Artık zaman madde üzerinden işliyor. Artık insanlık birbirinin ensesinde gibi birbirlerini adım adım takip ediyor. Başka kavme benzemeyin, uyarısına neredeyse kulakların derince kapandığı şu dönemde, hala Sünnetin uyarısına kapı açan insanlar var elhamdülillah.
Ancak süreç sadece ‘yapmayın’ demekle işlemiyor. Öyle ki, ‘tamam onu yapmayalım ama ne yapalım’ cevapları sıralanıveriyor. Özellikle de çocuklarda, bu alternatifleri getirmek mecburiyetinde bırakıyor bizi. Özellikle de şu son dönemdeki sürekli bir şeyleri –bilhassa batı geleneklerine ait günleri- kutlama furyasına karşı sizin için birkaç öneri derledik. Doğum günü, diş buğdayı, yılbaşı, cadılar bayramı değilse ne?
Durun durun, yeni günler icat etmiyoruz canım, hem çocuklarımızı kendi inanışlarımıza göre hayata karşı koruyoruz hem de bunu gerçekçi adımlarla yapıyoruz.
Kur'an'a Geçiş Günü
Çocuklarımızı küçük yaşlarda kurslara göndermeyi çok önemseriz. Heyecanla harfleri öğretip sürekli Kur’anımızı göstererek, onu okuma hedefiyle motive ederiz. İşte aslında bizim için tam da bir kutlama fırsatı önümüze serilmiş gibi. Çocuğunuzun Kur’an-ı Kerim’e ilk geçtiği günü not edin. Zaten geçtiyse fotoğraflardan, belgelerden o günü bulmaya çalışın. Muhakkak facebooka bir şeyler yazmış olmalısınız. J O da yoksa tahmini bir zaman dilimini belirleyin ve Kur’an’a Geçiş Günü, Kur’an Okumaya Başlama Günü ya da daha afili bir isim ile yeni kutlama gününüzü ilan edin. Çocuklar birden bu da nerden çıktı diyebilir. Siz de “Nasıl olurda senin Kur’an’a geçtiğin o ilk günü unuturum, nasıl kutlamayız şaşırıyorum. Sanırım aklımdan çıkmış, bundan böyle bugünü kutlamalıyız, ne kadar güzel bir şey yaptığının farkında mısın?” diyerek durumu anlatabilirsiniz. Hem bu gün size her yıl çocuklarınız ile Kitabımızın arasını, ilişkilerini konuşma ve sağlamlaştırma adına bir fırsat daha sunacaktır.
İlk Hatim Günü
Kur’an’a Geçiş Gününün bir seviye üstü, İlk Hatim Günü. Artık Kur’an’a Geçiş Gününü bırakacak mısınız? Tabii ki hayır. Dünya öyle acımasızca çocuklarımızı elimizden almak için seri üretim yapıyorken. Hiçbir şeyi, anı, fırsatı kaçırma lüksümüz yok. O gün olmasa bu gün de olmazdı, mantığıyla ikisini ayrı ayrı kutlayabilirsiniz. Tabi Hatim günü daha farklı olmalı. Daha şaşalı. Belki ailelerle, belki arkadaşlarla. İlk sene zaten kutlarsınız ama bizim derdimiz her sene bu günü anımsamak. Yineliyorum, bu bize 2 şey kazandıracak;
1. Büyüdükçe sisteme elinde daha çok mazur kalan çocuklarımızın fırsat eğitimi artacak, dini yakınlıklarını çoğaltacak
2. Sünnete aykırı her özel günden korumak adına alternatif sunacak
Böylece çocuklar bizim neye önem verdiğimizi, neyi değerli görüp sevindiğimizi görecek ve yüreklerine öyle işleyecektir. 15 yaşına gelmiş bir çocuğu düşünün. 10 yıldır gelenekselleşen hatim günü kutlamalarını, buna uygun arkadaşlarını, bu düsturda yaptıklarını, bunu onur olarak taşımasını ve belki yıllar üstüne bir şeyler katmasını… SubhanAllah.
