Kuru bir internet düşmanlığı ve körü körüne bir telefon düşmanlığı bu ümmetin kalitesi değildir. Fakat içine dalıp kaybolduğumuz bir internet ve cep telefonu da ümmetimizin düşeceği bir düzey değildir.
Bizler toplum bozuldukça dağlara kaçacak değiliz, toplum bozuldukça şeriatımızı üstüne üstüne sürecek bir milletiz. Ümmet‐i Muhammed’in farkı budur. Kaçan değil, beride sığınmacı kalan değil; hayata yukarıdan bakan ve Allah’ın şeriatı ile hayatı olduğu gibi şekillendiren bir nesil olmalıyız. İnsanlar hangi teknolojiyi kullanıyorsa dinimizi o teknolojide yansıtmak mecburiyetindeyiz.
Biz ümmet olarak dünyanın anladığı sosyallikten çok daha farklı bir sosyallik anlayışına sahibiz. Meleklerle, cinlerle ve hayvanlarla bile sosyal iletişimimizin olduğu bir dinin müntesipleriyken bu dinin sahibi olan Allah, bizi internette geri bıraktırır mı? Ümmet olarak bizim, Allah ile bir ilişkimiz var, ebeveynlerimizden başlayarak bütün akrabamıza kadar bir ilişkimiz var, kendimizle bir ilişkimiz var. İnternet denen şey Allah ile olan ilişkimize varıncaya kadar her şeyi etkiliyor. İbadetimiz bile internet tarafından şekillendiriliyor. Öyleyse şeklini mümince vermediğimiz, fıkhını yazıp okumadığımız internet, bizim ibadetimize şekil vermeye kalkarsa bundan yirmi sene sonra, İslam’ı söz gelimi dijital ibadete dönüştürürüz.
Böyle bir ümmet isek, şimdi dijital dünyanın görünmeyen deccalindan kaçacak halimiz mi vardır? İnsanlık internet çıkardı, Allah insanlığa böyle bir lütufta bulunduysa interneti, kötülüğe hizmet edenlerden de önce kullanıp insanlığımıza ve ibadetimize hizmet ettiririz.
Bugün internet, insanların polisten, aile kontrolünden, toplum baskısından sıyrıldıklarını zannedip iki tuşla baş başa kaldıkları yerdir. Halbuki biz iman etmiştik ki Allah’tan ayrı olduğumuz, meleklerin bizi denetlemediği bir yer yoktur ve internet de meleklerin muhasebe ettiği bir yerdir.
Müminler için oluşturulacak internet fıkhı bilgilerinde ‐ki yeniden yazılacak bir şey yoktur, şeriatımız zaten hazırdır, yapılacak olan şeriatımızın bu konuya nerelerden temas ettiğini tespit etmektir‐ mübahlar, haramlar belirlenecek ve mümin, imanıyla baş başa bırakılacaktır.
İnternet fıkhı meselesine girmeden önce üç hadisi zihnimize yerleştirmemiz gerekmektedir. İnternetin oturacağı, fıkıh sistemimizin zeminini oluşturmalıyız. Medine standartlarında mı yoksa Twitter standartlarında mı Müslümanlık yaşadığımızın ispatı böyle yapılabilecektir. Hâşâ, bunların bir internet fıkhı olduğunu iddia etmek babından değil ama bir ön çalışma yapıp tespitleri sıralama, âlimlerin önünü açma bakımından bunları zikretmekteyiz.
1. Müslüman diğer Müslümanların, elinden ve dilinden tehlike görmediği insandır.
Bu bir hadis-i şeriftir. Bugün cep telefonu aile yıkılmalarının ve boşanmaların nedeni hayda hay olabiliyor. Ticarette iflasın nedeni pek kolay olabiliyor, siyasette Müslümanların batma/yükselme nedeni olabiliyor. Yüz tane harfin yan yana dizildiği bir tweet, insanlar arasında savaş nedeni olabiliyor. Bu kadar tehlikeli şeyler Müslüman’ın parmaklarının yazdığı bir mesaj sebebiyle olabiliyorsa o zaman internetin fıkhına girmeden önce ilk bilinecek kanun budur: “Müslüman diğer Müslümanlar’ın, elinden ve dilinden tehlike görmediği insandır.”
