Gıybet kardeşliğimizi ve birliğimizi yıkan amansız bir hastalıktır. Kur’anımız Hucurat Suresi, 12. Ayette gıybeti şöyle açıklar bize;
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”
Peki gıybet nedir?
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine: “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: “Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.” Ebu Davud, Edeb 40
1. Peki, gıybet nedir?
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine: “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: “Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.” Ebu Davud, Edeb 40
1. Kişinin arkasından yapılan bir ameldir; yani ‘ben yüzüne de söylerim/söyledim; gıybet olmasın da’ demek ile söz gıybet olmaktan çıkmaz.
2. Olmayanı konuşmak değil, olanı konuşmaktır; olmayan iftiradır, ki o bambaşka boyutta bir günahtır.
3. Kardeşin kardeşe yaptığı yaptığı bir iştir; kişi tanıdığı, hukuku olduğu kişilerin gıybetini eder. Tanımadığı birininkini etmez. Ki mü’minin kafirin bile gıybetini yapması caiz görülmemiştir.
4. Kardeşinin duyunca hoşlanmayacağı bir işi yapmaktır; illa konuşulacaksa güzel şeyler söylenmelidir. Güzelliklerden bahsetmek dua niyetine geçer.
5. Dinlenmesi de en az yapılması kadar kötü bir hastalıktır; sadece yapmak değil, buna tepkisiz kalıp dinlemek de aynı günaha sokar insanı.
2. Mü'min böyle bir ortamda 3 şey yapar;
1. Ya gıybet edilen kardeşinin izzet ve şerefini korur, gıyabında iyiliğinden bahseder
Ka’b bin Malik radıyallahu anh Tebük Gazvesine katılamadığında bir aralık Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem onu sorar. Akrabası olan biri, “Ya Resûlallah! Elbiselerine ve sağına soluna bakıp gururlanması onu Medine´de alıkoydu” der. Muaz bin Cebel radıyallahu anh aniden çıkışır ve “Ne kötü söyledin! Ya Resullullah, biz onu Salihlerden biliriz.” Diyerek kardeşinin izzetini savunmuştur. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bundan memnun olmuş ve ona dua etmiştir.
2. Ya gıybet edeni susturur
Süffan bin Uyeyne bir adamın gıybet ettiğini görünce ona cihad edip etmediğini sorar. Adamın ne doğuda, ne batıda, ne güneyde, ne kuzeyde cihad etmediğini öğrenince, “Desene doğuda, batıda, güneyde ve kuzeyde kafirler senin elinden eminler. Sus da biraz da mü’minler senin dilinden emin olsunlar.” Demiştir.
3. Mecliste böyle bir ortam varsa oraya girmez ya da ortamı terk eder
Tepkisiz kalamaz bir Müslüman, o halde günaha ortak olur. Önce sırasıyla kardeşinin izzetini korumalı, değilse konuşanı susturmalı, en son çare olarak meclisi terk etmelidir!
3. Bu konuda bireysel olarak yapmamız gerekenler;
1. Gıybetimizi yapanlara hakkımızı helal etmek; işimiz gücümüz öyle çok ki, bunlara vakit ayırmamak, merak etmemek gerekir. Duymamaya, görmemeye çalışmak lazımdır.
2. Gıybetimizin yapılmasına zemin hazırlamamak gerekir; özellikle ortamlarda tanınan insanlar isek, insanları şüpheye düşürecek şeyler yapmamalı, kimseye de suizan ile bakmamak gerekir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem akşam vakti ashaba Safiyye annemizi tanıtmıştır, sırf şeytana şüphe tohumları ekme fırsatı vermemek için.
3. Ümmetimizin bu kadar sıkıntısı varken derde dert katmaya değil, dert almaya özen göstermeliyiz; nitekim Ümmetin bunca sıkıntısı arasında bunlarla uğraşmamalıyız. Zira Ümmete batırılan asıl hançeri gören, eline batan iğneye takılmaz.
4. Bu hastalıktan kurtulmak için 5 tedavi;
Bu hastalık ya hasetten, ya laf olsun diye, ya insanları güldürmek için, ya kendi değerini yükseltmek başlarını küçültmek maksadıyla, ya asabiyetten dolayı ortaya çıkar. Teşhisini yap ve tedavini seç.
1. Bu işin ızdırabını yüreğinde duy. Allah’a dua et, Salihlerden dua iste.
2. Haset yüzünden gıybet ediyorsan, haset ettiğin kişiye dua et, onu insanlar içinde taltif et. Bunu birkaç kere yaparsan Allah gönlünden bu hasleti alır, çaba göster!
3. Boş kalmışsın, kendini daha fazla Hak ile meşgul et.
4. Nefsini unutmuşsun, kendi eksiklerini tahlil et ve bunlarla meşgul ol. Başkalarının kusurlarını araştırma.
5. Kendini kefaret ödemeye zorla! Bunu devam ettir ve bunu bir terbiye metodu edin. Oruçsa oruç, sadaka ise sadaka…
Fitne zamanının en büyük korkusu “ya arkamdan gıybetim edilirse” korkusudur!
O halde Allah’ın bu zamanda dini için kullandığı kullarından olmak için çalışmak ve çok dua etmek lazımdır! Dinini, davanı öyle çok sev ki, başka şeye vakit kalmasın!
Kaynaklar
Muhammed Emin Yıldırım Hocanın, Muhteşem Ahlak – Gıybet dersinden derlenmiştir.
bir sorum olacak. Mesela birisi bizi çok maddi ve manevi zarara soktu. Bu zararın bir kısmından kurtulmak çözmek için diğer kişilere olayı açıklamak anlatmak durumunda kalıyoruz hem düştüğümüz durumu daha iyi anlamaları için hem de onların da dikkatli olmaları ve çözebilmek için de faydası olur umuduyla. Bu durumun gıybete girmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Doğru mu? Müslüman kardeşler birbirini uyarmasa ve sıkıntısını paylaşmasa nasıl savunma geliştirebilecekler. Arda çook ince bir çizgi var sanırım.
Haklısın bu arkadan konuşma işinin mübah olduğu durumlar var hatta bu sitede o konuyla ilgili bir içerik var linkini atıyorum:
https://suffagah.com/6-durumda-mubah-olan-giybet