Altyazı:
Bugün inşaallah, 3 ayetten bazı dersler paylaşacağım
Belki 4.ayet de Tevbe suresinden olur
Beraber olacağımız şu az dakikalar içinde, faydalanmamız için içerik bizim için önemli
Tevbe suresinin çoğunluğu Peygamberimiz (sav)’in hayatının sonuna doğru açıklığa kavuşmuş
Ve ayetlerin tarihçesi, içeriği Peygamberimizin yaşamının sonuna kadar
Yani Peygamberimiz (a.s.v.)’ın son birkaç yılı
Ve bu surenin Mekke’nin fethiyle ilgili
Ve Kureyş’e gelecek ceza ile
Diğer bir deyişle, Resulullah (sav)’in ve sahabenin (r.a.e) bu mücadelesi
20 yıl içinde şiddet ve mücadele, inişler-çıkışlar var
Eğer Mekke’delerse, hepsinin yaşayıp yaşamadığını dahi bilmiyorsunuz
Çünkü Mekke, Müslümanlarla kıyaslandığında Kureyş durdurulamaz bir kuvvete sahipler, Müslümanlarsa bir avuç, hiçbir şeye sahip değiller
Mekke’den kaçmak bile bir mucize
Hani politikacılara, politika ya da savaş uzmanlarına sorarsanız, bu insanlar yaşayacak mı yaşamayacak mı diye
Bu insanların yaşama şansı yoktur diyeceklerdir
Hepsi infaz edilir
Fakat bir şekilde Medine’de yaşayabilmişler
Hatta Medine’de bile her çeşit problem vardı
Tek seçenekleri Medine’de değildi, başka değişimler vardı
Ve 6 ay sonra gidip Mekke’nin hakimiyetini tekrar ele almak dahi söz konusu değildi
Mücadele devam ediyordu, Müslümanlar ve Kureyş ve ayrıca Medine’deki iç değişimler arasında
Birinden sonra bir diğeri için imkansız olan sıradaşılık ise, Allah’ın yardımının gelmesi ve devam etmesi
Son olarak en beklenilmez şeye kadar, aslında tüm Arap yarımadası beklemiyordu onu
Kureyş her zaman güçlüydü, bu beklenmiyordu
Hatta sonra Allah Müslümanlara, tüm mücadelelerinden sonra, güçlü olabilme yeteneğini verdi
Kureyş’i bölgenin “süper güçlü kavmi” olarak adlandırabilirsiniz
Fakat biliyor musunuz ki, Peygamberimiz (s.a.v)’in bedevi yaşantısından bile
Sonra O gerçek “süper güçlü kavimlere” mektuplar gönderiyor
Farslılar, Romalılar, hepsi Allah’ın elçisi (sav)’den mektuplar almaya başladı
İslam’a davet için
Ve karşılaştırdığınızda, Arap yarımadasının içinden
Mekkeliler büyüktü. Kimse Kureyş’le karşı karşıya gelmek istemezdi
Onlar süper güçtü
Ancak, Romalılar,Persliler ve zamanın büyük imparatorlukları açısından baktığınızda,
Onalr bir hiçti, sinek gibilerdi
Onlar Romalıların ve Perslilerin ordularına karşı kıyasa giremezdi
Bu yüzden Müslümanlar için Mekke’yi yenmek büyük bir olaydı
Onlar için büyük bir problemdi bölge açısından
Mücadele başladığında, Romalılar ordularını topluyorlardı
Hemen sonrasında olmasa da Perslilerle de bir mücadele gelecekti
Büyük çok büyük ordulardı. Yani Müslümanların nüfusundan bile daha fazla bir ordudan bahsediyorum
Onların ordularında tek başına siviller bile sivillere denk değildi, kıyaslanamaz bile
Hatta elma portakal gibi bir fark bile demiyorum burası için işe yaramaz bir laf
Bu elmalar ve bir orman karpuzlar gibi
Kıyaslanamaz
Peki Müslümanlar sonunda nasıl zafer alacaklarını hissettiler?
Sonunda Allah’ın evini temizleyebileceklerini ve yeni gelen zaferle bazı problemlerin olacağını nasıl hissettiler?