2. Müslüman’ın kendisini ilgilendirmeyen işle ilgilenmemesi iyi Müslüman olduğunu gösterir.
Âlimlerimiz bu hadis‐i şerifin, İslam’ın ağırlığının dörtte birini taşıdığını söylemektedirler. Çünkü bu hadis Müslüman’ın toplumda hangi Müslüman karakteriyle dolaşması gerektiğini tarif etmektedir. Âlim değilsen fetvaya karışma, doktor değilsen sağlığa karışma ve ilaç verme, tüccar değilsen borsaya yönlendirme, barıştıracak kabiliyetin yoksa karı‐kocanın arasına girme.
Peygamber aleyhissalatu vesselam dahi bazı işlere karışmamış, “bunu siz daha iyi bilirsiniz” buyurmuştur. Mümin, kaliteli insandır. Kalitesi Müslümanlığından ve şeriat terbiyesinden gelir. Bu terbiyenin yitirildiği yerde yitirilen aslında Müslümanlıktır.
3‐ Müslüman kendisine bir konuda soru sorulduğu zaman sırrı saklamada güvenilir kimsedir.
Yani sır yaymaz. Cep telefonu ve internet bir nevi, “elinden geldiği kadar sır yay, sakın tutma” demektir. Sanki cep telefonu alan kişiye bir sırrı yüz bin kişiye duyurmadıkça sakın uyumaması söylenmekteymiş gibi dedikodu ve ifşa etmek üzere kurulu işler yapılmaktadır. Bu bir Müslüman için tehlikelidir. Kur’an’ımız, Allah’ın huzuruna hesap sorulmak için çağırdığı kullarına “anlat kulum” diyeceğini söylemiyor. Çünkü kullar susacak; eller, ayaklar, gözler konuşacaktır. Bir parmak, mesela 69 yıllık bir ömürde kaç defa tuşa basmaktadır? Hepsini sayıp dökecek.
1. İnternet ve Cep telefonu Kullanmak Bir Ameldir
İnternet ve cep telefonu kullanmak bir iştir. Bu iş bizim dinimizde ‘amel’ olarak anılır. Mesela amel‐i salih denir. Bilgisayarın başında interneti, elimizde cep telefonunu kullanırken bir iş yapmaktayızdır. Yemek yemek de yürümek de bir iştir (amel), arkadaşlarla çay içmek de.
Bir numaralı kanunumuz, Allah’ın defterlerine her amelin niyete göre yazıldığıdır. İnterneti mubah bir cihaz olarak kullanırız, bunu eşimizle aramızdaki muhabbetin artması amacıyla kullandığımızda söz konusu mubah, sevaba dönüşür. Nitekim hadis‐i şerif, insanın eşinin ağzına eliyle götürdüğü bir lokmanın dahi sadaka olarak yazıldığını buyurmaktadır.
2. Retweet Etmek de Dedikodu Olabilir
Efendimiz aleyhisselam nemimeyi (dedikodu) erkeği kadınıyla bütün müminlere haram etmiştir. Kim tweet atıyor, retweet ediyorsa onun için geçerli olabilir. Bu ha evde ha sokakta yapılmış, böyledir. Cep telefonu yaygınlaştı diye bizim imanımız ve ahlakımız ucuzlamamıştır.
3. Telefon Konuşmasında da Selamla Başlanır
Bir çocuğun ana‐baba eğitimi görüp görmediğini, anasının ne kadar şeriat bilip erozyona ne derece uğramamış bir aileden geldiğini Allah’ın izniyle cep telefonundan anlamak mümkündür. Telefonu çaldığı andan itibaren ‘alo’ ile başlayan çocuk dünyanın kulu kölesi midir yoksa ‘ve aleykümselamü’s‐selam ve rahmetullahi ve berekâtuhû’ ile mi telefonunu açıyor? Bunu görür, onu da konuştuğu arkadaşını da daha ilk cümleden tanırız.
4. Mümin Telefonda Konuşma Süresine Dikkat Eder
Konuşma süresinden de bazı işaretler seçmek mümkündür. Bir Müslüman’ın üç‐dört cüz Kur’an okuyacağı kadar, bir saate yakın zamanı telefon konuşmasıyla harcaması… Eyvah! Dakikalardan küçük bir limitle ölçülen hayatı saatlerle harcamaktır bu. Cep telefonu bu bakımdan test için iyi bir cihazdır.
Telefonla nasıl konuştuğu, sağlığını etkileyip etkilemediği, telefondan dolayı kamburunun çıkıp çıkmadığı, onun mu telefonu kullandığı yoksa telefonun mu onu kullandığı gibi hususlardan bir insanı çözme imkânımız vardır.
