Günümüz annelerinin vazgeçilmezleri; eşyalar. Mobilyalar, kıyafetler, mutfak eşyaları adeta onların hayatının bir parçası olmaya başladı. Annelerin, çocukları olumsuz etkileyen bu 3 bağımlılığını hep birlikte inceleyelim;
1. Eşya Hastalığı
Bayanlarımızın eşyaya olan düşkünlüğü gün geçtikçe artmakta hatta bazen hastalık boyutuna ulaşmaktadır. Çocukların sayılı girdiği salonlar vardır bazı evlerde; mobilyası, perdesi, halısı herşeyiyle periyodik olarak temizlenip ve kapısı kapatılan… İlk gün ki görüntüsünü korumak adına gösterilen bu gereksiz çabadan ötürü bu salonlarımız müze niteliği de taşımaktadır.=) Misafir aracılığıyla odaya giriş yapabilen çocuk, eşyalardan birine zarar verdiğinde ise annenin önce sözlü şiddeti başlar ve bazen yerini fiili şiddete bile bırakılabilir. Mobilyanızın çizilmesi işlevini sonlandırmaz ya da koltukta oluşan bir leke artık koltuğa oturamayacağınız anlamına gelmez. Ama eşyaya olan düşkünlüğünüz hem size hem de çocuklarınıza zarar verir. Çünkü bu durum madde hayatına bağlanmaya sizi gerçek hayatınızdan uzaklaştırmaya başlar. Ayrıca çocuğun psikolojisinde ve yetişmesinde olumsuz etkilerde bulunur.
2. Marka Takıntısı
Küçükken annesinin kıyafetlerine özenip giyinen muhakkak olmuştur. Bugün de özenen miniklerimiz var tabi ama annesi müsaade ettikçe. Çünkü artık kıyafet, ayakkabı, eşarp gibi giyim eşyaları, bizler için gereksinimi karşılamaktan daha fazla şeyi ifade ediyor. X markadan alınan kazak, Y marka çanta, ayakkabı vs. hanımlar için çok kıymetli. Öyle ki bunu kendi çocuğundan bile sakınır. Çocuk bu neticede oynarken zarar verirse ya, marka kıyafet bu sıradan değil ki. Çocuğun heveslenip giyinmesinden ve sonra verilen tepki ile ki kırılan kalbinden, hevesinden daha önemli markalar…
3. Vazgeçilmez Mutfak Eşyaları
Mutfak eşyaları hanımların vazgeçilmezlerindendir. Mutfak eşyalarını bir de sınıflandırılırlar. Mesela günlük kullanılan yemek takımları ve özel yemekler için kullanılan 96 parça yemek takımı vardır. 96 parça günlük hayatta kullanılmaz. Misafir gelmeden de çocuklar uyarılır; yemekte çok dikkatli olmalılar, asla bir şey düşüp kırılmamalıdır. Bir parçasını çocuğun kırdığını düşünün. ‘Ne olacak şimdi tek tek satılmaz ki bu. Yeni takım almak zorundayız.’ demeyeceğiz tabiki de. Hayatınızın geri kalanını bir parça eksik olarak da devam ettirebilirsiniz. 95 parça ile de yemek yenilebilir. Ayrıca 96 parçayı aynı anda kullandığınız bir yemekte olmamıştır. Bir cam parçası için de asla çocuklara bağırmamalı, onları üzüp kırmamalı. Kırılan cam, taşıdığınız Can’dan daha mühim olamaz.
Çok güzel bir paylaşım ama fotoğrafta bayanın kolu gözüküyor maalesef. Daha hassas olursanız memnun olurum 🙂