Bizler ümmet‐i Muhammed’in fertleri olarak ümmetimizin çocuklarını şeytana yem etmemeye söz vermiş kimseleriz. Çocuklarımızı, şeytan cinselliği kullandığında cinselliğe karşı, mal hırsını kullandığında mal hırsına karşı koruduğumuz gibi interneti musibet olarak kullanıp ağlarına takmak istediğinde de çocuklarımızı bundan korumaya söz vermiş insanlarız.
Artık çocuk büyüten bu elektronik dadının biyolojik bir insan gibi olmayacağını düşünmeye ise vakit bulamıyoruz, ne yazık ki. Müslümanların da Müslüman olmayanların da çocukları bu bağımlılığın içine düşmüşlerdir. Akıllı telefon, çocuğun da büyüğün de aklını bitirmekte ama bilhassa çocuklar için kritik önemde olan bu durum anne‐babanın dikkatini çekmemektedir. Akıllı telefon çocuğa hizmet etmemekte ve aklını emmekte, akılsız‐idraksiz‐şuursuz neslin gelmesine sebebiyet vermektedir.
Cep telefonundan ve internetten kaçmak diye bir çare yoktur. ‘Evimize cam yapmayalım, dışarı bakıp haramları görürüz’ ne kadar denebilirse cep telefonunu hiç kullanmamak da o kadar mümkündür. Şeytanla beraber ama şeytana ezilmeden yaşamalıyız; internetle beraber ama internete ezilmeden, cep telefonuyla beraber ama cep telefonuna ezilmeden.
Peki Çocuklarımız Neden Cep Telefonu Bağımlısı?
1. Çocuk Anne Babasını Taklit Ediyor
Anne‐baba elinde telefonla eve girip evde de telefonuyla meşgul oluyor, çocukcağız amcalarının‐halalarının misafirliğe geldiklerini görünce hoş geldin deyip sarılmasını hemen ardından onların da telefonlarına sarıldıklarını görüyor. Çocukcağız amcasını, babasını telefonla meşgul görüyor. Diğer odaya geçiyor; teyzesi de telefonuyla meşgul. Annesi dahi bir yandan kahve pişirip diğer yandan telefonunu kontrol ediyor. Okulda öğretmenini de ders esnasında çalan telefonuna cevap verirken görüyor. Çocuğun gördüğü hayat bu.
Cep telefonunu bu kadar yoğun biçimde hayatın içinde gören bir çocuktan telefonla ilgilenmemesi yönünde bir sonuç bekleyemeyiz, bir defa burası kesindir. Zannederim ki aile içi ‐helal‐ müstehcen ilişkilerimizi çocuklardan gizli yaptığımız gibi cep telefonu kullanımını da bir nebze bu türden bir gizlilikle yapmak gerekecektir. Çocuklarımız plastik emziğinden bile fazla olmak üzere cep telefonlarını görüyor ve bu cihazların radyasyon yayması derdi de artık konuşulmuyor, çünkü artık ekmek peynirden değerli.
2. Akıllı Telefon Çocuğun Bütün İhtiyaçlarını Karşılamaktadır
Akıllı telefon, çocuğun zekâsından merakına bütün ihtiyaçlarını kat be kat karşılamaktadır. Onu bir kere gördükten sonra artık çocuğun o cihazdan geri gelmesini de bekleyemeyiz. Bunun alternatiflerini üreteceğiz ama gerçek budur.
3. Çocuğun Boş Vakti İnternetin Şefaatine Sığınmasını Gerektirir
Çocuklarımızın boş vakit bulmaları ve evdeki rutin işlerden sıkılmaları cep telefonunun şefaatine sığınmalarını gerektirir, bu da üçüncü nokta olarak bilinmelidir. Her gün okuldan geldikten sonra yaptığı işler tıpa tıp aynı olan bir çocuk adeta robotlaşmakta, her sene aynı rutin tekrarlanmakta olunca ve anneler de pedagojiyi biraz öğrenmeye başladıkları zaman kendilerinin gençliklerinde yapamadıkları/yaşamadıkları her şeyi çocuklarına yaşatmaya çalışmakta ama bu da robot çocuk yetişmesine sebebiyet verebilmektedir.
