Üç aylar diye ifade edilen Recep, Şaban ve Ramazan ayları Allah’a samimane teveccüh eden kulların af ve mağfiretle ödüllendirilecekleri kutsal zamanlardır. Özellikle Recep ve Şaban, on bir ayın sultanı olarak bildiğimiz Ramazan ayına hazırlık dönemidir. Bu aylar Müslümanın manevi hasad zamanıdır. Bu mübarek zaman dilimleriyle ilgili verilmiş bir çok müjde vardır. Mübarek ay, gün ve geceler, İslam’ın şeairindendir; hususi kıymetleri ve kerametleri vardır. Kainat, semavat, feza-yı alem ve bütün varlıklar bu kutlu zaman dilimlerine hürmet etmektedir. Ayet ve hadislerin, kutsallığını tespit ettiği ve mü’minlerin de yüzyıllardır kutladığı bu mübarek ay, gün ve geceler, senenin içine dağılmış vaziyette bulunmaktadır. Üç ayların kendilerine mahsus bir tadı bir şivesi vardır ki, bu, onları yılın diğer aylarından ayırır. Bilindiği gibi Ramazan, gecesi ve gündüzü ile bir ibadet ayıdır, böyle bereketli bir ay için öncesinde Recep ve Şaban aylarında hazırlık yapmak gerekir. Allah Resulü’nün (sallallalahu aleyhi ve sellem) şu duası da bu aylarda sık sık tekrar edilmelidir; “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl. Bizi de hayırlısıyla Ramazan ayına kavuştur.”
1. Recep Ayını Uğurlarken..
Recep ayının girmesiyle Rahmeti Sonsuz’a karşı dua, niyaz, hamd-u sena ve tam bir teyakkuzla hazırlığa geçip bu zamanları değerlendirebilenler, ayın sonuna doğru ötelere uyanmış gibi tam bir temaşa zevkine erebilirler. İnananlar kalp diliyle konuşmaya başlar, beşeri sertlikler daha bir yumuşar ve mi’raç yapacakmışcasına bütün dünyevi ağırlıklarını atar ve adeta tenden geçip ruh iklimine ulaşırlar. Bu zaman dilimleriyle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Şaban ayı, kulların yaptıkları işlerin Yüce Allah’a sunulduğu aydır.” buyurmuştur. (Hadis-i Şerif, Ahmed b. Hanbel, el Müsned 1/259)
İşte bu kutlu zaman dilimlerini tam duyabilmek için, evvela ruh ve vicdanların gökler ötesi böyle bir musikiyi ve şiiri hissetmeye hazır olmaları lazımdır.
2. Üç Ayların İçinde Bir Gece
Üç ayların içinde değerlendirilmesi gereken mübarek gecelerden biri de Mi’raç gecesidir. Bu gecenin bereket ve kıymetiyle ilgili olarak Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir: “Leyle-i Miraç, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir.” (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s.489)
Bu gece mümkün oldukça çalışmakla kazanç birden bine çıkar. Şirket-i maneviye sırrıyla, inşaAllah her biriniz kırk bin dil ile tesbih eden bazı melekler gibi, kırk bin lisan ile bu kıymetdar gecede ve sevabı çok bu çilehanede ibadet ve dualar ediceksiniz… sözleriyle bu gecenin manevi bir fırsat bilinip değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmişlerdir. (Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası 2/108)
3. Mi'raç
Allah’ın emriyle Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ruhen ve bedenen, Burak isimli semavi bir binite binerek Cebrail (aleyhisselam) ile birlikte Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya kadar yapmış olduğuna ki buna İsra denilir, oradan da bir Mi’raçla (yani bir tür manevi asansör) yedi kat göklere yükselip ta Sidretü’l Münteha’ya ulaşması, burada Cebrail’i (aleyhisselam) arkada bırakıp Refref denilen ledünni binitle Allah’ın huzuruna varıp O’nu (celle celalühü) yakinen müşahede etmesi ve O’nunla (celle celalühü) zaman ve mekan üstü konuşması olaylarına Mi’raç denir.
4. Mi'rac'ın Esas Armağanı
Mi’rac’ın esas armağanının “namaz” olduğu düşünüldüğünde “her mü’minin mi’racı olan namaz“ın bu gecedeki yeri daha iyi anlaşılabilir. Namaz, mümini Mi’raç gecesinde Mi’raca çıkaracak nurdan bir helezondur. Bu yönüyle Mi’raç gecesini, başta namaz ardından diğer ibadet şekilleriyle iyi değerlendirmek Ramazan’ı yakalama yolunda son derece önemlidir.
Geceyi ihya edebilenlerden olmak duasıyla…
0 Yorum