Ve bu problemlerin büyüklüğü onların daha önce gördüğü hiç bir şeye benzemiyordu
Hiçbir şey. Bu problem, tarih boyunca karşılaştıkları hiç bir değişikliğe, hiçbir şekilde kıyaslanamaz
Ve bu mücadelenin sonuna doğruydu,
Bilirsiniz, siz sonunda bir zafer kazandığınızda, tüm problemlerin çözüldüğünü hissettiğinizde,
Temiz havayla birlikte bir nefes alırsınız ve şöyle dersiniz;
Tamam şimdi bitti
Aslında burada yeni başlıyor
Yeni başlıyor ve asıl değişimler burada
Subhanallah
Bunun zirve noktasından, haberler geliyor, Romalılar’ın devasa ordusu birleşmiş ve toplanmış
Allah’ın elçisi (sav) ve Müslümanlara karşı birleşmişler
Şehri savunmak için, talim Resulullah (sav)’den geliyordu. “Haydi ardlarından gidiyoruz”
Şehrimizi güçlendirmek için bizler en güçlü olanlarız
Haydi herkesi toplayın, Müslümanların tüm askerlerini toplayın ve güçlerimizi toplayın ve düşmanla karşı karşıya gelelim
Haydi düşmanla karşılaşmaya gidiyoruz
Bu inanılmaz. Yani, askerlerin bile “Biz çıldırdık mı, gerçekten bunu yapacak mıyız?” dedikleri düşünülebilir
Gidecek ve onlarla karşı karşıya mı geleceğiz?
Kimse onlarla savaşmaz,
Onlar bizim peşimize düşmüşken biz onların mı peşine düşeceğiz?
Bu hiç mantıklı görünmüyor
Orada çok çeşit Müslüman vardı. “İşittik ve itaat ettik” diyenler
Allah bize Mekkelilere karşı bir zafer nasip edebilir, her kim ne düşünürse düşünsün
Mesele nedir? Onların bizden yüz kat ya da milyon kat büyük olmasını umursamam. Hiç farketmez
Yardım bizden gelmedi, zafer bizden gelmedi. Hepsi Allah’tan geldi. O yüzden Allah’a güveniriz
Resul (sav)’e güvendik ve gidiyoruz. Gidiyoruz
Diğerleri ise “Nasıl gidebiliriz? Bu gerçekten zor”
Ve Allah müminlere sesleniyor. Açık bir seslenme bu, daha önceki savaşlarda olduğu gibi değil
Yine Tevbe Suresi
“Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘Allah yolunda seferber olun’ dendiğinde yerinize yapışıp kaldınız? Yoksa âhiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz?”
Niçin ilerlemiyorsunuz?
“Yoksa âhiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz?”
Siz bu hayat için mi yoksa ileriki hayat için mi İslam’ı savunuyorsunuz?
Ne düşünüyordunuz?
Bu hayatta gezip tozacak, eğlenecek ve bunun böyle devam edip gideceğini mi?
Beraber hareket etmelisiniz. Size ne oluyor?
Allah (a.v.c)’den uyandırma ayetleri
Surenin başlarında.. Siz bu çağrıyı yapsanız..
Bu sizin geçmişte edindikleriniz o yüzden bir kaç noktaya değinebilirim
Sahabenin savaşta düşmanla karşı karşıya geldiği bu zaman hasat zamanı
Biliyorsunuz değil mi? Hasat zamanı her ay olmaz
1-2 hafta gibi sürer ve siz meyveleri toplar, kırpar ve biçersiniz ve bitkileri o zaman alırsınız
Eğer doğru zamanda yapmazsanız, tüm meyveler ziyan olur
Ve tüm yıl süren çalışmanız boşa gider
Ve Medine’deki çiftçilerin çoğu hurma ağacı yetiştiriyor
Hurmayı alabilmek için bütün ağacı tırmanmanız gerekiyor
Kadınlar ve çocuklar bunu yapamaz, erkekler yapabilir
Şimdi Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki her gücü yeten adam savaşmaya gelsin
2 hafta içinde gelebilir miyiz? Önce hurmayı alabilir miyiz, çünkü bu bütün yılı alır
Hayır, şimdi gelmek zorundasınız
Şimdi gelmek zorundasınız
Allah bu surede لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا diyor
“Eğer yakın bir kazanç olsaydı..”
Biraz daha fazla ama yine de almamız gerekeni alıp sonra koyulacağız
Peygamberimiz diyor ki, hayır şimdi ayrılmak zorundasınız
Biz biliyoruz ki münafıklar hiçbir şekilde gitmek istemediler
Bedir’e, Uhud’a, Hendek’e ve hiçbir mücadeleye gidip katılmak istemediler
Fakat bu münafık bile olmayan ortalama bir inanan için çok zor bir mücadeleydi
Sonuç olarak o düşünüyor ki “Gideceğim ve ihtimal ki Allah rızası için öleceğim.”
“Fakat bunda emeği olan ailem için biliyorum ki eğer bu yiyecekleri almazsam iki günden sonra yiyecek yemekleri yok.”
“Satıcılar bu çitftlikten başka bir yerden gelmiyorlar.
“Allah’a güvenip gitmek zorundayım.”
Şimdi ben kendi hayatım için mi güvenmiş oluyorum?
Bütün ailemin hayatını da benim gireceğim olası tehlikenin içine atmış oluyorum
Kesinlikle gözden geçirilir, çok zor. Çok zor
Bunun üzerine birkaç samimi sahabe görüyoruz “samimi sahabe”
Biraz bekleyebilirim diye düşünenler
Çok hızlı atlarım var. Müslüman ordusu ayrılacak, sayıları çok fazla ve yavaşça gidecekler
Bariz binlerce kişi yavaşça ilerleyecekler, hızlı gitmiyorlar
O zaman hızlı giden bir atım var ve onlara yetişebilirim
Eğer birkaç gün beklersem sorun değil onları arkadan yakalayabilirim
Fakat o 2 gün bir hafta oldu, iki hafta oldu ve arkada kaldılar
Ve farkettiler ki ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar onları yakalamanın yolu yok
Böylece savaşı kaçırdılar
Ve mahcubiyet içlerine yerleşti
Bu arada herkes neden gitmediklerine dair bir mazaret sunmak zorunda
Neden gitmedin?
Münafıklar geri geldi ve her türlü mazareti sundular
“Gitmek için çağırdığınızı bile bilmiyordum, hiç haberim yok” dediler
“Kimse bana mail falan göndermedi, sesli mesajlarımı bile kontrol etmemişim”
“Gerçekten siz geri geldiniz de öyle haberimiz oldu”
Bunun gibi her türlü sudan bahaneyi öne sürdüler
Fakat sahabe de sudan bahaneler öne sürebilirdi
Çünkü bir mazaretiniz varsa Peygamberimiz (s.a.v) tamam sana güveniyorum diyor gitmenize izin veriyor
Münafıklar yalan söylüyor, sen yalan söylüyorsun veya bu mazaret doğru değil demiyor
Mazaretle gitmelerine izin veriyor, sudan sebepler olsa bile
Fakat bu sahabelerin içindeki suçluluk duygusu çok ağırdı
Peygamberimiz (s.a.v)’e geldiler
Ve doğruyu söylediler .”Biz aslında gelebilirdik” diye
“Gelebilirdik, iyi bir sebebimiz yok.”
Ve biz öyle aşağılanmış, utanmış hissettik ki gelip bunu söylüyoruz yalan bile söyleyemiyoruz
Allah Azze ve Celle o üçü hakkında konuştuktan sonra
“Arkada kalan üç kişi”
Bu önceki ayetti. Bir sonraki ayette, bu ayetlerin güzelliği burada, Allah onları yalnızca affetmiyor
Bu hutbeye başlarken okuduğum ayeti indiriyor يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Allah diyor ki “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.”
Doğrularla beraber olun!
Bu ayet bağlamında “doğrular” Peygamberimiz(s.a.v)’e gelmiş ve hataları hakkında yalan söylememiş olanlardı
Doğruyu söylediler ve bedelini ödemeye hazırız dediler
“Ne gerekecekse yapmaya hazırız”
“Eğer cezalandırmak istersen biz bunu hakettik”
“Ödemek istiyoruz. Problemle bu dünyada karşılaşıp ahirette Allah’la karşılaşmayı tercih ederiz.”
Bu konuda dürüstlerdi
Ve Allah bu insanları takdir ediyor
Kuran’da bize onların aleyhine bir hutbe vermek yerine
“Bakın şunlara! Geride kaldılar. Ne yaptıklarına bakın. Siz şöyle olmalısınız” gibi gibi
Allah “Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” diyor
Diğer bir deyişle hata yapsanız bile doğrulardan olun
Kuran’dan ne kadar ağır bir ders
Çünkü bazen ailemizde çocuklarımıza karşı çok sinirleniyoruz
Bilirsiniz çocuklar çok akıllıdır
Çok akıllılar
Bu yüzden anne baba onlara kızdığında ve gelecek sefer yine aynı hatayı yaptıklarında
Anne der ki “Oraya gittin mi?”
“Şuna dokundun mu?
Çocuk aslında bir hesaplama sürecinden geçiyor
“Eğer evet dersem, geçen sefer ona dokunduğum için büyük derde girdiğimi hatırlıyorum.”
“Eğer hayır dersem, belki derde gireceğim, belki inanacak. Yani yarı yarıya ihtimalle başıma kötü birşey gelir.”
Yani dürüst olursam kesinlikle derde gireceğim, yalanla ise belki evet belki hayır
Yani şansımı deneyip yalan söyleyeceğim. “Hayır anne ona dokunmadım.”
“Doğru söyle! Dokundun mu?”
“Hayır, hayır yemin ederim dokunmadım.”
“Dokunmadım.”
Çocuklar çok zeki, bu hesaplama sistemini çalıştırıyorlar
Bu her bir sahabenin Peygamberimiz(s.a.v)’e çıkmadan önce geçirdiği hesaplaşma
Eğer tembellik yaptığımı, korktuğumu, Allah rızası uğruna savaşmak için yeterince güçlü olmadığımı söylersem
Açıkça ceza olacak
Sonuçları olacak
Fakat yalan söylersem belki sonuçları olur, belki olmaz
Ama biliyorlar ki ikna etmeleri gereken yalnızca Resul (s.a.v) değildi
İkna etmeleri gereken Allah Azze ve Celle
Ve Allah’tan saklayabileceğin bir yalan yok
Böylece doğruya tutunuyorlar
Bu aslında onların imanının bir kanıtıydı
Ve Allah bundan o kadar hoşlanıyor ki bize, hata yapan herhangi birisine dürüst ol, doğru ol diyor
Yalanların arkasına saklanma
Bahaneler türetme
Ve yaptığınızı haklı çıkaran yaratıcı sözlerle gelmeyin
Çocukların da dinlediğini biliyorum, yukardaki çocukların çoğu
Çoğunuz anne babanıza yalan söylüyorsunuz, kendinize yalan söylemediğinizi söylüyorsunuz
Ama ne yaptığınızı biliyorsunuz
Gerçekten ne yaptığınızı biliyorsunuz. Allah da ne yaptığınızı biliyor
Doğrulardan olmak zorundasınız
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ\N\N
Sizinle son birkaç dakikam kaldı
Sizinle daha fazla bunun da ötesinde birşeyler paylaşmak istiyorum
Vallahi eğer bunu benimserseniz, bugün dünyada ne olduğuna dair görüşünüz değişir
Bugün dünyada yeteri kadar iç karartıcı haberler var
Ailelerimize, erkek ve hanım kardeşlerimize, anne, babalarımıza, oğullarımıza kızlarımıza olanlar
Suriye’de, Mısır’da, Burma’da olanlar ve bütün ümmete olanlar
Bütün dünyadan yürekleri yıkan, yürekleri parçalayan videoları görüyoruz
Müslümanlar neyden geçiyorlar, dünya ne geçiriyor
Eğer dünyanın durumuyla ilgili bunalıma girmek istiyorsanız, haberleri çok fazla takip etmenize gerek yok
5 dakikalık haberleri görmek bir sene bunalıma girmek için yeterli oluyor
Değil mi? Bu ümmetin durumu, bugünki dünyanın durumu
Fakat biliyor musunuz, imani pencereden bakış açısı farklı
Size sahabenin daha önce karşılaştıkları birşeyden çok daha büyük bir problemle karşılaştıklarını söylüyordum
Şimdiye kadar karşılaştıkları şeylerden daha büyük
Ve problemi çözmeye çalışmak için sahip oldukları imkanlar kıyaslanamaz
Gerçekten bir kıyaslama yok
Roma’yla karrşılaşabilmek için imkanları yoktu. Yoktu
Roma’yla savaşabilirler diyebilmek için yapabileceğiniz bir hesap yok
Bazı hesaplamalara göre bir askere 300 asker düşüyor
Ve bu 1 e 30 demek. En kötü durumla 1 e 300 kişi, tuhaf birşey
Bir asker için, absürd. Bir askerin bir orduyla savaşması gibi, subhanAllah
Ama yine de Allah’ın yardımı geldi
Yine de Allah’ın yardımı geldi
Bizler tüm problemlerimizi tamamen Allah’ın kontrolü altında zorluklar olarak gören insanlar olmalıyız
Ve bize bunları yalnızca “لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا” için, yani “hanginizin daha güzel iş yapacağını” görmek için yaşatıyor
Hangileriniz gerekeni yapacak?
Tüm bunları bu hutbeyi bu ayet üzerinde sonuçlandırmak için söyledim
Bir ayeti de zaman kısıtlamasından dolayı geçiyorum
Fakat bu ayet..
SubhanAllah.. وَلاَ يُنفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً وَلاَ كَبِيرَةً
Onlar küçük olsun, büyük olsun (Allah yolunda) bir şey harcamaya görsünler ki
Yani Allah küçük ve büyük sadakadan bahsediyor bu ayette
Küçük ve büyük sadaka
Sadaka veya infak aklınıza geldiği zaman yalnızca parayı düşünmeyin
Demek istediğim, onlar giderek bir yıllık birikimlerinden ödün veriyorlardı aynı zamanda hayatlarını kurtarıyorlardı
Dışarıya gittikleri zaman onların bir yıllık maaşını ödüyorlar. Ama bunu sadece para olarak düşünmeyin aynı zamanda kendilerini kurtarıyorlar.
Ve bir de şunu düşünün
Allah yolunda Roma’ya karşı hazırlanmaktan başka ne verecekler
Ne verecekler? Hurma mı? Giyecek mi verecekler? Ne fark ede cek ki?
Allah صَغِيرَةً (sagira) ile başlıyor. وَلاَ يُنفِقُونَ نَفَقَةً صَغِيرَةً (Ve lâ yunfikûne nefakaten sagîraten)
Onlar, -küçük olsun, büyük olsun- bir harcama yapmazlar (Tevbe:121)
İnfak dediğinizde, burda mastarın “infak” olması bekleniyor,ً وَلاَ يُفِقُونَ إنفاق صَغِيرَةً (Ve la yunfigune infagen sadiyran)
Ama Allah نَفَقَةً صَغِيرَةً (Nafagaten sadiyraten) diyor. Arapçada mastar marra denilen şey budur
Bilmeyenler için basit ingilizcede bu faal olan tek sadaka anlamına geliyor. Tek bir harcama
Başka bir deyişle, bir kereden fazla veremiyorlar, öyle fakirler ki bir kere harcıyorlar ve arkalarına baktıklarında bankada hiçbir şey kalmamış oluyor, demek
O bile küçük. Verebildikleri o tek şey bile küçük
Eğer harcamaları büyük olsaydı
Büyük olsaydı bile bizim hesaplamalarımızda bir şey değişmeyecekti ama bakalım Allah ne diyor
وَلاَ يَقْطَعُونَ وَادِيًا
…Ve bir vadiyi aşmazlar ki, Allah kendilerini işlediklerinden daha güzeliyle mükafatlandırmak için onların hesaplarına yazmış olmasın!
Bir önceki ayette olduğu gibi. وَلاَ يَطَؤُونَ مَوْطِئًا يَغِيظُ الْكُفَّارَ (…ve kafirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmaları…)
Onların ayaklarını çiğnemeyecekler. Hepiniz bilirsiniz gerçekten yorulduğunuzda ayağınız ağırlaşır
Yere bastıkça daha da ağırlaşır adımlarınız, değil mi? Bu yorgunluğun ifadesidir
Yürümeye başladığınızda adımlarınız hafiftir. Daha çabuk hareket edersiniz. Siz ağırlaştıkça adımlarınız düşer. Arapçada buna (wada’a) deniyor.
Ezmek, çiğnemek. Yorulduğun anlamına gelen ağırlaşmış ayaklara sahip olmak.
Allah ayetin başında “Attıkları her adımda.” diyordu. Şimdi de diyor ki, karşılaştıkları bir vadi, إِلاَّ كُتِبَ لَهُم. (yok ki) karşılığında kendilerine güzel bir amel yazılmış olmasın.
