İslam’ın ilk geldiği devirden bu yana Efendimiz aleyhissalatu vesselam ve ashabından rıdvanallahu teala aleyhim ecmain bu güne İslam davası zor şartlar altında sürmüştür. 100 yıl önce başlayan İslam aleyhine girişimler ile müslümanlar kıskaç altına alınmış ve müslüman millettimiz ruhen ve bedenen öldürülmeye kast edilmiştir. İşte bu şartlar altında her devirde olduğu gibi büyük kahramanlar canını ortaya koyarak İslam için büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Biz bu kahramanların sadece bir kısmının hayatının ve davalarının çok küçük bir kısmına değinebildik. Anlattıklarımız okyanustan damladır. Bu büyük şahsiyetleri tanıyıp tanıtmak hepimizin görevidir. Batının sahte kahramanları olmasına karşı İslam’ın her zaman gerçek kahramanları olmuştur. Tekrar belirtelim İslam’ın binlerce yüzbinlerce lideri, kaharamanı var. Buraya her mübareğin hayatını alamamak bizim acizliğimizdir biz sadece bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz yoksa ismini anamadığımız nice büyük insan vardır hepsinden Allah razı olsun.
1- Bediüzzaman Hazretleri Kuddise Sirruh
Zamanının eşsizi anlamına gelen Bediüzzaman kelimesi ile tanımlanan Said Nursi Hazretleri kuddise sirruh birçok yerden ilim tahsili görmüş önemli bir alim ve dava adamıdır. Birinci Dünya savaşına öğrencileriyle fiilen katılmış ve Ruslara esir düşmüştür. İslam’ın bize unutturulmaya çalışıldığı zamanlarda ise tağuta karşı büyük bir cehd ile mücadele ederek insanlara iman esaslarını belletmiş bunun için her çileye,sürgüne ve zindana dayanmıştır. İnsanların imanını kurtarmak adına kendi hayatından vazgeçen Bediüzzaman’ı kuddise sirruh rahmet ve minnetle anıyoruz. Allah ondan razı olsun.
Dört pâdişâhın zamanında bilfiil vazîfe yapmış olan ve bilhassa Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın iltifatlarına kavuşan Ahıskalı Ali Haydar Efendi, Cumhûriyet devri boyunca dînî tedrisât ile meşgûl oldu. Yirmi beş yıl boyunca göz hapsinde tutuldu. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Ankaraya götürüldü.Ankara’da İskilipli Âtıf Hoca ile birlikte zor şartlar altında hapishânede kaldığı sırada rüyâsında şeyhini gördü. Şeyhi ona; “Oğlum kırk bir defâ Fetih sûresini okursan kurtulursun.” dedi. Ahıskalı Ali Haydar Efendi okumaya başladı. Bir yandan da okuduğu sayıyı ranzaya işâretliyordu. Onun böyle yaptığını gören İskilipli Âtıf Efendi; “Hoca ne yapıyorsun?” diye sorunca; “Rüyâmda şeyhim böyle böyle söyledi. Sen de oku kurtulursun.” dedi. Âtıf Efendi; “Bu gece rüyâmda Peygamber efendimizi gördüm. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, ben seni çağırıyorum, sen müdâfaanı (savunmanı) hazırlıyorsun! buyurdu. Ben de müdâfaanâmemi yırttım.” dedi. Ahıskalı Ali Haydar Efendi okumaya devâm etti. Daha sonra kurtuldu. Zamanının kutbu büyük Allah dostu Mehmed Zahid Efendi Hazretleri’nin kuddise sirruh Soyadının “mütevâzi” mânasına geldiği nüfus cüzdanının başına not edilmiş idi. Müslümanlar üzerine karabulutlar olduğu, Allah demeye insanların korktuğu tesettürün yasak olduğu dönemde çok büyük dava adamları yetiştirerek İslam’a büyük hizmetler yapmıştır. Müslümanların sürekli çalışıp çabalamasını vurgulamış ve Sabahattin Zaim gibi bir dahi yetiştirmiş, Erbakan gibi bir dava adamı yetiştirerek parti kurmasını işaret etmiş Erbakan müslümanların üzerindeki küfrün bulutlarına biraz olsun aralayıp müslümanlara umut vermiştir. Bunun gibi daha bir çok dava adamı yetiştiren Zahid Efendi Hazretleri kuddise sirruh ayrıca Balkanların en büyük motor fabrikasını Gümüş motor(bügün ki ismiyle pancar motor) kurdurmuştur. Müslümanların her alanda aktif olmasını teşvik etmiş ve yerine de büyük bir dava adamı bırakmıştır. Mehmed Zahid Efendi Hazretleri’nin kuddise sirruh mezarı Süleymaniye Camiindedir. Cenazesini Mahmud Efendi Hazretleri kuddise sirruh kıldırmıştır. Allah ondan razı olsun. Allah ondan razı olsun.2-Ali Haydar Efendi Hazretleri Kuddise Sirruh
3-Mehmed Zahid Kotku Hazretleri Kuddise Sirruh
4- Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi Hazretleri Kuddise Sirruh
5-Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi Hazretleri Kuddise Sirruh
6- Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri Kuddise Sirruh
Zamanının büyük velilerinden olan Süleyman Hilmi Efendi Hazretleri kuddise sirruh vazife yaptığı İbtidâ-i Hâriç Medresesi İmam-Hatip Mektebi’ne çevrilince Süleyman Efendi Hazretleri, o zamanın şartları ve takip edilmekte olan siyaset sebebiyle burada yeterli din eğitimi verilemeyeceğinden, dersiâmlık uhdesinde kalmak üzere müderrislikten kendi isteğiyle istifa eder.İslam’ın unutturulduğu ülkemizde zor şartlar altında öğrenciler yetiştirip Kur’an-ı Kerim hizmetinde bulunmuş bunun için canını hiçe saymış ve dinsiz bir nesil yetiştirilmeye çalışılmasına karşılık İslam vazifesini yerine getirecek talebeler yetiştirmiştir.Mezarı Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
İslam için bir taş koyan herkesden Allah razı olsun. Ruhlarına bir Fatiha-ı Şerif ve üç İhlas-ı Şerif Okuyalım inşaAllah.
