Bismillâhirrahmânirrahîm
‘Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.‘ (Hucurat Suresi 49/12)
1. Zannın Çoğundan Kaçınmak
Hayatımızın her anında, her konuşmamız ve hatta her düşüncemizde birileri ve bir konu hakkında yargılama ve zanda bulunma tehlikemiz var. Eğer bir şey hakkında emin değilsek zanda bulunuyoruz. Tümüyle kendi fikirlerimize, görüşlerimize dayanarak bilgimizin olmadığı bir konuda ve ya bir kimse hakkında ‘varsayımsal’ olarak fikirler yürütüyor ve ‘yargılıyoruz’. Birkaç misal ile anlatacak olursak: ‘O adamı hiç sevmiyorum. Neden bilmiyorum ama biraz şey gibi…’; Birisi camiye giriyor: ‘Estağfirullah, şunun pantolonuna bak, kafirler gibi giyinmiş, hele saçına sakalına bak…’; Biriyle karşılaşır karşılaşmaz hemen fikir üretip yargılamaya başlıyoruz. İlk başlarda belki yargılamıyorsunuz, ancak zaman geçtikçe hepsinin aynı olduğunu düşünüyorsunuz. Tüm Amerikalılar aynı, tüm Suriyeliler aynı, tüm Ruslar aynı, Ankaralılar şöyle, İzmirliler böyle… Ciğerini bilirim hepsinin… Zan işte budur. Hepsini kafanızda öyle bir yerleştirmişsinizdir ki inanılmaz eminsinizdir.
2. Tahmin Ettiğinizden Daha Çok Zanda Bulunuyor Olabilirsiniz!
Allah ayetinde ‘اجْتَنِبُوا كَث۪يراً مِنَ الظَّنِّۘ’ – ‘Zannın çoğundan sakının’ buyuruyor. Başka ülkelere, şehirlere bakmaya gerek yok, evimizin içinde bile bunu yapıyoruz. Eşiniz size bir şey söylüyor, hemen yanlış anlayıp zanna kapılıyoruz: ‘yok yok, ben ne demek istediğini anladım, biliyorum ben seni’. Zan işte budur. Telepatik güçleriniz yoksa karşınızdakinin ne ifade etmeye çalıştığını anlayamazsınız.
Zan bazen çok ciddi olarak aklımızı ele geçirebilir. Yolda birisi ‘selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu’ dediğinde içimizden ‘Selamun Aleykum diyerek neyi kastetti ki. Nasıl manidar bir bakış attı. Tanıyorum ben onu, kesin bir şey ima etmeye çalıştı’ diye düşünebiliyoruz. Zan işte tam da budur.
3. Buna Hakkımız Yok!
İnsanlar hakkınızda iyi bir şeyler söylemiyormuş gibi bir zanna kapılmaya ‘hakkınız’ yok. Biri size bir öneride veya tavsiyede bulunduğunda sizi aşağılamak için yaptığı zannında bulunamazsınız. Muhtemeldir ki, gerçekten size iyi niyetle bir tavsiyede bulunmak istemiştir.
Zan sadece aile içi ve toplumsal ilişkilerimizde değil, davetçi konumundaki insanlar arasında da söz konusudur. Biri diyor ki, ‘O adamı sakın dinleme, bir defasında şöyle demişti… Kesin başka amaçları var.’ Şunu unutmamalıyız ki insanlara hakikatleri anlatma konumunda bulunan konuşmacılar ‘peygamber’ değildir. İnsan olmaları sebebiyle elbette hataya düşebilirler. İnsanların değerlerini ağızlarından çıkan ‘bir tek’ söze indirgeyemeyiz. Bu durum onların yaptıkları hayırlardan, güzel işlerden bir şey eksiltmez.
İnsanların bunu size yaptıklarını hayal edebiliyor musunuz?
Birbirimizin kusurunu bulmaya çalışmakla o kadar meşgulüz ki, güzellikleri paylaşmaya zaman kalmıyor. Bunun için harcanan zamana, efora değmez. Allah’ın kelamını yaymayı bırakın hala kendi zanlarımızı doğrulama peşindeyiz. Allah’ın buyurduğu şekilde ‘Zannın çoğundan sakının’.
Zanda bulunmanın getireceği müsibetleri bu dünyada da tecrübe ederiz. Sırf bu sebepten kardeşlik hukuku çöker, aileler dağılır, hatta milletler savaşın eşiğine gelir.
Bu yüzden ‘Zannın çoğundan sakının’.
Kaynaklar
Nouman Ali Khan / Dirilt Kalbini – kitabından alıntılanmıştır.
0 Yorum