Bu Ümmetin Kızının Sıradan Bir Gelinlik Giymemesi İçin 10 Neden

1. Nerden Çıktı Bu Gelinlik?

“Gelinlik ilk olarak 10 Şubat 1840 yılında Kraliçe Victoria tarafından bulunmuştur. Kraliçe Victoria, Prens Albert ile olan düğün merasiminde tamamen beyaz ve gösterişli bir kıyafet giyerek,  düğünlerde gelinin beyaz giymesi geleneğinin başlangıcı olmuştur.”

Kudüs’ün işgal altında olmasının, Halep’in düşmesinin ,Gazze’nin, Yemen’in, Türkistan’ın… bu halinin sorumlusu olarak Müslümanların İslamca yaşamayışını görmeyeceksek neyi göreceğiz? Zira efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa ondandır.” [2] buyurmuştur. Müslüman olarak batı adetlerinden vazgeçip Allah’ın rızasına uygun bir kültür oluşturmayı başardığımız gün Allah’ın yardımı bizimle olacak inşAllah.

2. Etekleri Neden Geniş ki?

Versailles Sarayı (Le château de Versailles) tarihi bir Fransız şatosudur. Sarayın ilginç bir özelliği olarak yapımında 1300 oda olarak inşa edilmiş, fakat tuvalet veya banyo düşünülmemiştir. Bunun sebebi o zamanki asillik anlayışında, asillerin istediği yerde ihtiyaçlarını giderebileceğidir. 1768 yılına kadar da sarayda işleyen tuvalet yoktu. 1789 yılında Fransız Devrimi’nden sonra bütün sarayda sadece 9 tane tuvalet vardı ve bunlar sadece kral ve yakın aile üyelerine aitti. Sarayın geri kalan çalışanları lazımlık kullanırdı ve bu kokular daire ve genel atmosfer ile çalışanların giysilerini tamamen sarardı. Yasaklanmış olmasına rağmen lazımlıklar genellikle çalışanlar tarafından oda pencerelerinden dışarı boşaltılırdı. Bunlar sokaktan geçen insanların üzerlerine dökülürdü. Kadınlar sokağın ortasına oturup kolayca tuvaletlerini yapabilmek için etekleri geniş kıyafetler (yani tuvalet) giyerlerdi. İşte gelinlik bu tuvaletlerin beyaz halidir.

3. Kibirle Giyilen Kıyafet

“Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allâh onlarla konuşmayacak, yüzlerine bakmayacak ve kendilerini temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır. ”Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in bu sözleri üç defa tekrarladığına şâhit olan Ebû Zer -radıyallâhu anh-: “Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar! Kimlerdir bunlar yâ Rasûlallâh?” diye sordu.Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“−Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, verdiğini başa kakan ve malını yalan yeminle pazarlayan!..” buyurdu. [3]

“Her kim gösteriş yapmak için ve insanların kendisine bakması için bir elbise giyinirse, onu çıkarıp atıncaya kadar ALLAH ona rahmet nazarıyla bakmaz. “[4]

4. Bir Gün Giyilecek Kıyafete Bir Kaç Ay Geçinilebilecek Kadar Para Vermek!

Yaptığımız her iş Allah rızası içindir. Bir Müslümanın uykusu, tuvalete gitmesi bile ibadetken evliliği nasıl olmasın? Allah rızası için evlenmeye niyet ettik. En azından insanlara böyle söylüyoruz. Peki ya Yemendeki kardeşlerimiz açlıktan ölürken bir günlük giyilecek kıyafete bu parayı vermemize şeytan kahkahalarla gülmez mi? Kimi kandırıyoruz? Haşa alemlerin Rabbi olan Allah’ı mı?

5. Dinin Direği

Öyle bir kıyafet ki bununla abdest almak da namaz kılmak da adeta işkence. Kabirde ilk sual olan namazken, insan üzerinde bu kıyafetle ölse Allah’a hesabını nasıl verir? Namaz kılmayı zorlaştıran bir kıyafeti Müslüman giyer mi?

6. Tesettür-Teberruc?

Bakanlarda şehvet uyandırmak vücuda oturmuş şekilde tasarlanmış batı şiarı kıyafetin üzerine ilave edilen bir bez parçası bizi kurtarmaya yetecek mi? Tesettür bir hanımın bana bakma demesiyken, gelinlik bana bak demiyor mu? 

Aman sen sadece hanımlar arasında giyeceksin canım! 

Madem öyle neden üzerinde başörtüsü var? Başı da açık olsun hatta dekoltede olsun… Orjinali öyle değil mi?