Allah bunun karşılığında onları ödüllendiriyor. Onlara ödeme yapıyor. Altetmek istedikleri için Roma ordusuna karşı ilerlemiyorlar
Roma ordusuna karşı ilerliyorlar çünkü RasulAllah (s.a.v) öyle dedi. سمعنا وأطعنا , biz de duyduk ve îman ettik.
Onlar bunları yapınca Allah diyor ki, size ödeyeceğim. Ödeyeceğim ama verdiğinizin küçüğünü ve büyüğünü, attığınız her adımı ve geçtiğiniz her vadiyi.
Ve bugün Texas’dayız. Vadi yok. Düz bir alan.
Geçtiğin her mil, her bina, her çıkış Allah tarafından ödüllendiriliyor
Allah rızası için attığın her adım إِلاَّ كُتِبَ لَهُمْ. (Yok ki) Yazılmış olmasın
Bu ne yapar?
Bu müslümanlar için neyi meydana getirir?
Allah rızası için yaptıklarımız Allah tarafından yazılır. Neden?
لِيَجْزِيَهُمُ
Allah’ın onları mükâfatlandırması için
لِيَجْزِيَهُمُ اللّهُ أَحْسَنَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ (…)kendilerini işlediklerinden daha güzeliyle mükafatlandırmak için…
SubhanAllah ne güzel bir ayet!
Bilirsiniz Allah rızası için bişey yaptığımızda bazen bu şey gerçekten güzel olur bazen de o kadar güzel olmaz
Bazen namazınız çok iyidir. Bazen çok iyi olmamıştır
Bazen abdestini çok iyi alırsın. Bazen çok iyi alamazsın
Herhangi bir şey bizim gözümüzde imkansız olabilir. “Benim azıcık gayretim neyi değiştirebilir ki.” diye düşünebiliriz.
Ama bunu umursamayın. Allah için yapıyorsunuz. Tüm yaptığınız Allah için.
Allah yaptığının en iyisini alacak ve yaptığının en iyisiyle seni mükafatlandıracak
Bunun ne anlama geldiğini anlamanızı istiyorum.
Yine, şuan hutbeyi dinleyen öğrenciler var.
Bu dönem matematik dersiniz ve beş tane de sınavınız var. Bir sınavdan yüz aldınız, diğer tüm sınavlardan kaldınız
Hepiniz biliyorsunuz, bu öğrenci o puanla geçemez
Bir sınavdan yüz almışsa diğer sınavlardan kalmıştır
Bu geçmek için yeterli değildir
Allah diyor ki eğer birinden yüz aldıysanız ve diğer hepsi yirmi, on, elliyse
Ortalamasını almayacak. Yüz aldığınız sınavı alacak ve diğerlerini de yüz aldığınız sınavı baz alarak mükafatlandıracak. SubhanAllah
Yaptığınızın en iyisini hesaba katacak ve onu baz alarak mükafatlandıracak.
Allah’tan umudu olan insanlar için… Allah’a karşı iyimser olan insanlar için.
Ve sonra zafer geliyor. Allah’a olan bu güvenle imtihan geçiliyor
Onlar iki dünya olduğunu anlamışlar. Görebildikleri bir dünya ve göremedikleri bir dünya
Yapabildikleri ve yapmadıkları hesaplamalar
“Şüphesiz Allah dilediğine hesapsız rızık verir.” Ali İmran:37
Sizinle bu hutbeyi paylaşıyorum çünkü geçenlerde, aslında dün, elhamdulillah uzun bir yolculuktan döndüm
Üç ülkeyi ziyaret edebildim. Malezya Singapur ve Bahreyn’de müslüman toplumlarıyla tanışma fırsatını yakaladım
Bu topluluklarla tanışınca subhanAllah şok oldum. Hala şoktayım
Onlarla ilgili bir şey beni şok etmedi. Beni şok eden şey Amerika ile ilgiliydi
Oraya gittim ve bana “İmam Yaseer Birjas neler yapıyor, şuan Dallas’da değil mi?
…Peki Şeyh Abdul Nasir Qalam Enstitütüsünde neler yapıyor?
…Senin Dream programındaki öğrenciler nasıl? Beşinci seviyeye başlamışlardı.” dediler.
