Esselamu Aleykum ve Rahmetullah.COVID-19 Pandemisi’nden dolayı evlere kapandığımız günlerdeyiz. #EvdeKal çağrısıyla çalışmak zorunda olmayan herkes evlere çekildi. Eski hayatımıza tam anlamıyla dönmeden İmam Gazzâli’ye göre uzletin yararları, bizim için ise evde kalmanın yararlarına değinelim ve yaşadığımız bu imtihanın hayrını beraberce görmeye çalışalım.Bismillah…
1. Yalnız Başına Allah'a İbadet ve Niyaz Edebilmeyi Sağlar
Yalnız başına Allah’a ibadet etmek aslında bizler için düşünmeye bir fırsattır. Allah ile olan bağlarımızı tekrar gözden geçirmek, O’nun emirlerinde olan esrarı keşfetmeye çalışmak, yerin ve göğün akıl almaz sırlarını keşfetmeye çalışmak uzletin birinci faydasıdır.
Abidlerden birine ‘Sen tenhada olmayı ne kadar çok seviyorsun’ denildiğinde, cevap olarak şöyle demiştir: ‘Ben tek başıma değilim. Ben Allah Teâlâ ile beraberim. Allah’ın benimle münacâat etmesini istediğim zaman, O’nun kitabını açıp okuyorum. Ben ona münacâat etmeyi arzuladığım zaman, kalkıp namaz kılıyorum.’
Fudayl b. İyaz şöyle der: “Gecenin geldiğini gördüğümde sevinir, ‘Rabbimle baş başa kalırım.’ diye mırıldanırım. Sabahın yetiştiğini gördüğümde halk ile karşılaşmaktan aciz olduğum için ‘İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.’ derim. Çünkü beni Rabbimin ibadetinden meşgul edeceklerdir.”
Efendimiz Aleyhisselatu vesselam vahiy gelmeden önce ibadet etmek, Allah’ı tefekkür etmek için Hira dağına çekiliyordu. İnşaAllah bu süreçte evlerimiz de bizler için Hira olmuştur.
2. Günahlardan Uzak Tutar
Çoğu zaman halka karışmaktan dolayı insanın başından geçen günahlardan evde kalarak bizler de korunmuş oluyoruz. Bu günahlar: gıybet, koğuculuk, riya ve emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i an’il-münker yapmamaktır.
a. Gıybet: Her ne kadar mümin şahsiyetimizin zarar göreceği ortamlardan, arkadaşlıklardan kaçınmaya çalışsak da bazen bir bakmışız yanımızda gıybet ediliveriyor. Böyle bir durumda gıybeti bizler yapmasak bile sessiz kaldığımız takdirde günaha ortak olmuş oluyoruz. Çünkü gıybetçileri dinleyen onlardan olur.
b. Koğuculuk (Laf götürüp getirmek) : “Vay haline, diliyle çekiştirip alay edenlerin hepsinin” şeklinde anlamlandırılan “Veylün li külli hümezetin lümezetin” âyetindeki ‘hümeze’ kelimesinin yalın bir çekiştirmeden çok koğuculuk anlamına geldiği de birçok âlimlerce ifade edilmiştir.
c. Riyâ: Riya, Allah için yapılması gerekenleri, insanlara gösteriş olsun diye ve dünyevi çıkarlar elde etmek amacıyla yapmak demektir. İnsanlarla bir arada bulunmadığımız evlerimiz bizleri riyadan korumuş oluyor biiznillah.
d. Emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i an’il-münker yapmamak: İnsanlarla oturup kalkan bir kimse Allah’ın yasak kıldığı şeyleri yapanları görmekten kurtulamaz. Hz. Ebubekir (r.a) ayağa kalkıp ashab-ı kirama şöyle hitab etti: “Ey iman edenler! Siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin. Siz doğru gittiğiniz takdirde yanlış yola sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır ve yapmakta olduğunuz her şeyi o zaman Allah size bildirecektir.” (Maide/105) ayetini okuyup yeri olmayan mânâlara hamlediyorsunuz(yoruyorsunuz). Oysa ben Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu işittim:‘Halk yasak olan bir hareketi gördüğü zaman onu değiştirmezlerse Allah Teâlâ’nın tümünü kapsayıcı bir azap göndermesi pek yakın olur.’ (Tirmizi)
3. Fitne ve Düşmanlıklardan Muhafaza Eder
Çevremiz, bazen aleyhimizde konuşmak ve hakkımızda suizan beslemek suretiyle bizi üzebilir ve bize zarar verebilir. Bu gibi durumlarda kendimizi savunmaya çalışmak bazen işleri daha da çıkılmaz hale sokabilir. Bunlar bizim başımıza geldiği gibi bizler de günlük hayatımızda bu günahlara dalabiliriz.
Hz. Ömer (r.a) bir defasında şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan uzaklaşıp tenhalara çekilmek; yani uzlet, kişiyi kötü kimselerin şerlerinden muhafaza eder.”
4. İnsanların Senden, Senin de İnsanlardan Beklentilerini Keser
İnsanların rızası öyle bir uzaklıktır ki, bir türlü kavuşulmaz. Bütün insanlar için bütün hakları yerine getirmek için, gece gündüz kendisini bu vazifeye adayan bir kimse bile buna güç yetiremez. Oturup kalktığımız kişilere karşı yerine getirmemiz gereken haklar vardır. Ancak bu hakları yerine getiremediğimiz anlar olur ki bunlar hakkında özür ileri sürmemiz gerekir. Ancak her özrü izhar etmek kolay değildir.
5. Açgözlülüğe Ket Vurur
Dünyanın malına ve süsüne bakan bir kimsenin hırsı kabarır, hırsının kuvvetiyle tamahı artar. Durumların çoğunda mahrumiyetten başka bir şey görmez. Bu da insanın ümidinin yok olmasına, büyük sıkıntı ve üzüntüye girmesine sebep olur. Allah Teâlâ Taha Suresi 131. ayette şöyle buyuruyor:
“Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.”
Avn b. Abdullah der ki: ‘Ben zenginlerle oturuyordum. Daima üzüntülüydüm. Elbisemden daha güzel elbiseler, bineğimden daha kuvvetli binekler görüyordum. Ne zaman ki, fakirlerle oturmaya başladım, rahata kavuştum!”
6. Ahmak Kimselerden Uzak Tutar
Ahmak aklı olmayana denmez. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana denir. İyiyi kötüden, hakkı batıldan ayıramaz. Böyle kimselerle bir arada bulunmak ise esasen külfetli bir ağırlıktır.
İmam Şafîî şöyle demiştir: ‘Ben sıkıntı veren biriyle oturduğum zaman, onun tarafına düşen yanımın ağırlaştığını hissediyordum. Sanki o taraf diğer tarafımdan daha ağır geliyordu bana.’
Bütün bu saydıklarımız dinin fesadına sebebiyet vermektedir. Şu anda içinde bulunduğumuz uzlette bütün bunlardan korunmak, selamet vardır.
Kaynaklar
http://www.academia.edu/8960519/Gazali_-_Uzlet_Hususundaki_Görüşlerin_Delilleri_ve_İzahı
0 Yorum