Bismillahirrahmanirrahim;
“Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.” (Yâsîn Suresi; 12. Ayeti Meali)
İnsan; bakışıyla, bakmayışıyla, konuşmasıyla veya susmasıyla, yolda yürüyüşüyle, mimikleriyle, kısacası yaptığı her işle dünyada izler bırakır. Bizden başkalarına ve onlardan da sonrakilere intikal eden davranışlarımızla sandığımızdan çok daha fazla iz bırakırız. Her insan bir reklam panosudur aslında. Yaptığımız her işin reklamını da yaparız. Bu yüzden hal dili sözlerden daha tesirlidir. Yolda Allah’ın emrettiği tesettürüyle yürürken yaptığımızın cihad olması bu yüzdendir. Çoğumuz babaannelerimizi namaz kılışlarıyla hatırlar. Başka hiçbir şey yapmamış olsa bile biz fark etmeden babaannemiz bizde ‘namaz’ izi bırakmıştır. Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) unutulan bir sünnetini yerine getirmenin çok büyük sevap olması bu yüzdendir. O sünnet bizimle kalmayıp bizi görenlerle yayılacaktır çünkü. Ashabın dilini bile bilmedikleri beldelerdeki insanların hidayetine vesile olmaları bu yüzdendir. İnsanlarla etkileşim halinde olduğumuz her alanda izler bırakırız. Bu mekanlardan biri olan ‘üniversiteler’de de nasıl bir şahsiyet sergileyeceğimiz imanımızla ilgili bir meseledir. İyi işler yapmak zorundayız. Yaptığımız işlerle iz bırakmak zorundayız. O zaman öldükten sonra da yaşayanlardan olabiliriz Allah’ın izniyle.. İşte Müslüman bir hanımın üniversitede bırakabileceği 8 iz;
1. Şahsiyet
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur;
“Sakın, ‘Eğer herkes iyilik yaparsa ben de yaparım, herkes kötülük yaparsa ben de yaparım’ diyen immeacılardan olmayın.” (Tirmizi, Sünen 7/290, hadis no 1930, Tahavi, Müşkil-ül asar 13/333, hadis no 5345).
İbn-i Mesud (radıyallahu anh) “İmmea”yı açıklarken “Rüzgara göre akan adam” demiştir (Haraiti, İ’tilal-ül kulub 1/399). Yani ‘immea’ olan insan herkes yapıyor diye herkesin yaptığını yapandır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ise bizlere bunun tersini yani şahsiyetli müminler olmamızı tavsiye ediyor. Şahsiyetimiz mü’min şahsiyetidir. Aldığımız her nefes Allah içindir. Böyleyken sırf herkes takdir ediyor diye takdir etmek, herkes seviyor diye sevmek, herkes kınıyor diye kınamak, kimse ilgilenmiyor ki diye boşvermek bir Müslümana nasıl yakışabilir? Üniversite gibi bir ortamda en çok ihtiyacımız olan özellik budur. Herkesin gençlik hevesatlarıyla adeta kör olduğu bir yerde İslam’ın izzetiyle yürüyebilmek ve herkesin istediğini değil Allah’ın istediğini yapabilmektir.
2. İffet ve Tesettür
Tesettür değerli olanı korumak için vardır. Üniversite hayatımda tesettürün ne kadar faydasını gördüğümü anlatamam. Öğretim üyelerinin bile sıradan öğrencilere saçma şakalar yapabilirken tesettürüm sayesinde bana ‘siz’ diye hitap edip saygı gösterdiğini, dar bir koridorda geçerken erkeklerin kenara çekildiğini, normalde çok laubali olabilecek bir ortamda bulunduğumda herkesin ciddiyetini koruduğunu, yanımda sigara içilmediğini ve benzeri şeyleri o kadar çok gördüm ki… Tesettür vesilesiyle Allah incinebilecek kalbimi koruyordu. Benim uyarı yapmama gerek kalmadan ortam kendiliğinden değişiveriyordu ve ben de Allah’ın üzerime farz kıldığı tesettürün izzetiyle yürüyordum. Üstelik tebliğ ve irşad vazifeleri için büyük bir vesile oluyordu. Beni gören kardeşler gelip sorular soruyordu. Dış kıyafet ve omuzlardan aşağı inen bir örtüyle sağlanan tesettürle ve hanımın süsü olan iffetle üniversite hayatında Allah’ın sizinle beraber olduğunu hissedersiniz ve kendinizden sonrakilere tesettürün izzetiyle yürümeyi miras bırakırsınız.
