Kardeşliğimizi Zedeleyen 7 Etken


0

On dört asır önce insanlık en buhranlı dönemlerinden birini yaşarken Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Allah’ın verdiği görevle insanlığı aydınlattı, Kur’an’la insanlığı bataklıktan aydınlığa kavuşturdu.

Mal gaspının sıradan bir eylem olduğu, namusun değerinin bulunmadığı, insanların can güvenliğine sahip olmadığı; kısaca her türlü insanlık dışı uygulamanın toplumda yaygın olduğu, bu nedenle “cahiliye toplumu” diye adlandırdığımız bataklık döneminden en yüce insanlık değerlerinin hâkim olduğu saadet dönemine yükseliş, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve O’nun etrafında kenetlenen ashab-ı kiram eliyle gerçekleşti.

Bu yükseliş çetin bir mücadele sonunda gerçekleşti elbette. Bu onurlu mücadelede başta Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz olmak üzere ilk mü’minler çok gariplikler yaşadılar. Baskılar, horlanmalar, işkenceler, suikast girişimleri, sürgünler..

Onlar insanlığın şerefini yükseltmeye çalışırken cahiliyeden beslenen sömürücü tayfa onlara türlü türlü eziyetler yaptı. Sonunda Müslümanlar Mekke’yi bırakıp Medine’ye hicret etmek zorunda kaldılar. Muhacirler ve onlara kucak açan Ensar, Medine’de buluştu. Zorluklar, gariplikler Medine’de de bir süre devam etti. İmanın nurunu söndürmeye niyetli o günün batıl temsilcileri bu sefer toplu saldırıya geçerek mü’minleri sindirmek istediler… Ancak başaramadılar. 

Gariplik dönemi İslam’ın  fetihleriyle bir bir aşıldı. İslam’ın bu ilk gariplik döneminin aşılmasını sağlayan şey mü’minlerin  birbirlerine sıkı sıkıya kenetlenmeleriydi. Garipliklerin aşılmasını sağlayan Ensar Muhacir kardeşliğiydi. Ensar Muhacir kardeşliği o denli mükemmeldi ki Ensar’ın ellerinde ne varsa kendilerine varis  olmaları dahil Muhacir kardeşlerinin  hayata tutunması için onlarla paylaşıyor, Muhacirler de Ensar’a yük olmamaya son derece özen gösteriyorlardı. Bir birine tutunarak güçleniyor, büyüyorlardı.

Bugün biz yine birçok yönden gariplikler yaşıyoruz…

Mü’minler dünyanın dört bir yanında horlanıyor, baskı görüyor, zulüm görüyor. Müslümanlar kendi topraklarında bile kendi bağımsız idarelerini gerçekleştiremiyorlar. Müslüman topraklarında İslam’ın hayata şekil veren yüce prensiplerini uygulayamıyor, konuşamıyor. Müslümanların Kudüs’ü işgal altında, Mekke’sinde batılın ayak oyunları hakim.

Kardeşliğimizi  koruma çabamızda sadece Allah için olmalı. Allah için nasıl birçok nefsi isteğimizden vazgeçiyorsak yine Allah için bizi kardeşlikten uzaklaştıran şeyleri feda etmeyi başarabilmeliyiz.

İmanın en güçlü halkası; Allah yolunda bağlılık ve Allah yolunda düşmanlık, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.”

1. Dünya Hırsı

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin Ümmetine nasihatindeki ölçü  şudur: 

”Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz.

”Buhari, İman 6; Müslim, Tirmizi, Nesai, İbn–i Mace

2. Günahlar

”İki kişi Allah için birbirlerini severken ayrılırlarsa bu, muhakkak onlardan birinin işlediği günahtan ötürüdür.”

Buhari, Edebu–l Müfred 401

3. Dil Hataları

Kaba sözler, kardeşin kardeşe söylemeyeceği tarzda söylemler, yüksek ses, dinlerken ilgisizlik, necvâ (fısıltı), şakada aşırılık, tartışmada kuralsızlık, aşırılık, yaralayıcı tenkit, ağız kaynaklı hatalardır.

4. Resmiyet

”Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır.”

Müslim, 2626

İbadetlerimiz, işlerimizdeki yoğunluk, fikirlerimizdeki ciddiyet duygusallığımızı köreltmemelidir.

5. Tahammülsüzlük

”Mü’min geçinir ve geçinilir kimsedir. Geçinmeyen ve geçinilmeyende hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.”

Beyhaki, Şuabu’l–İman 7395

6. Sırrı Yayma

”İnsan, kardeşine bir söz söyleyip sırtını döndüğünde o söz emanettir.”

Ebu Davud, 4868

‘İnsanın kendisini ilgilendirmeyen işlerle uğraşmaması, Müslümanlığının güzelliğindendir.”

Tirmizi, 2317

7. Ölçüsüzlük

Sadelik ve samimiliğin öncelikli tutulduğu ortam, İslami anlayışa daha uygundur.

Buhari; “Edebü’l-Müfred”inde yaptığı bir rivayette sahabilerin birbirlerine karpuz atıp şakalaştıklarını, iş dinle ilgili konulara gelince adamlaştıklarını söylemektedir.

El–Edebü’l Müfred, 266

Halid bin Velid ve Sa’d bin Ebi Vakkas radıyallahu anhüma arasında bir tartışma söz konusu olmuştu. Bir gün Halid’in bulunduğu bir yerde Sa’d’ı övüyorlardı. Halid de söze karıştı ve Sad’ı övdü. Aralarındaki tartışma kendisine hatırlatılmak istendiğinde onlara şu cevabı verdi: “Aramızdaki tartışma dinimizle ilgili değildi.”

Gerek sevgi gerek buğuz asla ölçüsüz olmamalıdır. Severken ve buğzederken bir mesafeyi kollamak gerekir.

Allah’ın ölçüleri muhafaza edildikten sonra gülmek, esnemek, yemek aşırılık değildir. Ancak bunların uygulaması farz görevlerin aksamasına, haramların işlenmesine, vakit ve iş israfına, insan emeğinin boşa gitmesine neden olacak çapta olmamalıdır. Ziyaretlerin aşırılığı da külfet nedenlerindendir

Kaynak: Nureddin Yıldız, Dinimize Hizmetin İç Sorunları.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

0

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir