Her gün İsrail tarafından yapılan sayısız haksızlıklara, sebepsizce öldürülen onca masum insana, yapılan insan hakkı ihlallerine ve İsrail’in bütün bu suçlardan sıyrılmasına şahit oluyoruz. Haberleri takip ettiğimizde görüyoruz ki, İsrail’in Filistin topraklarına uyguladığı zulüm, sadece ana akım medyada gösterildiği gibi belli dönemlerde gerçekleşmeyip aksine durmak bilmeden insanların hayatlarını tehdit ediyor. Bunun bir sonucu olarak başta Gazze olmak üzere Filistin’deki halkın büyük bir kısmı dışarıdan gelen yardımlarla ayakta kalabiliyor. İnsani yardımlarla… Bu yardımların bir örneği Mavi Marmara gemisi ve Gazze Özgürlük Filosu’ydu. Mayıs 2010 tarihinde İsrail’in kanunsuz bir şekilde baskın düzenleyip, 10 kişiyi şehit edip 56 kişiyi yaraladığı bu gemi hakkında bilgi sahibi olmak için sizi yazımıza alalım.
1. Filistin'deki Durum
Mavi Marmara Gemisi’nin varmak üzere çıktığı Gazze, yıllardır İsrail tarafından karadan, havadan ve sudan abluka altında tutuluyor. Bunun yanında, bölgeye insani veya ticari amaçlı giriş çıkışlar, zaman zaman durdurulma noktasına bile getirilerek, büyük ölçüde kısıtlanıyor. Hem devletler hem BM İnsani Yardım Komisyonu ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi başta olmak üzere pek çok STK tarafından “yasa dışı” ilan edilen bu ambargonun yanı sıra İsrail tarafından yine belli zamanlarda şiddeti artan operasyonlarla Gazze’deki yaşam büyük ölçüde sekteye uğratılıyor. 2010 yılından önce yapılan bu saldırılar sonucu Gazze’nin altyapısı iflas etti, kanalizasyon sistemini çöktü, elektrik üretimi neredeyse sıfırlandı, hastaneleri ve fabrikaları yıkıldı. Ambargo altındaki bölgeye inşaat malzemelerinin girişine izin verilmemesi nedeniyle de yıkılan binaların yerine yenileri yapılamadı. Gazze’deki hastanelerin pek çoğu en temel tedavi imkânlarına bile sahip değil. Güçlü Gazzeliler tüm bunlara karşı ayakta dursa da, bu denli kısıtlamaların olduğu bir bölgede dışarıdan yardım almak zaruri hale geliyor. Gazze halkının %72’si açlık sınırında yaşıyor, bunlardan %65’i çocuk. Çocukların %10’u fiziksel olarak gelişemiyor. Uluslararası Af Örgütü’nün, Oxfam’ın, Care International UK’nin, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin ve BM’nin hazırladığı raporlara göre Gazze’de yaşayan 1,5 milyon insanın 1,1 milyonu yiyecek yardımına muhtaç. Gazze’de işsizlik oranı %50’nin üzerinde. 36 ülke vatandaşını Gazze Özgürlük Filosu’na katılmaya teşvik eden işte Gazze’de yaşanan bu insani krizdir.
2. İnsani Yardım Filosu
2010 Mayıs ayında, Gazze’ye uygulanan bu insanlık dışı muameleye dur demek ve uygulanan ambargoyu delmek maksadıyla Türkiye ayağı İHH’nın koordinasyonunda gerçekleştirilen “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” sloganıyla Gazze Özgürlük Filosu yola çıktı. 6 uluslararası sivil toplum örgütü (İHH İnsani Yardım Vakfı, Free Gaza Movement, European Campaign to End the Siege on Gaza, Ship to Gaza Greece, Ship to Gaza Sweden ve The International Committee to Lift the Siege on Gaza) toplanan bağışlarla temin edilen 10000 tonluk insani yardımı Gazze’ye ulaştırmak için 6 gemilik bir yardım filosu oluşturdu. Filo insani yardımla birlikte 750 aktivisti de taşıyordu. Almanya, Kuveyt, İsrail, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Fas, Yemen, Mısır ve Cezayir gibi 36 ülkeden gelen aktivistler arasında 15’ten fazla milletvekili, 60’ın üzerinde uluslararası basın mensubu, sanatçılar ve Nobel Barış ödüllü aktivistler de yer alıyordu.
Bu şekilde ambargonun delinmesi suretiyle daha yeni İsrail’in saldırılarıyla yerle bir edilen Gazze’ye bir can suyu sağlanmak isteniyordu. Bu organizasyon, aynı zamanda dünyanın gözlerini kapadığı, ancak gün gibi ortada olan Gazze’nin durumunu tekrar dünya kamuoyunun dikkatine getirmek istiyordu. Bunun yanında da Gazze halkına umut vermeyi ve yapılan girişimle ambargonun sonlandırılmasını, özelde bölge barışına genelde ise dünya barışına katkıda bulunmayı hedefliyordu. Ancak insani yardım filosu Akdeniz’de uluslararası sularda seyir hâlindeyken İsrail hükümeti tarafından gerçekleştirilen bir saldırının kurbanı oldu.
3. Gemide ne vardı?
Gemideki 10 bin tonluk yardımın önemli bir kısmı inşaat malzemelerinden oluşuyordu. Saldırıların yolları, hastaneleri, evleri, okulları yerle bir ettiği Gazze’de, şüphesiz insanlara yeniden yaşam umudu vermek için şehri yeniden yapılandırmak şarttı. Bunun yanında ambargo sebebiyle imkanların kısıtlı olduğu Gazze’de halkın temel ihtiyaçlarını karşılayacak malzemeler Gazzelilere ulaştırılmak isteniyordu. Böylesine insani bir amaç için Latin Amerika’dan Afrika’ya, Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kadar 36 ülkeden farklı dil, din ve ırktan yüzlerce insani yardım gönüllüsü Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için bu filoda bir araya geldi.
4. İsrail'in müdahalesi
30 Mayıs günü Güney Kıbrıs açıklarında bir araya gelip aynı gün saat 16:30 sularında güneye doğru hareket eden gemiler, ertesi gün gündüz saatlerinde Gazze Limanı’na varmayı hedefliyordu. Ancak 30 Mayıs Pazar akşamı saat 22:30 civarında İsrail tarafından Mavi Marmara gemisinin kaptanına taciz ve tehdit mesajları gelmeye başladı ve radarda İsrail savaş gemileri görüldü. İsrail tarafından gönderilen mesajlara Mavi Marmara gemisi kaptanı tarafından “yaklaşık 600 katılımcı ile açık denizden hareketle güneye doğru gidilmekte olunduğunu ve filoda bulunan insani yardım malzemelerinin Gazze’ye götürüleceği” mesajı tekrar tekrar iletilmesine rağmen, uluslararası sularda seyir hâlinde olan gemiye yönelik tehdit ve taciz mesajları devam etti. Bunun yanında gemiden medyaya ve dünya kamuoyuna yayın yapan Türksat uydu frekansının ve uydu telefonlarının iletişimi İsrail tarafından kesilmeye başlandı. Gece saat 03:00 sularına kadar savaş gemilerinin takibi bu şekilde devam etti. Bu saatten sonra ise 30 civarında zodyak ve 4 savaş gemisinin filonun etrafını saracak şekilde her yönden yaklaştığı açık olarak görüldü. Saat 04:30 sularında yüzleri maskeli, elleri silahlı askerleri taşıyan hücumbotlar gemiye yanaştı. Botlardaki askerler gemiye çıkmaya çalışırken gemiye ateş edilmeye de başlanmıştı. Bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da silahlı askerlerle dolu askerî helikopterler geminin üzerine gelerek gemiye asker indirmeye başladılar. Gemiye inen askerler tarafından etrafa gelişigüzel açılan ateş sonucu tamamen silahsız olan gemi yolcularından birkaçı vurularak öldürüldü, pek çoğu da yaralandı. Bu sırada gemide bulunan ve İsrail’in ilk anda fark etmediği için karartma uygulamadığı başka bir uydu frekansından yapılan televizyon yayını ile tüm dünya İsrail askerlerinin sivil aktivistlere yönelik gerçekleştirdiği katliama eş zamanlı olarak tanık oldu. Şehit ve yaralı sayısının hızla artması üzerine beyaz bayrak sallayarak ateşi kesmeleri için askerlere çağrıda bulunuldu. Çağrıları dikkate almayan askerler bir süre daha ateşe devam ettiler. Sabah 5:00’dan akşam 19:00’a kadar, kimi yaralılar kanamaları olduğu hâlde gemide bekletildi. Doktorların yaralılara müdahale etmelerine izin verilmedi. Filodaki herkes zorla İsrail’e götürüldü ve gemilerin yüklerine, insanların özel eşyalarına el konuldu. Filo katılımcıları hiçbir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi, yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde alıkonuldu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunuldu. Bunun yanında gemilere çeşitli maddi zararlar verilmek suretiyle birçok haksız fiil işlendi.
5. Mavi Marmara Ne Demekti?
Sadece insani kaygılar güderek, toprakları işgal altında bulunan ve bu nedenle en basit yaşam haklarından bile mahrum olan insanlara yardım göndermek için yola çıkan Mavi Marmara gemisi ve Gazze Özgürlük Filosu evrensel değerleri yücelten, 36 ülkeden katılımcıları ile Gazze’nin durumunu kamuoyuna hatırlatan, Gazzelilere umut olan, onlara yalnız olmadıklarını gösteren bir barış girişimidir. Tarih boyunca benzerleri çokça görülen bu tarz girişimler, 2.Dünya Savaşı’nda bile hiçbir ülke tarafından engellenmemiştir. Sayısız uluslararası anlaşmada yardım faaliyetleri yapan kuruluşlara dokunulamayacağı ifade edilmiştir. BM’nin hadiseye dair yayınladığı raporu 264. maddesinde
‘İsrail askerlerinin ve diğer personelinin filo yolcularına karşı davranışı, sadece orantısız olmakla kalmayıp gereğinden oldukça fazla ve olağanüstü şiddet boyutunda olup, kabul edilemez bir vahşet düzeyinde ortaya konmuştur. Bu davranış, güvenlik gerekçesiyle veya başka bir gerekçeyle meşru görülemez veya görmezden gelinemez. Bu, insan hakları hukuku ile uluslararası insani hukukun ağır bir şekilde ihlalidir.’
şeklinde belirtilmesine karşın İsrail, birkaç ulus düzeyindeki yaptırım haricinde yaptıklarından sorumlu tutulmamıştır.
6. Mavi Marmara Şehitleri
Bu vesileyle Mavi Marmara’da İsrail tarafından şehit edilen kahramanlarımızı analım.
İbrahim Bilgen – Siirt
Ali Haydar Bengi – Diyarbakır
Cevdet Kılıçlar – İstanbul
Çetin Topçuoğlu – Adana (Avrupa Şampiyonu Milli Tekvandocu)
Necdet Yıldırım – Malatya
Furkan Doğan – Kayseri
Fahri Yaldız – Adıyaman
Cengiz Songür – İzmir
Cengiz Akyüz – İskenderun
Uğur Süleyman Söylemez – Ankara
Allah onlardan razı olsun.
Kaynaklar
https://www.ihh.org.tr/mavi-marmara
0 Yorum