Kimi insanların çok küçük yaşlardan gelen değerli bir amacı vardır, bu amaç aile eğitiminden veya fıtrattan kaynaklanabilir. Kimileriyse hayatında kutlu bir amaç olması gerektiğini bilir ama bu içinden gelen, kafasına dert edebildiği bir mesele değildir. Anlayacağınız bir bakıma dertsizliğini dert eder. Siz de, dava insanlarına, önderlere bakıp ben neden böyle değilim? diye düşünüyor musunuz? Neden kısmına vakıf değiliz ama “nasıl olabilirim” kısmında bir kaç önerimiz var. Sizde önerilerinizi yorum olarak ekleyebilirsiniz 😉
1. Sözde Değil Özde Olmayı Şiar Edinmek
Muhsin Yazıcıoğlu’nun “vatanı sevmenin çilesini biz çektik edebiyatını onlar yaptı” dediği “onlar” olmayın. Niyetinizin sahih olmasına özen göstermek zorundasınız. Yaptıklarınız sosyal medyaya fotoğraf atmak, arkadaşlarınız arasında ön plana çıkmak olacaksa çok sakıncalı bir iş yapıyorsunuz demektir. Dava adamlarının islami camiada bir karizması olduğunu inkar etmek mantıklı olmayacaktır ama ahirete götürülecek olan ne insanların alkışları ne de karizmadır! Niyetinizin sapmasına, ölüm fikri engel olmalı! “Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah’a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Bakara Suresi, 264. ayet) Dünyada etrafınızda insanlar vardır hatta üzerinizde bir dava vardır gibi görünebilir ama ahirette yalçın bir kaya gibi kalabilirsiniz. Amacınız sözde değil özde olmak olsun böylelikle kesinlikle çilesi olan bir davayı tevekkül ile taşıyabilirsiniz biiznillah.
2. Dava Adamlarının Hayatlarını Tahlil Etmek
Bu irade bu aşk nasıl olur? Anlamadan, yaşamak mümkün olmasa gerek! Taklitten, tahkike giden bir süreç. Dava adamı tanımını da dar tutmayın. Tüm dava adamlarının ilk taklit ettiği dava adamı şüphesiz Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem‘dir. İnanç, azim, umut, direnç, kuvvet ve merhamet gibi bir dava adamında olmazsa olmaz tüm karakterlerin en hayırlısı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem‘de bulunurdu doğal olarak ilk örneğimizde O (sallallahu aleyhi ve sellem) olmalı.
Bu güzide insanların hayatlarını tahlil ederek güzel ahlaklarını nasıl edindiklerini araştırmalısınız. Günümüz şartlarında neyi nasıl dava edinmeliyiz diye soruyu biraz daha genelden özele çekersek önce ehli sünnet dava adamlarını belirlemeli. Sonrasında varsa kitapları okunmalı, hayatlarıyla ilgili belgesel, film veyahut biyografileri incelenmeli. Bu dava için ne yapmış, nasıl yapmış, ne bedeller ödemiş gibi sorular bu tür eserlerde cevaplanacaktır.
3. Konferans veya Derslere Katılmak
Eğitim, ameliyathane de malzemeleri sterile eden kişi ile cerrahı ayırır. İkisi de neşterin adını işlevini bilir her gün eline alır ama cerrah aldığı eğitimle eşyanın hakikatini öğrenmiştir. Her insanın aynı hayatı, aynı nefesi ve kısmen aynı şartları varken birini dava adamı yapan mesele “nefesin”, “nefsin” hakikatini öğrenmiş olmasıdır. Bu iş ise eğitim ile mümkündür. Kendinizi eğitmek ile mükellefsiniz! Derslerde, konferanslarda direk bulunmak daha etkilidir ama şartlarınız uygun değilse internet erişimi ile de olsa büyüklerin eğitim metodlarını takip edip uygulayın.
