Dünyanın birçok yerinde müslümanların zulüm altında oluşu, dahası onlar zulüm altındayken bizim sıcak yataklarımızda oluşumuz birçoğumuzu derinden sarsıyor. Ümmetin bu bireyleri kutlu davamızın çilesini çekerlerken, bizler evlerimizde oturmuş “Elimizden ne gelir?” diyerek üzülmekten ve durumun edebiyatından başka bir şey yapmıyoruz. Bazılarımızsa gerçekten bir şeyler yapmak istiyor fakat ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Şunu bileceğiz ki, bu sürekli bir yolculuk; ölene dek devam ediyor. Yani bir yerden sonra kenara çekilmek bu davayı sırtlanmak olmuyor. Hayatımızı değiştireceğiz. Hayatımızı yeni malzemelerle inşa edeceğiz.
Önce kalpleri fethedeceğiz. Zihinleri, yürekleri; besleyecek, dolduracak, taşıracağız. Sonra Allah bize nice fetihler nasip edecek inşaallah. İşte İslam davası için yapabileceğiniz 9 şey…
1. Derdini İslam, Müslümanı Kardeşin Bil!
Sınırlı bir ömre , garantisiz nimetlere sahip olduğumuzu her an aklımızda tutmaya çalışacağız. Her an elimizdekileri (imkanlarımız, kabiliyetlerimiz, moralimiz, sağlımız, vaktimiz…) kaybetmenin eşiğinde olduğumuz farkındalığıyla ve henüz bunlara sahipken en iyi şekilde değerlendirmeyi amaç edineceğiz. Yapabileceklerimizi küçümsemeyeceğiz. Fakat yaptıklarımızı büyük de görmeyeceğiz. Davanın önüne asla geçmeyeceğiz. Beraberliğin, kardeşliğin, desteğin, birliğin öneminin hep farkında olacağız.
2. Örnek Ol!
Belki en önemli ve en zor madde. Ahlakımızı ve kendimizle olan ilişkimizi güçlendireceğiz. Kendiyle kavgalı bir mü’min, kardeşleriyle barışamaz, dolayısıyla onları uyandıramaz.
İşe önce kötü özelliklerimizi törpüleyerek ve Efendimiz’in -aleyhissalatu vessellam- ahlakıyla ahlaklanmaya gayret ederek başlayacağız, aslında hayat boyu bunu sürdüreceğiz. Neyimiz eksik, neyimiz olmamalı bizde? Liste çıkaralım ve içindekileri yavaş yavaş hayatımıza dahil edelim.
Öyle yürüyeceğiz ki, “Kim olduğumu biliyorum, bir büyük amaca hizmet ediyorum ve bu her şeye bedel.” diyecek duruşumuz insanlara. Biz böyle olunca, bizi bu hale getirenin büyüklüğünü anlayacaklar. En zor durumlarda tavrımızın, ahlakımızın değişmediğini gördüklerinde onlar da böyle olmak isteyecekler. İşte kalpleri böyle fethedeceğiz. Her an İslamı temsil ettiğimizi unutmadan yaşamaya gayret edeceğiz.
3. Benzeme!
Kafirlere benzememiz, hayatlarımızı hatta düşüncelerimizi kontrol edebiliyor olmalarına yol açıyor. Biz İslam’ın, müslümanların temsilcisiyiz. Bizleri moda ile, teknoloji ile yeni fikirler ve yaşam tarzları, gıda ile oyalamalarına izin vermemeliyiz. Uyanık olmalıyız. Unutmayalım; en güzel yaşamlar sünnete en çok benzeyenlerinki, en güzel ahlak Kur’an-ı Hakim’e en çok uyanlarınkidir. Her ay hayatımıza bir sünnet eklemek güzel bir fikir olabilir, üstelik oldukça basittir.
Herkese de benzeme!
“Ey nefsim! Deme, “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış. Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalb olup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür’at peydâ ediyor.””Hem deme, “Ben de herkes gibiyim.” Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.” (Bediüzzaman Said Nursi)
4. Arkadaşlarını Gözden Geçir
Vaktinizi, vaktini dünya peşinde koşmaya adamış kimselerle geçirerek ilerleyebileceğinizi düşünmeyin. “Kişi arkadaşının dini üzeredir.” Büyük düşünen, büyük amaçları olan arkadaşlar seçmeli ve salihlerle beraber olmaya gayret etmeliyiz. Bu aynı zamanda bizi çoğu kez yanlışlara düşmekten uzak tutmaya da yardımcı olacaktır. Kardeşlik ruhumuz da böylece güçlenecektir.