Bu yüzlerce kere tekrarlanmış sahneler çocukta bir bıkkınlığa yol açmakta, sonrasında çocuk da ek arkadaş arayışına girmekte ve telefona yönelmek oldukça cazip gelmektedir. Çocuk zihni bir kaçamak aramakta, bu yer yer telefon olabildiği gibi bazen uyuşturucu olarak bile karşımıza çıkabilmektedir. Sıla‐i rahim, camiye, babayla gitmek, hadis dersine gitmek yok… Misafirliğe gidilse zaten söz konusu rutinler orada da devam etmektedir.
4. Evde Yalnız Olan Çocuğun Cep Telefonu Arayışı Daha Fazladır
Yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsan, insanla güler ve insanla ağlar. Evde fazla çocuk olsa, çocuğun cep telefonu arayışı üç puan ise bir çocuklu evde bu puan dokuz‐ona kadar yükselir.
Sabahleyin amca‐teyze çocuklarıyla buluşup vakit geçiren bir çocuk, cep telefonuna yönelmez değil ama daha geç yönelir. Çocuğun, aç tavuğun buğdaya saldırması gibi cep telefonuna saldırma nedeni yalnızlıktır.
Bunların ötesinde de sıkıntılar ve sebepler sayılabilir tabii. Çocuğun hilkatinde arıza vardır veya ahlaksızdır; ama yukarıda saydığımız dört ana sebep belli başlı manzarayı karşılar. Bunları bilmemiz hastalığın nereden ürediğini bilmek için işimize yarayacaktır.
5. Çocuğumuzda Bağımlılık Belirtilerini Nasıl Tespit Edebiliriz?
Çocuğumuzda stres işaretleri ve hırçınlaşmalar meydana gelir, sonra da zarar vermeye doğru ilerler.
Yemez‐içmez, yaşına uygun olmayan kabalıklar‐çirkinlikler yapar. Altı nüfuslu aileyi geçindiren babada stres olmaz ama yedi yaşındaki çocuğun stresten çatlamak üzere olduğu gözlenir. Bunun konumuz özelindeki nedeni cep telefonunun dünyasına dalıp oradan geri gelememek, internette girilen sokaklardan çıkamamaktır. Durum psikologla ve gerekirse psikiyatr ile görüşülmeli, gerekirse farklı bir eve taşınma yoluyla mekân değişikliğine dahi gidilmelidir. Bir kere bu strese girdikten sonra artık çocuğun geri dönüşü sıkıntılıdır.
Yemiyor‐içmiyor‐uyumuyor ama telefon vaat edildiğinde asık suratı gülüveriyorsa çocukta telefon bağımlılığı vardır. Bu nihayet bir bağımlılıktır çünkü bağımlılığın düzeyleri vardır; kimi sigara kimi eroin düzeyinde yakalanmıştır, yeri gelir sakızın da bağımlılığı olur. Çocuk şayet başka türlü rahat etmiyor, telefonu gördüğünde ‘huzura’ kavuşuveriyorsa bağımlılık tehdidi altındadır ve bu bir risktir.
Yalnız kalmayı tercih etmeye başladığında da çocukta telefon bağımlılığının başladığı görülebilir.
Odada anne‐baba‐abi‐abla oturuyor ama çocuk evin köhne köşesinde, soğuk olmasına rağmen uzak odada yalnız başına duruyor, ikna edilip salona alındıktan sonra bile iki dakika oyalanıp yine oraya kaçıyorsa telefona bağlıdır.
Bütün bunlardan şu sonucu çıkarabiliriz: Çocuklarımızın beyinleri telefon ve internet ile uçup gitmektedir. Çocuğun susması, yaramazlık etmemesi, “iki dakika muhabbet edeceğiz dayınla, sen telefonu al da kenarda oyalan” için verilmiş telefon, çocuğu bile bile zehirlemek, tembel çocuk yetiştirmektir. Zaten teknoloji insanı hesaptan ve hareketten alıkoymaktadır. Ümmet‐i Muhammed’in çocuklarının zehirlenmiş, körelmiş ve tembelleşmiş zihin sahipleri olarak büyümekte olduklarını gösteren bu işaretler önümüzde durmaktadır.
Kaynaklar
Bu Yazı, Suffagah.com ekibi tarafından Nureddin Yıldız Hocaefendi’nin Sosyal Doku Vakfında yapmış olduğu İnternet Fıkhı 8 dersinden özetlenerek listelenmiştir.
0 Yorum