Hamd, alemlerin Rabbi’ne mahsustur. Allah’ı zikredenlerin en faziletlisi, O’na şükredenlerin efendisi, Resullerin imamı, nebilerin sonuncusu, pak ve temiz insanların lideri Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, âl ve ashabına ve kıyamete kadar onun yolundan gidenlere salat ve selam olsun.
İmam Hasan el-Benna (rahmetullahi aleyh) 17 Ekim 1906’da Mısır’da doğdu. Küçük yaşlarında Kur’an’ı Kerim’i ezberledi. Lise’den mezun olduğunda Mısır’daki tüm talebeler arasındaki sıralamada beşinciydi. Üniversiteyi ise “Darü’l Ulûm”da okumuştu. Üniversiteyi bitirme imtihanlarını verirken on sekiz bin şiir beyti ve bir o kadar da nesir ezberlemişti. Darü’l Ulûm’u birincilikle bitirmişti.
Üniversiteyi bitiren İmam Hasan el-Benna, İsmailiye’deki okullardan birine öğretmen olarak tayin edilmişti. O dönemde halkın çoğu ise bir İngiliz şirketi olan “Süveyş”te işçiydi. Toplumda her türlü fesat, başını almış yürümüş ve haramlar mubahlaştırılmıştı. Bu sıralarda İmam, kendilerinde hayır alâmetleri olan bazı kişilerle irtibata geçiyordu. Kendisiyle birlikte altı kişi bir araya gelerek İslâmi çalışmaların çekirdeğini oluşturmak için anlaştılar. Benna, kurduğu bu teşkilatına yeni bir isim takılmaması için “Biz, Müslüman Kardeşleriz” dedi ve cemiyetin adı “İhvan’ı Müslimin” oldu.
Bütün gayretlerini İslâm’a davet ve onu tanıtma yolunda harcadı. Köyleri gezdi, şehirleri dolaştı. Öyle ki, gittiği her yere bir şube açılıyordu. Birkaç sene içerisinde İhvan, Mısır’da bilinir hale gelmişti. İhvan’ın yayılmasından endişe duyan hükümet, bunu engellemek için tüm çabasını ortaya koyuyordu. Bir dönemde ise mücahitlerinin çoğunu Filistin’e cihada göndermişti…
Kral Faruk, İmam Hasan el-Benna’nın dava arkadaşlarını bir bir tutuklatıp hapislere atıyordu, ta ki İmam, dışarıda yalnızlaşıncaya kadar…
Gizli istihbarattan gönderilen beş kişi 12 Şubat 1949 tarihinde, İmam Hasan el-Benna henüz 42 yaşında iken, Kahire’nin en büyük meydanında “Müslüman Gençler Teşkilatı”nın önünde kurşulandı… Ömrünün sonuna kadar tebliğ için çalışan İmam, ruhunu tertemiz olarak Allah’a teslim ediyor ve şehadet mertebesine ulaşıyordu…
Evet, onu öldürdüler. Onlar kuvvetli, İmam Benna ise zayıftı. Onlar hâkim, İmam Benna ise mahkumdu. Onlar silahlı, İmam Benna ise eli boştu. Evet, İmam Benna’yı öldürdüler, şimdi onlar katil ve mücrim, İmam Benna ise şehadet şerbetini içmiş, mutlu ve saadet içinde…
“İşi Vaktinden Çok” olan İmam Hasan el-Benna’nın vasiyetini sizler için derledik.
Allah (subhaneu ve teâlâ) ona ve tüm mücahitlerine rahmet etsin.
1. Ezanı Duyduğunda Namaza Kalk
Şartlar ne olursa olsun, ezanı duyduğunda namaza kalk. Mümkün mertebe namazlarını cemaatle kılmaya özen göster. Cemaatle namaz, salihlerin şiarıdır.
2. Kur'an Oku
Kur’an oku, mütalaa et, onu dinle. Allah’ı zikret. Vaktinin küçük bir parçasını dahi faydasız geçirme.
3. Fasih Arapça İle Konuşmaya Çalış
Fasih Arapça ile konuşmaya çalış. Şüphesiz bu İslâm’ın şiarlarındandır. Her Müslüman’ın genel olarak Arapçayı öğrenip konuşmasının yanı sıra, kişinin ana dilini ve konuşmak zorunda olduğu dilleri çok iyi öğrenmesi gerekmektedir. Çünkü daveti yaymanın en etkin yollarından biri de, dili mükemmel bir şekilde kullanmaktan geçer.
4. Tartışmaya Girme
Ne olursa olsun, hiçbir konuda tartışmaya girme. Şüphesiz tartışma hayır getirmez.
5. Fazla Gülme
Fazla gülme. Allah’a bağlı olan kalp sakin ve vakarlıdır.
6. Çok Şaka Yapma
Çok şaka yapma. Mücahit ümmet sadece ciddiyeti bilir.
7. Fazla Sesini Yükseltme
Konuştuğunda ihtiyaçtan fazla sesini yükseltme. Şüphesiz bu bir ürkütme ve eziyetten öteye gitmez.
8. Gıybet Yapma
Şahısların gıybetini yapmaktan, cemaat ve çalışan grupları kötülemekten sakın. Onlar hakkında sürekli hüsn-ü zan göster ve hayır olanı konuş.
9. Müslüman Kardeşlerinle Tanış
Karşılaştığın kardeşlerinle senden istenmese de tanış. Şüphesiz ki davamızın esası tanışma ve sevgidir.
10. Vaktini İyi Değerlendir
Görevlerimiz vakitlerimizden daha fazladır. Başkalarına vakitlerini iyi kullanmada yardımcı ol. Senin bir işin varsa onu vaktinde yap.
Kaynaklar
Hasan el-Benna (rahmetullahi aleyh) | Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) Dilinden Düşürmediği Dua ve Zikirler (sf. 103-104)
Gülmek ve tebessüm etmek arasında fark vardır değil mi? Zira Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sürekli mütebessimdi. Bize düşen de mütebessim ol ama kahkahadan uzak dur mu?
Selamünaleyküm. Gülümsemek, güler yüzlü olmak ve az gülmek, tebessüm etmek sünnettir. Çok gülmek, kahkahayla gülmek, yapmacık gülmek, boş yere gülmek, alay edici, incitici ve küçümseyici gülmek, boş ve batıl şekilde güldürmek ise yasaklanmıştır.
“Güler yüzle insanlara selâm vermen sadakadır.” (Câmiü’s-Sağîr, 4/1513)
“Allah yumuşak ve güler yüzlü kimseyi sever.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/503)
“Hazret-i Peygamber (asm) çok susar, az gülerdi.” (Müsned, 5/86)
“Az gül. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür (katılaştırır).” (Tirmizî, Zühd, 2; İbn Mace, Zühd, 19)
Resûlulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yukarıda zikrettiğimiz hadisleri bu konuda daha açıklayıcı olmaktadır. Bu nedenle İmam Hasan el-Benna’nın (rahmetullahi aleyh), Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tasvip etmediği, ‘kalbi öldüren’ gülüşlerden bahsettiğini söyleyebiliriz.
Yuksek sesle gulmek kalbi öldürür.
Tebessüm etmek sünnettir.
Tebessüm etmek sadakadır.
“Az gülün, cok ağlayın ”
S.A.S.
Tebessüm etmek sadakadır…