Bütün dinlerde kişinin o dine gerçekten mensup olabilmesi için kesin olarak kabul etmesi gereken Tanrı veya tanrılarına inanmak, peygamber veya peygamberlerini takip etmek, kutsal kitabını doğru kabul etmek gibi temel prensipler vardır. İslam inancı da Allah(subhanallahu ve teala)’nın tek İlah olduğunu kabul etmeyi, O’nun son peygamberi Hz. Muhammed(ﷺ)’in sünnetini takip etmeyi ve Kur’an-ı Kerim’i tek yol gösterici olarak kabul etmeyi gerektirir.
‘Onlar (takva sahipleri) ki, sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) îmân ederler ve onlar ahirete yakîn hasıl ederler (yakîn seviyesinde kesin olarak inanırlar).’ (Bakara Suresi, 4.Ayet)
Yukarıdaki ayet gerçek bir inananın Yüce Allah’ın önceki peygamberlerine emrettiklerine, O’nun elçisi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’e ve bu yaşamdan sonraki sonsuz yaşama mutlak inanması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Öbür dünya inancı olmayan bir kişinin davranışları onu bu dünyayla ilgili olan hedeflerini gerçekleştirmeye çabalamaya sevk edecek ve böylece İslam’a olan sadakati bozulmuş olacaktır.
Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık. (Kehf Suresi, 7. Ayet)
Bu ayette de görüldüğü üzere bu hayat, insanın sürekli bu dünyanın güzellikleriyle dikkati dağılırken İslami kurallara ne kadar uyduğunun bir sınavıdır.
1.MAL VE EVLAT SEVGİSİ
Bu dünyadaki yaşamın merkezinde iyi bir hayat yaşamak için yeterli para kazanmak gerekliliği vardır. Parası olmayan bir insan, hayatta kalamaz. Maddi birikim yapmak ile dini ve sosyal görevleri yerine getirmek arasında dengeyi kurmak çok önemlidir. Mal isteğinden sonra genel olarak çocuk sahibi olma isteği gelir. Fakat evlatlar da Allah SWT’ın unutulmasına ve diğer sorumluluklardan kaçınmaya sebep olabilir. Yüce Rabbimiz Kur’an’da buyuruyor ki:
“İnsanlara, “kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan” şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O’nun katındaki en güzel sığınaktır.” (Ali İmran Suresi, 14.Ayet)
Yukarıdaki ayette Allah SWT, insanın inancının kadın, evlat, mal ve hayvan, gayrimenkul ve benzer diğer varlıklar gibi dünyevi heves ve arzularla solmasından bahsetmektedir. Bunlar yalnızca dünyadaki varlığımıza zevk katan şeylerdir. Dünyanın kendisi geçici olduğundan bu zevklerin hiçbiri de sonsuza kadar süremez. İşte bu yüzden merhametli Allah subhanallahu ve teala, bir insanın sahip olabileceği ve elde etmek için çaba göstermesi gereken en mükemmel kazançların yine O’nda olduğunu buyurmaktadır,Cennet gibi.
Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. (Münafikun Suresi, 9.Ayet)
Bu ayette de görüldüğü gibi mal ve evlatlar bu dünyada insanın en değerli varlıkları olduğundan, insanı en çok oyalayacak şeylerdir. Bu yüzden Allah SWT’ın unutulmasına ve dolayısıyla kişinin imanının yıkılmasına sebep olabilirler. Sonuç olarak kişi, bu hayatta mal ve evlatları kanıksamayıp varlığının gerçek sebebini hatırlamalıdır, öbür dünyada mutlu olmak için Allah subhanalluveteala’yı hoşnut etmek gibi.
2.BÜTÜN KONULARDA AŞIRI AÇ GÖZLÜLÜK
Her şeyin en iyisine sahip olma isteği insanın doğasında vardır. İnsan, asla sahip olduklarıyla yetinmez, her zaman daha da fazlasını ister. Bir ihtiyacın giderilmesinin sonucu insan daha fazlasını istemeye başlar. Bu istekler en sonunda kişinin hayatın zevklerinin farkına varmasına sebep olur. Aşağıdaki ayette Allah Subhanallahuve teala insanların dünyevi hayat için olan hırsından bahsetmektedir.
“Ve onları, hayata karşı insanların en hırslısı bulursun. Ve (hatta) o şirk koşanlardan herbiri şâyet bin sene ömürlendirilse, (yaşamayı) ister. Onun ömrünün uzatılması, onu azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah yaptıklarınızı en iyi görendir.” (Bakara Suresi, 96. Ayet)
Yukarıdaki ayette Yüce Allah elçisiyle sohbet ederek bu dünyadaki aç gözlü insanlara, özellikle tek ilaha ve ahirete inanmalarına rağmen bu dünyada binlerce yıl yaşamayı isteyen Yahudilerdere, işaret ediyor. İslam’a gerçekten inanan Müslümanlar zamanla imanı zayıflatacağı ve öbür dünyada cezalandırılacağı için her ne konuda olursa olsun aç gözlülükten kaçınmalıdırlar.
3.BEDENSEL ARZULARI YERİNE GETİRME İSTEĞİ
İnsanın hayatında şeytanın etkisinde kalarak günah işlediği zamanlar vardır. Kişinin fiziksel arzularını yerine getirmek için işlediği bu günahlar zamanla imanın yok olmasına sebep olur. Basir(herşeyi gören) ve Sami(herşeyi duyan) Allah Furkan-ı Hamid’de şöyle buyuruyor:
“Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.” (Kasas Suresi, 50.Ayet)
Bu ayet kendi arzuları ve dünyevi zevkleri peşinden giden bir kişinin aslında dini ve ahlaki değerlerinin bozulmasından dolayı Allah’ın yardımını bulmaya giden yoldan saptığı anlamına gelmektedir.
4.KISKANÇLIK
Bireyin kendi sahip olduklarına bakmak yerine başkalarının sahip olduğu daha iyi şeylere bakıp kinlenmesi sıkça görülür. Resulullah bu gibi konulardaki kızgınlık hissini imanı bozan bir unsur olarak değerlendirmiştir.
“Bir kulun kalbinde, iman ile haset birleşmez.” (El Nesai)
Bu hadis çevresindekileri kıskanan bir insanın Allah ve elçisinin katında asla yeterli seviyede imana sahip olamayacağı anlamına gelmektedir.
Özetlemek gerekirse iman, bir Müslüman’ın sahip olduğu en önemli şeydir. Bu nedenle İslam dinine her inanan yukarıda da açıklanan ve bunların dışında kalan, insanı İslami inanışın gerekliliklerini yerine getirmekten uzaklaştıran, diğer dünyevi arzulardan uzak durmak için elinden geleni yapmalıdır.
0 Yorum