Bu fıkhı ailece bilmek zorundayız. Muallim konumundaki kişiler bu fıkhı bilmeli. Vakıf‐dernek yöneticileri bu fıkhı bilenlerden oluşmalı, hoca efendiler bu fıkhı iş işten geçmeden öğretmelidirler.
Aksi takdirde Allah Teâlâ bütün nimetlerin hesabını soracağı gibi hayatı avucumuzun içine getirip bırakan bir cihazın da kadr-ü kıymetini bilip bilmediğimizin hesabını soracaktır.
5. Erkek ve Kadın Müminler İnternet Üzerinden Arkadaş Olamaz ve Temiz Niyet Kötü İşi Aklamaz
Uç bir örnek: İnternette ‘arkadaşlık’ denen bir şey var. Erkek bir mümin, kadın bir müminle internet üzerinden arkadaş oluyorlar ama hiç kötü niyetleri yok; Allah rızası, İslam davası, Filistin meselesine destek için yazışıp konuşuyorlar. Şeytan, bir delikanlıyla bir kızı bir arada bulmuş: “Niyetiniz sizin olsun, bana bir gelin bakayım” diyecektir. Erkekle kadının görüntüsünün bir arada olması, niyetlerin iyi olmasıyla paklanamaz.
6. Peygamber Aleyhisselam'ın Söylemediği bir Sözü O Söylemiş Gibi Aktarmak Yalana Hizmet Etmektir
Bir başka örnek: Müslüman, Peygamber’inin söylemediğini, o söylemiş gibi yayamaz. “Peygamber’imiz demiş ki” diye gelen bir sözü öyle bir söz olmadığı halde aktarmak, yalana hizmettir. “Google’da var” şeklinde bir mazeret elbette ileri sürülemez zira Google dünyanın en büyük mezbelesidir. Dinimize hizmet etmek için Peygamber’imize yalan söylettiremeyiz. İyi niyet, yalanı mubahlaştırmaz.
7. Twitter'da Müslüman Onuru Çiğnenemez
Öyle bir dinimiz vardır ki Müslüman’ın malına dokunmayı haram tuttuğu (Veda Hutbesi’nden: Birbirinizin malları ve canları size haramdır) gibi Müslüman’ın onuruna dokunmak da haramdır. Bunu bilen bir Müslüman, Twitter hesabında bir Müslüman’ın onurunu ayakaltına aldığı bir sözün bulunduğu telefonu cebine koyup camiye gider mi? Yani aslında kendi cehennemine yol açan tutanakları cebine koyup camiye gider mi bir Müslüman?
8. Bir Mümin Gencecik Hanımıyla Çektirdiği Bir Fotoğrafı İnternete Koyabilir Mi?
Bir mümin, üstelik de gencecik hanımıyla birlikte çektiği fotoğrafını internete koyar mı? Biz ne hale geldik! Mümin bir insan, hanımıyla pikniğe gider de orada çekildiği fotoğrafını Facebook sayfasına koyar, üstelik onu profil fotoğrafı olarak ayarlar mı? Bu ümmet, böyle bir ümmet olur da Allah o ümmete rahmetiyle muamele eder mi dünyada? Bu rahmetin gelme engeli olarak sadece İsrail’i görmeye devam mı edeceğiz? Bütün kabahatler Siyonizm’in mi yoksa Siyonizm ahlakından üzerimize bulaşan görüntülerin hiç mi suçu yok?
9. Mümin İnternetteki Çirkinliği de Yaymaz
Müslüman insan, internetteki yüzde yüz yalan‐dedikodu olan bir konuyu, ona cevap vermek için dahi tekrarlamaz. Çirkin bir ifadeyi bir de kendisinin tekrar etmesiyle şeytanı memnun etmek anlamına gelecek bir hareketi kabullenmez. Sağ gözüne atılmış bir yumruğun nasıl atıldığını tarif etmek için kendi sol gözüne bir yumruk daha atmak akıllıca değildir. Nihayetinde şeytanın derdi, o ifadenin fazlasıyla tekrar edilmesidir. Bunun yerine muhatabına, söylediğinin doğru olmadığını ve zulmettiğini, mümin ise ondan helallik alması gerektiğini, değilse yasal yollara başvuracağını söylemek bir çözümdür.
