Altyazı:
Sizden bir grup çıkmalıdır. Bu kişiler sizlerden olmalıdır.
Ve onların görevi insanları iyi şeylere çağırmak olacak.
Onlar insanları, daima iyi şeylere davet ediyor olacaklar.
Başka bir deyişle, bizden herkes bu platformda olmayacak.
Ama orada, bizden gelen bir grup olacak.
Bir kardeşlik, bir birlik oluşturulduğunda, marifetli, yetenekli kişi ve kişiler tespit edilecek, ve biz bu kişilerin izini süreceğiz, onları takip edeceğiz.
Ve toplumun tamamı bu yetenekli kişilere yatırım yapacak.
Ve bu kişiler yükselecek ve onlar insanları iyiliğe çağıracak.
Hayal edebiliyor musunuz? Kendi toplumumuzdan genç insanlar, kendi toplumumuzdan insanlar hutbe verirken…
Onlar insanları iyiliğe çağırırken…
Onlar konuşma programlarını sürdürürken ve İslam’dan nefret eden insanlara cevap verirken…
Kendi çocuklarımız doğdu ve burada yetişti. Bu günü hayal edebiliyor musunuz?
Sizlerin arasından çıkan kişilerin, insanları iyiliğe çağırması inanılmaz bir şey.
Belki de Kur’an’ın tamamında en çok yanlış anladığımız kavramlardan biri…
Aslında, bu konu için bu gece 1.5 saat harcayacaktım ama yapamam. Sadece bunun için…
Ama kısaca sizin için özetleyeceğim…
Çevirisi en çok şunu söyler: Onlar iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar.
Kaç kişi bunu daha önceden duydu? İyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak. Bunu önceden duydunuz, değil mi?
En en yüzeysel çevirisi, [Yamurun] anlamı… Bu şeylerin bir spektrumu…
[Amr] anlamı… Bir şey önermek, bir şey tavsiye etmek, birisini bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmak, birini bir şey yapmaya cesaretlendirmek, birine bir şey emretmek anlamına gelir.
Önermek, cesaretlendirmek ve emretmek arasında bir fark var değil mi?
Doğru, var. İlk önce önerme ile başlıyor.
Ve biliyorsunuz, bunlar farklı durumlar.
Size çok basit bir örnek vereceğim… Basit örnekleri seviyorum ya da ben onların basit olduğunu düşünüyorum…
Yemek hazır.
Babamı yemeğe çağıracağım ve oğlumu yemeğe çağıracağım.
Babam aşağıda, oğlum yukarıda.
Oğluma şöyle diyeceğim: ”Yemek hazır!” Babama şöyle diyeceğim: ” Baba, ıı, yemek hazır.”
İki durumda da [Amr] emir kullandım.
Bir durumda otorite kullandım, diğer durumda saygı, istek kullandım, değil mi?
İki farklı şey, iki farklı durum. [Amr bil ma’ruf] duruma bağlıdır.
İnsanlara emir verme.
Haram silahını çıkarma ve…
HARAM! HARAM! HARAM! HARAM!.. 😀
Her şey haram. Bunu yapamazsın. Böyle yapma. Hayır, hayır, hayır!
Ve biz, ne yazık ki, bunu mescidlerimizde bazı yerlerde yapıyoruz.
Bunu yapıyoruz. Bu kötü bir dönem. bunun kötü bir yol olduğunu hissediyorum.
Sanki mescitte hiç mutlu olamayacaksın.
Sanki, gülümsersen ve ”Es-selamu aleykum” dersen…
…
MESCİT!
”Burada mutluluk yok!”
Adamım, mescit senin mutlu olman gereken bir yer.
İnsanlar üzerinde yargılayıcı olma.
Bunu yapma, insanlara anlat: ” Böyle yapmamalısın, bu haram, biliyorsun, bu doğru değil.”
Mescitte bu oluyor. Son zamanlarda gençler mescide geldiler, son Ramazan’da…
Ve bu çocuklardan bazıları daha önce hiç mescide gelmemiş, müslümanlar ama daha önce hiç mescide gelmemişler, hiç…
Çocuk mescidin içine doğru yürüyor, bir çift küpesi var, biliyorsunuz…
Dövmeleri var, ve toplumumuzun bazı inanılmaz akıllı, bilge üyeleri ne yapıyor?
”Bu haram!”
O da: ”Ne? Kulaklarım mı haram? Onları mı almak istiyorsun?”
Sonra şöyle diyeceksin: ”Namazın kabul olmadı, seni gidi Allah’ın cezası.”
”Ne yapmamı istiyorsun?” Gidip insanları dolaşıp ne yaptığını söyleyemezsin.
Senin ilk işin, insanların Allah’ın farkında olmasını aşılamak.
Başka her şey bir adımda başlayacak hatırlıyor musun?
Yani [Amr bil ma’ruf] gerçek anlamı ne? Anlamı, ”İnsanları iyiliğe uygun davranışla çağır.”
İnsanları doğru şey ile cesaretlendir. İnce detaylar için endişelenme.
Onlar olacak, onlar kendilerini önemseyecekler, büyük şeyler için endişelen.
0 Yorum