1. Avluda Kovulan Değil Koşan Çocuklar Bizim Neslimiz Olacak Unutmayalım
Kimimiz Kur’an öğrenmek için, kimimiz kandillerde ya da ramazan aylarında ebeveyn ile gittiğimiz; vakit namazlarında ya da teravih namazlarında cami ile ilk buluşmamızı gerçekleştirmişizdir. Büyük bir heyecanla gidilen camiden bazılarımız; tebessümle, şefkatle karşılandı, bazılarımız ise iteklenerek kovuldu =) Şadırvan etrafında koşturan, şakalaşan çocuklar zaman zaman yaşlı amcalarımızın sert tepkilerine maruz kalıp kendilerini kapıda bulmuşlardır. Birçoğunun kafasında cami; kaşlarını çatarak gezen, ses çıkaran çocukları azarlayan ve kovalayan amcaların olduğu yer olarak kaldı. Birçoğu da bu sebeplerden dolayı camilerden soğudu ve uzaklaştı. Şimdi bu büyüklerimize soralım; Peygamber Efendimizin çocuklara olan şefkatini ve sevgisini ümmeti olarak bilmez misiniz? Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem her gördüğü çocuğa selam verip, hatrını sorup şefkatiyle başlarını okşarken; onları camiden kovmak, uzaklaştırmak bizlere yakışır mı? Avluda, şadırvan etrafında koşan çocuklarımıza kızmak yerine onlara şefkatle yaklaşıp abdesti anlatmak, öğretmek yakışır biz ümmetine…”Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” (Buhâri, Edeb 18)
2. Şefkati Tebessümü Çocuklarımızdan Esirgemeyelim
Camide oyun oynanmaz, namaz kılınır! Sert bir ses tonuyla bu ifadeyi bir çocuğa yöneltmek mi yoksa yanlarına oturup onlara namazı anlatmak mı sevdirir çocuklarımıza camileri. Namaz esnasında önümüzden geçenler, babasının sırtına çıkanlar, annesinin eteğini çekiştirenler, gülüşüp ses çıkaran miniklerimiz; caminin olmazsa olamazlarıdır. Nasıl onlara kızarız, kalplerini kırar üzeriz. Ebû Katâde’den; demiştir ki: “Biz öğle yahut da ikindi namazı için Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi beklemekteydik. Bilâl de Peygamberimizi namaza davet etmiş iken bir de baktık ki, kızının (Zeynep) kızı Ümâme binti Ebi’l-Âs omzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Resûlullah’ın omzunda) duruyordu. (Resûlullah) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Resûlullah rükû’a varmak isteyince onu tuttu (omzundan aşağı) indirdi. Sonra rükû ve secdeye vardı. Secdeyi bitirip de ayağa kalkmak isteyince Ümâme’yi yine (eski) yerine yani omzuna koydu. Resûlullah namazı bitirinceye kadar her rekâtta bunu yapmaya devam etti.” (Ebu Dâvûd, Salât, 164-165) hadisi; çocuklara şefkat ve sevgi göstermemizi, onlara karşı sabırlı ve tebessümle yaklaşmamız gerektiğini apaçık göstermektedir.
3. Her Teşvik Bir İştirak
Peki ya sadece anne-baba ya da cemaat mi hatalı tutumlarda bulunuyor? Ne yazık ki bazı din görevlilerimizde yanlış tavırlar sergileyebiliyor. Cemaat arasında dolaşan, ses çıkaran çocuklardan rahatsız olup anne ve babalara: “Küçük çocuklarınızı camiye getirmeyin, namazı huşû içinde kılamıyoruz.” diye seslenen hocalarımız da var. Bir de çocukları şeker, çikolata ile karşılayan hocalarımızda var. Çocuklarımıza; namazı, ibadeti, camiyi sevdirmek ve onları teşvik edip alıştırmak için olumlu tavırlara ihtiyacımız var. Küçük yaşta kazanılan alışkanlıkların, insanın hayatının şekillenmesinde çok büyük bir rolü olduğunu unutmayalım. Çocuklarımızı camiye teşvik için birçok kapmanyanlar başlatıldı. Bugünden sonra bizler de yenilerine vesile olabilir hatta başlatabiliriz. “Camide namaz kılarken arka saflarda gülüşen, koşturan çocuk sesleri yoksa, gelecek nesiller adına korkun.” (Fatih Sultan Mehmet) Bu sözü bilmeyen, okumayan kalmamalı ve hatta her caminin girişinde bulunmalı, cemaati uyandırma vakti geldi; “Haydi Çocuklar Camiye”.
0 Yorum