10. İzlediğiniz Filim Boşanmaya Sebep Olabilir
Hiçbir insan yoktur ki izlediği bir filmden on binde bir oranında bile olsa etkilenmesin. İzlediğimiz filmler ve seyrettiğimiz fotoğrafların etkisi budur. İnsanlar bu yüzden boşanmaktadırlar; akşama kadar eli‐yüzü boyalı, olmadığı gibi görünen sayısız kadın görüntüsüyle karşılaşıp o görüntülerin zihinde oluşturduğu müthiş bir kadın profiliyle yol alıp akşam eve geldiğinde kendi ‘eskisiyle’ yüzleşince, şeytan hemen “yemek niye tuzlu, bu niye burada” türünden müdahalelere başlar ve yangın böyle çıkar.
Şeriatımız, kadın figürüyle sokakları doldurmamayı bunun için emretmektedir. Dört sene lise, dört sene üniversite okurken bin bir kıyafetle güzelleşmiş kızları/erkekleri gören bir kız/erkek öğrenci, evleneceği zaman hangi psikolog onun evleneceği kadını görüp ömrünün sonuna kadar ona rıza göstereceğini söyleyebilir?
Köyden şehre gelip ilk defa gökdelen gören biri değil ki bu; gökdelenler arasında büyümüş. Onu gecekonduya kim razı edebilir bir daha?
11. Mümin İnternet Kullanırken Can, Çevre, İman ve Ahlak Güvenliğini Gözetir
Mesela aile açısından sorun oluşturacağı kesinleşirse, interneti kullanmak caiz olmaz bir durumdadır. Böyle bir ihtimal; ailenin devamına zarar getirecek, eşler arasında sorun yol açabilecek bir şekilde meydana gelebilir. Bu durumda internet feda edilir, eşlerin birbirini feda etmemesi için.
Aynı şey internet kullanıcısının sağlığı açısından da geçerlidir. Nörologlar birleşip ortak kanaat kullanarak ve bunu başka bir amaçla (iktidarı yıpratmak gibi siyasî vb.) yapmaksızın mesela internet yayıcılarının bulunduğu ortamda üç yaşına kadar ki çocukların belli bir hastalığa kalıcı biçimde yakalandıkları tespitinde bulunsalar bunun altında tıbbın imzası olsa, dinimiz interneti üç yaşına kadar olan çocukların yanında bulundurmayı yasaklar.
İnternet diğer yandan, bir fitne sebebine de dönüşebilir. Aile huzuruna bombalayıcı etki ediyor olabilir veya ülke huzuruna olumsuz hava yayabilir. Hangi ortamda ve kitle arasında olursa olsun böylesi bir fitne yayma misyonuna büründüğünde, internet bizim için yok olur. Nereye kadar?
Fitneyle kesiştiği nokta boyunca. A ile B’nin kesişiminde fitne ortaya çıkıyorsa bu birleşim noktasında internet yok hükmündedir. Alkol ile soframızın buluşması gibi bir şey olur bu.
12. Mümin Bir Porno Sitesiyle Rasulullah Aleyhisselam'ın Eşlerinin Dedikodusunun Yapıldığı Bir Siteyi Aynı Oranda Tehlikeli Görür
Aileler çocuklarının belli internet sitelerine girememesi için şifreler kullandıkları gibi imanlarına zarar verecek bir konuyu görmemeleri için de filtrelemeyi düşüneceklerdir. Aksi takdirde Müslümanlığımızı sadece cinsel konularda tepki gösteren çok küçük bir alanda daralmış din hâline getirmiş oluruz. Hâlbuki Müslümanlığımız akidemizi, ahlakımızı, sosyal hayatımızı koruduğumuz sistemdir. Dünyada sadece cinsellikle ilgili tehlikeler yoktur.
Pornografik bir içeriğe hangi tepkiyi veriyorsak Allah’a imanımız ve akidemizle ilgili bir gerçeği sarsan, şeriatımızın tartışılır hâle gelmesine yol açan herhangi bir içeriğe de aynı tepkiyi göstermeliyiz. Hatta biraz daha ileri giderek diyebiliriz ki “imani konuların kaybolması mı namusun kaybolması mı daha tehlikelidir?” dengelemesinde arada oluşacak puan farkına göre de tepkinin yoğunluğu tayin edilmelidir.
13. İnternet, Müslümanı Mezar Başında Bloke Edemez
Hamza radıyallahu anh’ın kabrinin başında almamız gerekenleri, internet olduğu gibi toprağa gömer. O kabrin başında yapılması gereken bir hayat muhasebesi ve Allah’a ulaşmada şehadetin ölçülerini biçmek, geri döndüğümüzde de erimiş günahlarımızdan kurtulmaktır.
