Kudüs…
Şehirlerin çiçeği ve Filistin’in başkenti…
Vahye dayanan tüm semai dinlerde kutsal sayılan bir şehir, Kudüs…
Peygamberlerimizin çoğunun hayatının en azından bir bölümünü geçirdiği şehir…
Bu şehrin bağrındaki Mescid-i Aksa, ilk kıblemiz ve müslümanların ziyaret etmekle emrolunduğu üçüncü mescid…
Bu yazımızda sizlere, vatanını sabırla bekleyen ve siyonistlere karşı mücadele veren müslüman kardeşlerimizin ve Kudüs’ün belgeselini tanıtacağız…
Belgeselin devamı niteliğinde olan “Filistin Vatansız Halka, Halksız Vatan” videosunu yazının devamında bulabilirsiniz.
1. Ninemiz: Müftiyye El-Hus
Yapmak istediği sadece Mescid-i Aksa’da sabah namazını eda etmek olan ninemizin karşılaştığı zulüm:
“Her sabah namaza Harem-i Şerif’e gelirim. Zaten mescidin yakınında ikamet ediyorum. Her sabah kimliğimi benden alırlar ve ancak çıkışta verirler. Bir keresinde kimliğimi evde unutmuştum. Beni kapıdan içeri almadıklarında ağlamaya başladım. İsrail askerleri “yazık sana” diyerek dalga geçtiler. İbranice konuşuyorlardı ve İbranice bilmediğimi zannediyorlardı. Onlara İbranice bildiğimi ve köpek İsrail askerlerine yalvarmayacağımı söyledim. Bunu duyunca bana vurmaya kalktılar. Önemli değil, ölürsem şehidim, Allah’ın izniyle! Neticede Harem-i Şerif’e girmeme izin vermediler…”
2. Teyzemiz: Nüfus Mukhaymer
Evini elinden almaya çalışan Siyonist İsrail askerlerine direnen teyzemizin yaşadığı zulüm:
“İşgal 1967 yılında başlamış gibi görünse de aslında, 1948 yılı ve özellikle 1936 yılı bu işgalin başlangıcıdır… Bu ev 150- 200 yıldır ailemin ve benim. Siyonist İsrail güçleri, bu eve göz koymuşlardı. En sonunda bir yolunu buldular ve 24 yıl boyunca evimizi mühürlediler. Hiç bir şekilde giremedik. Biz de bunun üzerine dava açtık ve nihayetinde davamızı kazandık. Evimize kavuştuk.
Evimizin hemen yanındaki binaya bazen gece baskınları düzenliyorlar ve daha yaşı küçük olan çocukları tutukluyorlar. Büyük küçük demeden göz altına alıyorlar. Bu çocuklar 16 yaşında bile değiller. 11, 12 ya da 13 yaşındalar. Bunu bilerek yapıyorlar. Çocukların yüreklerine korku salmak niyetindeler. Asıl onlar korkuyorlar, o çocukların büyüyüp, kendileriyle mücadeleye girişmelerinden…
Ayrıca yahudiler Mescid-i Aksa’ya polislerle giriyorlar. Her şeyi rahatça yapıyorlar. Ayinler, propagandalar, kutlamalar ve zararlı eylemler… Biz de bu ayinlere izin vermemek adına elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. “Allahu Ekber!” kelimesi bile onları korkutmaya yetiyor. Bu kelime hapse girmemize neden oluyor. Bir de Süleyman Heykeli’ni, Mescid-i Aksa’da zannediyorlar ve bu kutsal bölgeyi kazıyorlar. Her yeri kazdılar. Araştırıyorlar, heykeli bulmaya uğraşıyorlar ama heykel yok aslında. Bir türlü anlamadılar. Uzmanlar bile heykelin burada olmadığını söylüyorlar ama bir türlü anlamıyorlar…”
3. Küçük Kardeşimiz: Ömer Goneym
Yapmadığı bir şey için zalimce göz altına alınan küçük kardeşimiz Ömer’in yaşadıkları:
“Ben Ömer. Bir gün bir yerleşimciye vurmakla suçlanıp göz altına alındım. Sabahın 6’sıydı. Eve geldiler, bana bağırmaya ve vurmaya başladılar. Beni ve iki arkadaşımı da tutukladılar. Diğer iki arkadaşımı önce sorguya aldılar ve iki buçuk saat sorguda tuttular. Bana sıra geldiğinde ise, bana 24 saat boyunca tutuklu kalacağım söylendi. Ben de “tamam” dedim. Vurup vurmadığımı sordular ben de vurmadığımı söyledim. “İtiraf et!” diye bağırdılar. İtiraf etmezsem 24 saat boyunca tutuklu kalacağımı söyleyip durdular… En sonunda ben de serbest bırakıldım…
Müslümanların tek vücut olmalarını istiyorum… Birbirimizi korkmadan savunmalıyız. Burada kalmalıyız! Teslim olmamalıyız…”
4. Teyzemiz: Ayda Al-Disi
Yahudilerin ibadetlerini yaptığı bölgeye yakın oturan teyzemizin yaşadığı zulüm:
“Ben Al Burak bölgesine yakın, stratejik bir bölgede yaşamaktayım. Al Burak yani Yahudilerin ağlama duvarına oldukça yakın bir bölge. O nedenle Yahudi işgalciler sürekli bize saldırıyorlar ve bizim buradaki toprağımızı istiyorlar. Eve yerleşmeyi akıllarına koymuşlar ancak bizler mücadelemizi veriyoruz! Daha önceki zamanlarda, evimizde büyük bir yangın çıkmıştı. Çok fazla maddi hasar olmuştu. Bu durumun haberini alan Yahudiler, para teklif etmişlerdi ve tadilat yaptırmayı istemişlerdi. Ancak elbette bunu kabul etmedik ve onları tekrar kovmayı başardık!
