Kudüs üç semavi dinde de özel bir yeri olan, uğruna nice mücadeleler verilmiş kutsal bir şehirdir. Kudüs’ü sadece bir şehir olarak tanıtmak yerinde bir ifade olmayacaktır elbette. İçerisinde barındırdığı sayısız olayla, sayısız gelip geçen peygamberler tarihiyle yalnızca İslam dini değil, Hristiyanlık ve Yahudilik dini için de bir ibadet merkezidir. Bu sebeptendir ki yıllardır şahit olduğumuz Kudüs meselesi vuku bulmaktadır. Bu önemi anladıktan sonra değineceğimiz şey Müslümanların Kudüs meselesini neden bir davaya dönüştürdüğüdür.
Kudüs İlk Kıblemizdir
Günümüzde Kabe bizim için kıble oluşuyla ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hayatına şahitlik etmesiyle önemli bir mekandır. Müslümanlar için bu kıble ne kadar önem taşıyorsa aynı önem Kudüs için de verilmelidir. Miraç Gecesi’ne ve bi’setin (Peygamberimizin peygamberlikle görevlendirilmesi) onuncu yılında namazın farz kılındığı ana şahit oluşuyla Müslümanlar için aynı önemi ve hassasiyeti taşımalıdır. İsra Suresi’nde geçen ayetler bu olayı zikretmektedir.
Bismillahirrahmanirrahim
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsra/1)
İsra yolculuğunun bize gösterdiği bir diğer önemli şey, yolculuğun başlangıç ve bitişini Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa’yı birbirine bağlamasıdır. Bu bağlantının Müslümanların inanç ve şuurunda her iki mescidi de kutsallıkta birbirine değişmemesi gerektiğini vurgular. Birini terk etmek diğerini de terk edip yalnız bırakmak olacaktır.
Kudüs Peygamberlik ve Bereket Yurdudur
Filistin topraklarının en önemli bölümü olan Kudüs, Filistin’in kalbi ve çiçeği gibidir. Ve Filistin’in çok sayıda peygambere ev sahipliği yaptığını Kur’an bize birçok ayette gösterir. Bereketli sıfatıyla da bilinen Kudüs’ü, Allah (c.c.) Kur’an’da birçok kez dolaylı olarak zikretmiştir.
Bismillahirrahmanirrahim
Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.(Enbiya/71)
Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz. (Enbiya/81)
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsra/1)
Sebe’ halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş-gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: “Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.” (Sebe/18)
Bu bereketli kılınan medeniyetlerden kastedilen hangileridir sorusuna birçok alim Şam ve Beytü’l-Makdis (Kudüs) bölgelerini cevap olarak göstermiştir.
Ayrıca Tin Suresi’nin ilk ayetleri de Beytü’l-Makdis’i Mekke ile birlikte zikretmiştir.
İncire, zeytine, (Musa’nın, Rabbine münacatta bulunduğu) Sina dağına, bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki, biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. (Tin/1-4)
Bu ayetlerde Allah’ın İsa (a.s) peygamberi gönderdiği incir ve zeytin yurdu olarak bilinen Beytü’l-Makdis’i, ikinci olarak Musa (a.s.) ile konuştuğu Sina dağını ve üçüncü olarak insanların güven içinde oldukları emin şehir Mekke anlatılmıştır.
Kudüs Cihat Yurdudur
Kudüs uğruna sayısız mücadelelerin verildiği ve verileceği bir yurttur. Günümüzde hala devam eden İsrail-Filistin gerilimi artık tüm dünyaya taşınmıştır. Bu dava uğrunda savaşan birçok mü’min canlarını feda etmiş ve etmeye de devam edecektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sürekli olarak ümmetine bu bölgeyi korumalarını ve sahip çıkmalarını öğütlemiş ve bu uğurda cihat etmelerini söylemiştir. Bu kutsal belde esir düştüğünde onu özgürlüğüne kavuşturmak için elimizden geleni yapmamızı öğütlemiştir. Ve son olarak bu mübarek şehrin Müslümanlara ait olacağı müjdesi vermiştir. Biz Müslümanlar olarak bu davaya sahip çıkmalı, doğrudan ya da dolaylı bu davaya hizmet etmeliyiz. Her Müslüman Kudüs davasından sorumludur ve bu dava için elinden geleni yapmak zorundadır. Bu bilinci taşımak hepimizin görevidir.
Kudüs şairi olarak bilinen Nuri Pakdil’in Anneler ve Kudüsler şiirinden bir parça ile Kudüs’ü kalbimizin tülü yapmak duasıyla… Mescid-i Aksa’ya ve mübarek şehre selam olsun.
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin
(Ocak 1972)
Kaynaklar
Prof. Dr. Yusuf el-Karadavi- Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Kur’an Yolu Tefsiri
Diyanet Kur’an Meali
Çok güzel yazı olmuş, Kudüs bir sevdadır müminlerin yüreğindeki.