Hiba Ammar’ın kaleminden:
Babam anneme evlenme teklifi ettiğinde, mehir olarak Al-i İmran suresini adamış ve tüm kalbiyle ezberlemiş. Benim eşim teklif ettiğinde ise, babam mehir olarak Kur’an-ı Kerim’den bir sure ezberlemesi gerektiğini söyledi. Ben seçtiğim bir sure olarak mehrimi alana dek evlilik gerçekleşmeyecekti. Nûr Suresini seçtim. İçinde dini hükümler çok olduğu ve benim adıma ezberlemesi zor olduğu için.
Düğün günümüzden önce, ben ‘dişi kuş olarak’ yuvamız ile ilgilenmekle meşgulken, eşim bir ay boyunca Kur’an-ı Kerim’i elinden bırakmadı.
Düğünümüzden birkaç gün önce, eşim bitirdiği ezberini vermek için babamın yanına geldi. Babam, her yapacağı yanlışta tekrar en başa dönmek zorunda olduğunu söyledi.
Eşim o hoş ve yumuşak sesi ile Nûr Suresini okumaya başladı ki o muazzam manzarayı hiç unutamam. Annem ve ben birbirimize bakıp gülerken eşimin bir yanlış yapmasını ve en başa dönmesini bekliyordum ki ‘ecrim’ daha da artsın.
Fakat eşim -Allah ondan razı olsun- sureyi öylesine kalpten ve titizlikle ezberlemişti ki tek bir ayeti bile unutmadı. Bitirdiğinde babam ona sarıldı ve dedi ki: ‘Bugün kızımı sana veriyorum, ona mehrini verdiğin ve bana karşı da sözünü tuttuğun için…’
Eşim bana maddi bir mehir vermedi, onbinlerce liralık altınlar da almadık. Allah’ın ayetlerini aramızda bir sözleşme yapmak benim için yeterli oldu. Şimdi ise merak ediyorum… Acaba benim kızım hangi sureyi seçecek mehir olarak?
Biri şu romantik İslamcılara mehirin asgarisinin 1 dinar altın ya da 5 gr gümüşten aşağı olamayacağını hatırlatsın.