Günlük hayatta karşılaştığımız sıkıntılar, aslında doğumdan itibaren bizimledir. Hayatımızda başımıza gelen her olayın bir nedeni vardır. Duygularımız, düşüncelerimiz genlerimizden gelen kodlar ve çevrenin etkisi ile oluşur. Psikoloji biliminin en başından itibaren gen ve çevre tartışması var olagelmiştir. Bugün ise biz davranışlarımızın oluşmasında hem genlerin hem de çevrenin etkisini kabul ediyoruz.
Her ne kadar gelişim, anne karnında başlar desek de, çocukluk çağı da kişiliğin oturmasında çok önemli bir yere sahiptir. Freud’a göre ilk altı yaş, kişiliğin oluşumunda çok etkilidir (Burger, 2014).
Çocukluk çağında kişiliğin oluşması, çocuğu yetiştiren kişinin karakteriyle doğrudan ilişkilidir. Kişi nasılsa, çocuğa da öyle eğitim verir. Eğer çocuk ile bakım veren arasındaki ilişki birbiriyle uyuşmuyorsa, hayatın ileriki safhalarında da sorunlar meydana gelecektir.
1. Nedir Bu Bağlanma?
Kişiliğin oluşmasındaki en büyük etkenlerden biri olan bağlanma, iki kişi arasında kurulan duygusal bağ olarak tanımlanmaktadır (Santrock, 2015). Aynı zamanda bağlanma, çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide, çocuğun bakım veren kişiyle yakınlık arayışı ile kendini gösteren, özellikle stres durumlarında belirginleşen, tutarlılığı ve sürekliliği olan duygusal bir bağ olarak da tanımlanmaktadır.
2. Bağlanmanın Bütün Türleri İyi Midir?
Bağlanmayı kısaca güvenli bağlanma veya güvensiz bağlanma diye ikiye ayırabiliriz.
Güvenli bağlanma, bakım veren ile çocuk arasında sağlam bir iletişime sebep olur. Bebeklik çağında güvenli bağlanan bebekler, hayatlarının sonraki safhalarında özgüven sahibi, bakım verenden ayrıldığı zaman kısa sürede kendi hayatına adapte olabilen çocuklar olurlar.
Güvensiz bağlanan bebeklerden bazıları ise, bakım veren kişi ile çok az etkileşime girerler, onlardan ayrıldıklarında bu durumu yadırgamazlar; bir kısım bebekler de bakım verenden ayrılmak istemezler. Ayrılık söz konusu olduğunda ağlamayı seçerler. Onları sakinleştirmek çok zor olur.
3. Bağlanma Sadece Çocuklukta Mı Geçerlidir?
Eksik ya da bozulmuş bir bağlanma sürecinin ya da bu sürece neden olan etkenlerin devam etmesinin sonraki gelişim basamaklarına da etkisi olumsuz olacaktır. Bowlby’nin çalışmalarına baktığımızda güvensiz bağlanma biçimi daha sonraki yaşam dönemlerinde psikopatolojinin belirleyicisi olarak düşünülmüşken güvenli bağlanma, sağlıklı süreçlerle ilişkilendirilmiştir.
Bağlanma, ileriki zamanlarda ortaya çıkacak olan bozuklukların oluşmasında etkendir çünkü bireyin karşılaştığı sıkıntı ile nasıl başa çıkacağına karar vermesine sebep olur.
4. Annenin Veya Bakımverenin Bağlanmada Görevi
Annelerin aşırı koruyucu olması da ihmalkâr olması da bağlanmayı kötü etkiler. (Manicavasagar, Silove, Wagner ve Hadzi-Pavlovic 1999).
Erişkin bir insanın akranlarıyla kurduğu ilişkinin oluşmasında, kişinin annesiyle kurduğu ilişki önemlidir (Tüzün, Sayar, 2006). Çocuğun o yaştaki beslenme, temizlenme ihtiyaçları, birisi tarafından karşılanmalıdır. Eğer bu ihtiyaçlar anne tarafından karşılanırsa, çocuk tatmin olur. Bu tatmin olma duygusu, kişiliğin oluşmasında ilk adımlardan biridir.
5. Güvenli Bağlanmanın Faydaları
Ayrıca güvenli bağlanan bebeklerde umut kavramı da oluşur. (Güngör, 2005) Umut kavramını oluşturan çocuk, hayatına daha pozitif bakmayı öğrenir. Karşılaştığı güçlüklerde hemen pes etmez. Güvenli bağlanmanın bir amacı da çocuğu hayata karşı hazır hale getirmektir.
Bu bilgilerden yola çıkarak, anasınıfına giden bir çocuğun okuldaki etkinlikleri güzel yapmamasının bir nedeni olduğunu görüyoruz. Ya da anasınıfına giden bir çocuk, akranları ile anlaşmakta güçlük çekiyorsa, içine kapanıksa, annesinden ayrılmak istemiyor, sürekli ağlıyor ve yahut etkinliklere katılmak istemiyorsa, bu çocuğun annesi ile bir görüşme yapmamız uygun olacaktır.
Çocukta görülen sıkıntı, yeni meydana çıkmış değildir. Mutlaka önceki gelişim evresinde ters giden bir şeyler vardır.
6. Sonuç Olarak..
Bugün toplumumuzda sağlıksız insanların çoğalması yeni olmuş bir olay değildir. Yetiştirilme tarzımız bizim kişiliğimizi oluşturur. Kişilerde toplumu oluşturur. Bu açıdan bakarsak, bugün toplumu oluşturan şey, anne ya da bakım veren kimsedir. Toplumu onlar şekillendiriyordur. Bugün çocuklarımızı sağlıklı kişilikler içerisinde görmek istiyorsak, anneler olarak eğitime ilk kendimizden başlamakta fayda görüyoruz.
Kaynaklar
Manicavasagar, V., Silove, D., Wagner, R., & Hadzi-Pavlovic, D. (1999). Parental representations associated with adult separation anxiety and panic disorder-agoraphobia. Australian and New Zealand journal of psychiatry, 33(3), 422-428.
Santrock J. (2015). Yaşam boyu gelişim (G. Yüksel, Çev.) Ankara: Nobel Yayınları
Burger, J. M. (2014). Personality (9th ed.). Retrieved November 12, 2017 from: http://books.google.com/books
0 Yorum