Alkol,uyuşturucu gibi Allah hepimizi korusun kötü alışkanlık sahibinin gidip dertlerine şifa bulduğu, Allah dostu yetiştiren merkezlerden Menzil’in mübarek şeyhlerinden Muhammed Raşid Erol Hazretleri Kuddise Sirruh Bağlıları arasında Seyda Hazretleri namıyla bilinen Eş-Şeyh Es-Seyyid Muhammed Raşid Erol (k.s.) Hazretleri 23.3.1930 tarihinde Siirt’in Baykan ilçesine bağlı Siyanüs köyünde dünyayı şereflendirmişlerdir. Babası Seyyid Abdülhakim Hüseyni Hazretleri kuddise sirruh olup Nakşibendi büyüklerindendir. Dedeleri Seyyid Muhammed, Şeyh Muhammed Diyauudin Hazretlerinin halifelerindendir. Baba ve dedeleri ilim ve tarikat ehli olan Seyda Hazretleri evlâd-ı Resul olup Bilvanis seyyidlerindendir. Hazret-i Hüseyin’in (r.a.) soyundan geldiği için de “El-Hüseyni” denilmektedir. İlk tahsiline babasının yanında başlayarak yedi yaşında Kur’an-ı Kerim’i hatmetmiştir. Sonra Baykan müftüsü Molla Muhyiddin’den ilim tahsil etmiştir. Yöresindeki kıymetli âlimlerden sarf, nahiv, mantık, belagât gibi alet ilimlerinin yanında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî dersleri de almıştır. 1968 yılında Nakşibendi halifesi olmuş, babasının 1972’de vefatıyla irşad görevini devralmış bu görevi kesintisiz yirmibir yıl devam ettirmiştir. Ahlâkı En belirgin vasfı sabır, tevazuu ve hilmdi. Kendisi hiçbir zaman hiç kimseye karşı kırıcı bir harekette bulunmamış, kimseye kin duymamıştır. Binlerce kişi etrafında pervane olurken kendisinde kibir ve kabalıktan eser görülmezdi. Şeriata aykırı olmadığı takdirde kimseye şunu yap veya yapma demezdi. İlme teşviki Bir defasında şu uyarılarda bulunmuşlardır: “Ey Allah’ın kulları! Bir talebe yetiştirmek, bin kişiyi sofi yapmaktan efdaldir. Hele o talebe vârisü’l-enbiya olursa! Siz dininizi beldenizde bulunan en büyük, en muttaki âlimlerden öğreniniz. Herkesten fetva sormayın. Çünkü memlekette fetva verecek kimse çok azdır. İlimle meşgul olan kimse, dünyada en güzel iş ile meşgul oluyor. İlim olmadığı zaman cehalet olur. Cahilin ağabeyi de sofisi de hüsrandadır. Siz, Osmanlı’ya bakınız. Ne idi, ne oldu? Sultan Abdülhamid ârif-i billah idi. Başa geçer geçmez memlekette talebe yetiştirme seferberliği başlattı.”
7- Muhammed Raşid Erol Hazretleri Kuddise Sirruh
6 Nisan 1991’de, Ramazan Bayramında sofilerle bayramlaştığı sırada böcek zehiri dolu şırıngayla suikasta uğrar. Orada bulunan doktorların müdahaleleriyle, Adıyaman’a kaldırılarak hayati tehlikeyi atlatır. Uzun süre ıztırap çeker ama olaydan sonra yakalanan adamdan hiçbir şekilde şikâyetçi olmaz.
(Nasihatler.org sitesinden alınmıştır.)
Muhammed Raşid Erol Hazretleri Kuddise Sirruh yerlerine Seyyid Abdulbaki el Hüseyni Hazretleri kuddise sirruh’a bırakmışlardır. Bu mübarekler İslam’ın anayolu olan Ehl-i SÜnnet itikadını yaşayıp yaymış anadolunun mayasından büyük insanlar ve büyük hizmetler meydana getirmişlerdir. Anadolu’nun kapısını Türklere açan da sonra Selçuklu ve Osmanli ile dünyaya adalet dağıtanlarda bu gönül sultanları ve talebeleridir. Bİzim özümüz aslımız budur. Vesselam.
Niye bursa Şeyh Abdulhakim El-Hüseyni yok?
Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi yerine Musa Topbaş Efendiyi bırakmıştır. Sami efendinin silsilesi Musa efendiyle devam etmiştir. Yetiştirdiği kişiler çoktur ama yerine birden çok kişi bırakmamıştır.