3. Arkadaş Seçimi
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45) buyurmuştur. Üniversite yılları kişinin şahsiyetinin oturduğu ve ben şu şu özelliklere sahip bir bireyim dediği zamanlardır. Namaz ehli olmayan dostlarla namazlar kaçırılmaya başlar, haram helal hassasiyeti olmayanlarla karışık kafelerde buluşulur… Oysa arkadaş arkadaşın dinine, takvasına yardımcı olanlardan seçilmelidir. Siz onun hidayetine vesile olmaya çalışırken o sizi aşağıya çekmemeli. Uçaklarda bile oksijen maskesi önce annenin kendisine takması, sonra çocuğuna takması tavsiye edilir. Kişi kendisi ayakta duramadığı sürece başkasına da yardımı dokunamaz. Bir kimse bizim ona fayda verdiğimizden çok bize zarar veriyorsa ondan selamı kesmeyiz, ancak birinci derecede dostumuz da kabul etmeyiz. Hayırlı arkadaşlar seçerek, kendi aramızda helal dairemizi oluşturarak, bu ortama başkalarını da çekebiliriz. Arkadaşlıklarımızın dünyadaki cennetimiz ve ahiretteki cennet vesilemiz olması bizim elimizdedir.
4. Ortak Alanlar
“Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla Hazretleri, çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerine buğzeder.” [Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799)]
Bir kişinin ahlakı önce onun en yakınındakilere sorulur. Ancak yemekhane, yurt, laboratuvar, öğrenci evi gibi ortak alanlarda temizliğimize, düzenimize dikkat ederek mümin profilini oluşturmuş oluruz. Arkamızda iyi bir iz bırakabilmek istiyorsak öncelikle insanlara zarar vermemeliyiz. Öyle olmalı ki laboratuvarı/atölyeyi temizlemek görevi size ait olduğu gün, orayı bir müminin temizlediği belli olmalı. Yurtlarda kendi aramızda oluşturduğumuz düzene en çok dikkat eden biz olmalıyız. Mesela temizlik günü ve ertesi gün sınav var. Sınav notu sizinle ilgili bir görevdir ancak odanın temizlik ve düzeni başkalarını da ilgilendiriyor. Müminin öncelikle başkalarının hakkına saygı duyarak temizliği yapması gerekir. Aksi halde insanların hakkınızda oluşturduğunuz profil İslam’ı tebliğ ve irşadınıza engel olacaktır. Yıllar sonra tesettürü düzgün ancak çok dağınık olarak insanların aklında iz bırakmak ister misiniz?
5. Topluluklar
İnsan sosyal bir varlıktır. “Bireyselleşmiş, evine, vakfına kapanmış bir Müslüman vasıfsız Müslümandır, o ümmeti düşünen Müslüman değildir.” diyor Nureddin Yıldız, Yoldaki Notlar kitabında. Gerek vakıflar, dernekler, mescit, cami gibi alanlar gerek okuldaki kulüpler, grup çalışmaları gibi topluluklarla olan iletişiminiz elzemdir. Üniversitede katıldığınız topluluktaki insanların ahlaken belli bir düzeyde olmasına dikkat etmeniz sizin incinmemeniz adına çok faydalı olacaktır. Bu noktada saygıdan çok laubali iletişim tarzını benimsemiş topluluklardan uzak durmanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda o topluluğun gerçekten bir şeyler ürettiğine emin olun. Üniversite hayatımda sürekli kahvaltılar, toplantılar düzenleyip hiçbir şey üretmeyen, güya Allah rızası için toplanıp da toplantıları kız-erkek ayrı düzenlemeyi bile akıl edemeyen birçok topluluk olduğunu gördüm. Haramlardan uzak durmak noktasında en başta onlara yaklaşmamak hedef alınmalıdır. Okul dışındaki vakıf ve cemaatler konusunda ise kendi kalbinize hitap eden yerler bulana kadar olabildiğince fazlasını tanımanızı tavsiye ederim. Uzun bir arayıştan sonra tam olarak kalbinize uygun bir yer bulamasanız da, topluluğun bereketinden faydalanmak adına iyi olanı alıp yanlış olandan uzak durarak cemaat ve vakıf gibi yerlerden istifade edebilirsiniz. Böylece gelecekte yapacağınız çalışmalar için gerekli altyapı ve çevreyi oluşturur ve pek çok deneyim kazanırsınız.
