Ey dostum! Gözlerini kapat ve bak; ne görüyorsun?
Eğer hiçbir şey görmüyorum diyorsan, bu bir hatadır. Aslında görüyorsun; fakat vücudunun zulmeti (karanlığı) sana basiretinden daha yakın olduğu için, basiret gözünü bulup kullanamıyorsun. Eğer basiret gözünü bulmak ve gözlerini kapattığın halde önünü görmek istiyorsan; vücudundan bir şeyleri noksanlaştır yahut ondan biraz uzaklaş. Ondan bir şeyi noksanlaştırman veya az da olsa ondan uzaklaşman mücahededir.
Mücahede, Allah‘tan (celle celâluhû) gayri şeyleri vücuttan defetmek yahut onları öldürmek için bütün gayreti ortaya koymaktır. Allah’tan (celle celâluhû) gayri şeyler vücut, nefis ve şeytandır. Bu gayretin sonuç vermesinin bazı yolları vardır:
1. Zamanla gıdayı azaltmaktır.
Vücudun, nefsin ve şeytanın kuvveti gıdadan olmaktadır. Gıda azalınca onların etkisi de azalır.
2. Kendi (tercih) seçimini terk edip, onu güvenilir bir mürşidin tercihinde fâni etmektir.
Bunu, mürşidin kendisi için en uygun olanı tercih etmesi için yapmalıdır. Gerçekten, terbiye yolunun başındaki Hak yolcusu, büyük adamların ulaştığı yaşa ve başa ulaşmayan küçük çocuk gibidir; yahut o malını saçıp savuran dengesiz kimse gibidir. Böyle olanların başına, işlerini sevk ve idare edecek bir sorumlu, velî, hakîm yahut sultan gereklidir.
3. Faziletli ameller ile meşgul olmaktır. Cüneyd-i Bağdadi’ye göre bu ameller şunlardır:
- Devamlı abdestli bulunmak.
- Devamlı oruç tutmak.
- Devamlı halvette olmak.
- Devamlı ‘Lâ ilâhe illallah’ zikrini yapmak.
- Devamlı kalbini mürşidine bağlamak. İşlerinde kendi akıl ve tasarrufunu bir kenara bırakıp mürşidinin tasarrufuna tâbi olarak meydana gelen olaylarda onun ilminden istifade etmek.
- Devamlı kalbe gelen boş düşünce ve vesveseleri kalpten silip atmak.
- Fayda olsun zarar olsun Allah’a (celle celâluhû) karşı her şeyde itirazı terk etmek.
- Allahu Teâlâ’dan (celle celâluhû) cenneti yahut ateşten korunma gibi şeyleri istemeyi terk edip devamlı O’nun (celle celâluhû) rızasına yönelmek.
Müşahade makamında vücut, nefis ve şeytanın durumu arasında fark vardır.
Vücut, ilk halinde koyu bir karanlık içindedir; biraz temizlenince önünde siyah bir bulut şeklini alır. Vücut, şeytanın tahtı ve tasarrufu altında olunca, kırmızı olur. Vücut, ıslah edilip şeytanın etkileri yok edilince ve üzerindeki haklar korununca temizlenir, yağmur bulutu gibi beyaz olur.
Nefis, ortaya çıktığında rengi göğün rengi gibi mavidir. Nefsin, suyun kaynağından çıkan göze gibi kaynayan kanalı vardır. Nefis şeytanın tahtı ve hâkimiyeti altında olunca, sanki bir karanlık ve ateş kaynağı olur; o zaman hayır için hareketi çok aza iner; çünkü şeytanda hiçbir hayır yoktur.
Nefsin vücuda bir şeyler akıtması ve terbiyesi ona bağlıdır. Nefis mânevî kirlerden arınıp temizlenince, üzerine hayır akar ve ondan hayır çıkar. Eğer nefse kötülük akarsa, bu defa kendisinden şer ve kötü işler çıkar.
Şeytan, safi olmayan bir ateştir; büyük bir şekilde küfür zulmetleriyle karışmıştır. Bazen senin önünde uzun boylu, heybetli bir zenci şeklini alır; sanki senin kalbine girmeye çalışan biri görünümdedir.
Eğer ondan kurtulmak istiyorsan; kalbinin içinde: ‘Ey darda kalıp yardım isteyenlere yardım eden Allahım! Bize yardım et!’ diye söyle; o senden kaçar.
…
Kaynaklar:
- Hüccetü’l-İslam / İmam Gazâlî (Hak Yolunun Esasları- Semerkand)
Sitenizi beğenerek takip ediyorum ama bazen bu linkte olduğu gibi kuran ve sünnet ölçüsüne dikkat edilmesi gerekir. verdiğiniz bilgilerin amacını aşmaması için bu önemli.( Kalbi mürşide bağlamak hasta kalplere ruhsat niteliği taşır)