaştırdı. Bu, dünyanın beşinci büyük düzenli dinini temsil eden, aynı zamanda nefret ve devamında saldırı vakalarında da artış hisseden Sihleri’de içine alıyor.
Balbir Singh Sodhi, 11 Eylül’den 4 gün sonra öldürüldü. Ölümcül 11 Eylül nefret suçlarının ilk kurbanı.
Facebook’da daha geçen ay görülen bildirim: “Müslümansız yaşam – Müslümansız bir dünya: mükemmel.”
11 Eylül bana, New York şehrinin dışında Müslüman çocuk olmanın sebebini anlamadan sadece inanç yüzünden yabancılanmış ve soyutlanmış olmak anlamına geldiğini öğretti.
“Anne ve babam başörtüsü giymeme izin vermeyecekler çünkü evden ayrılınca bir daha canlı olarak gelemeyeceğimi düşünüyorlar. Ne özgürlük ama!”
“Bazı Müslümanların bir binayı patlattığını söylediler.” “Amine, sen Müslüman değil misin?” 11 yaşındayken büyümek zorunda kaldım.
“11 Eylül 2007’de okuldaki bir çocuk bana Müslüman olduğum için yumruk attı ve ben “ölmeyi hak ediyordum”. İkimiz de okuldan uzaklaştırıldık.”
Ulusal düzeyde bir trajedinin körüklenmesinden olacak ki bazı gergin Amerikalılar, kendilerine öğretilen terörist görünüşünde olduklarından dolayı nüfusun belli bir bölümüne sinirlerini boşaltıyorlar. Usame Bin Ladin gibi El-Kaide liderlerinin imajının İslam ile bağdaştırılması ve bunlardan bir basmakalıp doğması uzun sürmedi. Devamında gelen iki savaş ve medyadaki sonuçlarının, Batılılar dolaylı olarak İslam’ı, birçok Orta Doğuluya ve kendi toplumlarında doğan ve yetişen Müslüman insanlara göz yuman ve onları yok sayan radikal liderlerle ilişkilendirdiği için meselelere fazla yararı olmadı.
Onlar, 11 Eylül’de yanlarındaki gayrimüslim komşularına üzüldüler. Fakat günler ve haftalar geçince ve tweetler gösterdi ki, Amerika’nın, ayrımcılığın istisnadan çok kural olduğu talihsiz “yeni ve normal’e” öncülük ettiği netleşti.
11 Eylül birçok Amerikalının hayatını değiştirdi fakat aynı zamanda bütün Müslümanların da hayatını değiştirdi.
0 Yorum