6. Dersler
“Mümin sadece namazda Rabbi’nin huzurunda değildir. Var mı Allah’ın gözünden uzak durabildiğimiz bir yer? Var mı meleklerin sağımızda/solumuzda bizi takip etmediği zaman? Mümin, kaliteli insandır. Namazında da kalitelidir. Yemek yiyişinde de kalitelidir. Yürüyüşünde de kalitelidir.” (Nureddin Yıldız, Mümin Kalitesi)
Mümin kaliteli bir insan ise öğrenmeyi iş edinmiş öğrenci müminin kalitesinin ortaya çıkacağı ilk yer dersleri olmalıdır. İnsanlar kendilerinden daha başarılı olanları örnek alma eğilimindedir. Mümin öğrenci, yüksek notlar aldıktan sonra haramlardan uzak durduğu ve beş vakit mescide gittiği görüldüğünde belki de İslam’ı başka hiçbir şekilde yapamayacağı kadar iyi tebliğ ediyor demektir. Bu açıdan bakıldığında ders notunu dünyalık bir menfaatten öte Allah rızasını kazanma vesilesine dönüştürebiliriz.
7. Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker
“Sizden kim (sünnetimize uymayan) bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir.” [Melâhim 17, (4340); Müslim, İman 78 (49); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111)]
Bir hanım için emri bil maruf nehyi anil münker üniversite ortamında oldukça zor bir konudur. Namaz kılanların çok ama çok az olduğu bir üniversitede okudum ve emri bil maruf nehyi anil münker için uygun yollar çok aradım. Bu yollardan bir tanesi, kimse sınıfta yokken oldukça dikkat çekici ve üzerinde ayetler, arkasında ise açıklamaları olan broşürleri sıralara bırakmaktı. İnsanların sinirli bir şekilde broşürleri çöpe atıklarını ve bazılarının ise almak istedikleri halde alıp çantalarına koymaya bile çekindiklerini gördüm. Sakın bunlar sizi yıldırmasın. İnsanlar sizi sonuçlara göre değerlendirir ancak Allah çabanızı görmektedir ve inşaAllah razı olacaktır da. Yeni yollar aramaktan vazgeçmeyin. Sizi tanıyanlara karşı sıcak, samimi ve kolay kaynaşılır bir insan olursanız bu işinizi çok kolaylaştıracaktır Allah’ın izniyle. Keşfettiğim en iyi yollarda bir tanesi şuydu: Bir parkta ya da yemekhanede otururken sevgilisi olduğunu anladığım bir tesettürlü kardeşimi görürsem hemen ona bir mektup yazıp yanındaki erkeğin beni görmeyeceği şekilde yaklaşarak mektubu gözlerinin içine bakarak verip oradan uzaklaşıyordum. Mektupta onun ne kadar değerli olduğundan bahsediyor hadis ve ayetler veya alimlerden sözler yazıyordum. Yazma kabiliyetiniz varsa bu yolu tavsiye ederim.
8. Niyet ve Hayaller
Kimi insan Allah yolunda çok büyük işler başarmak ister ve Allah ona bunu nasip eder. Kimi insan ise yine çok büyük işler başarmak ister fakat Allah onun önüne bazı engeller koyarak bunu ona nasip etmez ancak insan dirildiğinde niyetiyle dirilir. Nihayetinde yaptığımız ameller de Allah’ın bizim üzerimize nimetidir. Allah ise kimi zaman kuluna amel nasip eder ve kendinden mi bilecek yoksa benden mi bilecek diye imtihan eder kimi zaman ise amel nasip etmez ve sıkıntılara sabretmesini hakkında hayır olarak yazar. Bizim gördüğümüz işlerin arkasında nice hikmetler vardır ancak niyeti hayır olan hayalleri büyük olan o büyüklüğe göre ecir kazanır. Allah hepimize hayırlı niyetler ve hayır üzere hayaller nasip etsin.
