İbn Ömer radıyallahu anh’ den rivâyete göre, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ım, şu iki adamdan Ebû Cehil ve Ömer b. Hattâb’tan sana en sevimli olanı ile İslam’ı güçlendir.” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sözünü şöyle sürdürdü: “O iki kişiden Allah’a sevimli olanı Ömer’di.” (Tirmizî, Menâkıb: 18.(3681))
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) duası vesilesiyle Müslüman olan Hz. Ömer radıyallahu anh hiç şüphesiz İslam ile şereflenmeden önce oldukça güçlü, cesaretli ve hiddetli karakteriyle tanınan birisiydi. Fakat Müslüman olduktan sonra cesaretini davası için kullanmış, hiddetini müşriklere yöneltmiş, Müslümanlara karşı ise oldukça merhametli olmuştu. Hz. Ömer radıyallahu anh bu ve daha birçok özelliğiyle ön plana çıkmış ve Hz. Ebubekir’den radıyallahu anh sonra halife seçilerek ikinci halife olmuştu.
Peki Hz. Ömer’i radıyallahu anh halife yapan özelikleri nelerdi?
1. Güçlü Olması
Hz. Ömer radıyallahu anh halife seçildikten sonra şu duayı etmiştir:
“Allah’ım, ben sert ve şiddetli biriyim, bana yumuşaklık ihsan eyle. Ben güçsüzüm, bana kuvvet ver. Ey Rabb’im, idaresini üzerime aldığım bu ümmeti doğru yola irşat için bana güç ve kuvvet ver.”(Hilye, 1: 54.)
2. Nefsine Hakim Olması
Ebû Ya’lâ Şeddâd İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dir.” (Tirmizî, Kıyâmet 25.)
3. Hiddetlendiğinde Bile Yumuşak Olması
Abdullah bin Abbas radıyallahu anh şöyle anlatır:
Uyeyne bin Hısn, Medine’ye geldi ve yeğeni Hur bin Kays’a misafir oldu. Hur bin Kays, Hz. Ömer’in istişare heyetinden idi. Zaten genç olsun yaşlı olsun bütün alimler (Kurra) Hz. Ömer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hur bin Kays’a:
“–Yeğenim, senin devlet başkanı yanında itibarın yüksektir. Beni kendisiyle görüştür.” dedi.
Hur, Ömer’den radıyallahu anh izin aldı. Uyeyne, Hazret-i Ömer’in yanına girince:
“–Ey Hattab oğlu! Allah’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun. Aramızda adaletle de hükmetmiyorsun.” dedi.
Hz. Ömer hiddetlendi. Uyeyne’ye ceza vermek istedi. Bunu sezen Hur:
“–Ey mü’minlerin emîri! Allâh, peygamberine, “Af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir!” (el-A’râf, 199) buyurdu. Benim amcam da cahillerdendir.” dedi.
Allah’a yemin ederim ki, Hur bu âyeti okuyunca Ömer radıyallahu anh, Uyeyne’yi cezalandırmaktan derhal vazgeçti. Zaten Hz. Ömer radıyallahu anh, Allah’ın kitabına son derece bağlı idi. (Buhari, Tefsir 7/5, İ’tisam 2)
4. Görüş Sahiplerinin Görüşlerinden Yararlanması
“Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar.”(Şura – 38)
Hz. Ömer radıyallahu anh, bir devletin meşveretsiz idare edilemeyeceğine inandığı için bir “Şura Meclisi” kurmuş ve büyük sahabeleri bu meclise üye yapmıştır. Arada Şura Meclisi ile toplantı yapmış, üyelerin görüşlerini alarak çoğunluğa göre kararlarını vermiştir.
5. Kendisini İlgilendirmeyen Sorunlarla İlgilenmemesi
Hz. Ömer radıyallahu anh şöyle söylemiştir:
“Seni ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olma! Düşmanından uzak dur! Dostundan da bazı şeylerini gizle, ancak emin olursa o başka. Bir toplumda emîn bir kimseye hiçbir şey denk olamaz. Günahkar ve kötü kimseyle beraber bulunma, çünkü o sana günahlarını öğretir. Ona sırrını da açma! İşlerin hususunda, Allah’tan korkan kimselerle istişare et!” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 147)
6. Bilmediklerini Öğrenmekten Utanmaması
Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh Hz. Ömer’in radıyallahu anh ilmi için şöyle der:
“Hz. Ömer’in ilmi terazinin bir kefesine, yeryüzündekilerin ilmi de öteki kefesine konsa, Ömer’in radıyallahu anh ilmi ağır basardı. O, aramızda Allah’ı en iyi tanıyan, Allah’ın kitabını en güzel okuyup anlayan ve dinde derin anlayış sahibi olandı.”(Hayâtü’s-Sahâbe, 3: 191-192)
7. Ani Olaylar Karşısında Telaşa Kapılmaması
Hz. Ömer radıyallahu anh, bir savaş sonrası ganimetleri taksim etmişti. Herkese bir parça kumaş düşmüştü. Fakat bu kumaş tek başına bir işe yaramıyordu. Oğlu Abdullah, babasına:
“Bu kumaş tek başına ne benim, ne de senin işine yaramıyor. Ben hakkımı sana vereyim de, kendine güzel bir elbise yaptır.” demişti.
Hz. Ömer de radıyallahu anh oğlunun hediyesini kabul ederek bir elbise yaptırmıştı.
Birkaç gün sonra, üzerinde bu elbise olduğu halde bir konuşma yapmak için minbere çıkmıştı.
