Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Susan kurtulmuştur.” (Tirmizi, Kıyame, 50; Ahmed, Müsned, 2/159; İbn Ebü’d-Dünya, Kitabü’s-Samt, nr. 10)
Elbette iletişim kurmak zorundayız, susarak yaşamamız mümkün değildir. Peki bu hadis-i şerif bize ne anlatmak istiyor? Gün boyu en çok kullandığımız organımız herhalde dilimizdir. Özel bir çabayı gerektirmediği için çoğunlukla düşünmeden kullandığımız bu organımızın önemini anlayabilmek amacıyla, İmam Gazali’nin “Hüccetü’l İslam” isimli eserinden faydalanarak dilin birkaç afetinden söz ettik.
1. Lanet Etmek ve Beddua
Lanet etmek, ister hayvana, ister cansız varlıklara, ister insana olsun hepsi de dinimizce kötü görülmüştür.
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Mümin, lanet etmez.” (Hakim, el-Müstedrek, 1/13)
Hz. Aişe (r.anh) şöyle anlatır: “Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem), Ebu Bekir’in (r.a.) bazı kölelerine lanet ettiğini duydu. Bunun üzerine Efendimiz Ebu Bekir’e doğru yöneldi ve ‘Ey Ebu Bekir! Hem sıddıklık hem de lanetçilik bir arada olur mu? Hayır! Kabe’nin Rabb’ine yemin ederim ki olmaz.’ buyurdu. Bu sözünü üç defa tekrarladı.” (Buhari, Edebü’l-Müfred, nr, 319; Ahmed, Müsned, 2/337, 366; İbn Ebü’d- Dünya, Kitabü’s Samt, nr. 693)
Nuayman adında biri içki içmişti. Bu yüzden birkaç defa ceza almıştı. Bunun üzerine sahabelerden biri, “Lanet olasıca, ne kadar da içki içiyor!” dedi. Allah Rasulu (sallallahu aleyhi vesellem) adamı uyararak, “Kardeşine karşı şeytana yardımcı olma!” buyurdu. “Mazlum, zalime öyle beddua eder ki, ettiği beddualar zalimin zulmüne denk olur. Bedduada ileri giderse kıyamet günü zalimin ondan alacağı olur.”(Farklı bir lafızla bk. Tirmizi, Daavat, 103)
2. Övmek
Övmek bazı durumlarda yasaklanmıştır. Övgüde bulunmanın altı afeti vardır. Bunlardan dört tanesi övende, iki tanesi övülende meydana gelir.
Öven kişi; bazen haddi aşıp yalan düşer, bazen gösterişe girer, bazen tam manasıyla bilmediği şeylerden bahseder ve böylece bilmediği konuda konuşmuş olur. Bazen de övülen şahıs zalim ya da fasık olup bu övgüye sevinir, içi ferahlar. Bu caiz değildir. Bu konuda Allah Rasulu “Fasık övüldüğü zaman, Allah gazaplanır.” buyurmuştur. (Beyhaki, Şuabü’l-İman, nr. 4885; İbn Ebu’d-Dünya, Kitabü’s Samt, nr. 230)
Övgü, özülen kişiyi ise kibre sokar, kendini beğendirir. Bunlar da insanı helak eden şeylerdir. Aynı zamanda kişi övüldüğü zaman kendi nefsinden memnun olur ve bu durum onu tembelliğe sürükler. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) “Kardeşini yüzüne karşı övdüğün zaman, sanki boğazına keskin bıçağı çalmış olursun.” buyurmuştur. (Iraki, hadisi, Abdullah b. Mübarek’in, Zühd ve’r-Rekaik adlı kitabında Yahya b. Cabir’den mürsel olarak rivayet edildiğini söyler.)
Biri kendisini övünce, öven kişinin bilmediği fakat kendisinde mevcut eksiklerini hatırlamalı, eğer öven kişi bilseydi övmeden vazgeçeceğini düşünmelidir.