4. Gezmek
Evet yanlış okumadınız, gezin! İki uç meseleye tanık olmak için gezin; zalimlerin sonu ve mazlumların durumu. “Göz görmeyince gönlün katlanması” en çokta bu durumda insana zarar verir. Artık duyduğumuz ya da sosyal medya turu yaparken bir iki saniye gördüğümüz ibret verici meselelerin ruhunuza tesir etmemesi bu yüzyılın en acı meselesidir belkide. Ancak gitmek, bizzat görmek ve gezinmek geri dönüşümsüz bir sorumluluk yükleyecektir boynunuza. Gezmek meselesi büyük ve küçük ölçeklerde gerçekleştirilebilir, örneğin; ihtiyaç sahibi bir eve gidersiniz -özçekim yapıp bugünde bunu yaptık demeden-, vefat eden birinin ailesine taziyeye gidebilirsiniz ya da büyük ölçek kısmına geçersek mazlum coğrafyaları, tarihinden-bugününden ders çıkarabileceğiniz coğrafyaları gezebilirsiniz. Taha Kılınç abimizin “büyük gezmek” kısmı için çok güzel ve uygulanabilir bir tavsiyesi var. Seyahat kumbarası! Her gün ama muhakkak her gün az ya da çok ama düzenli olarak içine para atılan “1 yıllık” bir kumbara. Yapan kişilerden yılın sonunda gerekliyse vize ve pasaport ücreti dahil yol paralarının çıktığına dair geri dönüşler almış abimiz. Sizde niye ederek bereketli bir kumbara işine girebilirsiniz. Özellikle gençler arasında yapılan yeteneğinize göre yarışmalara katılabilirsiniz. Çıkmaz demeyin ya çıkarsa! Gezerkende şu iki ayeti tefekkür edin:
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!”. ( 6/11)
Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir. (6/165)
5. Empati Kurmak
Mazlumların, mazlumun başını okşayanların, zalime karşı direnenlerin, ilim öğrenmek, öğretmek için çabalayanların, hayatını Allah’ın rızası yönünde harcamaya çalışanlarların yerine kendinizi koyun! Allah’a anlatacak bir hikayesi, verebileceği bir hesabı var. Ne kadar zorluk çekmiş olsa da dün geçip gitti ve dünden pişman değillerdir, ne kadar zorlayıcı görünse de yarına Allah bir yol çizer yarın için korkmazlar. Bugün üstüne düşen neyse tevekkül ile onu yaparlar. Ne kadar huzurlu bir kalp. Elbet acılar ve zorluklar yaşanmış ve yaşanacaktır belki mutluluktan da söz edilmez ama Allah’a karşı sorumluluğunda huzurludurlar. Beşer olarak elinden geleni yapmış olmanın huzurunu yaşamayı kim istemez? Hasan el Benna’nın da dediği gibi;
“Yarınlar yorgun olanların değil; Rahatından vazgeçenlerin olacaktır.”
6. Dua
Meleklerin de amin dediği bir dua; kendiniz ve mazlum kardeşlerimiz için. Mazlum oluşu fakirlik ve savaş içinde oluş olarak daraltmayın! Dünya nimetlerinin albenisiyle bombalanmış, şeytanın açık hedefi haline gelmiş, manevi açlık çeken insanlarda ahiret hayatı için mazlumdur. Müslüman dava adamlarının savaşı ise zalimin her türlüsüne karşıdır. Zalim her yerden her silahla saldırırken müslüman açık gözlü olmalı, metodunu ve silahını iyi seçmeli. Yeryüzü, müslümana mescid olduğu gibi yeryüzü, müslümana cenk alanı; cehaletle, israfla, yoksullukla, zalimle…
Dua ise bu savaşların en güçlü kalkanlarındandır tabi ki meydana çıkmadıkca -harekete geçmedikçe- evde, klavyede kalkan bulundurmamız biraz zayıf bir müslüman tavrı olacaktır!
7. Maddi Yardım
Manevi donanıma devam, biraz da madden infak edeceğiz ki dualar artsın, budanan ağaç daha gür çıksın. Hele ki günümüzde açlığın ve fiziksel yetersizliğin büyük sorun teşkil ettiği o kadar coğrafya varken elimizdekini paylaşmak, zorunluluk hükmündedir!
İslami Sohbet verecek olan birine nasihat eder misiniz kardeşler
O an orda bulunmanin şükrunu dile getirme şuuruyla Başlayın