7. Şeytan Zaten O Bir Günü Kolluyor

Hayatında yalnızca bir kere evleneceksin. Bir kereden bir şey olmaz, Allah affeder. Hem herkes giyiyor. Öyle olsa bu kadar insan giyer miydi? Seni evlatlıktan reddederim. Oğlumla evlenemezsin, gelinliksiz gelin istemem ben! Kudüs’e de yardım ederiz bir günlüğüne giyiver. Bak senden daha takvalı hatta hafız olan şu kız bile giydi. Böyle herkes güler sana, düğününe kimse gelmez. Gelinliğe az para ödettin diye seni basit bir kız sanırlar, kıymetini bilmezler. Benim hayalimdi beyazlar içerisinde gelin olmak. Bu da benim hassas noktam, vazgeçemiyorum. Diğer şeyleri hep yaptım, benim de eksiğim bu olsun. Böyle benimle kimse evlenmeyi kabul etmez… 

8. Fırsatın Farkına Var!

Bu ümmetin kızı! Bir zamanlar koca alim Bediüzzaman’ın dediği gibi sende Rabbin için de:  Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok… Bileklerindeki ne derler zincirlerini kır. Hür yürekli genç ol, arşa yüksel. İbrahim ol, ateşe atla, kurtar kendini! Bu fırsat şu ahir zamanda sana nasip edildi. İşte tamda bu yüzden efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ashabına “Sizden sonra gelen ve sizin gibi dinine sarılan kimsenin kazandığı sevap, sizden aynı ameli işleyen elli kişinin sevabını kazanır.”  [5] buyurdu. Zamanının sahabesi olmak yolu senin için açıktır…

9. Aişe Anamızın Gelinliği (Radıyallau anha)

O iffetin ve Allah’a gönülden bağlığın timsali annemiz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem‘in hümeyrası. Aldığımız abdesti, gün içersinde yaptğımız pek çok şeyi, nasıl iman edeceğimizi onun rivateyleri vesilesiyle öğrendik. Bu ümmetin en büyük diyebileceğimiz alimlerinin bile yanında küçük kaldığı koca Allame! Daima Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i mutlu etmek için çabaladı. O’nun aleyhisselam, tazecik gülü oldu. Aişe annemiz radıyallahu anha’nın  evliliğinin ilk zamanlarında  iki elbisesi vardı. İki elbisesini sırayla giyerdi. Sarı olanı sık sık Müslüman hanımlara düğünlerinde giymesi için ödünç verirdi.  Kendisinin de düğün elbisesi buydu. Yani günlük giydiği kıyafetlerden biri… Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatına bir ay kala kendisiyle konuşmasını şöyle anlatıyor: 

“Allah’ın resulü fakirliği zenginlikten daha çok severdi. Bütün bir gün aç kalır, bütün gece açlıktan yatağında dönüp dururdu da, bu hali ertesi gün oruç tutmasına engel teşkil etmezdi. O’nun haline acıyarak ağlar, ezilen karnını elimle okşar ‘Kurbanın olayım Ya Resulallah! Hayatını devam ettirecek kadar dünya nimetine sahip olsan ne olur?’ deyince, ‘Aişe! Dünya benim neyime! Büyük peygamberlerden olan kardeşlerim bundan daha çetin olan hayat şartlarına katlanarak yaşadılar… Dünyada rahat yaşayıp da ahirette kardeşlerimin derecesine çıkamazsam utanırım…’ “

Aişe Anamız zamanında saraylarda yaşayan prensesler, lüks elbiseler, toplum baskısı yok muydu? Anamızın eline özellikle Efendimiz’in vefatından sonra çok fazla mal-mülk geçti. Ancak o yine hepsini fukaraya dağıtarak bir günü aç bir günü tok yaşamayı tercih etmiştir. Bu Ümmetin kızının Anasını örnek alacağı zaman şimdi değilse ne zaman?

10. En Güzel Sen Ol

Düğün günü en güzel bu ümmetin kızı olsun. Meleklerin imreneceği, haram nazarların değmeyeceği, iffetli, hayalı bir güzel… Batı özentisi olmayan en güzel elbise bu kıza dikilsin, zira o bu Ümmetin kızıdır! Önce Allah’ın nazarında güzel. Sonra kendisini Allah’dan emanet aldığını bilen eşinin. Bütün süsler bu kıza feda edilmeye değer.  Ama o yine Aişe annesi gibi abartısız ve doğal güzelliği tercih edecektir. Gelinlik putunu yıktığı için cennette Rabbiyle buluşacağı günü hayal edecektir.