İlk Hadis Ezberleme Günü
Çıtayı biraz daha yükseltirsek İlk Hadis Ezberleme Günü bizim için çocuklarımızı zamanın kirli ellerinden çekip almak olacaktır. Saf ve berrak beyinleri, taptaze hafızaları hadis ile bereketlendirmek, çocuğun ömrüne bereket ağacı dikmek olacaktır. Şöyle düşünün bir ailenin çocuklara küçükken 40 hadis ezberletme hedefi var ve yapıyor. Küçükken kulaktan duyarak bile ezberlenir, zor değil. Sonra unutma ihtimali var ama, ezbere bildiği hadise ters bir hayat yaşama ihtimali var. Allah korusun. Oysa her yıl bugünü kutlamak, çocuklara hadisleri tekrar ettirmektir, hadislerin mahiyetini yeniden hatırlamaktır. Ara ara uzun soluklu aşılar vermek gibidir. Yılda 5 kutlama günümüz olsa, 2 3 ayda bir kanı tazelemek demek olur bu ve inşaAllah çocuğun enerjisini büyük çaplı etkilemeye yeter. Çünkü ufak dozları zaten ara ara da veriyoruz.
Fatiha Günü
Bu belki de ilk aşama olabilir. Bunun adı başka bir sure de olabilir. Yasin Günü de olabilir. Subhaneke Günü de… Size kalmış. Böyle mühim virajları değerlendirmek, fırsatları görmek de bize kalmış. 7 yaşına kadar Subhaneke olur bu gün, 7 yaşından sonra Tebareke gününe dönüşür. Hatta namaz günü olur. Meselemiz isimler değil değerler. Öyle önemliler ki… Çevrenizde bunu ilk yapacak kişi iseniz garip karşılanabilirsiniz. Ama üzülmeyin, siz cihad ediyorsunuz.
Salavat Günü
İlk çocuğunuzdan itibaren veya şimdiden sonra Salavat Günleri düzenleyerek Salavatı ve Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi konuştuğunuzu düşünün, Salavat yarışması yapın ve en küçük aile üyesini birinci çıkarın. Sonra bir daha başka küçük bir üye gelene kadar o günü Salavat Günü olarak kutlayın ve aynı içeriği genişletirken çocukları Salavat yarışında nasıl da çabaladıklarını anımsatmayı, her küçük üyenin nasıl kazandığını sanki okul anısı anlatıyor gibi önemseyin ve anlatın.
Bakın bunlar bizim değerlerimiz. Yalnızca adını koymakla, evi hediye paketi haline getirmekle olmaz. İçeriği dolmalı, mahiyet, hissedilmeli. Evet çocuklarımızın dönemin getirdiği kutlama arzularına karşı mü’mince bir duruş çizmeye çalışıyoruz ama dedik ya mü’mince. Mü’min boş ve öylesine bir iş yapmaz. Fırsatı kollar ve içini doldurur. Zemin öyle kaygan ki, bizim bu zeminde kaymasına müsaade edecek bir çocuğumuz yok biizniAllah!
Hediye Madde: Bayramlarımız
Her şeyin yanı sıra Rabbimizden gelen özel kutlamalarımızı unutmayalım. Bu günler böyle kutlanıyorsa, bayramlarımız nasıl kutlanır siz düşünün. Sadece Ramazan ve Kurban’ı beklemek de değil, her Cuma özel bir yere sahip olmalı bizde. Süreklilik ve önemlerine göre kutlama dozu ve içerik de değişmeli. Bir Ramazan ile Salavat günü aynı olmamalı, bir Cuma ile de Kurban…
Not: Her şeyden öte bizim değer verdiklerimiz Allah’ın değer verdiği şeyler olmalıdır. Bu açıdan ister bunlar olsun isterse başka şeyler, kutlamalarımız ve sevinçlerimiz de tam olarak neye değer verdiğimizi gösterecektir! Çocuklarımız da bunları görüp, bizim değer verdiklerimiz üzerinden yetişecektir. Allah’ım ayaklarımızı dininde sabit kıl.
0 Yorum