Son zamanlarda Müslüman toplumumuz özel haber yayıncılarının eleştirilerinde oldukça yer almakta. Bu durum, Gazze’deki durumun kasvetli yayınları sebebiyle veya sağcı gazetelerde çıkan İslamofobik makaleler sebebiyle ortaya çıkmakta. Bu eleştirilere dayanarak varsayabiliriz ki, bir Müslüman toplum olarak birçok haber kaynağının ikiyüzlülüğünün farkındayız. Bu varsayım doğru olsa da kendimize sormamız gereken önemli bir soru var: Haber açısından, ilgi odağımızı tamamen yönlendiren bu haber kaynaklarını eleştirdik mi?
Bir örnek olarak Suriye ve Irak’ı ele alalım. Bu ülkelerin ikisinde de mevcut durum korkunç ve IŞİD büyük ölçüde -ama tamamen değil- suçlu. Onların barbar kuralı çok sayıda Ulema ve ortalama Müslümanlar tarafından tüm dünyada açıkça kınanmalarına yol açmıştır, çok haklı olarak. IŞİD eylemleri bir çok durumda bizim güzel dinimizin öğretileriyle çelişiyor gibi görünmekte ve biz onlara karşı konuşmak zorundayız. Ancak, neden IŞİD bizim televizyon ve gazetelerimizde ortaya çıktığından beri, uzun zamandır iki ülkede de var olan korkunç durumu unutmuş gibi görünüyoruz? Suriye’de Müslümanlar 2012’den beri yok ediliyordu ve Irak’ta milyonlar Irak Savaşı’ndan beri korkunç koşullarda yaşıyorlardı.(Ki, bu arada, biz neredeyse tamamen unutmuştuk.)
Gazze’deki son katliamlar da var. Bombalama olurken, dua ettik, kampanya yaptık ve Gazze’de çeşitli projelere bağış yaparken cömert davrandık. Şu anda bombalama durdu ve Gazze artık haberlerde yok, yavaş yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz, ailelerinin ve geçimlerinin çoğunu kaybeden tüm bu masum insanlar için neredeyse her şey normale döndü sanki.
Ve bu ilk defa olmadı. Burma Müslümanlarından bahsedildiğini en son ne zaman duyduk? Onların durumu çözüldü mü? Ya Çin’de Sincan bölgesindeki kardeşlerimiz? Ağustosta sosyal medyada bir kaç kez göründüler ve bu orada sona erdi. 2011’de odağımız 260,000’den fazla kişinin ölümüne yol açan Somali’deki kıtlıktaydı. Ancak, onlar haberlerden unutulup gitti ve sırasıyla, bizim dikkatimizden, hatta iç savaş son iki yılda çok fazla hayatı yok etse bile, onlar şimdi başka bir gıda kriziyle baş başa kalmış gibi görünüyor.
Sevgili Peygamberimizin (sallAllahu aleyhi ve sellem) eminim ki hepimizin aşina olduğu bir hadisinde ne dediğini düşünelim:
Mü’minleri kendi aralarındaki merhametleşmelerinde, sevişmelerinde, yardımlaşmalarında bir vücut gibi görürsün. Ki vücudun bir organı ağrırsa, vücudunun kalan kısmı uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çağırır.
Peygamberimiz (sallAllahu aleyhi ve sellem) tarafından kullanılan güzel bir hadis ve harika metafor ama neden dayanılmaz bir ağrı olduğunda birçok durumda biz vücudun başka bir bölümünü tamamen göz ardı ederken vücudumuzun tek bir bölümünü bilinçli olarak görüyoruz? Birlik eksikliği yüzünden mi? Sadece yeterince umurumuzda mı değil? Yerel konulara fazla mı odaklandık? Onun için, muhtemelen çeşitli sebepler düşünebildik ve bu sebeplerden biri medyayı körü körüne takip etme eğilimi olmalı.
Ek olarak, geniş medya dikkatimizi nereye odaklıyorsa biz de onu içgüdüsel olarak oraya odaklıyoruz, çoğu medya kaynağının sadece onların görmek istediklerini bize gösterdikleri gerçeğini düşünecek olursak, biz potansiyel olarak pek çok sorun ile karşı karşıya kalabilirdik. Meydana gelen haber değeri olan bir olay arasında birçok basamak vardır ve o bizim televizyonlarımızda ve gazetelerimizde bize gösteriliyordu; hangi haberlerde gösterilmesi, nasıl gösterilmesi ve hangi haberlerin tamamında gösterilmemesiyle ilgili olan kurumsal ve editörsel kararlar basamaklara dahil.
Bu nedenle, bizim daha akıllı olmamız gerekir. Hayatımızda ihsanı uygulamaya çalışan insanlar olarak farkına varmamız gerekir; medyada bulunan ikiyüzlülerin ötesine bakmamız, samimiyetsiz olanlardan samimi grupları arayıp bulmamız ve içinde yaşadığımız dünyanın durumunun gerçeklerinin farkında olmamız gerekir.
Aynı zamanda acele etmeliyiz. Nedeni ne olursa olsun medyanın bu tavrı bizim yaklaşımımız içindir, çok geçmeden eksikliklerimizi fark etmek zorundayız. Sadece hatalarımızı anladığımızda hatırlayacağız ki sesimize, mali yardımımıza ve en önemlisi dualarımıza ihtiyacı olan daha bir yığın insan var.
0 Yorum