Anne – Babaların çokça dert yandığı bir durum vardır; Çocuğum çok inatçı. Endişelenmeyin, bu geçici bir durum. Peki, İletişiminiz nasıl? Berbat. Laf dinletemiyorum. Çünkü onu anlamıyor olabilirsiniz. Bir yerde yanlış var, var ama her zaman çocuk haksız değildir.
Çocuklarımızı, kardeşlerimizi, küçüklerimizi anlayabilmemiz için onları iyi tanımamız gerekir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki her yaşın keninde öz belirli özellikleri vardır her özellik o yaşa ait olduğu gibi bu zamanlarda çocuğa doğru davranma çok önemlidir. Bu dönemlere has hususiyetleri yaşayamamış çocukların, karakteri de tam oturamayabilmektedir.
1. Çocuk nedir?
Mantıklı düşünme yeteneği sınırlı, duygu ve düşüncelerini anlatabilme yeteneği zayıftır. Çocuk deneme- yanılma ile öğrenir. Yapmasını istemediğiniz şeyleri sürekli yapmak istemesi normal ve geçici bir durumdur. Sırf bu yüzden ona kızmak, bağırmak, cezalandırmak doğru bir davranış değildir.
Dört yaşındaki bir çocuğun hayali arkadaşları vardır mesela ve bunların gerçek olduğuna inanır. Öcü kavramı ile korkutulduğunda öcünün var olduğunu sanırlar. Çocuklar anlayamadıkları olayları hayal güçlerinin yardımıyla açıklarlar. Çocuklar duygusal tepkilerini sözden çok davranışları ile ortaya koyar. Çünkü kelime hazneleri henüz buna yeterli değildir. İsteği yerine getirilmediğinde ağlar, ayağını yere vurur, hatta kendini yere atar giysilerinin kirleneceğini düşünmez.
Bir çocuğu anlayabilmenin yolu onu ciddiye alma, onun gibi düşünmeye başlama ve onun frekansına inmekle mümkündür. Henüz dili dönmediğinde anlattıkları basit değildir henüz konuşamadığından size düşüncelerini anlatma çabası içerisindedir anlıyormuş gibi yapıp ne anlatmak istediğini arayabilirsiniz.
Peki kriz anında ne yapabilirsiniz? İlgisini başka yöne veya başka bir nesneye çekmeye çalışın. Bir kere “hayır” dediğinizde asla aksini söylemeyin. Gereksiz yere de hayır demeyin. Çocukların ilgisi çok çabuk değişir sakin bir ses tonuyla ilgisini başka yöne çekin.
2. Çocuk neye inanır?
Çocukta somut düşünce hakimdir. Çocuklar soyut kavramları, atasözlerini, deyimleri ve fıkraları anlamakta zorluk çekerler. Soyut konuşmaları somut olarak düşünürler. Örneğin, ölüm olayını seyahate çıkmak olarak anlarlar. Melek peri, dev gibi masal kahramalarının gerçekte var olduklarını düşünürler. Küçük çocuklar canlı- cansız ayrımı yapamazlar onlar için oyuncaklar çevredeki eşyalar canlıdır. Başını veya ayağını vurduğu şeyi veya düştüğü yeri döver ve bunu annesi de yaptığında ağlamasını keser.
Çocuk büyüsel düşünceye de inanır. Kafasından geçirdiği her şeyin ve her söylenenin gerçek olabileceğini sanır. Mesela, kardeşinin ölmesini isteyen bir çocuk, tevafuken kardeşi ertesi gün hastalanmışsa bu olaya kendisinin sebep olduğuna inanabilir. Bu da büyük bir korkuya kapılmasına neden olabilir. Bu gibi durumları ailenin şaka yönlü olarak ( bak senin yüzünden kardeşin hasta oldu, arkadaşının oyuncağını kırdığın için hastalandın gibi şeyler söylemesi) çocukta “ben sebep oldum” suçluluğunu yapabileceğinden sağlıklı bir davranış değildir. İleri de çevresiyle etkileşime girmek istemeyebilir, fikirlerini özgürce söylemek istemeyebilir. Eğitimin yalanı olmaz.
3. Çocuk ne ister?
Çocuk bencildir, fakat bu bencillik biz yetişkinlerdekinden farklı bir durumdur. Çocuk dürtü ve isteklerini dizginlemeyi, ertelemeyi bilmediğinden isteklerinin anında karşılanmasını talep eder. Olur olmaz yerlerde, o anda olmayacak şeyler isteyip annesini zor durumda bırakabilir, bu durumda evebeynlerin rahat ve sakin olması gerekir. Çözüm olarakilgisini başka bir yöne çekmek denenebilir. “bak bunu buraya bırakalım abi bizim için saklasın döndüğümüzde gelip alalım” diyebilirsiniz. Ailelerin yaptığı büyük bir yanlış vardır ki o da “hayır” dediği bir şeyi çocuk ağladığında ya rezil olmayayım ya da sussun da rahat edeyim kaygısıyla “evet” derler. Bunu yaptığınızda çocuğun gözünde kararlılığınızı kaybettiniz. O artık her ağladığında istediğini yaptırabileceğinin farkında.