Ben bir hanım ve bir insan olarak iz bırakmayı değilde iz bırakmadan yürümeyi, görünmez olmayı, yani yazıda bahsedilen bireyselliği ilke edindim hep, tebliğ cihad gibi şeyleri daha büyük ölçekli ve erkeklerin sorumluluğunda olduğunu düşündüm, aslında farketmeden yaptığım şeyler ve yapabileceklerim de varmış buna sevindim , farklı bir bakış açısı ama daha faydalı olduğu kesin
Allah razı olsun
Ecmain kardeşim ?
Yazıyı kopyalama imkanımız olsa daha güzel olurdu birilerinin okumasına vesile olurduk. Linki paylaşınca çoğunluk okuma gereği bile duymuyor.
Kesinlikle.
Google’dan “kopyalanamayan sitelerden yazı kopyalama” yazarak aratırsanız çok kolay bir şekilde bu sorunu nasıl çözebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Sanırım sitede yorumlarda link paylaşmak da engelli.
Allah razı olsun gerçekten ilaç gibi 🙂
Kadının İslamdaki vazifesi nedir???bir Kadının sesi bile mahremken kadınlı erkekli karışık sınıflarda ders görmesi erkek hocalarla muhatap kalması ne kadar caiz.İnsanları hidayete getirmek bizim vazifemiz değil def i şer celb i nefa dan üstündür.
Hiç bir hanım kardeşimi tenkid etmiyorum muhakkak içlerinde çok safi ihlaslı kardeşlerim vardır.Ama KURAN i hizmet tarzı bu mudur bu bozuk zeminde nasıl hizmet edilebilir bi hanım arkadaşım üniversitede o kirli ortamına girmeden kendini çok güzel yetiştirip maddi ve manevi olarak topluma hem anne hem eş hem arkadaş hem komşu olarak hizmet etmelidir.
En dar dairede en önemli işler var en yakınımızdakileri görmeyip dışardan geniş daireden hizmet etmeye başlıyoruz.
Aman hanım kardeşlerim KURAN emrediyor hanımların evlerine dönmeleri gerektiğini.
Kadının İbadet için en uygun yeri evi hatta evinin köşesi.
Toplumun acilen maddi manevi yetişmiş annelere ihtiyacı var.Lütfen o fitri şefktanizi bozmayınız.
Acizane RİSALE İ NUR KÜLLİYATINDAN 24.LEM A TESETTÜR RİSALE sini okumanızı tavsiye ediyorum
Hastahanelerde kadın doktor veya hemşire aramayınız o zaman kardeşim. ?
İslami fıkhi hükümlere göre bir erkek doktor namahremin en nahmahrem yerine doktorluk vasfı ile bakabilir.Bunda bi sıkıntı yok ancak şu anki üniversitelerin kaçta kaçında doktorluk hemşirelik v.s.bölümünde okuyan kardeşlerimiz var
kaldı ki kadının uygun şartlarda fıtratına uygun iş yapmalarında sakınca yok şu anki ortam buna müsait mi sizce
Hele ki İslami hizmet amacıyla üniversiteye gitme taraftarı olmak (şu anki bozuk zeminde)ne kadar İhlas lı…
yanlış anlamayın burdaki kardeşlerimi tenzih ediyorum genel manası ile çok beğendiğim takip ettiğim bi site
lakin İslami hizmet amacı ile üniversiteleri tavsiye etmek biraz FETÖ nün hizmet etme tarzına benziyor aman dikkat kardeşlerim.Burdaki kimsenin onların tarzı olduğunu düşünmüyorum ama zemin bozuk olması en sağlam insanda bile ciddi tahribat yapıyor mümkün olduğunca korunmalı.