3. Yalan Konuşmak
Bu konuda oldukça fazla Hadis-i Şerif olduğunu biliyoruz. Yalanın öneminin farkındayız. Nitekim hepimiz Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) kendisine “Mümin içki içer mi?” diye sorulduğunda “İçebilir.” (yani hata edebilir), “Zina eder mi?” diye sorulduğunda “Yapabilir.” diye cevap verip, “Peki yalan söyler mi?” denilince “Onu yapmaz!” buyurduğunu öğrendik.
Malik bin Dinar şöyle der: “Doğruluk ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar, kalpte boğuşurlar.”
Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Kişi kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe ve şakasında (dahi) yalandan kaçınmadıkça imanı kamil olmaz.” (Hadisin ilk kısmı için bk. Buhari, İman, 7; Müslim, İman, 71. Hadisin son kısmı için bk. Ahmed, Müsned, 2/352; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 1/92)
Başka bir hadis: “Yalan, yalan olarak yazılır. Hatta yalancık dahi, yalancık olarak yazılır.” (Ahmed, Müsned, 6/438, 458, 452, 453; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 4/51; İbn Ebu’d-Dünya, Kitabu’s Samt, nr. 524)
Ebu Ümame, Rasulullah’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Yalan münafıklığın kapılarından bir kapıdır.(Haraiti, Mesaviü’l-Ahlak, nr. 111; İbn Adi; el-Kamil, 1/103)
4. Alay Etmek
Günümüzde özellikle sosyal medya platformlarında görüyoruz ki ‘alay etme’ fazlaca artmış durumda. Sadece ekranı kaydırırırken bile yüzlercesine şahit oluyoruz. Bu konudaki hadislerden biri şöyle:
“İnsanlarla alay edenlere cennetten bir kapı açılır ve ona ‘gel gel’ denir. O da (hesabın üzüntüsünden dolayı) mahzun ve kederli olarak gelir. Cennetin kapısına vardığında, kapı yüzüne kapatılır. Sonra başka bir kapı açılır. Ona ‘gel gel’ denir. O da mahzun ve kederli olarak gelir. Cennetin kapısına vardığında, kapı yüzüne kapatılır. Bu hadise sürekli tekrar eder durur, öyle ki adama kapı açılır ve ‘gel gel’ denir; o artık gelmez. (İbn Ebu’d-Dünya, Kitabu’s-Samt, nr. 287)
Hucurat suresi 11. ayetinde Allah (svt) şöyle buyurmuştur. “Belki de alaya alınan kimseler, o alay edenlerden daha hayırlıdır.”
5. Malayani Konuşmak
Kulun sermayesi vaktidir. O, vaktini boş şeylere harcarsa sermayesini zayi etmiş olur. Bunun için Efendimiz (sallallahu aleyi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Malayaniyi (kendisine bir fayda vermeyen söz ve işleri) terk etmek, kişinin müslümanlığının güzelliğindendir.”(Tirmizi, Zühd, 11; İbn Mace, Fiten, 12; Ahmed, Müsned, 1/201; Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, 8/19)
Enes bin Malik(r.a.) der ki: “Bizden (ensardan) bir genç, Uhud günü şehid oldu. Biz, onun karnı üzerine açlığından dolayı bir taş bağlı olduğunu gördük. Annesi yüzünden toprağı silerek, ‘Cennet nimetleri sana afiyet olsun ey oğlum!’ dedi. Bunun üzerine Allah Rasulu şöyle buyurdu: “Cennetlik olacağını nereden biliyorsun? Belki o, kendisine fayda vermeyen şeyleri konuşmuştur ve verilmesi kendisine zararı olmayan malı elinde tutup cimrilik yapmıştır.” (Tirmizi, Zühd, 11; İbn Ebu’d-Dünya, Kitabü’s-Samt, nr. 109; Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, 10/303)
Kaynaklar
İmam Gazali – Dil Belası
0 Yorum