Çocuk rahat olmayı ister, serbest kalmayı dilediği gibi oynamayı ister. Bu onun en doğal hakkıdır çünkü çocuğun hayatında ve gelişiminde oyun büyük bir öneme sahiptir. Oyunlar adeta onların bir arkadaşıdır. Duygu ve düşüncelerini, ne hissettiğini, karakterinin ne yönde seyrettiğini oynadığı oyunlardan öğrenebilirsiniz.Çocuk bazı titiz annelerin yaptığı gibi belli bir alanda tutulmamalı, ev içinde oynama serbestisi tanınmalıdır. Sürekli olarak dur, otur, yapma, elleme demekten kaçınmalıdır. Bu yaşlarda korkutmalara, sert cezalara dayağa başvurma çok zararlıdır. Çocuk ağlamasın diye her istediğini yapmakta sakıncalıdır. Çocuğun döküp saçmasına katlanarak kendi kendisini besleme, kendi başına yemek yeme isteği desteklenmelidir. Üç yaşında çocuk kendi başına yemek yer duruma gelmelidir.
4. 3-6 Yaş Arası Çocukların Gelişimi (Oyun Dönemi)
Cıvıl cıvıl, hayat dolu konuşkan bir çocukla karşı karşıyayız 🙂
Bu dönemde çocuklar sürekli soru soracak: Baba bu ne? Anne bu ne işe yarar? Neden, niçin? Bana da söyleyin diye araya girecek, sözünüzü kesecek herşeyi tanımak ve bilmek isteyecek.
Çok canlı hayal gücü vardır.
Kendi işini kendi görme zamanı gelmiştir, buna bayılır!
Bir önceki dönemin inatçılığı gitmiş yerini uyumluluk ve söz dinlerlik almıştır.
Çiziklerden, sıyrıklardan çok etkilenecek, olmamış şeyleri olmuş gibi anlatacak, duyduklarını abartacaktır.
En güzeli ve en önemli olanı: Psikolojideki adı “Özdeşim” bu dönemde olacak yani; Anne- Babaya benzeme çabası içine girecekler. Karakterlerini kızlar anneden erkekler babadan alacaklar.
Kız çocuğu anneye hayrandır, anneyle bir arada bulunmayı çok isteyecek, onunla mutfakta iş yapmaktan çok hoşlanacaktır. Annesinin hoşuna gidecek şeyleri yapacak dönemi bu yaştan başlayacaktır “Bak anne ben ne yaptııımm” diyerek ondan övgü bekleyecek 🙂
Erkek çocukları babalarına hayrandır. Önun gözüde babadab daha becerekli, daha akıllı ve daha güçlü kimse yoktur. “Benim babam senin babanı döver” diye tartışmaya girmesi bu yüzdendir 🙂
Erkek çocuk erkek kimliğini babaya benzeyerek, kız çocukta anneye benzeyerek kazanacaktır. Psikoloji de “Özdeşim” bu duruma denir.
Ne güzel değil mi? Evladının seni örnek alması, kişiliğini senden kazanması..
Bu dönemde oyun çok önemli bir etkendir. Onlar içinde oyun oynamak çok özeldir. Bu dönemde çocuklar oynadıkça duyuları keskinleşir, becerileri aratar. Oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Kuralları kendisi koyar kendisi bozar. Genelde yaşıtları dışı kimsenin bu dünyaya dahil olmasına izin vermez. Ama bir Anne- Babanın bazen bu dünyaya giriş yapmayı becerebilmesi, çocuğunu yönlendirebilmek ve eğitebilmek için oyunla karışık öğretebilmesine yarar.
5. 6-11 yaş çocuklarının gelişimi ( İlkokul Dönemi)
Okula başlayış dönemidir. En az konuşabilmek, yüreyebilmek gibi önemli bir aşamadır. Okula başlama çocuk yönünden belli bir zeka ve duygusal gelişimi tamamlamış olmayı gerektirir. 6 yaşını bitirdiği halde zekası yeterli olan bir çocuk ruhsal bakımdan evden ayrılabilme olgunluğunu göstermeyebilir. Özellikle oyun ve arkadaşlıktan uzak tutulmuş, dışarı çıkarılmamış çocıklar için evden ayrılış ürkütücüdür. Bu yüzden çocuğunuzu, kardeşinizi vs. kısıtlamamalısınız. Kontrolünüz dahilinde cemiyete dahil olmasını desteklemelisiniz.
Bilinmelidir ki, okula uyum ve başarı bir anlamda anne- babanın yetiştirmedeki başarısının bir ölçüsüdür.
6. Yetişkinliğe ilk adım: Ergenlik
Bireyde çocuksu tutum ve davranışların yerini yetişkinlik tutum ve daranışkarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı, bireyin erişikin rolüne psikolojik ve somatik olarak hazırlandığı döneme denir.
Vücut hormonlarından cinsiyet ile ilgili olan (sekonder cinsiyet hormonları) östrojen ve androjenlerin üretimi bu dönemde pik yaptığından ergen adayının psikolojisi sebepsiz değişimler gösterir. Genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır.
Ergenliğe giriş yaşı genetik, ırk, sosyoekonomik şartlar( çocuk yaşta evlendirilme, ağır bedensel yük altında çaıştırılan çocuklar) ve iklim gibi faktörlerden etkilenebilir. Genel olarak, kızlar olgunlaşma süresine erkeklerden iki yıl önce girerek 10-12 yaşlarında ergenliğe adım atarlar. Erkeklerde ise 12-14 yaş aralığında bu dönem başlar.
Bu nedenle yaşamın bu döneminde kızlar – erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar– birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve daha olgundurlar.
Kaynaklar
Mehmet Can – Çocuk Psikolojisi ve Ergenlik Dönemi kitabından kaynak alınmıştır.
Melek peri, dev gibi masal kahramalarının gerçekte var olduklarını düşünürler??? Meleklere iman ediyoruz biz.