Haram belli helal belli ortadaki şüpheli durumlardan da mümkün olduğunca kaçmaya çalışmalı.Zaman ahirzaman birbirimize çok DUA edelim istikameti muhafaza etmek zor.ALLAH selamet versin Cümlemize
Kimsenin islami hizmet amacıyla üniversiteye gittiği yok kardeşim merak etme. Hepimiz orada farklı sebeplerden dolayı bulunmak zorunda kalmış insanlarız. Burada anlatılmak istenende 4 yılı orada heba etmek yerine elimizden geldiğince verimli bir şekilde geçirmeye çalışmak, en kötü yerlerden dahi sağlam çıkabilmek
Ben şahsen aramıyorum. 🙂 Çünkü hanım doktorlar çok kibirli, sinirli ve sabırsız oluyorlar. İstisnalar vardır elbet ama çok çok nadir. Tercihim herzaman bey doktorlar. Rabbimiz boşuna erkek doktorlar ile hanım hastalar için günahı ortadan kaldırmamış.. 🙂
Kardeşim yanılıyorsun. Bayan doktor varken erkek doktora muayene olmak caiz midir sence?
1. Bayan doktor varken erkek doktor caiz değildir
2. Bayan doktor olması farzı kifayedir. Herhangi bir alanda (mesela cerrahi) ümmeti muhammedin bayan doktoru yoksa farzı kifaye olan iş yerine getirilmediği için tüm müslümanlar sorumlu hale gelir
3. Üniversiteye gitmediğiniz halde ğniversitenin bir insana nasıl fayda sağlayacağını bilemezsiniz. Oradan bir harama bulaşmadan çıkmak mümkündür Allah’ın izniyle.
Selamün aleyküm kardeşim;
Aileniz size üniversite ve dini eğitim arasında tercih yapabilme gibi bir seçenek sunduysa ne mutlu size, ne güzel bir nimete sahipsiniz. Bizim böyle bir şansımız olmadığından ve üniversiteye başlamadan önce bilinçli olmadığımızdan bir yola girmiş bulunduk. Niyetimiz bu ortamdan sağ çıkabilmek için çareler üretmek ve elde ettiğimiz bilgileri de Allah rızası için kullanmaktır. Ancak madem sizin üniversite okumak gibi bir zaruretiniz olmadı, elinizdeki nimeti çok güzel değerlendirmelisiniz çünkü Allah verdiği her nimetin hesabını sorar. Kendinize klavye mücahideliğinden başka bir iş bulun mesela. Üniversite okuyan kardeşlerinize karşı neden bu kadar düşmansınız. Oldu ki o ortamda günah işledik diyelim bu hala sizin mümime kardeşiniz olduğumuz gerçeğini değiştirir mi? Allah zina gibi büyük bir günahı işleyeni bile affedebileceğini söylemiyor mu? Bu düşmanlık neden? Sizin hükmünüze göre dinsiz ve günahkarız ve cehennemliğiz anlaşılan, Allah ise bizi içersinde yarattığı şartları en iyi bilen, zaruretimizi, çaresizliğimizi en iyi bilendir ve bizim hakkımızda hüküm verecek olan da O’dur. Siz evde oturmak yerine büyük işler yapında hepimizi bilinçlendirip kurtarın o zaman.
Çok güzel açıklamışsın kardeşim Allah razı olsun 🙂 Diyelim ki bir hata yaptık üniversiteye gittik, herkes hata yapabilir, sonra yanlış olduğunu fark ettik ama ne yapalım yani geri dönemiyoruz. En azından yaptığımız hatanın zararlarını en aza indirmeyede çalışmayalım mı? Ya da başka sebeplerden dolayı orada bulunmak zorunda olabiliriz. Kimse kimsenin hayatını, ne yaşadığını bilemez. Dışarıdan konuşmak kolay… Ama o ortamda bulunuyoruz diye kayıp gidelim mi, dinden mi çıktık ki, hala müslümanız elhamdülillah elbette mücadeleye devam edeceğiz, elbette bu tavsiyelere ihtiyacımız var.
VE ALEYNA VE ALEYKUM SELAM hakkınızı helal ediniz kendimi doğru ifade edemedim kimseyi suçlamak hor görmek istemedim emin olun kalbime zerre miktar tenkid küçük hakir görme hele düşmanlık aklıma gelmedi.Kalpleri İhlası ALLAH C.C. bilir.