“Ey müminler! Beni dinleyin ve bana uyun.” dedi. Arka saflarda biri itiraz etti. “Ey müminlerin emiri! Seni dinlemiyorum ve sana itaat da etmiyorum! Çünkü sen, Allah ve Resul’ünün yolundan gitmiyorsun!” dedi.
Halife, “Neden?” diye sordu.
O zat sebebini şöyle izah etti: “Ganimet taksiminde, bizlerden hiçbirine elbise diktirecek kadar bir kumaş düşmediği halde, görüyorum ki, sen o kumaştan fazla almış, bir elbise yaptırmışsın!”
Hz. Ömer radıyallahu anh, cemaat arasında bulunan oğlu Abdullah’a radıyallahu anh işaret etti. Hz. Abdullah da kalkıp durumu izah etti. Payına düşen kumaşı babasına verdiğini söyledi. Gözler ikazda bulunan zata yönelmişti. O zat ayağa kalktı ve:
“Şimdi konuş, ey müminlerin emiri! Şimdi dinliyor ve sana itaat ediyorum.” dedi. (Ebu’l-ferec İbnü’l-cevzi, Sıfetü’s-saffe, 1/203-204)
8. Devletin Malını Koruması ve Devlet Malına Hainlik Etmemesi
Nâfi’den rivayet edildiğine göre:
Hz. Ömer radıyallahu anh ilk hicret eden sahabilere dörder bin, oğlu Abdullah’a da radıyallahu anh üç bin beş yüz dirhem maaş bağlamıştı.
Hz. Ömer’e:
– Oğlun da ilk hicret edenlerden biridir. Onun hakkını niçin kıstın? diye sordular.
Hz. Ömer radıyallahu anh şunları söyledi:
– Oğlum babasıyla birlikte hicret etti. Bu sebeple yalnız başına hicret edenlerle bir tutulamaz. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 45)
Sahabelerden birisi Hz. Ömer’e radıyallahu anh halifelik makamı için kendisine neyin helal olacağını sordu. Bunun üzerinde Hz. Ömer şöyle demiştir:
“Allah’ın malından [hazineden] kendime helal saydığım şeyleri ben size söyleyeyim: ‘Birini kışın, birini de yazın sıcağında giyeceğim iki hulle (uzun giysi); üzerine binerek hac ve umre görevini eda edeceğim bir binek hayvanı; Kureyş’ten ne zengin ne de fakir, orta halli bir adamın zaruri gıdası kadar benim ve ailemin gıda ihtiyacı. Sonra ben Müslümanlardan biriyim. Onlara [hayırdan veya şerden, ya da zenginlikten veya fakirlikten] isabet eden şey bana da isabet eder.” (İbn Sa’d, III, 256)
9. Geleceği Gözlemesi
Hz. Ömer radıyallahu anh Sevad (Irak) arazisini ganimet alanlara taksim etmeyip yerli halkın eline bırakmıştır. Haşr Suresi 7-10 ayetlerine dayanarak ganimetin gelecekteki Müslümanlar da dahil tüm Müslümanların hakkı olduğuna inanmıştır. Dolayısıyla beytülmal için gelir kaynağı olarak bu araziyi vergiye bağlamış ve gelecekteki Müslümanlara fayda sağlamıştır.
10. Daima İhtiyatlı Davranması
İbn Abbâs, Hz. Ömer dönemiyle ilgili olarak şöyle bir olay anlatmaktadır: “Ömer İbn Hattâb Şam’a doğru yola çıktı. Nihayet Serğ’a vardıkları zaman ordu kumandanı Ebû Ubeyde b. Cerrâh ve arkadaşları kendisini karşıladılar ve Şam arazisinde veba hastalığı ortaya çıktığını haber verdiler. Bunun üzerine Ömer bana: ‘İlk muhacirleri bana çağır:’ dedi. Onlara Şam’da veba hastalığı olduğunu haber verdi ve onlarla istişare etti. Onlar (gitmek veya kalmak konusunda) ihtilaf ettiler. Bazıları: ‘Bir iş için çıkmışsın o işten vazgeçmeni uygun bulmayız.’ dediler bazıları da: ‘İnsanların bakıyyesi ve Rasûlüllah’ın arkadaşları seninle beraberdir. Onları şu veba üzerine götürmeni uygun bulmayız.’ dediler. Ömer onlara: ‘Yanımdan çıkın.’ dedi ve bana Ensar’ı çağırmamı söyledi. Ben onları da Ömer’in yanına davet ettim. Ömer onlarla da istişare etti. Onlar da Muhacirler gibi ihtilaf ettiler. Bunun üzerine Ömer onları da yanından çıkardı ve bana: ‘Kureyş ihtiyarlarından, fetih muhacirlerinden burada bulunanları bana çağır.’ dedi. Ben onları da çağırdım. Onlardan ikisi bile Ömer’e karşı ihtilaf etmedi. Onlar: ‘İnsanları geriye döndürmeni de halkı şu veba üstüne götürmeni de uygun buluruz.’ dediler. Bunun üzerine Ömer insanlar arasında şöyle ilan ettirdi: ‘Ben sabahleyin bineğime binip geri döneceğim. Siz de buna göre (hazırlanıp) sabahlayın.’ dedi. Hz. Ömer ve ordusu Şam’dan ayrıldı. (İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II/511)
Kaynak: Ali Haydar Haksal Sevgili’nin Yol Arkadaşı Hz. Ebubekir Kitabı, 305. Sayfa.
0 Yorum