Varlığı var eden Allah (Sübhanehu ve Teala), varlıklar arasında belli mertebeler bulunmasını murad etmiş ve insana bahşettiği akıl, irade gibi özelliklerle onu hayvandan üstün kılmıştır. İnsanlar arasında da belli bir üstünlük sıralaması vardır. Müminler ise diğer insanlara göre Allahu Teala nezdinde mutlak bir üstünlük sahibidir. Zira iman etmiş olmak, insanlık adına sahip olabileceğimiz değerlerin en üstünüdür. Müminler arasındaki dereceleri haber veren ayetlerin meali şöyledir: “Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse, İşte onlar, Allah’ın kendilerine nimetler vermiş olduğu peygamberlerle, sıddıklarla,şehitlerle ve iyi kullarla beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaşlar! Bu, Allah’tan bir lütuftur. Hakkıyla bilici olarak Allah kafidir.” (Nisa Suresi 4/ 69-70 Ayetlerin Meali) Buna göre, bütün müminlerin en faziletlilerinin peygamberler, onlardan sonra sıddıklar, onlardan sonra sadece şehadet derecesine sahip bulunanlar, onlardan sonra da sadece salah derecesine sahip bulunanlardır. (Razi, Mefatih, ile ilgili ayetlerin tefsiri) Bu dört sınıf insanın hepsi de imanın zirvesine ulaşmış, fakat bazı özellik ve sıfatlarla birbirinden ayrılmıştırlar ve Allah’ın en sevgili kullarıdırlar. Gelin birlikte bu şerefli 4 Sınıf insanı inceleyelim;
1. Peygamberler
Bu dört sınıf insanın başında yer alan peygamberler, şüphesiz diğerlerinin sahip oldukları özelliklerin en üstün derecesine sahiptirler. Çünkü onlar, Allah tarafından seçilmiş ve özel bir görev için terbiye edilip, yetiştirilmişlerdir. Müminler arasında Peygamberlerin (hepsine salat ve selam olsun) müstesna bir yeri vardır. Onlar vahye, yani Yüce Yaratıcı’nın kelamına ve hitabına muhatap olmakla şereflerin en üstününe nail kılınmışlardır. Hatta onlar arasında da derece farkı vardir. Bakara Suresi 253. Ayette şöyle bildirilmiştir; “O peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Allah içlerinden bir kısmıyla konuşmuş, bir kısmını da derecelerle yükseltmiştir.”
2. Sıddıklar
Peygamberlerden sonra ikinci sırayı alanlar, sıddıklardır. Bunlar, kelimeyi sıdk (doğruluktan)’tan alan müfessirlere göre, söz ve fiillerinde sıdkın ağır bastığı, kendilerinden hiç bir surette yalana ve riyaya benzer bir davranışın sadır olmadığı kimselerdir. Kelimeyi tasdik etmekten alan müfessirlere göre ise, sıddıklar, kavimleri içerisinde peygamberleri ilk tasdik edenler ve ömürleri boyunca onların yanında yer alıp, dinin yayılmasında onların birer parçası gibi hareket edip onlarla birlikte üzülen ve onlarla birlikte sevinen kimselerdir. Peygamberlerine aşırı derecedeki bağlılıkları ve imanları sebebiyle mertebeleri peygamberlik mertebesine en yakın kimseler olarak bilinirler. Nitekim peygamberler de sıddıktırlar; şu var ki onlar, sıddıklardan farklı olarak başka sıfatların da sahibidirler.
3. Şehitler
Şehitler ise bazen apaçık delillerle dinin sıhhatine şahitlik edip yayılmasına ve Allah Teala’nın isminin yücelmesine çalışan, bazen de malı ile, canı ile ve kılıcı ile Allah için ve dini için mücadele eden kimselerdir. Bu itibarla ayet-i kerimede geçen şehit kelimesini, sadece savaşta kafir tarafından öldürülen kimse olarak dar mana ile ifade etmek doğru bir tefsir şekli değildir. Nitekim şehit kelimesinin, Allah yolunda kafir tarafından öldürülen kimse manasında kullanılmış şekline, Kur’an-ı Kerim’in hiçbir suresinde rastlanmaz. Bununla beraber fail manasında şehit kelimesine pek çok ayette yer verilmiş ve hepsinde de şahitlik etmek manasında kullanılmıştır. Buna göre şüheda, adaleti ayakta tutarak Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ve dinin zaferi için ilmiyle, malıyla ve canıyla mücadele eden kimselerdir. Bu açıdan ayette geçen “şüheda” kelimesini bu anlamları da içine alacak şekilde değerlendirmek daha uygun olacaktır.
4. Salihler
Salihlere gelince, bunlar da ömürlerini Allah’a itaat ederek geçiren, mallarını da Allah’ın rızasını kazanmak için sarfeden ve böylece hem nefisleri, hem de amelleri salah bulan kimselerdir. İşte Allah ve Rasulüne (salllahu aleyhi ve sellem) itaat eden mü’minlerin beraber bulacakları kimseler bunlardır.
Hangi akıl sahibi, Allah katında bu kadar yüksek derecelere ulaşmış kimselerin yol arkadaşlığını kaçırmak ister? Bu nasıl ve ne büyük bir şereftir ki, Allahu Teala peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin refakatini yalnız kendisine ve Rasulüne itaat eden mü’minlere tahsis etmiştir?
Gerçi bu dört sınıfın taşıdığı sıfatlar dış görünüşüyle farklılık gösteriyorsada, aslında birbirinin tamamlayıcısı ve biri diğerinin davetçisidir. Peygamberlik diğer iki sıfatı da en mükemmel ölçü ve anlamda kendinde daha çok ağırlığı duyulan sıfatla anılır; Peygamber, nübüvvet ve risaletle; söz ve davranışlarında doğruluğun çok belirgin bulunduğu kimse sıddıklıkla; imanını güzel amellerle bir meyveli ağaç durumuna getirip günlük yaşayışını bu doğrultuda değerlendirenler salihlikle anılırlar. Ayetin sonunda geçen ” Onlar ne iyi arkadaşlar!” ifadesi hem bu özelliklere sahip olanları hem de bunlara arkadaş olmak için çaba ve gayret gösterenleri ifade etmektedir.
Ayet, insan hayatını Allah’a iman ve itaatin en sağlam ölçüsünde tutmak için onun ancak dört sınıfla arkadaşlık kurmasını öneriyor:
1. Peygamberler, onların tertemiz hayatları ve bıraktığı sünnetler, şüphesiz ki arkadaşların en yararlısı ve en azizidir.
2. Sıddıklar, iman ve irfanını doğrulukla bütünleştiren, özünde ve sözünde doğruluğun örneklerini sergileyenlerdir.
3. Şehitler, Allah yolunda kendini hizmete adayan, nefsiyle, malıyla, canıyla bu uğurda her şeyiyle cihad edenlerin örnek alınası hayatları…
4. Salihler ise imanını güzel amellerle süsleyen, iyilikten yana olup kötülüklerden kaçınan; Cenab-ı Hakk’ın verdiğine razı olup başkasının malına ve namusuna göz dikmeyen iyi kişilerdir.
Allah Teala’nın övdüğü bu kamil insanlara arkadaş olmak için, bu özellikleri kendimizde bulundurmamız ve uygulayarak örnek olmamız gerekmektedir. Allah onlardan ebeden razı olsun, Rabbim bizleri bu şerefli insanların şefaatlerine nail eylesin, bizi onlarla beraber eylesin inşaAllah.
Selam ve dua ile…
Kaynaklar
Razi, Mefatih; Kurtubi, Ahkam; Kur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri
0 Yorum