Sosyal işlerde yer almaya, fiili olarak bir şeyler yapmaya fırsat bulduğumuzda da mutlaka değerlendirmeliyiz.
5. O'na, Peygamberlere ve Ashaba Benzeyen Nesiller
Ne büyük iş: Başta Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’ e, peygamberlere, sahabelere benzeyen kimseler yetiştirmek! Ahirete intikal ederken, geride bırakabileceğimiz en güzel eser bu değilse nedir?
Bunun için anne-baba olmak da şart değildir üstelik. Etrafınızdaki küçüklere elinizden geldiğince Efendimiz aleyhissalatu vesselam’ın o mükemmel muallimliğiyle, tutumuyla yaklaşın. Belki o minikler sizin ona aşıladığınız ahlakla, bir düşünce veya fikir ile büyük işler başaracaklardır.
6. Vaktimiz
Sosyal medya, oyunlar, diziler, ihtiyaç fazlası uyku ile ne kadar çok zamanı heba ettiğinizi bir hesaplamaya çalışın. Asla geri gelmeyecek bir şey zaman. Bir gün geriye dönüp baktığınızda en çok pişman olduğunuz şeylerden biri yanlış veya boşa tüketilmiş vaktiniz olacak. Tabi o günleri görecek ömrünüz varsa… Sadece biraz hayal edin, bu bile içinizi acıtmaya yetecektir.
Yıllık, aylık, haftalık, günlük hedefler belirleyin. Kendinize, mizacınıza en uygun yöntemleri bulmaya çalışın. “Bir günü öncekine eşit olan zarardadır.” mantığıyla hareket etmeye çalışın.
Bu hususta bir tavsiye olarak erken saatleri verebiliriz. Rasulullah aleyhissalatu vesselam “Allah’ım! Ümmetimden sabahın erken vakitlerinde işe koyulanlara bereket ver.” diye dua etmişti. Onun duasıyla neler yapabileceğinizi bir düşünün.
7. İlim
“İnsanlar iki çeşittir: Birisi ilim öğrenen, ötekisi ilim öğreten; gerisinde hayır yoktur!” buyurdu.
Bir müslüman mutlaka temel ilmihal bilgisine mümkün olduğunca hakim olmalı ve en azından Kur’an tefsiri çalışmalı, hadis konusunda kendini geliştirmeli.
Ya ilim öğrenecek veya öğretecek, hiç olmazsa alimleri seveceğiz ve onlara hürmet edeceğiz.
8. İyiyi Emret, Kötüden Nehyet!
Emri bil maruf, nehyi anil münker farzdır. “Maruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. ” Bu meselenin asla hafife alınmaması gereken bir mesele olduğunu yapacağınız ufak bir araştırmayla bile anlamanız mümkündür.
Karşılığında kabalık görecek olsak da, biz usulünce hatırlatmaya gayret edelim. Ola ki sözümüz birinin gönlüne ulaşır…
”Sizden hayra çağıran, marufu emreden, münkerden vazgeçirmeye çalışan bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir” (Al-i İmrân, 3/104)
“İnanan erkekler ve kadınlar, birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler, kötülükten menederler” [Tevbe sûresi (9), 71]
“Onlar, öyle kimselerdir ki, kendilerine yeryüzünde iktidar verdiğimiz takdirde, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar.” [Hac sûresi (22), 41]
“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz.” (Âl-i İmrân sûresi (3), 110)
“Sen af ve kolaylık yolunu tut; iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’râf sûresi (7), 199)
“İsrailoğullarından inkâr edenlere, Dâvud ve Meryem oğlu İsâ diliyle lânet edilmiştir. Bu, baş kaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi.” (Mâide sûresi (5), 78-79)
“Biz fenalıktan menedenleri kurtardık; zâlimleri de Allah’a karşı gelmekten ötürü şiddetli azâba uğrattık.” (A’râf sûresi (7), 165)
9. Tabi ki, Dua!
Duayı sakın küçümseme. Unutma: “Dua ibadetin kendisidir.” Nice olanlar, Rabb’ine yakardığın samimi dakikaların sebebiyle oldurulmuştur.
“De ki: Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin?” (Furkan, 25/77)
Çok istifade ediyoruz paylaşımlarınızdan. Allah razı olsun.