Ayetlerle Konuşan Kadın


7

Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah İbni Mübarek hazretleri anlatıyor:

“Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım. Selâm verdim, selâmımı;

سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحٖيمٍ

“Söz olarak Rahîm bir rabden selâm sözüdür onların duyacağı.”(Yâsîn, 36: 58 ) âyetiyle aldı.“

Buralarda ne yapıyorsun?” diye sordum.

مَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَلَا هَادِىَ لَهُ وَيَذَرُهُمْ فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

“Allah kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur.”(A’râf, 7: 186) âyetini okudu.Anladım ki, yolunu kaybetmiş.

 Nereye gittiğini sorunca; 

  سُبْحَانَ الَّذٖى اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِالْاَقْصَا الَّذٖى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَا اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ
الْبَصٖيرُ 

“Bir gece kulunu Mescid-i Haramdan alıp Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ı tesbih ederim.” (İsrâ, 17: 1) âyetiyle karşılık verdi. Anladım ki, geçtiğimiz hac mevsiminde haccını tamamlamış, Kudüs’e gidiyor.

“Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?” dedim.

 ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

“Tam üç gece (yani üç gündür).”(Meryem, 19: 10) dedi. 

Yiyecek verme teklifinde bulundum; 

ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى الَّيْل

“Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın.”(Bakara, 2: 187) âyetini okudu.

“İyi de Ramazan’da değiliz” dedim.

وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَاِنَّ اللّٰهَ شَاكِرٌ عَلٖيم

“Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa, Allah her hayrın karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir.”(Bakara, 2: 158) âyetiyle cevap verdi. 

“Yolculukta oruç açılabilir” dedim. 

وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ

“Ama orucu tutarsanız, bu hakkınızda daha hayırlıdır.”(Bakara, 2: 184) âyetini okudu.

Niye benim gibi konuşmadığını sordum. 

مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَقٖيبٌ عَتٖيدٌ

“Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun.”(Kâf, 50: 18) dedi.

 “Kimlerdensin?” diye sordum.

 وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ اُولٰئِكَكَانَ عَنْهُ مَسْؤُلًا

“Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra göz de, kulak da, kalp de (görmeden, kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur.”(İsrâ, 17: 36) âyetiyle cevap verdi.

 “Hata ettim, hakkını helâl et!” dedim. 

 قَالَ لَا تَثْرٖيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ يَغْفِرُ اللّٰهُ لَكُمْ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِمٖينَ

“Bugün size kınama yok. Allah, sizi bağışlasın.”(Yusuf, 12: 92) dedi.

 Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.

وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ

“Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir.”(Bakara, 2: 215) âyetiyle mukabele etti. 

Devemi yanına getirdim. Binecekken;

 قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ

“Mü’min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar.”(Nûr, 24: 30) âyetini okudu. 

Gözlerimi çevirdim. Binecekken deve ürküp kaçtı, bu arada elbisesi az yırtıldı.

وَمَا اَصَابَكُمْ مِنْ مُصٖيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْدٖيكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ

“Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu hak etmeniz sebebiyledir.”(Şûrâ, 42: 30) âyetini mırıldandı. 

“Sabret, deveyi bağlayayım!” dedim.

فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمٰنَ وَكُلًّا اٰتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا

“Bu hususta Süleyman’ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık”(Enbiyâ, 21: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu kastetti.

 Deveye bindi ve:

 سُبْحَانَ الَّذٖى سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنٖينَ

“Bunu bize baş eğdiren Allah’ı tesbih ederim; yoksa bunu biz başaramazdık.”

 وَاِنَّا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ

“Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!”(Zuhruf, 43: 13-14) âyetlerini okudu. 

“Haydi!” diye, deveyi hızlandırdım.

وَاقْصِدْ فٖى مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُالْحَمٖيرِ 

“Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme. Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!”(Lokman, 31: 19) mukabelesinde bulundu. 

Yürürken şiir okumaya başladım.

فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ

“Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!”(Müzzemmil: 20) dedi.“Şiir okumak haram değil ki!” dedim.

وَمَا يَذَّكَّرُ اِلَّا اُولُوا الْاَلْبَابِ

“Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!”(Bakara, 2: 269) cevabını verdi.

 Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَسْپَلُوا عَنْ اَشْيَاءَ اِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ

“Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!”(Mâide, 5: 101) âyetini okudu. 

Derken kafilesine ulaştık ve “Kafile içinde kimsen var mı?” dedim.

 اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ زٖينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا

“Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!”(Kehf, 18: 46) dedi. 

Anladım ki, evlâdı var. 

İsimlerini sordum:

 وَاتَّخَذَ اللّٰهُ اِبْرٰهٖيمَ خَلٖيلًا

“Allah İbrahim’i dost edindi;

وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْلٖيمًا

Allah Musa ile konuştu;

يَا يَحْيٰى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ  

Ey Yahya, Kitaba kuvvetle tutun!”(Nisâ, 4: 125, 164; Meryem, 19: 12) âyetlerini okudu.

 Ey İbrahim! Ey Musa! Ey Yahya! diye kafileye doğru seslendim.

 Nur yüzlü üç genç “Buyur!” diye çıkageldi.Kadın onlara para verip:

فَابْعَثُوا اَحَدَكُمْ بِوَرِقِكُمْ هٰذِهٖ اِلَى الْمَدٖينَةِ فَلْيَنْظُرْ اَيُّهَا اَزْكٰى طَعَامًافَلْيَاْتِكُمْ بِرِزْقٍ مِنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ اَحَدًا

“Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatli davransın!”(Kehf, 18: 19) dedi.

 Yiyecek gelince bana;

 كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنٖيپًا بِمَا اَسْلَفْتُمْ فِى الْاَيَّامِ الْخَالِيَةِ

“Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!”(Hâkka, 69: 24) dedi.

Çocuklara, “Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!” dedim:

“Annemiz” dediler, “Ağzından Cenab-ı Allah’ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur’an’la konuşur.

Yüce Rabbimiz bize de Kuran-ı Kerim’i anlamayı, idrak etmeyi ve O’nun emirleri çevresinde bir hayat yaşamayı nasip etsin.. Amin.

Kaynaklar

Yedi Güzel Kadın- Abdülaziz Yılmaz
https://www.arifarslan.com/makalelerim/83-kuran-ile-konusan-kadin.html


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

7

Sizin Tepkiniz Nedir?

İLGİNÇ İLGİNÇ
0
İLGİNÇ
ÜZDÜ ÜZDÜ
2
ÜZDÜ
HARİKA HARİKA
8
HARİKA
HAHA HAHA
0
HAHA
AMAN ALLAH'IM AMAN ALLAH'IM
2
AMAN ALLAH'IM
BAŞARILI BAŞARILI
0
BAŞARILI

3 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Sevgili suffagah yönetimi, yanlışsam lutfen düzeltin.

    Resulullah sallahu aleyhi ve sellem dünya kelamı konuştu.
    Cennet ile mujdeledigi Ebubekir’i Ömeri Osman ı Alisi dünya kelamı konuştular.
    Aişe si Fatimasi zevceleri dunya kelami konuştular.

    Velhasıl kelam ne Peygamberimiz de ne bizzat eğittigi Ashab kiramda böyle bir uygulama görmedik. Ama dinde aşırı gitmeyin diye uyardigini isittik. Rabbimiz böyle bir duayı Kuranin da zikrederek bizlere öğretti.

    Örneğimiz Resulullah olduğuna göre dinde aşırı gitmekten Allaha sığınırız. Yayımladığınız yazılardan mesulsunuz, Allah çabalarınızı kabul etsin. Bu yazıyı bir kez daha gözden geçirmenizi dilerim.

    1. Güzel kardeşim. Peygamber efendimiz, tüm insanlığa örnek olarak gönderilmiştir. Eğer Efendimiz, sadece Kuran ayetleri ile konussaydi, biz de öyle konuşmamız gerekirdi.

Yazı Formatı Seçiniz
Kişisel Test
Kişiliğe dair bir şey ortaya çıkarmayı amaçlayan sorular dizisi
Basit Test
Bilgiyi kontrol etmek isteyen doğru ve yanlış cevaplı sorular dizisi
Anket
Karar vermek veya görüş belirlemek için oylama yapmak
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Liste
Klasik İnternet Listeleri
Geri Sayım Listesi
Klasik İnternet Geri Sayım Listeleri
Açık Liste
Kendi öğenizi gönderin ve en iyi sunum için oy verin
Oylanabilir Liste
En iyi liste öğesine karar vermek için yukarı veya aşağı basın
Fotoyla Anlatım
Kendi resimlerinizi yükleyin ve birşeyler anlatın
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Ses
Soundcloud veya Mixcloud İçerikleri
Görsel
Fotoğraf veya GIF
GIF
GIF Formatı