5. Mescid-i Aksa'daki Cesur Öğretmenimiz: Hatice Khoweys
Mescid-i Aksa’da tecvid ve tefsir derleri veren Hatice öğretmenimizin yaşadığı zulüm:
“Ben kardeşiniz Hatice Khoweys. Mescid-i Aksa’da tecvid ve tefsir dersleri yapıyordum. Ancak işgalciler sebebiyle önümüze sürekli engeller çıkıyor. Özellikle kadınları bireysel ve toplu şekilde Mescid-i Aksa’dan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu yönde yasaklar geliyor sürekli. Önce kadınların topluluk halinde Mescid-i Aksa’da olmaları yasaklandı daha sonra da benim 6 aydır Mescid’e girişim yasaklandı. Giriş yapamıyorum ve en temel haklarım elimden alındı. Ancak her gün kapıda nöbetteyim! Özellikle Yahudilerin çıktığı kapıda nöbet tutuyorum. Ben ve arkadaşlarım dimdik ayaktayız ve sebat ediyoruz! Hakkımızı aramaktan vazgeçmeyeceğim. İşgalcilerin boğazında adeta bir diken olacağım! Dünyanın öbür ucuna gönderilmiş olsam bile, vazgeçmeyeceğim… Dünyaya duyuracağım sesimizi, bütün İslam alemine. Kudüs sadece bizim değil; hepimizin!”
6. Filistin İslami Hareketi Lideri: Raid Salah
1948 Filistin İslami Hareketi Lideri Raid Salah’ın yaşadığı zulüm:
“Ben Raid Salah. 1958 doğumluyum. Filistin İslami Hareketi başkanıyım. Siyonizm fitnesini çok küçük yaşlarda fark etmeye başlamıştım. Ailemde şehit olmuş insanları dinlemiştim. Siyonistler, “Vatansız halk, halksız vatan” diyorlar ve bu projeyi hayata geçirmeye yeminliler. Bu siyonist proje, yeryüzündeki terörizmin, ırkçılığın ve dejenerasyonun ilk kaynağı. Çok kez göz altına alındım. Üç kez ceza evine girdim. 11 ay yattım. Hatta ilerleyen zamanlarda tekrar girebilirim. Yahudi işgalciler, olağanüstü hal kararları çıkartarak zulümler yapıyorlar. Mesela ben geceler boyu ev hapsine mahkum edilmiştim. Yıllardır şehire ve Mescid-i Aksa’ya girişim yasak. Ayrıca suikast girişimleri de yaşadım. En bilinen suikast girişimi Özgürlük Filosu’nda yaşanmıştı, Mavi Marmara’da…
Her şeyden önemlisi de Mescid-i Aksa’nın içinde bulunduğu tehdit… 1967’de başlayan bu tehdit, işgalcilerin kendi kafalarına göre Mescid’e heykeller inşa etmeleri ve bunu da Mescid-i Aksa’yı yıkarak yapma niyetleri. Biz de var gücümüzle çalışıyoruz ve bu duruma engel olmaya gayret ediyoruz. Örneğin 1996 yılında Bill Blinton, “Mescid-i Aksa’nın altı Yahudilerin, üstü ise Müslümanların” gibi bir açıklamada bulunmuştu. Bunu duyunca çok korktuk! Bunun anlamı Mescid’in bölünmesiydi. İşgaciler de bu açıklama doğrultusunda harekete geçmeye karar verdiler. Bazı bölgelerin kendilerine tamamen teslim edilmesini istediler. Biz de buna izin vermedik ve istedikleri bölgeleri parkelerle kapatarak oralarda namaz kıldık. Ayırmak ve bölmek adına yapılan her bir hamleyi etkisiz hale getirdik, hamd olsun. Bu şekilde püskürtmeye çalıştık ancak planlarımızı anladılar ve bize saldırmaya başladılar. Bizler de Mescid’e yapılan bu saldırıları durdurmak için “İlim Kürsüleri” kurduk. Yani, Mescid’imizin önünde insanlardan kalkanlar oluşturduk. İlim öğrenen ve öğreten kadın ve erkek gruplarını kapılara yerleştirdik…
Bütün bu işgaller haksızdır ve Allah’ın izniyle yakında bitecektir. Bu dava için elimizden geleni yapacağız ve biz burada kalacağız…”
7. Biz Burada Kalacağız Belgeseli
8. Filistin Vatansız Halka, Halksız Vatan
9. Biz Burada Kalacağız Ezgisi
0 Yorum