Rastgele insanlar. Burada bizimle ilgili olup biten her şeyi biliyorlar. Her şeyi
Dualarımzın hepsini biliyorlar. “İmam Siraj, İmam Siraj neler yapıyor?” diyorlar
“Hamza Yusuf Neler yapıyor? Dr. Yaser Qadhi Memphis’in Tennessee şehrinde değil mi? Tennessee’e gidip onunla çok görüşüyor musun? Biz burada onun videolarını takip ediyoruz.”
SubhanAllah… Gençler… Yaşlılar…
Biz sadece burada bir ders yapıp bir şeyler öğreterek azıcık bir çaba gösterdiğimizi düşünüyoruz. YouTube’a koyarız mp3 olarak indirilir diyoruz
SubhanAllah bunu yapmak bizim için hiçbir şey değil. Küçük bir çaba da değil. Bir çaba bile değil
Ama Allah işin içine bereket koymak isteyince
Bu insanlar Dünya’nın öbür ucunda yaşıyorlar. Malezya ile aramızda tam 13 saat zaman farkı var. Gezegenin diğer ucu!
Gezegenin diğer ucunda olmayacaklar
Yine de bizim işlerimizi takip ediyorlar
Ortaya iş koyanların davet çabalarından faydalanıyorlar. Bu size ne verir biliyor musunuz? Umut verir
Müslümanın hiçbir çabasının değersiz olmadığına umuttur
Kişinin sarfettiği çabayı Allah boşvermeyecek. Ahirette de dünyada da
Attığımız bir adımı bile. Bu yüzden gösterdiğimiz hiçbir çabayı küçümsememeliyiz
Kendimizi problemlere boğmamalıyız. “Çok sorun var… Ümmetin haline bak…”
Karamsar olmak için çok neden var ama mutlu olmak için de çok neden var
İyimser olmak için çok neden var. İleriye taşımak için çok neden var
“Ya Rabbi o işi yapmak için hazırım. Beni o işe koy.” der gibi hissetmek için çok neden var
Size şunu söylüyorum, bizler ayrıcalıklıyız
Lüks içinde yaşamak konusunda, fırsatlar konusunda
Eğitim fırsatlarında, kariyer fırsatlarında, yaşam fırsatlarında, finansal fırsatlarda Allah tarafından ayrıcalıklı kılınmışız
Ve böyle bir ayrıcalığımız varsa bunu onun dini için sunsak iyi olur
Bu din için bir şeyler yapsak iyi olur. Sadece kendimiz için yaşamamalıyız
Bu din için yaşamalıyız
Hepiniz bu konu üzerine düşünmek zorundasınız.
Düşünmesi gerekenler sadece aktivistler(eylemciler) mesciddeki gönüllüler, …… hatipler değiller
Onlar Allah için bir şeyler yapan insanlar geri kalanımız sadece gelir namaz kılarız
Çünkü sizler ‘La ilahe illallah’ ile işaretlendiniz
Allah benden sizin için daha çok şey bekliyor
Allah sadece kendiniz için yaşamanızı istemiyor
Bu din için de yaşamanızı istiyor. Dininiz için bir şey yapmanızı istiyor. Katkıda bulunmanızı istiyor
Allah’ın (a.v.c) hepimizi hakiki katkı sağlayanlardan etmesi için
Sürekli kendileri ve aileleri için evlerini Allah’la (a.v.c) nasıl dolduracaklarını düşünen insanlar etmesi için dua ediyorum
Ümmetin silkinip kendine gelmesi için,
Allah’ın (a.v.c) tüm çabalarımızı berektlendirmesi, o bereketle ümmete ve dünyaya iyi şeylerin gelmesi için dua ediyorum
Allah (a.v.c) çabalarımızı yaptığımız işlerde gözden kaçırdığımız hatalarıyla beraber kabul etsin
Nouma Ali khan Türkçe altyazısı olmayan bir çok ayet paylaşımı var youtube da bunların altyazılılarınıda paylaşırmısınız özellikle nebe süresi küçük ayetler var sizin sitenizde çok az tefsir var birde nouma Ali khan arapça dersleri bayyninah tv yayınlıyor binada Türkçe altyazısı siz paylaşın ben anlatımını çok beğeniyorum ve bu konuda yardımcı olursanız sevinirim Allah’ın rahmeti bereketi üzerinizde olsun.
Allah razı olsun çevirileriniz için