Derdin mi çok? Çok mu acı çekiyorsun? İşten mi ayrıldın, sınavı mı kazanamadın? Yoksa haram sevdan mı terk etti? Ne derdin varsa bir düşün. Say teker teker “dert” dediklerini. Ve sonra da koy onları bir kenara. Şimdi oku bu yazılanları tüm kalbinle. “Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” diyen bir Peygamber’e sallallahu aleyhi ve sellem inandık biz. O’nun yoluna baş koyduk. Peki ne kadar hayatımızda yeri var bu sözünün? Kaç gece kardeşinin derdi için uyuyamadın? Kaç kere duanda kardeşin için yakardın?
1. Annen, baban mı yok?
Hani çok derdin var; baban eskisi kadar harçlık vermiyor, annen her şeyine karışıyor sıkılıyorsun ya; dünyada 200 milyon yetim var. Ve bunların 100 milyonu sokaklarda yaşıyor. Babanın güvenini, annenin şefkatini bilmeden geçip gidiyor günleri. Ağlıyorlar, korkuyorlar ama sarılacakları, yüreklerini sakinleştirecekleri anneleri yok yanında, ona tebessüm edecekleri bir babaları yok. Sen annenin babanın kıymetini bilmiyorsun ya, hani onlara karşı geliyor “öf” diyorsun ya her anı için hesap sorulacak sana. Rabbin diyecek belki de “Kulum, kardeşinin şefkate ihtiyacı vardı. Neden yanında olmadın? Neden derdini dert edinmedin?” ne cevap vereceksin hiç düşündün mü? Sen hala “Öf anne, öf baba” demeye devam et!
2. Açlıktan uyuyamıyor musun?
Yemeklerin hepsini sevmiyor, seçiyorsun ya bazen. Bazen de bitirmeyip çöpe döküyorsun, hatta bazen zevk için yemek yiyorsun hani, boğazında düğümlenecek yediğin lokmalar. Sen çeşit çeşit yemekten yemek seçemezken her yıl açlıktan ölen 18 milyon insan var. Saatte 300 çocuk ölüyor açlıktan. Ne demişti Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Bu sözü yüreğini titretmiyorsa, başına yastığa rahat koyarsın tabi. Ümmet-i Muhammed’denim diyorsan ve evine girip kapıyla birlikte kalbini de dışarıya kapatıyorsan bir sorgula imanını.
Elim yettiğince yardım edeyim diyor musun? Ne yapabilirim diye vaktini harcıyor musun? Harcamıyorsan, düşünmüyorsan “Aaa yazık” deyip geçebiliyorsan kork! Çok çetin bir hesap bekliyor seni. Tutacak ahirette açlıktan ölen çocuk yakandan; “Sen yemekler arasında boğulurken ben lokma lokma ölüyordum neden görmedin?” diyecek belki de. Peki ya Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) yüzüne nasıl bakacaksın? Hiç korkmuyor musun? “Mümin kardeşin açlıkla sınanırken neden derdiyle dertlenmedin? Neden elini ona uzatmadın? Haydi şimdi git sen bizden değilsin!” der ve sana sırt çevirir diye nasıl korkmuyorsun?
3. İmansız mı atıyor kalbin?
İnsanlığın imanı yanarken nasıl rahat evinde gamsızca oturabiliyorsun? Ümmet bile kendi içinde yanıyorken sana oturmak mı düşer? Amacı insanların imanını kurtarmak olan rahmet Peygamberini (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle mi örnek alıyorsun? Allah’ın dinini anlatmadığın her insan hesap soracak belki de. Hani özeniyorsun ya Ebu Bekir’e, Ömer’e, Osman’a, Ali’ye (radıyallâhu anhum) … Sahabi olmak; koşulsuz şartsız Allah’ın dini için seferber olmaktı. Sen bırak seferber olmayı ümmet parçalanıyor, insanlar imansız ölüyor üzülmüyor, dertlenmiyorsun bile. Peygamberin yolundayım diyorsan dertlerini Rabb’ine emanet edip unutacak, ümmetin derdini dert edineceksin. Mümin şuuru ile bakabilseydin dünyaya kendi dertlerinle boğulmaktan kurtulup Rabb’inin rızası için insanların derdine derman olmaya koştururdun.
Haydi kardeşim uyan! Kalk ayağa ki ümmete umut olasın. Derdim var diye şükürsüzlük etmeyi bırak. Ben tek başıma ne yapabilirim deme. Unutma uyuyanları uyandırmaya tek bir uyanık yeter.
Cok guzel bir yazı .Allah razı olsun
amin cümlemizden
Aminn Allah razı olsun Rabbim bizleri anne babalarına iyi davranlardan eylesin?