Yeni bir yazı serisini sizlerle paylaşmanın sevinci içerisindeyiz.
Bu serimizde, Japonya’da İslam’ın yayılması yolunda davet faaliyetlerine ömrünü vakfeden muhterem Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi’yi tanıtmaya ve kendisinin İslam’a kavuşmalarına vesile olduğu sayısı binleri bulmuş muhtedilerin hikayelerini, uzun süre boyunca Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi’ye refaket etmiş olan Japonya İslam Merkezi Başkanı Dr. Salih Samarrai’nin kaleminden aktarmaya çalışacağız.
Günah ve haram batağından kurtularak İslam’ın müferreh kucağına düşmüş mühtedilerin hidayet hikayelerinin, zaman zaman ümidini kaybeden Müslüman kardeşlerimize umud olması ve tebliğ gayesine ömrünü vakfeden Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi’nin bu yoldaki azim ve mücadelesinin hepimize örnek olması duasıyla…
Bismillah.
1. Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi Kimdir?
Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi, 1931 yılında Amasya’nın Taşova ilçesinde dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlarda iken babası ile birlikte âlimlerin ve âriflerin sohbetlerine katılmış, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahid Kotku Hazretleri gibi dönemin büyük Allah dostlarına hizmet etmiştir. 1955 yılında Sultanahmet Camii’nde müezzinlik vazifesini yerine getirmiş, Gönenli Mehmet Efendi ve Seyyid Arvasi Hazretlerin’in ise imam vekilliğini üstlenmiştir.
Birçok âlimden ders alan Nimetullah Hocaefendi İslam’ı tebliğ etmek gayesiyle 50’den fazla ülkeyi ziyaret etmiştir. Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi’nin tebliğleri neticesinde Avrupa’da yüzlerce insan alkollü mekanları, kumarhaneleri ve daha nice haram alışkanlıkları terk edip günahlarına tövbe etmiş ve İslamî bir hayatı tercih etmişlerdir. Nimetullah Hocaefendi 1981 yılında (Çin Halk Cumhuriyeti Devleti’nin izni ile) Çin’de 20.000 Kur’an-ı Kerim dağıtımına vesile olmuştur. Aynı zamanda Sibirya’yı ve çevresini de yine tebliğ gayesi ile üç kere ziyaret etmiştir.
2. Japonya'ya Gidişi..
Medine’de tebliğ çalışmaları yaptığı sırada Nimetullah Halil İbrahim Yurt Hocaefendi’ye Japonya’dan çok ısrarlı bir davet gelir. Nimetullah Hoca ailesiyle de istişare ettikten sonra Japonya’ya hicret etmeye karar verir. Maddi yetersizlikleri ve gideceği yerin lisanını bilmemeyi derd edinmez, başı her dara sıkıştığında abdest alır, hâcet namazı kılar ve yalnızca Rabbinden ister yardımı… Japonya’ya ayak bastığı daha ilk günlerde kendisinin Allah rızası için geldiğini duyan Müslüman bir Japon olan Eşref Yesevi, O’nun gönüllü tercümanı olur. Beraberce Japonya’daki farklı kurumları sürekli ziyaret edip, İslam’ın güzelliklerini anlatırlar. Müslüman ülkelerin elçiliklerini ziyaret ederek “Dedelerinize layık olun, camiye gelin, beraberce İslam’a hizmet edelim.” teklifinde bulunurlar.
Japonya’da bundan otuz yıl evveline kadar yalnızca iki cami mevcut idi. Bu camilerden biri olan Tokyo Camii Tatar Türklerince ahşaptan inşâ edilir ve camii belli bir zaman sonra yıkılır. Camii’nin yıkılışı Müslüman olmayan halkı dahi üzer. Cami yıkılınca ihtiyacı gidermek gayesiyle orada bulunan işçilerin odaları mescit hâline getirilir. Bir yandan da caminin inşaatının tamamlanması için gayret ederler. Çok sıkıntı çekilir ve neticede yeni camii “Tokyo İslam Merkezi” ismiyle açılır.
Nimetullah Hocaefendi yaklaşık 20 yıl Japonya’da bulunmuş ve ülkenin en kuzeyinden en güneyine kadar birçok noktasına giderek buralarda mescitler açmış, ve bu mescitleri birer İslam medresesi haline getirmiştir. Japonya’da bulunduğu süre zarfında yüzlerce hatta binlerce Japon vatandaşın İslam’la müşerref olmasına vesile olmuştur. Nimetullah Hocaefendi neredeyse her gün, İslam’ı anlatan küçük davet kartlarını Japonlar’a hediye eder, diğer Müslümanları ve Japonya İslam Merkezi’ndeki kardeşleri de aynı şekilde bunu yapmaya teşvik ederdi. Tebliğ faaliyetleri ile geçirdiği gündüzlerin gecelerinde ise Tokyo’daki diğer camileri gezer, yol masrafını cebinden karşılayarak birçok şahsı Tokyo Merkez Camii’ne sabah namazına getirirdi. Japonya İslam Merkezi ona bir kuruş dahi ödeyemediği halde kendi imkânlarıyla tüm bu hizmetleri gerçekleştirmiştir. O, hiç kimsenin gıybetini yapmaz, hiç kimseyi çekiştirmez ve hiçbir Mümin’e kin beslemez; tüm Müslümanları bir araya getirmeye gayret eder. İnsanlar birbirlerine karşı zaman zaman uzak dursalar da Nimetullah Hocaefendi’ye muhabbet beslemekten uzak kalamazlar. Davet çalışmaları sırasında yaşadığı güç durumlarda hiç kimseyi Rabbine şikâyet etmez ve şu dua ile Rabbine yalvarır: ’’Rabbim, İslam’a düşmanlık edenleri ıslah eyle ve onların düşmanlıklarını muhabbete çevir. Ömer, Halid ve İkrime (radıyallahu anhum)’ye nasib ettiğin gibi onlara da iman nasip et ve İslam’ı onlarla kuvvetlendir.’’
…devam edecek
Allah dünya ve ahirette razı olsun.
O Japonya mücahidi, Adnan Oktar denilen zatı pek severdi…
Şahıs hakkındaki yazıyı kaldırmanızı rica ediyorum!