Orada telefonla ve internetle uğraşılabildikten sonra duygusallıktan ne kalmıştır ki o başkasıyla da paylaşılabilecek. Hamza radıyallahu anh’ın mezarı başında bile bizi bloke edebilen internet yoğunluğu hakkında fıkıh ve ahlak kuralları doğrultusunda bir kullanım kılavuzu kesinlikle oluşturulmalıdır.
14. Mümin Günah ve Çirkinliği Yaymaz
“Şu edepsiz melun şöyle bir şey yayınlamış, Allah onun belasını versin, protesto edelim arkadaşlar!” denilerek yayılmış bir bilgi, onu daha önce görmemiş çok sayıda insanın o sayfaya girip müstehcen/zararlı görüntüyü görmelerine sebep olması durumunda ve o haberdar olanlardan biri de ‘burada başka neler varmış’ deyip siteyi takip etmeye başlaması şeklinde kalıyorsa, o ilk yayan kişi ahiret günü orta yerde dolaşmasa iyi olur! Çünkü o gencin ‘burada başka neler varmış’ deyip zararlı bir siteye takılma sebebi olarak o sitedeki o bilgiyi ilk yayan kişi görünmektedir.
“Ama ben tehlikesini anlatmak için söylemiştim” mazeretini kıyamet günü ileri sürmek ne kadar mantıklıdır, bilinmez. Kötülüğü, onu kınarken dahi yayıyor olmak mümkündür. “Kahrolsun!” denilerek adı anılan biri, bu sayede güçlendiriliyor olabilmektedir. “Bu mal kötüdür” demek bile malın reklamı haline gelebilmektedir. Protestonun bile protesto edilene güç kazandırdığı zamanlardayız. İnternet bunu böylece mümkün kılmıştır.
Bir yazar, meleklerin kör olduğunu iddia etse bu gerçek ya da doğru değildir, akidemize terstir. Böyle denerek melekler tahkir edilmiştir. Biz bunu beş yüz kişinin takip ettiği bir sayfaya yazdığımızı farz edelim. Bu yazılan unutulup gider ve o yazar da yazdığını silerse bir sorun yok; ama beş yüz kişinin takip ettiği sayfada hiç değilse beş kişi o gönderinin ardından Google’a girecek ve “melekler kör müdür?” yazacaktır. O kadar boş bir nesiliz ki “gökyüzünde ralli yapılıyormuş” dense camı açıp bakacak insan bile var.
O beş kişinin merakından doğan sonuçla onlardan biri Google’da melek diye resmedilmiş bir görsele rastlasa, sonra da o görselde gördüğünün kıza benzediği aklından geçiverse, bütün bunlara sebep olan kişi Cahiliye devrindeki müşriklerin melekleri kızlara benzetmesini günümüzde yaşatan bir zihin sahibinin bu düşüncesine zemin hazırlayıcı olarak dirilecektir kıyamet günü.
Bu çok dolaylı bir zincir mi oldu? Belki evet, ama sonuçta cehennem ihtimali var mıdır yok mudur, burası önemlidir.
15. Mümin Mukaddesatını Ezen Gönderiler Karşısında Dik Durur
Dinimiz, namusumuz ve ahlakımız gibi mukaddeslerimiz bizim için ne kadar önemliyse bunlara karşı isyanı ve düşmanlığı olan her kimse ona karşı dik duruşumuz da o derece önemli olmalıdır.
Mukaddesatımıza çok önem verirken mukaddesatımızın düşmanlarına karşı gevşek durumda isek bu çelişkilidir. Korunmayan mukaddesatın sevildiği de çok doğru olmaz. Harama direkt veya dolaylı prim veren, onu ‘paylaşıp’ ‘tıklayan’ da harama düşmüştür. Aynı şeyleri mekruh için yapan mekruha düşer. Bu kesindir.
Kaynaklar
Bu yazı Suffagah.com ekibi tarafından Nureddin Yıldız Hocaefendi’nin Sosyal Doku Vakfında yapmış olduğu İnternet Fıkhı 1-2-3 derslerinden özetlenerek listelenmiştir.
Birde fake (sahte) hesaplarla istediğini yapan -sanki sahte hesapla başka biri yada olmayan biriymiş gibi- kişiler var.
ALLAH muhafaza… Yazı gayet güzel elinize emeğinize sağlık.
Bazı kısımlarını site ismini belirterek sosyal medyada paylaşabilir miyiz?
Kopyalama mızı engellemeseniz olur mu acaba? Yani ders verirken bu yazıdan yararlanmak istiyorum, fakat kopyalayamadığım için yapamıyorum.