Bir MUMİN de İMAN gibi cevher varken nasıl düşman olabilirim fazlası ile kusurlu olduğum halde…
Haddimi aşıp insanları tenkid etmek istemiyorum sizi çok iyi anlıyorum lakin etrafımda bazı kişiler ortamın sıkıntısını bildiği halde hizmet niyeti ile çoçuklarının üniversiteye gitmesini istiyor benim derdim bu…
İnandığımız gibi yaşamazsak yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz…Yanlışlar doğru gelmeye başlıyor…
Ahirzamanda emin olun evde oturmak bazı durumlarda daha evla keşke tam takvalı olabilsek.Ve nefis için bu kadar cazibedar ortam varken evde oturmak nefis için çok zor lütfen küçümsemeyin:)
Evde oturmaktan bahsederken dikkat çekilmek istenen evde olunması değil oturmak fiilidir. Yani evde olmanızda problem yok, problem oturmak fiilinde. Evdende birçok iş başarabilirsiniz. Allame hanım olabilirsiniz mesela. Ayrıca ünv. Okuyanlara yaptığınız hakaretlerden dolayı size hakkımı helal etmiyorum. Herkesi genellerek büyük bir vebale girmişsiniz ve bu internette kıyamete kadar kaybolmaz. İnsanlar gelip geçip bunu okuyacak. Geçmiş olsun.
Hakkınızı helal ediniz rica ediyorum hangi noktalarda hakaret ettim.Emin olun belki burdaki çoğu kardeşimden ilmim az hatta yok iddalı değilim çok uzatmak istemiyorum genelleme de yapmıyorum ben şahıslara değil yanlışlara kızıyorum size İLAHİYAT fakültesi mezuniyet videosu gönderebilirim emin olun ağlayabilirsiniz ne hale geldik İslamiyet bu mu diyerek yoksa şahısları yargılamak bana düşmez ve ordaki hiç bi kardeşimi hor görmem severim ama bi yanlış varsa farklı bahanelerle arkasına sığınmamalı adı İLAHİYAT ta olsa…
MÜSLÜMAN kardeşini tenkid eden onu yaşamadan ölmez mealinde bi HADİS İ ŞERİF var beni korkutan bi HADİS…bizzat yaşamışlığım da vardır.
Kadının ın sesi ile ilgili Ayet gösterebilirim AHZAB 32 AYET MEALİ….
EY KADINLAR MAHREMİNİZLE KONUŞUN NAMAHREMLE KONUŞMAYIN(HADİS İ ŞERİF)…
Bu her alanda geçerli okul çarşı pazar trafik v.s.Üniversitede ya da iş hayatında olmayıp ta d dışarda çarşıda pazarda lüzümsüz gezmek te sıkıntı işin özü Kadın ya konuşmayacak ya da ciddi öz konuşacak.Sahabe annelerimizden(R.A.H.)ağıza taş alıp konuşan olmamış mı?
iş bu kadar hassas.Ancak ben dahil hassas davranamayabiliyoruz.
Ben takvalı değilim ancak ancak inandığımız gibi yaşamaya başlayınca üzülüyorum iğneyi kendimize batıralım.Ben dahil kaçımız İSLAMİ ölçülere göre tesettüre riayet ediyoruz en basit örnek etrafımıza bakalım.
Kadının sesi ne demek haramdır. Bence bu konuyu etraflıca tarafsız bir şekilde araştırın. Kadının sesi mahrem değildir. Öyle olsa kadın hiçbir şey yapamaz kocası ve baba evi dışında.
İkincisi farkında değilsiniz artık gittikçe batıyoruz. Üniversite okuyan ve yanlış yolda olan binlerce kız var. Bunlara erkekler mi el atacak? Yoksa ben günah onların günahı ben evlenip çocuk yapıp evime bakacağım mı diyip onların günahı diye kenara mı çekileceğim? İkisini de gayet iyi ve güzel bir şekilde yapabiliriz. İslam vasat bir dindir. Aşırı ucları yoktur. Kafanıza yatmayan şeyleri din olarak algılamayın. Nasıl ki hastanede mümine kadın doktorlara ihtiyaç varsa, aynı şekilde okullarda, üniversitelerde, öğretmenlerde de aynı şekilde mümine kadına ihtiyaç vardır. Selametle kalın ?
