Kâinat kitabının sayfalarına gözlerimizi çevirip şöyle bir baktığımızda mükemmel nizam içinde dizilmiş cümleleri okuruz. Kendini tanıttırmak ve sevdirmek isteyen, her sanatın ve sanatkârın yaratıcısı olan Allah’ın muhteşem sanat eserleri adeta O’ndan bize mektuplardır. Bu serimizde inşâAllah bu cümleleri okuyup göz kamaştırıcı bir tefekkür yolculuğuyla ilginç şeylere şahit olacağız. Işıldayan kurtçuklardan başlayalım mı? 🙂
1. Nehir ve dere yatakları gibi nemli yerlerde yaşayan bazı küçük sinekler yumurtalarını nemli mağaraların veya oyukların tavanlarına bırakırlar. Kurtçuk şeklindeki bu larvaların kuyrukları ışıl ışıl parlar.
Bu ışıldamanın sebebi “biyolüminesans” denen bir olaydır. Biyolüminesan canlılarda kimyasal enerji bizdeki gibi ısı şeklinde değil deışık şeklinde açığa çıkar. Isı yaymayan bu ışık, soğuk bir ışıktır.
2. Bu yavru larvalar acıktıkları zaman kuyruklarındaki ışıltı daha da artar ve kuyruk uçlarından yapışkan bir sıvı salgılarlar. Bu salgılar ışıl ışıl sarkıtlar gibi mağaranın tavanlarından aşağı doğru sarkarak muhteşem bir görüntüye bürünürler.
3. Işıl ışıl bu salgının çekiciliğine kapılarak buna doğru uçan diğer böcekler salgıya yapışırlar. Yavru kurtçuklar bu sarkıtların üzerinden aşağı doğru kayarak böceklere doğru hareket eder ve böcekler bu kurtçuklara yem olur.
4. Tefekkür Vakti!
Sonsuz derecede nizamlı ve hikmetli bu işlere ne haddi var karışıp karıştırmaya kör tesadüf ve sersem sebeplerin?!
Issız karanlık mağaralardaki bu yavruları burada emniyetle barındıran kim?
Bu aciz yavruların ihtiyacından haberdar olup onların rızkını unutmayan kim?
Onları aç bırakmayıp feryadını işiten ve onları mükemmel silahlarla donatan kim?
Daha hayata yeni başlayan bu yavru larvalar ve hatta bu larvaları oluşturan atomlar bu ışıklı salgıları üretmeyi nereden öğrendi?
Bu yavruları ihtiyaçlarını gidecek cihazlarla donatan kim?
Bu karanlık mağaranın tavanlarını ışıl ışıl süsleye nhaşmetli sultan kim?
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a âit olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) dır.” (Hûd Suresi 6. Ayet Meali)
“Evet, şu dünya gidişatına bakılsa görülüyor ki, en âciz, en zayıftan tut, ta en kavîye kadar her canlıya lâyık bir rızık veriliyor. En zayıf, en âcize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvî bir keremle ziyafetler, ikramlar olunuyor ki, nihayetsiz bir kerem eli, içinde işlediğini bedaheten gösteriyor.
…Hem, insan ve bazı canavarlardan başka, güneş ve ay ve arzdan tut, ta en küçük mahlûka kadar herşey kemâl-i dikkatle vazifesine çalışması, zerrece haddinden tecavüz etmemesi, bir azîm heybet tahtında umumî bir itaat bulunması, büyük bir celâl ve izzet sahibinin emriyle hareket ettiklerini gösteriyor.” (Risale-i Nur Tefsirleri-Sözler)
0 Yorum