Burada tartışması yapılan her şey İslam Hukuku’nun alanıdır. Hayatta yaşadığımız hiç bir şey İslam Hukukundaki Farz, Haram, Mübah.. ölçülerinin dışında kalmaz. Bir konu ya emredilmiştir ya yasaklanmıştır ya serbest bırakılmıştır ya tavsiye edilmiştir vs. Her birinin karşılığı Fıkıhta mevcuttur.
Burada “-kadın sesi haram -yanlışınız var bence değil, öyle olsa şöyle gerekirdi..” gibi yorumlar malesef İslam hukukundan bihaber oluşumuzun göstergesi. Bir konudaki yarar& zarar hakkında herkesin kendi görüşü olabilir fakat İslam’ın görüşünü merak ediyorsak İslam Alimlerine müracaat edecek, bilirkişiden dinleyeceğiz demektir.
Ayeti Kerimelerde geçtiği şekilde, “kadın-erkek muhatap olduğunda perde ardından konuşmaları, kadının sesini yumuşatmaması; kadının tesettüründeki ölçünün onun genç mi yaşlı mı güzel mi çirkin mi olduğunu belli etmeyecek şekilde avret yerlerini kapatacak şekilde oluşu; kadın ve erkeğin baş başa kapalı bir ortamda asla kalamayacakları..” alimlerin sözlerinde sabittir. “Harama götüren her yol ve vasıta haramdır.” İslam Hukuku’nda bir kaidedir.
Kadınlara “Vakarınızla evlerinizde durun, önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın” hitabı ise ayettir. Ayettte geçen süslenip çıkmak kelimesine karşılık gelen mana yalnız makyaj yapmak dahi değildir. Kadının doğal güzelliğini göstermesi anlamına da gelir. Üniversiteye en tesettürlü haliyle gelen kadının dahi, (kendine göre) güzel olup olmadığını hangi erkek ayırt edemez? Asrı Saadet’ e gidelim: Bir kadın ve erkek muhatab oluyor: Biri kalbinde kötülük bulunma ihtimali olmayan temizlerin temizi Efendimiz’in(sav) hanımı, biri gökteki yıldızlar misali sahabe-i kiram. Nasıl muhatap oluyorlar? Hz Aişe ağzına taş almış sesini boğuk yapmış. Sahabe Efendimizle arasına bir de perde gerilmiş. Ne hususta konuşuyorlar? Fetva! Hz Aişe ümmette sayılı olan müçtehitlerden biri olduğu ve kimsenin şahit olmadıklarına şahit olduğu için sahabe işin içinden çıkamayınca fetva sormaya geliyor O’na. Hariçte bir muhabbet yok. O insanlar Saadet asrında fitnelerden uzak olmalarına rağmen Şeriate böyle uymuşlar. Fitnelerle çevrili ahir zamanda olan bizim ne haddimize?
İslam zamana uymaz, her zamanda İslam’a uyan kazanır.
.
Kadın erkek karışık okumak caiz mi ki kızları okumaya teşvik edecek paylaşım yapıyorsunuz bu tam anlamıyla bir zillettir
Burada ”iz” bırakmaktan kastın bir yerde sadaka-ı cariye anlamında olduğunu düşünüyorum. Bir müslüman gencin haramdan uzaklaşmasına, farzları yerine getirmesine vesile olmak gibi… Yoksa adını altın harflerle okulun duvarlarına yazmak falan değil. Hayra vesile olan yapan gibidir mucibince hayra vesile olmak için fırsat kollamak. Herkesin şikayeti üniversiteler ise en çok buralarda bize iş düşmüyor mu? Zor zamanlarda durumlarda ve mekanlarda yapılan mücadelenin ecri inşaAllah misli misli olacaktır. Bir hanımefendiye tesettür kadar vakar asalet katan bir şey görmedim. Kimseyi yargılamıyorum bende ferace giyen başörtüsünü omuzlarından salan biri değilim ancak bu tesettür şeklinin asalete asalet kattığını düşünüyorum.